2021-22 EuroLeague: Sezon Ortası Ödülleri

27/Ara/21 14:23

EuroLeague’de sezonun ilk yarısı tamamlandı; Eurohoops Fırın da 17 maçlık bölümün en iyilerini derledi!

by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

EuroLeague’de 34 haftalık normal sezonun 17 haftası geride kaldı. Takımlar belki bir ara vermeden maceraya devam ediyorlar ancak bu içinde bulunduğumuz haftanın sezonun 2. yarısını açacağını düşünürsek sezon ortasında geride kalan 17 haftanın hakkını vermemek olmaz.

Çok büyük bir çekişmenin hüküm sürdüğü EuroLeague’de ilk 17 hafta itibarıyla Barcelona 15 galibiyet – 2 mağlubiyetle liderlik koltuğunda oturuyor. Türkiye’yi temsilen ligde bulunan Anadolu Efes 9 galibiyet – 8 mağlubiyetle 8, Fenerbahçe Beko ise 7 galibiyet – 10 mağlubiyetle 10. sırada bulunuyor.

Bu heyecanın yoğun biçimde yaşandığı meşakkatli süreçte bazı takımlar, oyuncular ve koçlar çok ön plana çıkarken kimileriyse geri planda kaldı.

Eurohoops Fırın olarak bugün EuroLeague’de sezonun ilk yarısının öne çıkanlarını onurlandırıyoruz.

En İyi Genç Oyuncu: Rokas Jokubaitis

İstatistikler: 17 maç | 7.6 sayı | 1.7 ribaund | 3.4 asist

Bu sezon Barcelona, EuroLeague’de gerçekten takdire şayan bir performans sergiliyor ve bu performansın baş mimarı elbette Sarunas Jasikevicius. Litvanyalı başantrenör takımıyla bu başarıyı elde ederken bazı oyuncularından beklenmedik düzeyde katkılar aldı, kimisinin kumaşını gözler önüne serdi.

Rokas Jokubaitis de kumaşından bu sene itibarıyla herkesi haberdar eden bir isim oldu. Jokubaitis sezon başından beri Barça’nın en önemli kozlarından birisi olurken Nick Calathes’in sakatlığı sonrasında daha da yüklü bir sorumlulukla sahne aldı.

Jokubaitis’in Anadolu Efes karşısında Sinan Erdem’de bir diğer genç oyuncu Sergi Martinez’le beraber sergilediği özverili oyun herkesin aklında. Gerek savunmadaki enerjiyi muhafaza eden profiliyle, gerekse hücumda sorumluluk almaktan çekinmeyen karakteriyle hayranlık yaratır derecede iyi bir görüntü çiziyor.

Zalgiris Kaunas’tan vatandaşı Sarunas Jasikevicius’un Barcelona’sına geçiş yapan Jokubaitis bu sezonun yükselen yıldızlarından birisi konumunda yer alıyor. Bu sezon aldığı sorumluluk pek akılları terk edecek bir sorumluluk gibi durmuyor. O sebeple lider takımın lider potansiyelli gencini sezonun ilk yarısının en iyi genci seçiyoruz.

En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncu: Chris Jones

Chris Jones, Bursaspor döneminde yaptığı atılımla Avrupa’da kendisini üst seviyelerde istihdam ettirecek bir oyuncu olduğunu göstermişti. Maccabi Tel Aviv‘de ortaya koyduğu oyun da bunun aslında boşuna olmadığını bildiren sinyaller arasındaydı.

Fakat LDLC ASVEL transferinin ardından yükselişi müthiş bir yankı uyandırdı. Jones’un gelişimini yalnızca istatistikler üzerinden okumak olmaz. Bursaspor’da ve Maccabi‘de bir rol oyuncusu olarak gösterdiği meziyetlerini bir EuroLeague takımının lideri olarak gösterdiği bu sezon onun açısından çok değerli.

Orta mesafe oyunuyla dikkat çeken Chris Jones, ASVEL’de Elie Okobo’yla oluşturduğu ikili de kimya olarak iyi etki edince takımının bu sezon dikkat çeken ekiplerden birisi olmasını sağladı.

Bu sebeple ligde ilk yarının en çok gelişme gösteren oyuncusu olarak Jones’u belirledik.

En İyi Savunmacı: Walter Tavares

Walter Tavares son yıllarda biraz bu ödülün kaçınılmazı gibi. Nasıl olmasın ki?

Real Madrid‘in zorlu bir süreçten geçtiğini düşünürsek şu an 14 galibiyetle 2. sırada olmaları ilginç bir durum ve bunu yaparken aynı zamanda ligin en iyi savunma reytingine sahip ekibi konumundalar.

Bunun da bir sebebi elbette var; Walter Tavares.

Tavares’in boyalı alandaki tahakkümü öyle “çember altında geleni bloklayayım” minvalinde ele alınacak bir mesele asla değil.

Cape Verdeli deneyimli pivot ligi domine eden oyunculardan birisi. Bu kumaşa sahip fazla oyuncunun olmadığını düşünürsek Jan Vesely, Nikola Mirotic, Vasilije Micic, Edy Tavares gibi isimleri çok farklı bir yerde değerlendirmemiz gerektiğinin de farkında olmamız lazım.

Aslında bir MVP adayı olarak da düşünebileceğimiz Tavares şu an o noktaya Mirotic gibi bir oyuncu sebebiyle yakın olmasa da Yılın Savunmacısı Ödülü’nü kimselere bırakmayacak gibi.

En İyi Takım: Real Madrid

Derece: 17 maçta 14 galibiyet – 3 mağlubiyetle 2. sırada

Real Madrid sezon başında kuruluşlarına bakacak olursak iyi bir kadro oluşturmuş olsa da beklentilerin yüksek olduğu bazı oyunculardan bekledikleri katkıyı alamadılar. Fakat buna rağmen rotasyonun her yerinden bir şeyler çıkarmayı başardılar ve bu çok net bir coaching başarısıdır.

Son haftalarda ise bambaşka bir hikayeye imza atıyorlar. Koç Pablo Laso’dan ve birçok önemli oyuncudan yoksun oldukları süreçte Olimpia Milano ve CSKA Moskova gibi Final Four adaylarına karşı kazandıkları maçlar gerçekten çok değerli.

Tavares – Poirier, Randolph – Yabusele gibi kombinlerle kurdukları uzun rotasyonu özellikle çok işler bir konumda. Bunun haricinde Fabien Causeur, Sergio Llull, Rudy Fernandez gibi veteran oyuncularından katkı alırken Thomas Heurtel gibi aslında çok da güvenilir olmayan bir guardın komutasında buraya kadar geldiler.

Bu özel bir iş ve onları tüm büyük rakiplerinin önüne koyacak kadar özel bir hikayeyi yarattı.

En İyi Koç: Velimir Perasovic

Derece: 17 maçta 10 galibiyet – 7 mağlubiyetle 6. sırada

Sezon başında UNICS Kazan hakkında yapılan, yaptığımız yorumlar dün gibi akıllarımızda. EuroCup finalisti olarak katıldıkları EuroLeague’e girişte kurdukları kadronun Avrupa’da eleştirilmediği tek bir yer yoktu. Çünkü çok fazla sıkıntılı karakteri, sıkıntılı oyuncu profilini bir arada bulundurmak durumunda kalmışlardı.

5 maçta 4 mağlubiyet aldıkları ve Fenerbahçe‘ye karşı Ataşehir’de tarihin en kötü maçlarından birisini oynadıkları periyodun ardından da bu eleştiriler haklı hale gelmişti. Bu eleştirilerin hâlâ haklı olduğunu ve UNICS’in hâlen tepetaklak olmaya müsait bir ekip olduğunu unutmadan şunu söylemek lazım:

Velimir Perasovic gerçekten büyük iş yaptı.

Sarunas Jasikevicius, Pablo Laso, Andrea Trinchieri, Xavi Pascual gibi isimlerin iyi sezon geçirdikleri bir ortamda Perasovic‘i bu ödüle layık görüyor olmamız kendisi açısından bir onur olmalı.

İlk 5 maçlık periyodun ardından değil 12 haftada 9 galibiyet almak, ligde sonuncu olup olmayacakları üzerinden bir adaylıkları söz konusuydu.

Fakat Perasovic bu karakterleri şimdiye kadar yönetmesini iyi bildi ve Fenerbahçe‘deyken çok savruk duran Lorenzo Brown’ı, Isaiah Canaan’ı, hâlen epey savruk duran Mario Hezonja’yı, John Brown’ı, Tonye Jekiri’yi iyi bir harmoni haline getirmesini bildi.

10 galibiyet – 7 mağlubiyetle korudukları 6. sıradan belki düşebilirler ancak UNICS’in bu süreçte sergilediği performans uzun süre hafızalarda yer tutar.

MVP: Nikola Mirotic

Kesinlikle MVP. Hiçbir şekilde tartışmaya açılmayacak bir şekilde MVP. Bu sezon tamamen buna adanmış biçimde oynuyor ve hakkı olanı da büyük bir talihsizlik yaşamazsa alacak gibi duruyor. Barcelona’nın rakipleri üstünde kurduğu tahakkümün de bir numaralı faktörü olarak Mirotic’i yorumlamak yanlış olmaz.

Nikola’nın takımın hücumunda yoluna koyduğu işleri saymaya kalkınca dudağımız uçuklayabilir. İnanılmaz bir yetenek pakedine sahip ve durdurulması gerçekten çok zor.

Geçen sezon da iddialıydı ancak Vasilije Micic gibi bir duvarla karşı karşıyaydı. Şimdiyse ilk yarı itibarıyla o kadar ciddi bir rakibi yok.

Barcelona’nın önemli eksiklerine rağmen iyi bir gidişat sürdürdüğü şu dönemde Mirotic’in katkısı yadsınamaz düzeyde.

Tek başına takımını liderlik koltuğunda tutuyor denilemez, o kadarı koçunun ve takım arkadaşlarının eforuna ayıp kaçar ancak Niko’nun işlevselliğini övmek adına bu sezon daha çok fazla fırsatımız olacak gibi.