by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
EuroLeague bu sene de her sene olduğu gibi aslında. Takımların birbirleriyle verdikleri amansız mücadele doruklara ulaştı ve ortaya çok farklı görüntüler çıkıyor.
Her haftanın hikayesi bir öncekinden daha ilgi çekici bir hal alırken rekabette hiç beklenmedik şeyler de yaşanabiliyor.
Yaşanan sürpriz gelişmeler ışığında Eurohoops Fırın olarak ligde 2021-2022 sezonunun ilk 17 haftası itibarıyla beklentileri aşan oyuncu ve takımları huzurlarınıza taşıyoruz…
UNICS Kazan
Derece: 17 maçta 10 galibiyet – 7 mağlubiyetle 6. sırada
EuroLeague’de sezonun en büyük atılımı UNICS Kazan’dan geldi. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz çünkü sezon başında yarattıkları intibayla şu an bulundukları konum arasında dağlar kadar fark var.
Dünkü sezon ortası ödüllerini dağıtırken Velimir Perasovic‘i en iyi koç, Lorenzo Brown ve John Brown’ı ise beşlere seçmiştik. Elbette, UNICS’i onurlandırışımız henüz sona ermedi.
Sezona girerken yaptıkları hamlelere baktığımızda Lorenzo Brown, Isaiah Canaan, Mario Hezonja gibi pek çok sorunlu-yetenekli oyuncunun bir arada nasıl bir harman oluşturabileceğini derin biçimde sorguluyorduk. Durum ilk haftalarda bu sorgulayışlarımızı destekler nitelikteydi. Zira ilk 5 maçta 4 mağlubiyet alarak herkesi haklı çıkardılar.
Süregelen 12 haftada ise 9 galibiyet toplayarak bir anda herkesi tuş ettiler. Bu çok özel bir performans ve bir dönem 50 sayı bulamayan bir takımdan evrildikleri nokta epey sürreal.
Canaan, Hezonja gibi oyunun skor kısmında öne çıkabilecek oyuncuları bir arada tutmayı başarıp Tonye Jekiri, John Brown’lı bir uzun rotasyonuyla harmanlamayı başarmış olmak kusursuz bir coaching başarısına işaret ediyor. Bunu yapabilmek için de sahada önemli bir topsuz hareketlilik disiplinine takımı adapte etmek şart. Bunu iyi kıvırdıklarını söyleyebiliriz.
Hezonja’nın hücumdaki liderliği bazen istenmedik noktalarda seyrediyor olsa da Lorenzo Brown ve John Brown’dan aldıkları katkı özellikle çok değerli. Beklentilerin üstüne çıkan isimler arasına bu ikiliyi de yazabiliriz.
Lorenzo Brown – John Brown III
Lorenzo Brown’ın istatistikleri: 17 maç – 13.5 sayı | 4.1 ribaund | 5.8 asist | 1.6 top çalma
John Brown’ın istatistikleri: 17 maç – 9.6 sayı | 4.5 ribaund | 1.2 asist | 2.6 top çalma
Lorenzo Brown geçtiğimiz sezon Fenerbahçe, ondan öncesinde Kızılyıldız formasıyla hatırladığımız bir oyuncuydu ve neredeyse sahada başarılı olabileceği hemen her konu hakkında bir fikrimiz mutlaka vardır.
Mesela savunma kısmında topa baskıyı iyi yapabilen, hücumda ise açık sahayı iyi oynayabilen ancak yarı saha hücumunda kararları sorgulanan bir oyuncu olduğu konusunda fikirlerimiz sabit olsa gerek.
UNICS Kazan’daki 17 maçlık periyodunda ise kendisiyle ilişkili bütün tabuları yıktığı çok temiz bir sayfa açtı ve Kızılyıldız döneminden dahi daha iyi bir performans ortaya koyuyor. Belki de Fenerbahçe sezonunun ardından kendisini kanıtlamak gibi bir ihtiyaç üzerinden sağladığı motivasyonla bunu yapıyordur, bilemeyiz ancak takımını çok iyi etkilediği ortada.
John Brown ise bu yıl EuroLeague’de savunma bakımından öne çıkan isimlerden birisi. 2.6 top çalma ortalamasıyla ligin lideri olan Brown, Kazan’ın en olmazsa olmaz parçalarından birisi ve Velimir Perasovic‘in de ona çok güvendiği ortada.
Bitmez tükenmez enerjisiyle bire bir savunmada kısaların karşısında kalabilmesinin yanı sıra sırtı dönük savunmada da hareketliliğiyle gerçekten yıldırıcı bir isim. John Brown’ın bu sezon ortaya koyduğu performans EuroLeague’de çok rastladığımız türden değil. Esnekliği ve hareketliliğiyle, takımı adına ateşleyici bir isim ve karakteristik olarak da ligin bünyesinde barındırdığı en iyi niyetli isimlerden birisi.
Real Madrid
Derece: 17 maçta 14 galibiyet – 3 mağlubiyetle 2. sırada
Real Madrid halihazırdan bir şampiyonluk adayı ve bu noktada “Onlardan ne kadar düşük bir beklentiniz vardı ki, üstüne çıktılar?” gibi bir soruyu da haklı olarak yöneltebilirsiniz.
Ancak son haftalarda Real Madrid‘in takım halinde yaşadığı şeyler hiç ama hiç kolay şeyler değil ve bu yaşananlara rağmen halen sağ salim zirve yarışında varlık sürdürebiliyor olmaları muazzam bir mesele.
Bir kere koçları Pablo Laso olmadan Olimpia Milano‘yu deplasmanda, CSKA Moskova’yı içeride mağlup edebilmiş olmalarıyla başlamak gerekirse takımdan koç staffına kadar müthiş bir karakter timsali oldular.
EuroLeague’de sezonun geri kalanında COVID-19’un darbelerini atlattıkları senaryoda can yakıcı bir konumda olabilirler.
Eflatun-Beyazlılar’da sezonun bu bölümünde sahnede olamayan ancak öncesinde önemli performanslarıyla takımını taşıyan oyunculardan olan Thomas Heurtel’i de bu bağlamda denkleme dahil edebiliriz.
Thomas Heurtel
İstatistikleri: 14 maç – 9.2 sayı | 3.1 ribaund | 4.9 asist
Thomas Heurtel geçtiğimiz sezon Barcelona forması giyerken yaşadıklarının ardından çok daha motive biçimde EuroLeague’e geri döndü. Ligde mazisi bu kadar geniş bir oyun kurucu olarak tercih edilmesi bir soru işareti değildi ancak Real Madrid gibi çok daha tutarlı oyun kurucularla yoluna devam eden bir ekip için yaz aylarında bu imza bir hayal kırıklığı olarak değerlendirildi.
Heurtel ise bu değerlendirmelere bir cevap niteliğinde 14 maç oynadı. Takımın ipleri tamamen onun elinde olmasa da ipleri eline aldığında hâlen yararlı bir oyun kurucu olarak öne çıkabileceğini gösterdi.
Fransa vatandaşı guard sezonun geri kalanında nasıl bir performans ortaya koyar, o bilinmez ancak hücumu ilk yarıda oldukça toparlayan bir özne olduğunu söylemek mümkündür.
Steven Enoch
İstatistikleri: 17 maç – 10.0 sayı | 5.8 ribaund
Steven Enoch, ilk yarı sonunda aslında epey kötü bir durumda olan Baskonia‘nın bu sürece dair sevinç duyacağı gelişmelerden birisi.
Matt Costello’yu da bu noktada değerlendirmeye alabiliriz ancak Enoch… Gerçekten muazzam performanslara imza attı.
Enoch fizikselliğiyle büyük fark yaratırken Baskonia‘nın kazandığı maçlarda genel itibarıyla başrol oynayan oyuncular arasındaydı.
Takımının en istikrarlı oyuncularından birisi olan Steven, İspanya Ligi’nde Baskonia seviyesine kadar yükselerek 5 numara rotasyonunda çok ciddi bir rol oynadı.
Conner Frankamp
İstatistikleri: 16 maç – 8.1 sayı | 1.4 asist
Zenit sezon başında transfer ettiği guardlar arasında İspanya Ligi’nde ön plana çıkan işlere imza atan Conner Frankamp’i bir bench oyuncusu olarak düşünmüştü…
Ta ki, Shabazz Napier’ın can sıkıcı sakatlığına kadar. Napier sakatlandı ve uzun süre boyunca sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Artık ellerindeki tek oyun kurucu, ilk EuroLeague deneyimini yaşayacak olan Conner Frankamp olarak görünüyordu.
Frankamp bu fırsatı iyi değerlendirdi. Zenit’te belki liderlik gibi bir role soyunmadı ancak skorunu bir şekilde kamuoyuna ve sahaya yansıtmayı başararak Rusya temsilcisi adına önemli bir çıkış yakaladı. Xavi Pascual de onu böyle zor bir durumda çok makul bir role oturttu.
Jordan Loyd’la beraber topa yön veren isimlerden birisi olan Frankamp bu sezon Zenit kısa rotasyonunun parlayan isimlerinden birisi oldu ve muhtemelen bunu tahayyül etmemiştik.
Chris Jones – Elie Okobo
Chris Jones’un istatistikleri: 17 maç – 13.9 sayı | 3.4 ribaund | 3.1 asist | 1.6 top çalma
Elie Okobo’nun istatistikleri: 17 maç – 16.4 sayı | 3.2 ribaund | 3.7 asist
LDLC ASVEL’in muhteşem ikilisi bu sezon beklentilerin fazlaca üstüne çıktılar. Chris Jones geçtiğimiz sezon Maccabi‘deyken daha sağlıklı bir rolde neler yapabileceğinin bir fragmanını çekiyor gibiydi. Hâlihazırda Bursaspor’dayken de tanıdığımız bir oyuncuydu.
Elie Okobo ise ilk kez boy gösterdiği bir ligde inanılmaz işlere imza attı. OAKA’daki Panathinaikos maçında sergilediği oyun muhtemelen bu sezon sürekli kulağı çınlatılacak bir performans olarak kayıtlara geçti. Ne yazık ki, benim fantasy kadroma aldığım haftalarda kendisinden aynı özveriyi göremedik… Olsun.
Jones – Okobo ikilisi aslında uzun rotasyonu bakımından çok da iddialı bir görüntüde olmayan ASVEL’in ligde bir şekilde ayakta kalmasını sağlıyorlar. Skorerlikleri ve besleyicilikleri bakımından istatistikleri de birbirlerini karşılayan bu ikili özel bir işe imza atıyorlar. Okobo’nun son haftalardaki kötü gidişatı ise koç Parker tarafından takımların onu iyiden iyiye tanımasıyla ilişkilendirildi.
Sezonun ilerleyen döneminde de o alev aldıkları dönemdeki aynı oyunu sürdürerek ASVEL’i bu seviyelerde tutmayı başarırlarsa sezon sonunda önemli bir kazanım elde etmiş olabilirler.
Augustine Rubit
İstatistikleri: 17 maç – 10.4 sayı | 3.9 ribaund | 1.8 asist
Augustine Rubit’in kişisel zirvesini bu sezon Andrea Trinchieri önderliğindeki Bayern’de yakaladığını söylemek çok zor olmaz.
Bayern Münih zaten geçtiğimiz sezonda da Jalen Reynolds ve Wade Baldwin gibi isimlerin kişisel gelişimlerini tavan noktasına çıkardıkları bir platform olmuştu. Trinchieri bu noktada gerçekten çok değerli bir nam saldı ve takımı da böyle potansiyelli kumaşların uğrak noktası haline geldi.
Orta mesafe oyunuyla ve atletik yapısıyla etkili olduğuna şahitlik ettiğimiz Rubit ise 2019 yılından beri parçası olduğu EuroLeague’de ilk kez potansiyelini bu denli açığa çıkarabilme fırsatını yakaladı. Geçtiğimiz sezon Zalgiris‘te bu denli göze çarpan bir oyuncu değildi.
Bu fırsatı iyi değerlendiren Augustine, EuroLeague’in üst seviye takımları için aranan uzunlarından birisi haline gelecek gibi görünüyor.
Oscar da Silva
İstatistikleri: 16 maç – 10.6 sayı | 3.4 ribaund | 0.7 asist | 1.1 top çalma
ALBA Berlin, Aito Garcia Reneses’in takımdan ayrılığına rağmen yeniden alt sıraların keyif veren takımı rolünü benimsemiş durumda ve yeni koç Israel Gonzalez’in de bu bütçeyle bu geleneği sürdürebiliyor olması mutluluk verici bir gelişme.
Bu takımın öne çıkan profiliyse bu sezon özelinde Maodo Lo, Luke Sikma gibi isimlerin yanında yükselişe geçen Oscar da Silva oldu.
Stanford’tan mezun olan da Silva ilk olarak Ludwigsburg’un yolunu tutarken ALBA Berlin’in gözüne çarpması çok uzun sürmedi.
2021-22 sezonunun başlangıcında ise 5 numaralarını birer birer sakatlığa kurban veren ALBA’da bu kutsal göreve soyunan kişi o oldu.
Eğer Sikma, 4 numaradan 5’e kaysaydı ALBA Berlin için işler tamamen tepetaklak olabilirdi. da Silva’nın bu pozisyondaki istihdamıysa hem kendisinin çok büyük performanslara imza atmasını sağladı hem de Sikma’nın verimini düşürmeyerek zor durumu kazan-kazana çevirdi.
Nicolas Laprovittola
İstatistikleri: 17 maç – 9.1 sayı | 2.1 ribaund | 3.2 asist
Joventut Badalona’da sergilediği performansın ardından EuroLeague’e Real Madrid formasıyla hak ettiği bir giriş yapan Laprovittola, Real Madrid‘te yeterli bir oyuncu olduğunu gösterme fırsatını yakalayamadı. Bunun sebebi de Facundo Campazzo’nun NBA’e gitmesinin üstüne tam olarak ihtiyaç duyduğu oyun kurucu profilinin Laprovittola olmamasıydı.
Nico, bu sefer kendisine çok daha ihtiyaç duyan bir ekibin yolunu tuttu sezon başında. Real’in ezeli rakibi Barcelona’nın!
Nick Calathes’in dış şut problemlerinden ötürü bir türlü tam anlamıyla oturamadığı yönlendirici koltuğunda Laprovittola’nın çok iyi işlediği bir sezona şahitlik ediyoruz. Sarunas Jasikevicius bu noktada özel bir tebriği hak ediyor.
Yanında Rokas Jokubaitis ve Sergi Martinez gibi genç elemanlarla beraber Nico’nun performansı, Calathes ve Higgins’in sakatlıkları sebebiyle var olmadığı kadroda Barça’yı liderlik koltuğunda tutan bir sürpriz gibiydi. “Takdire şayan” kalıbı onun bu sezonki performansıyla ilgili söyleyebileceğimiz en uygun şey.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!