by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Dün (28 Aralık) EuroLeague’de 2021-2022 sezonunda beklentilerin üstüne çıkanları inceleme fırsatı bulmuştuk.
Şimdiyse tersini yapacağız.
EuroLeague’de oynanan basketbolun seviyesi gerçekten çok yüksek ve bu yoğunluk herkes için çok yorucu ve çok keyifli bir yoğunluk.
Elbette bu yoğunluğu kaldıramayan ve izleyiciler için takibi o kadar keyifli olmayan özneler de yok değil. Bu bakımdan birçok isim sayılabilir ancak sezon başında beklentileri daha farklı ayarlatıp buna karşılık veremeyen kaydadeğer isimleri konu etmek gerekir.
Eurohoops Fırın yeniden kalemi ele aldı ve huzurlarınıza geçti…
Filip Petrusev
İstatistikler: 16 maç – 6.3 sayı | 2.1 ribaund
Anadolu Efes‘in bu sezon fazla dağıtmadığı şampiyon kadrosuna yaptığı önemli eklemelerden birisi olan Filip Petrusev, sezonun ilk yarısı itibarıyla kendisinden bekleneni verebildiğini söyleyemediğimiz oyuncular arasında yer alıyor.
Sezonun ilk yarısında Ergin Ataman’ın en memnun olduğu oyuncu olmadığı kesin. Bunun da belli başlı sebepleri var. Aslında genel itibarıyla NBA’e odaklandığı kabulüyle yola çıkarsak EuroLeague yerine Adriyatik Ligi’ndeki performanslarını referans alabiliriz ancak şu an EuroLeague özelinde konuşuyoruz ve muhtemelen buraya boş bir sene geçirmeye gelmedi.
Fiziksel olarak bu seviyeyi kaldıramadığı ve oyun bilgisi konusunda yanılgıya düşmüş olabileceğimiz bir isim Petrusev. Savunma IQ’sunun, fizikalitesinin çok daha gelişmesi gerekirken bu noktada sahaya bir şey yansıtamadığı gibi ne ribaundlarda, ne de hücumda bekleneni veremedi.
Oysa ki Sırbistan Milli Takımı formasıyla da etkili olmayı başarabilmiş bir “wonderkid” olarak ondan çok daha fazlası bekleniyordu.
CSKA Moskova
Derece: 17 maçta 10 galibiyet – 7 mağlubiyetle 7. sırada
CSKA Moskova’da sezon başından itibaren yaşanan sakatlıklar iyice bel büken bir noktaya ulaştı ve Rusya temsilcisi bu bakımdan büyük sıkıntı yaşadığı bir dönemde.
Nikola Milutinov’un sakatlıktan dönmesiyle durumlarının daha iyiye gitmesini beklerdik ancak son 3 maçta 2 yenilgi aldıkları bir tabloyla karşı karşıyalar.
Uzun rotasyonlarına söyleyecek laf bulmak çok zor. Milutinov, Shengelia ve Voigtmann gibi oyuncuları bünyelerinde toparlayabilmeleri gerçekten onlar açısından CSKA‘ya yakışır diyebileceğimiz bir iş. Ancak bununla birlikte Will Clyburn’ün yaşadığı düşüş ve ellerindeki kısa rotasyonu mevcudiyetinin yetersizliği sebebiyle çok da iyi bir noktada değiller.
Topu Alexey Shved’e emanet ediyor olmaktansa geçen sezon acil durumda Iffe Lundberg’e mahkum oldukları düzen daha mı iyiydi? Sezonun ilerleyen bölümlerinde bunu göreceğiz ancak şimdiye kadar aldıkları sonuçlar kabul edilebilir değil.
Ioannis Sfairopoulos
Derece: 17 maçta 7 galibiyet – 10 mağlubiyetle 11. sırada
Ioannis Sfairopoulos – Maccabi Tel Aviv birlikteliği… Bir dönemin en destansı işlerinden birisiydi. Pandemiden ötürü iptal olan sezonda oluşturdukları takım hâlen hafızalardaki yerini koruyor.
O takım ki, ligin en iyi savunma takımı olarak hafızalara kazınmıştı ve playoff yapacaklarına kesin gözüyle bakılıyordu.
Ertesi 2 sezonda kurulan kadrolar ise tamamen yanlış tercihler silsilesi oldu. Uzun rotasyonunda hiç düşmemeleri gereken kritik hatalara düştüler ve bu da elbette onlara ağır patladı. Belki bu sezon Derrick Williams’tan zaman zaman iyi katkılar aldılar ancak bu noktada bir istikrar olgusu yaratamayınca sezon ilerledi, Maccabi aşağılara doğru geriledi.
Henüz onlar için hiçbir şey sona ermiş değil fakat Sfairopoulos’la ilgili çıkan söylentilerden sonra takımın da seviye olarak ne kadar atlayabileceği konusunda derin soru işaretleri mevcut.
Baskonia ve Wade Baldwin
Derece: 17 maçta 6 galibiyet – 11 mağlubiyetle 16. sırada
Wade Baldwin’in istatistikleri: 16 maç – 11.8 sayı | 3.2 ribaund | 2.8 asist
Baskonia bu sezon kadro yapılanmasını oluşturduğunda kamuoyuna ümit veren bir ekip konumundaydı ancak vadettiklerini gerçekleştiremedikleri bir ortam söz konusu. 16. sırada yer alıyorlar. Playoff hattıyla aralarında belki galibiyet adedi bakımından çok büyük farklar yok ancak aslında oyun olarak büyük farklar var.
Bask ekibinin şu an kadrosunda bulunan en işler guardının Jayson Granger olduğunu düşünürsek ana yönlendirici olarak kadroya katılan Wade Baldwin’in performanslarını bir hayal kırıklığı olarak değerlendirmemiz de elbette mümkündür.
Wade’in Olympiacos sezonundan sonra Bayern Münih’te yaptıkları gerçekten çok akılda kalıcıydı ve Andrea Trinchieri yönetiminde playofflarda büyük performans ortaya koyup Final Four’u kaçıran takımda iz bırakan bir isimdi.
Ancak Baskonia dönemiyse onun açısından o denli ihtişamlı geçmedi. Bir şekilde o kadroyu fitleyen oyuncu olamadı Baldwin.
Takımı ise forvetlerde iyi bir rotasyonla elinden geleni yapmaya çalışsa da yönetimsel arızalar kadro mühendisliğinin aslında o kadar da sağlıklı olmadığına, Baldwin yerine daha “general” bir parçayla güçlenmeleri gerektiğine işaret ediyor.
Sasha Djordjevic
Derece: 17 maçta 7 galibiyet – 10 mağlubiyetle 10. sırada
Fenerbahçe Beko’nun ilk 17 hafta performansı belki de CSKA Moskova düzeyinde değerlendirilebilecek bir hayal kırıklığı. Takım son haftalarda toparlamaya başladı ve bu toparlama sürecinde koç Sasha Djordjevic’in de etkisi var ancak süreci en başından ele alacak olursak bulundukları durumun da sorumluları arasında Djordjevic’in tercihlerine yer vermek gerekir.
Bu hususta da en önemli unsur olarak rotasyon tercihleri, Achille Polonara’nın Booker’ın sakatlığından önce çok geri planda kalması ve buna aslında durum daha farklıyken “ribaundların” gerekçe gösterilmesi gibi olgular sayılabilir.
Djordjevic bir Avrupa basketbolu efsanesi ancak şu an elinde bulunan kaliteli toplama ne denli hükmedebildiği konusunda derin soru işaretleri barındırıyor. Takımın yaptığı çok iyi savunmada ne kadar parmağı varsa son birkaç haftaya kadar hücumda yaşanan kısırlık da onun tercihleriyle bire bir ilişkiliydi.
Takımı tam anlamıyla bir hayal kırıklığına yol açmış olarak değerlendirmek direkt olarak Fenerbahçe kadrosuna haksızlık etmek olurdu çünkü eldeki oyuncuların epey karakterli olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir.
Aslında Djordjevic, Fenerbahçe’yle imzaladığında ondan çok yüksek beklentiler zaten oluşmamıştı fakat takımın playoff hattının dışında seyir almasında büyük etkisi olan kararlarından ötürü burada belirtilmesi gereken isimlerden birisi.
Chris Singleton
İstatistikleri: 15 maç – 3.3 sayı | 1.9 ribaund | 1.1 top çalma
Chris Singleton, Anadolu Efes‘in son yıllarda şampiyonluğa kadar giden yolculuğundaki nadide parçalardan birisiydi. Ergin Ataman da isterdi ki bu durum 2021-2022 sezonunda da aynı şekilde kalsın.
Fakat Singleton adına bu sezon iyi giden yegâne şey EuroLeague tarihinde üst üste en fazla maça çıkan oyuncu rekorunu Nikos Zisis’ten alması oldu.
Singleton belki bu sezon Efes‘i boyalı alandaki sertlik ve ribaund sorunundan biraz olsun kurtaracak isim olabilirdi ama bu durum tam tersine gelişti ve piyasada yok gibi görünüyor. Haliyle bir beklentiyi karşılayamamış olması onu bu listeye dahil etti.
Zalgiris Kaunas yönetimi
Durum: 16 maçta 3 galibiyet – 13 mağlubiyet | Koç değişikliği
Zalgiris Kaunas yönetimi sezon başında kötü gidişatın üzerine çok beklenmedik biçimde koç Martin Schiller gibi geçen sezon kendisini epey kanıtlamış bir isimle yollarını ayırarak takımı Jure Zdovc’a emanet etme kararı aldı.
Bu çok beklenen bir karar değildi çünkü Schiller yazın serbest biçimde piyasada olsaydı onunla imzalamak isteyecek epey takım olurdu.
Zalgiris‘te yaşanan bazı kilit ayrılıklar sonrasında takımın bütçesi de göz önünde bulundurulduğunda istedikleri seviyeye tekrar çıkmaları gerçekten çok zor görünüyordu ve durumun Schiller’le ne kadar ilgisi olduğu noktasında geldiğimiz noktada hâlâ net bir fikir sahibi olamıyoruz.
Bunun yanı sıra Zdovc gibi daha geleneksel bir koç tercihi, Litvanya ekolünün son yıllardaki atılımı açısından çok progresif bir hamle olmadı. Sezonun ilerleyen dönemlerinde yanılacağımız gelişmeler olursa ne âlâ ancak bunun ihtimali de epey düşük.