By Vladimir Stankovic – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı EuroLeague.net‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
“Avrupa Basketbolunun 101 Efsanesi” 2018 yılında EuroLeague Basketbol’un resmi sitesinde sınırlı versiyonuyla yayınlandı ve Eski Kıtada bu sporun şu andaki seviyesine gelmesine büyük katkılar yapan yıldızları onurlandırdı. Yazar Vladimir Stankovic, 1969 yılından itibaren bu büyük efsaneleri takip etmeye başladı ve bu yazıyı yazarken özel hikayeleri ve profilleri kullandı. Bu sayede bu efsanelerin köklerini ve katkılarını anlatma konusunda eşsiz bir bakış açısı elde etti. Tadını çıkartın!
Trajan Langdon – Alaskalı Skor Kralı
Trajan Langdon’ı ilk kez Atina’da düzenlenen 1998 Dünya Kupası’nda gördüm ama dürüst olmak gerekirse orada olduğunu bile hatırlamıyorum. 4 numaralı formasıyla 2.9 sayı, 0.9 ribaunt ve 0.4 asist ortalamaları yakalamıştı. Ancak NBA oyuncularının grevi sebebiyle milli takım formasını giymiş ve ilk önemli kupası olan bronz madalyayı kazanmıştı. Bundan 3 yıl önce de yine Atina’da 1995 U19 Dünya Kupası’nda Amerika Milli Takımı formasını giymişti. O takım dört galibiyet ve dört mağlubiyetle sekizinci sırada turnuvayı tamamlamıştı. Stephon Marbury (17.5 sayı), Vince Carter ve Trajan Langdon’ın (8.5 sayı) o takımdan çok daha fazlası bekleniyordu. %48 ikilik, %30.8 üç sayı ile şut performansı beklenenden çok uzaktı. Yunanistan’da yaşadığı bu iki deneyim onun Avrupa’da yakalayacağı kariyerden çok uzak olsa da NBA’de geçirdiği üç yılı oldukça anımsatır cinstendi.
Memleketi Alaska’da Anchorage’daki East Lisesi’nden mezun olan Langdon, burada 2.200 sayı atıp “Alaskalı Suikastçı” lakabını kazandı. Langdon daha sonrasında kolej basketbolu için prestijli bir üniversite olan Duke’u tercih etti. Buradaki kariyerini 14,5 sayı ve 2,9 ribaund ortalamaları ile tamamlarken isabetli üçlük sayısında okul rekoru kırdı. 1,92’lik boyu ile klasik bir şutör guard olsa da etkili ribaund yeteneklerine sahipti. NCAA’deki istatistikleri, Langdon’ın 1999 NBA Draftı’nda Cleveland Cavaliers tarafından 11. sıradan seçilmesini sağladı. Langdon ayrıca 1994 yılında beyzbolda da draft edilmişti fakat basketbol oynamaya devam etti. Üç sezonluk Cleveland macerasında mütevazı istatistikler üretti: 5,4 sayı ve 1,3 ribaund. Bu, daha fazlasını yapabileceğini düşünen tutkulu bir oyuncu için yeterli değildi. Hâl böyle olunca Langdon, Avrupa’ya gelmeye karar verdi.
Treviso, İstanbul, Moskova
O dönemde Benetton Treviso, İtalya basketbolunda standartları belirleyen ekipti. Benchinde Ettore Messina olan kulübün yönetiminde de Maurizio Gherardini yer alıyordu. Langdon’ı transfer ettiler ve bir kez daha haklı olduklarını gösterdiler. İlk sezonunda Langdon, İtalya Ligi ve İtalya Kupası’nı kazanarak duble yaptı. 46 maça çıkarken maç başına 15,3 sayı attı ve %52,1 ikilik, %44,7 üçlük isabet oranları yakaladı. Takım, 2003 EuroLeague Final Four’unda Barcelona’da yarı finalde Montepaschi Siena’yı 65-62 geçse de finalde ev sahibi Katalan devine 76-65 kaybetti.
Treviso, Langdon ile yalnızca bir yıllık sözleşme imzalayarak hata yapmıştı. Geçirdiği o sezon, herkesin dikkatini çekti. O dönemki ismiyle Efes Pilsen, hamlesini yapınca Langdon, Boğaz’ın yolunu tuttu ve burada Türkiye Ligi’ni de benzer istatistiklerle kazandı: Maç başına 14,3 sayı. Fakat Efes de onu takımda tutamadı zira ertesi sezon, Dinamo Moskova’dan daha iyi bir teklif geldi. Rusya başkentine giden Langdon, henüz orada altı yıl kalacağını ve hatta kariyerini orada bitireceğini bilmiyordu. Bunu Dinamo ile yapmadı ama CSKA Moskova formasıyla yaptı. Dinamo’da 14,4 sayı ortalamasıyla geçirdiği iyi bir sezonun ardından CSKA, yeni projesi için Langdon’ı kadrosuna kattı.
O dönem CSKA’nın başına geçen Ettore Messina, 2005’te takıma katıldıktan sonra yapılan transferlerle ilgili bazı detayları bizimle paylaştı:
“Trajan, Matjaz Smodis ve David Vanterpool ile birlikte takımın başına geçmek için şart koştuğum transferlerden biriydi. Onlar takımda olursa EuroLeague şampiyonu olmaya çalışabileceğimizi düşündüm. Trajan’in inanılmaz bir iş ahlakı vardı. Herkes, onu şutör olarak hatırlıyor ama ben onun savunmadaki harika bilgisini de anımsıyorum. Hücumda klasik bir şutördü. Temas alıp şutunu çıkarabiliyordu, bunu ancak büyük oyuncular yapabilir. Ayrıca çok da eğitimli bir insandı, kolejde harika bir eğitim görmüştü. Sanırım iki ayrı diploma aldı, hem matematik hem de tarih diplomaları vardı.”