NBA Tarihinin İlk Part-Time Oyuncusu: Terry Dischinger

12/Oca/22 14:15 Ekim 10, 2024

Bugra Uzar

12/Oca/22 14:15

Eurohoops.net

Kyrie Irving, part-time olarak Brooklyn Nets formasıyla NBA’de yer almıştı. Peki tarihte ilk miydi? Tabii ki hayır! Eurohoops Çeviri, sizleri NBA’in ilk part-time oyuncusu Terry Dischinger ile tanıştırıyor.

By Mike Vurkonov – Çeviri: Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

1962 yılında Terry Dischinger hala bir sonraki Olimpiyatlarda oynama umutları taşıyordu. İki yıl önce ABD Milli Takımı için altın madalya kazanmıştı ve bunu tekrar başarmak için uygunluğunu koruyordu.

O zamanlar Olimpiyatlarda sadece amatör oyuncular forma giyiyordu. Bu yüzden Dischinger da Oklahoma’daki bir Amatör Atletik Birlik takımı olan Phillips 66ers ile bir sözleşme imzalamıştı. Purdue Üniversitesinin yıldızıydı. Kolej Basketbolunun Şöhretler Müzesine girmişti ve Jerry West’le Oscar Robertson’a sahip olan Olimpiyat takımının en genç üyesiydi. Dolayısıyla NBA hayali mevcuttu.

Ama 66ers’ın bulunduğu Alabama’ya geldiğinde gördüğü şeyden hoşnut kalmadı. Dischinger hala basketbol oynamak istiyordu ve sonunda profesyonel olmak zorunda kalabileceğinin farkına varmıştı. Chicago Zephyrs onun tek şansıydı. 1962 NBA draftının ikinci turunun ilk sırasından onu seçmişlerdi ve haklarına sahiplerdi.

Dischinger, ligin yeni ekiplerinden Zephyrs’e katılmayı kabul etti ama şartları vardı. Eğer Purdue’daki kimya mühendisliği diplomasını almasına izin verirlerse onlarla imzalayacaktı. Zephyrs bunu kabul etti.

1962-63 sezonunda Dischinger part-time oyuncuydu. Basketbol ve dersler arasında zamanını müthiş dengeliyordu. Onun hikayesi tekrar gündeme geldi çünkü 59 yıl boyunca NBA’de ilk kez yeni bir part time oyuncu ortaya çıktı. Kyrie Irving, New York şehrinin aşı kısıtlamaları nedeniyle sezon başından beri forma giyemiyordu çünkü aşı yaptırmamıştı. Brooklyn Nets, tartışmalı bir karar alarak iç saha maçlarında forma giyemeyen oyuncusunun takıma geri katılmasına ancak geçtiğimiz hafta izin verdi.

Irving’in yapacağı etki ve alacağı süre hala bir soru işareti. Dischinger ise Zephyrs adına tartışmasız şekilde parlak bir noktaydı. Takımın en iyi iki oyuncusundan birisiydi.

O sezon Zephyrs’in çaylağı olan ve sonra efsanevi bir koç olarak görev alan Don Nelson, The Athletic’e yaptığı açıklamada; O bir yıldızdı. O zamanlar modern bir oyuncu gibiydi. Tüm yeteneklere sahipti. Dışarıdan şut atmak, pozisyonlar yaratmak” demişti.

Zephyrs, dışarıdan oynayabilen 2 metrelik forveti Dischinger’dan mutluydu. Organizasyon henüz ikinci senesindeydi, kadro genişleme draftından gelen ve kendi draft haklarıyla seçilen oyunculardan oluşmaktaydı. Daha sonra Şöhretler Müzesine dahil olacak Walt Bellamy kadrodaydı ama başka da kimse yoktu. Nelson da sadece bir çaylaktı ve Celtics‘in beş şampiyonluğunda yapacağı katkıdan çok uzaktaydı.

Dischinger, Zephyrs’e dışarıdan skor bularak destek veriyordu. Bu sayede Bellamy de içeriden daha etkili olabiliyordu. Maç başına 40 dakika sahada kalarak 25.5 sayı ve 8 ribaunt ortalamaları elde etmişti. Chicago o sezon 25 maç kazandı. Bu, Knicks‘in ardından en kötü dereceydi. Ama Dischinger, Bellamy ile birlikte All-Star seçilmeyi başardı. Üstelik bunu yaparken o yıl NBA’de Yılın Çaylağı seçilecek John Havlicek’i geride bırakmıştı.

Ama organizasyonla yaptığı özel anlaşmadan dolayı sadece 57 maçta forma giyebilmişti. Dischinger, Purdue’daki eğitimini tamamlayabilmek için izin almıştı ve sezonun ilk yarısında sadece hafta sonları ya da tatillerde Zephyrs’e katılabilmişti. Mesela takımının sezondaki ilk maçında forma giyememişti çünkü maç Salı günüydü ve New York’ta oynanmıştı.

Dischinger; “Her şey oldukça iyi gitti. Takımın olduğu yere gidebileceğim her an onların yanındaydım” dedi.

Dischinger, okul yılının ilk sömestrında Lafayette’teki kampüste yer alan öğrenci yurdunda yaşamıştı. Takımın bulunduğu yerden 2 saatlik araba yolculuğu uzaklıktaydı. Eşi Mary ise Batı Lafayette Lisesinde öğretmendi. Hafta içi dersleri onu oldukça meşgul ediyordu ve takıma katılmasını güçleştiriyordu. Ama dersler biter bitmez uçağa, çoğu zaman arabaya ya da bazen trene koşup Chicago’ya gidiyordu.

O zamanlar NBA’deki maçların çoğu hafta ortasında ya da hafta sonlarında oynanıyordu. Zephyrs, o sezon sadece 3 kez Pazartesi günü sahaya çıkmıştı. Dischinger hafta ortasında oynanan maçlarda forma giymemişti. İlk Cuma maçına da gidemedi çünkü maç Syracuse’taydı. Zephyrs, Kasım sonunda dört maçlık deplasman turnesine çıktığında Boston ve New York’ta oynanan ilk iki maçta forma giyememişti. Ama daha sonra New England’ta oynanan iki maçta forma giyebildi çünkü maçları Şükran Günü tatiline denk getirmişlerdi.

1 Aralık’ta Royals’e evlerinde kaybettikleri maçta 33 sayı üretti. Daha sonra dört gün takımdan ayrıydı. Döndüğü maçta Wilt Chamberlain’li San Francisco Warriors‘ı yendikleri maçta 33 sayı üretti.

Dischinger’ın zorlu ve yoğun fikstürünü Kasım ayının ilk aylarına denk gelen deplasman turnesi kadar iyi tarif edebilecek bir dönem yok. Cuma günü San Francisco’daki maç için Zephyrs’e katıldı, 48 dakika forma giydi. Ertesi gün yine San Francisco’daki maçta 45 dakika oynadı. Pazar günü Los Angeles’ta Lakers‘ı yendikleri maçta 30 sayı ve 15 ribauntla oynadı. Daha sonra Zephyrs iki gün sonra yine Los Angeles’ta Lakers‘la karşılaşırken o çoktan okuluna dönmüştü.

Dischinger; “Çok değişik bir durumdu çünkü formamı uçakta giyiyordum. Bu sayede oraya gider gitmez oynayabiliyordum. Fena da gitmedi. Benim için oldukça eğlenceliydi çünkü oynayabileceğim zamanlar oynuyordum ama daha sonra daha çok oynamam gerekti. Çünkü oynadığımda iyi oynuyordum. Bu da önemliydi… Harikaydı. Tabii ki oynamayı seviyordum. Oynadığım takımdaki arkadaşlarımla aram çok iyiydi. ‘Sen böylesin, şöylesin’ diyen yoktu. Bunun olması güzeldi. Onlarla birlikte olabiliyordum” dedi.

Bir NBA takımının part-time oyuncuya sahip olması şu an için çok enteresan olsa da Dischinger’ın o sezon iki farklı sorumluluğu bir arada götürmesi, Zephyrs’in o sezonki durumunu düşündüğümüzde çok da garip duymuyor.

Organizasyon lige hala çok yeniydi. 1961-62 sezonundaki ilk NBA genişleme takımıydı. İlk sezonlarında 18-60’lık derece elde etmişlerdi ve sezon sona erdikten sonra Baltimore’a taşınarak Bullets olmuşlardı.

Maçlarını Chicago Coliseum’da oynuyorlardı. Bu salon ilk olarak 1899’da hapishane olarak inşa edilmişti ama daha sonra birkaç kez değişti. Oyuncuların sahip oldukları imkanlar, çoğunun üniversitede sahip olduğundan daha kötüydü. Coliseum’da antrenman yapıyorlardı ama klimalar sadece maçlar için açılıyordu. Nelson maçlarda da her zaman klimaların açılmadığını söylüyordu. Bazen sıcaklık oldukça düşüyordu ve hatta öyle ki antrenmanlar dahi iptal oluyordu.

Nelson; “Nefesimden çıkan buharı salon içinde görebiliyordum. Herkesin nefeslerini görebiliyordum ki çok kişi yoktuk zaten. Çılgın bir sezondu” dedi.