By Mike Vurkonov – Çeviri: Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
1962 yılında Terry Dischinger hala bir sonraki Olimpiyatlarda oynama umutları taşıyordu. İki yıl önce ABD Milli Takımı için altın madalya kazanmıştı ve bunu tekrar başarmak için uygunluğunu koruyordu.
O zamanlar Olimpiyatlarda sadece amatör oyuncular forma giyiyordu. Bu yüzden Dischinger da Oklahoma’daki bir Amatör Atletik Birlik takımı olan Phillips 66ers ile bir sözleşme imzalamıştı. Purdue Üniversitesinin yıldızıydı. Kolej Basketbolunun Şöhretler Müzesine girmişti ve Jerry West’le Oscar Robertson’a sahip olan Olimpiyat takımının en genç üyesiydi. Dolayısıyla NBA hayali mevcuttu.
Ama 66ers’ın bulunduğu Alabama’ya geldiğinde gördüğü şeyden hoşnut kalmadı. Dischinger hala basketbol oynamak istiyordu ve sonunda profesyonel olmak zorunda kalabileceğinin farkına varmıştı. Chicago Zephyrs onun tek şansıydı. 1962 NBA draftının ikinci turunun ilk sırasından onu seçmişlerdi ve haklarına sahiplerdi.
Dischinger, ligin yeni ekiplerinden Zephyrs’e katılmayı kabul etti ama şartları vardı. Eğer Purdue’daki kimya mühendisliği diplomasını almasına izin verirlerse onlarla imzalayacaktı. Zephyrs bunu kabul etti.
1962-63 sezonunda Dischinger part-time oyuncuydu. Basketbol ve dersler arasında zamanını müthiş dengeliyordu. Onun hikayesi tekrar gündeme geldi çünkü 59 yıl boyunca NBA’de ilk kez yeni bir part time oyuncu ortaya çıktı. Kyrie Irving, New York şehrinin aşı kısıtlamaları nedeniyle sezon başından beri forma giyemiyordu çünkü aşı yaptırmamıştı. Brooklyn Nets, tartışmalı bir karar alarak iç saha maçlarında forma giyemeyen oyuncusunun takıma geri katılmasına ancak geçtiğimiz hafta izin verdi.
Irving’in yapacağı etki ve alacağı süre hala bir soru işareti. Dischinger ise Zephyrs adına tartışmasız şekilde parlak bir noktaydı. Takımın en iyi iki oyuncusundan birisiydi.
O sezon Zephyrs’in çaylağı olan ve sonra efsanevi bir koç olarak görev alan Don Nelson, The Athletic’e yaptığı açıklamada; O bir yıldızdı. O zamanlar modern bir oyuncu gibiydi. Tüm yeteneklere sahipti. Dışarıdan şut atmak, pozisyonlar yaratmak” demişti.
Zephyrs, dışarıdan oynayabilen 2 metrelik forveti Dischinger’dan mutluydu. Organizasyon henüz ikinci senesindeydi, kadro genişleme draftından gelen ve kendi draft haklarıyla seçilen oyunculardan oluşmaktaydı. Daha sonra Şöhretler Müzesine dahil olacak Walt Bellamy kadrodaydı ama başka da kimse yoktu. Nelson da sadece bir çaylaktı ve Celtics‘in beş şampiyonluğunda yapacağı katkıdan çok uzaktaydı.
Dischinger, Zephyrs’e dışarıdan skor bularak destek veriyordu. Bu sayede Bellamy de içeriden daha etkili olabiliyordu. Maç başına 40 dakika sahada kalarak 25.5 sayı ve 8 ribaunt ortalamaları elde etmişti. Chicago o sezon 25 maç kazandı. Bu, Knicks‘in ardından en kötü dereceydi. Ama Dischinger, Bellamy ile birlikte All-Star seçilmeyi başardı. Üstelik bunu yaparken o yıl NBA’de Yılın Çaylağı seçilecek John Havlicek’i geride bırakmıştı.
Ama organizasyonla yaptığı özel anlaşmadan dolayı sadece 57 maçta forma giyebilmişti. Dischinger, Purdue’daki eğitimini tamamlayabilmek için izin almıştı ve sezonun ilk yarısında sadece hafta sonları ya da tatillerde Zephyrs’e katılabilmişti. Mesela takımının sezondaki ilk maçında forma giyememişti çünkü maç Salı günüydü ve New York’ta oynanmıştı.
Dischinger; “Her şey oldukça iyi gitti. Takımın olduğu yere gidebileceğim her an onların yanındaydım” dedi.
Dischinger, okul yılının ilk sömestrında Lafayette’teki kampüste yer alan öğrenci yurdunda yaşamıştı. Takımın bulunduğu yerden 2 saatlik araba yolculuğu uzaklıktaydı. Eşi Mary ise Batı Lafayette Lisesinde öğretmendi. Hafta içi dersleri onu oldukça meşgul ediyordu ve takıma katılmasını güçleştiriyordu. Ama dersler biter bitmez uçağa, çoğu zaman arabaya ya da bazen trene koşup Chicago’ya gidiyordu.
O zamanlar NBA’deki maçların çoğu hafta ortasında ya da hafta sonlarında oynanıyordu. Zephyrs, o sezon sadece 3 kez Pazartesi günü sahaya çıkmıştı. Dischinger hafta ortasında oynanan maçlarda forma giymemişti. İlk Cuma maçına da gidemedi çünkü maç Syracuse’taydı. Zephyrs, Kasım sonunda dört maçlık deplasman turnesine çıktığında Boston ve New York’ta oynanan ilk iki maçta forma giyememişti. Ama daha sonra New England’ta oynanan iki maçta forma giyebildi çünkü maçları Şükran Günü tatiline denk getirmişlerdi.
1 Aralık’ta Royals’e evlerinde kaybettikleri maçta 33 sayı üretti. Daha sonra dört gün takımdan ayrıydı. Döndüğü maçta Wilt Chamberlain’li San Francisco Warriors‘ı yendikleri maçta 33 sayı üretti.
Dischinger’ın zorlu ve yoğun fikstürünü Kasım ayının ilk aylarına denk gelen deplasman turnesi kadar iyi tarif edebilecek bir dönem yok. Cuma günü San Francisco’daki maç için Zephyrs’e katıldı, 48 dakika forma giydi. Ertesi gün yine San Francisco’daki maçta 45 dakika oynadı. Pazar günü Los Angeles’ta Lakers‘ı yendikleri maçta 30 sayı ve 15 ribauntla oynadı. Daha sonra Zephyrs iki gün sonra yine Los Angeles’ta Lakers‘la karşılaşırken o çoktan okuluna dönmüştü.
Dischinger; “Çok değişik bir durumdu çünkü formamı uçakta giyiyordum. Bu sayede oraya gider gitmez oynayabiliyordum. Fena da gitmedi. Benim için oldukça eğlenceliydi çünkü oynayabileceğim zamanlar oynuyordum ama daha sonra daha çok oynamam gerekti. Çünkü oynadığımda iyi oynuyordum. Bu da önemliydi… Harikaydı. Tabii ki oynamayı seviyordum. Oynadığım takımdaki arkadaşlarımla aram çok iyiydi. ‘Sen böylesin, şöylesin’ diyen yoktu. Bunun olması güzeldi. Onlarla birlikte olabiliyordum” dedi.
Bir NBA takımının part-time oyuncuya sahip olması şu an için çok enteresan olsa da Dischinger’ın o sezon iki farklı sorumluluğu bir arada götürmesi, Zephyrs’in o sezonki durumunu düşündüğümüzde çok da garip duymuyor.
Organizasyon lige hala çok yeniydi. 1961-62 sezonundaki ilk NBA genişleme takımıydı. İlk sezonlarında 18-60’lık derece elde etmişlerdi ve sezon sona erdikten sonra Baltimore’a taşınarak Bullets olmuşlardı.
Maçlarını Chicago Coliseum’da oynuyorlardı. Bu salon ilk olarak 1899’da hapishane olarak inşa edilmişti ama daha sonra birkaç kez değişti. Oyuncuların sahip oldukları imkanlar, çoğunun üniversitede sahip olduğundan daha kötüydü. Coliseum’da antrenman yapıyorlardı ama klimalar sadece maçlar için açılıyordu. Nelson maçlarda da her zaman klimaların açılmadığını söylüyordu. Bazen sıcaklık oldukça düşüyordu ve hatta öyle ki antrenmanlar dahi iptal oluyordu.
Nelson; “Nefesimden çıkan buharı salon içinde görebiliyordum. Herkesin nefeslerini görebiliyordum ki çok kişi yoktuk zaten. Çılgın bir sezondu” dedi.
Dischinger’ın takım arkadaşları onun sezonun yarısında forma giymesini çok da takmıyorlardı. Zephyrs’in ilk 48 maçının 25’inde forma giyebilmişti. Daha sonra son 32 maçın tamamında forma giyebilmişti. Nelson bunun bir problem olmadığını söyledi.
“O varken daha iyi bir takımdık. Ama zaten genel olarak kötü bir takımdık”.
O sezon, Dischinger’ın dokuz sezonluk kariyerinin en iyi sezonuydu. Sonraki iki yıl All-Star olmayı başardı ama sayı ortalamaları düştü ve daha sonra askere gitmesi gerektiği için iki sezonu kaçırdı.
Dischinger şu anda Oregon’da yaşıyor. Yıllardır orada ve kariyeri sona erdikten sonra dişçi olarak çalışıyor. Çaylak sezonu, NBA’de görülmüş en iyi çaylak sezonlarından birisiydi. Bir çaylak olarak elde edilmiş en yüksek dokuzuncu sayı ortalamasına sahip. Elgin Baylor’dan biraz daha yüksek, Rick Barry’den ise biraz daha az. Top 10’da yer alan diğer oyuncuların tamamı Şöhretler Müzesinde yer alıyor.
Meslektaşları tarafından verilen oylar sayesinde Yılın Çaylağı ödülünü alması, onu en çok duygulandıran ve mutlu eden onur oldu. Dishinger; “Düşünebiliyor musunuz? Ben? Part Time oynuyordum ve bu başarıya sahibim. Bu gerçekten çok acayip” diyordu.
O dönemden bu yana böyle bir şey olmamıştı. NBA daha sonra profesyonelleşti ve Dischinger’ın aynı anda hem öğrenci hem de profesyonel atlet olma kararını almasından sonraki altmış yıl boyunca spor da çok değişti. Ta ki aşı olmayan Irving sahalara dönene kadar…
Onun deneyemi ise Dischinger’ın sezonundan çok daha farklı olacak. Şu anda bir part time oyuncunun sahada yer almasının zorluğunu sorduğumuz Don Nelson gerçekçiydi:
“Bence şu an o zamankinden daha zor. 62 sezonunda ligde sadece dokuz takım vardı. Şu anda çok daha zor olacak. Ama o eğer yıldız bir oyuncuysa onun takımda olmasından mutlu olursunuz”.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!