by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
EuroLeague 22. hafta mücadelesinde temsilcimiz Anadolu Efes, sahasında Panathinaikos‘u Adrien Moerman’ın son saniye üçlüğüyle 82-81 mağlup etti.
Bu sonuçla Anadolu Efes ligde 10. galibiyetini alırken Panathinaikos ise 15. kez mağlup oldu.
KARŞILAŞMANIN TÜM İSTATİSTİKLERİ İÇİN TIKLAYIN
Temsilcimiz Anadolu Efes‘te Vasilije Micic 20 sayı, 6 asistlik performansıyla öne çıkarken Adrien Moerman ise 15 sayı, 5 ribaundluk performansıyla galibiyette kritik rol oynadı.
Rakip Panathinaikos’ta ise Nemanja Nedovic’in 20 sayı, 3 asistlik performansı galibiyet için yeterli olmadı.
Eurohoops Fırın, lacivert-beyazlı ekibin bu zor ama kritik galibiyeti sonrası saha içine bir göz atıyor.
Sorunlar bol ama galibiyet galibiyettir
Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, maçtan sonra yayıncı kuruluş mikrofonlarına yaptığı açıklamada alınan galibiyeti şu şekilde özetliyordu:
“Bence taraftarlar dışında kimse mutlu değil. Panathinaikos, belki de kazanmayı hak ettiği maçı kaybetti ve bu sebeple üzgünler. Ben de mutlu değilim. Bilhassa hücumda iyi bir basketbol oynamadık.”
Ligde 17. sırada bulunan Panathinaikos’un sezonun şu noktasına kadar herhangi bir deplasman galibiyeti yok. Geçtiğimiz hafta alınan can sıkıcı Barcelona mağlubiyetinin ardından bu karşılaşmaya, lacivert-beyazlı ekip adına reaksiyon gösterme fırsatı şeklinde bakanların sayısı pek de az değildi. Temsilcimizin rahat kazanması beklenirken durum pek de öyle olmadı.
Karşılaşmaya 3-2 alan savunmasıyla başlayan Panathinaikos, bu şekilde Ergin Ataman’ın öğrencilerinin ritim bulmasına engellemeye çalıştı. Bunda bir nebze başarılı da oldular.
Yunan temsilcisinin alan savunmasına karşı Adrien Moerman’ı ortada konumlandırarak rakipte çözülme sağlamaya çalışan lacivert-beyazlı ekip, bu şekilde çözüm üretmekte Moerman’ın pas tehditini öne çıkaramaması ve Dunston‘ın alan açmada getirdiği eksiler sebebiyle zorlandı. İlk çeyrekte Vasilije Micic – Bryant Dunston Pick and Roll’larıyla bolca üretim sağlayan temsilcimiz, bireysel kalite sayesinde olumsuzluklara rağmen 17 sayı bulmayı başardı.
2. çeyrekte ise durumlar tersine döndü. İlk çeyrekte temsilcimizin Vasilije Micic, Shane Larkin gibi kaliteli oyuncularını durdurmakta zorlanan Panathinaikos, savunmada çok daha baskılı bir görüntü ortaya koydu.
Bu bölümde koç Ergin Ataman tarafından hücumda alan açması için oyuna alınan Tibor Pleiss, hem hücumda hem de savunmada fazlasıyla kötü bir görüntü ortaya koyunca bu durum skora da yansıdı.
Daryl Macon Jr.’ın oyuna dahil olmasıyla Pleiss’ın özellikle ikili oyunlarda yarattığı zaafiyeti değerlendirerek kolay sayı bulmaya başlayan yeşil-beyazlılar, temsilcimizde savunmada yaşanan bolca iletişimsizlik problemlerinin de etkisiyle skoru dengeledi.
Savunmada yaşanan iletişim problemlerinin bir örneğini yukarıdaki görüntüde görebilirsiniz. Howard Saint-Roos ve Okaro White ikilisinin forvetten oynadığı ikili oyunda Krunoslav Simon ve Adrien Moerman, anlaşamayarak savunma rotasyonunda kolay çözülmeye yol açıyorlar.
Ergin Ataman’ın Anadolu Efes’inde şunu çok iyi biliyoruz ki ribaundlar, bu takımın adeta olmazsa olmazı. 2. çeyrekte rakip takımın savunma ribaundlarını rahatça almasına engel olunamayınca bu durum, hem hücumda hem de savunmada eksi olarak sahaya yansıdı.
Lacivert-beyazlı ekibin birçok iyi olduğu departman bulunsa da bunlardan biri (özellikle bu sezon) kesinlikle geçiş hücumu savunması değil. Panathinaikos, kadro yapısının da gereği açık sahaya fazlasıyla muhtaç bir takım, bu noktada da savunma ribaundlarını net almak onlar için fazlasıyla kritik. İşte ikinci çeyrekteki kırılmanın en önemli sebeplerinden biri de bu durum oldu.
Ribaundlar sonrası açık sahayı yakalamakta zorlanmayan yeşil beyazlı ekip; Daryl Macon Jr. ve Nemanja Nedovic gibi bu noktada verimliliklerini arttırabilen oyuncularıyla rahat skor üretti. 2. çeyrekte tam tamına 30 sayı bulan Dimitris Priftis’in öğrencileri, böylece ilk yarıda da üstünlüğü ele almış oldular.
İkinci yarı için soyunma odasından dönüşte yayıncı kuruluş mikrofonlarına konuşan Panathinaikos koçu Dimitris Priftis, şu ifadeleri kullandı:
“Rakibimiz 3. çeyreğe çok daha agresif başlayacaktır, kazanmak istiyorsak bu agresifliğe uyum sağlamanın bir yolunu bulmamız lazım.”
Lakin tam olarak Priftis’in dediği gibi oldu. Üçüncü çeyreğe savunmada agresiflik dozajını arttırarak başlayan temsilcimiz, rakibi arka arkaya top kayıplarına sürüklerken skordaki üstünlüğü de Vasilije Micic’in etkili hücum performansıyla ele geçirdi. Bu bölümde ribaundların da kontrol altına alınmasıyla birlikte hücumda top yönlendiriciler, çok daha rahat hareket edebilecekleri alanları bulmaya başladılar.
Üçüncü çeyrekte fark bir ara 8’e kadar çıkarken birçok kişi bu noktadan sonra temsilcimizin farkı daha da arttırarak rahat bir galibiyet elde etmesini bekliyordu. İşler pek de böyle ilerlemedi. Çeyrek sonuna doğru Vasilije Micic ve Shane Larkin, seyirci desteğiyle de birlikte yakalanan momentumu en üst düzeye çıkarmak için oyunu bireyselliğe döküp üçlük atışlara yöneldiler. Bu durum, Panathinaikos’un o sıralar bulmakta fazlasıyla zorlandığı açık sahayı bulmasına yardımcı oldu.
Karar periyoduna girilirken ise fark temsilcimiz lehine yalnızca 3’tü. Son çeyrekte yeniden 3-2 alan savunmasına dönen Panathinaikos’a karşı bu sefer boş üçlük şansı bulmakta zorlanmayan Ergin Ataman’ın öğrencileri, bu atışlardan özellikle kısalarıyla bir türlü yararlanamayınca karşılaşma dengede ilerlemeye devam etti.
Alan savunmasına karşı yukarıdaki görüntüde görülebileceği gibi sahayı iyice açarak, yüksek perdelerle kısalara alan sağlayabilecek şekilde hücum eden Anadolu Efes, o istenilen üçlük isabeti bir türlü yakalanamayınca maç da temsilcimiz adına zora girmiş oldu.
Bitime 14 saniye kala koç Ergin Ataman’ın aldığı molanın dönüşünde Tibor Pleiss, oldukça iyi bir maç çıkaran Bryant Dunston’ın yerine sahadaydı. Karar hücumunda top Vasilije Micic’in ellerindeyken Pleiss ise sağ dipteydi. Panathinaikos’lu oyuncuların oldukça agresif ikili sıkıştırması sonrası Micic, topu elinden olabilecek en harika şekilde çıkarıp köşedeki Pleiss’ı gördüğünde deplasman ekibinin savunma dengesi çoktan bozulmuştu bile. Sonrasında yaşananlar ise hepimizin malumu…
Koç Ergin Ataman’ın da dediği gibi alınan bu galibiyet, kesinlikle maç öncesi düşünüldüğünde olabilecek en iyi senaryolardan biri değildi. Tüm problemlere rağmen geçen hafta alınan kalp kırıcı mağlubiyetin ardından bu hafta kazanmak fazlasıyla önemliydi. Adrien Moerman, belki de Efes’in sezonunun kalan kısmı açısından hayati derecede öneme sahip bir isabetle adeta elden kayıp giden maçı geri getirmiş oldu.
Sezonun kalanı
Anadolu Efes’in savunma problemlerinin olduğu neredeyse her basketbolseverin malumu. Elbette bu problemlerin önemli bir kısmı kadroda bulunan oyuncuların, özellikle de uzun oyuncuların profilleriyle alakalı. Bu yine de demek değil ki bu takım sezon boyunca çok kötü savunma yapsın.
Yazın Sertaç Şanlı‘nın takımdan ayrılması elbette kadrodaki birçok dengeyi olumsuz yönde değiştirdi. Sertaç’ın hücumda getirdiği dış şut ve orta mesafe tehditi, özellikle son dönemlerinde iyice aktif şekilde kullanılmaya başlandığı kısa devrilme ve pas tehditleri Efes yarı saha hücumunda oldukça büyük yere sahipti.
Savunma tarafında ise Sertaç belki de kariyerinin hiçbir döneminde tam anlamıyla “kusursuz” bir savunmacı olmadı, Efes döneminde de bu durum geçerliliğini koruyordu. Yine de özellikle savunmada nerede durmasını gerektiğini bilmesiyle 30 yaşındaki oyuncu, takımının savunmasını yukarı çeken etkenlerden biri olarak öne çıkıyordu.
Sezon başında Bryant Dunston’ın yaşının da iyice artmış olması, Tibor Pleiss’ın hücumdaki tüm artılarına rağmen savunmada her daim bir zaaf yaratıyor olması, genç uzun Filip Petrusev’in henüz oyun bilgisinin yeterli düzeyin fazlasıyla uzağında olması soru işaretleri yaratıyordu.
Sezonun bu noktasına geldiğimizde ise özellikle Bryant Dunston’ın son dönemde savunmadaki performansını oldukça yukarı çektiğini görebiliyoruz. Bu duruma rağmen Anadolu Efes, halen savunmada beklenilen görüntünün çok uzağında. İşte tam olarak sezonun kalan kısmı için kafalardaki soru işaretleri bu noktada başlıyor.
Ergin Ataman’ın -bu sezonu dahil etmeyecek şekilde- son 3 sezondaki Anadolu Efes kadroları, hiçbir zaman savunma anlamında mükemmel oyunculardan kurulu ekipler olmadılar. Yine de bu takımlar özellikle oyuncuların ekstra eforuyla savunmada fark yaratabilen, hatta savunmadan enerjiyi hücuma taşıdıklarında neredeyse durdurulamaz gözüken ekipler oldular. Bu sezon ise son oynanan Barcelona karşılaşması dışında bu durumun benzerlerini pek göremiyoruz.
Oyuncular arasında iletişim problemleri, geçiş hücumu savunmasındaki sorunlar, rotasyonların kolay çözülmesi gibi sıkıntılar bu sezon Anadolu Efes savunmasında öne çıkan eksiklikler olarak göze çarpıyor. Bu durumun zaman zaman hücum tarafına da yansıdığını görebiliyoruz. Savunma kaynaklı açık alanlar yakalanamayınca yarı sahadaki yük, Vasilije Micic ve Shane Larkin’in omuzlarına olması gerekenden fazla şekilde kalabiliyor.
Yine de Barcelona maçında gördüğümüz savunma sezonun kalan kısmı için bir umut kapısı aralamış durumda. O karşılaşmada perdelerde yenilmeyen, fizikli uzunları önden alarak top aldırmayan, pas kanallarına yapılan agresif baskıyla rakip hücumlarını el üstü şutlara zorlayan bir Anadolu Efes savunması vardı. Elbette İspanyol temsilcisine karşı alınan dramatik mağlubiyet moral bozucu oldu, yine de özellikle savunmada temsilcimizin ortaya koyduğu performans fazlasıyla tatmin ediciydi.
Tüm sorunlara rağmen dün akşam Panathinaikos karşısında alınan galibiyet özellikle sezonun kalan kısmı için büyük önem niteliğine sahipti. Temsilcimizin çalkantılı ilerleyen sezonda bir şekilde ilk 8 sırayı alıp playofflara kalabilmesi fazlasıyla kritik bir durum. Ergin Ataman’ın öğrencilerinin yetenek seviyesi düşünüldüğünde elbette bu ekip her takıma sıkıntı çıkarabilecek potansiyele sahip, sezonun kalan kısmı için savunmada agresiflik seviyesinin en azından Barcelona deplasmanına yaklaşabilmesi belirleyici olacaktır.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!