by Titan Frey & Jim Weber / Çeviri: Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 8 Eylül 2010 ve 30 Kasım 2021 tarihlerinde Yahoo ve Fadeawaay World‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA, uzun yıllar boyunca “yeni Michael Jordan”ını aradı.
Yükseklerden uçan oyun tarzı, kritik anlardaki şutları, ayakkabıları ile NBA’in neden Jordan’ın karizmasına erişebilecek bir yıldız aradığı açıktı.
Herkes bu konuda hemfikirdi. Bundan kaçamıyordunuz. Reklamlarda insanlar “Keşke Mike gibi olsam” diyorlardı.
Yıllar içerisinde lige giren birçok yıldızın “Yeni Jordan” olarak anıldığını gördük. Bunlardan Kobe Bryant ve LeBron James gibileri başarılı olurken Penny Hardaway, Grant Hill, Tracy McGrady ve Vince Carter gibileri de ümit verdiler ve zaman zaman büyük başarılara ulaştılar.
Bu oyuncular belki Jordan’ın gölgesinden çıkamadı fakat saygıdeğer kariyerlere imza attılar.
Peki ya size “yeni Jordan” olarak anılan, Harold Miner ismindeki bir oyuncudan söz etsek? Şimdi nerelerde kendisi?
Harold Miner, internette kendisiyle ilgili bazı iddialara gülüp geçiyor.
Örneğin o iddialardan birine göre Miner, tanık koruma programında. Başka bir iddiaya göre Los Angeles’taki bir oyuncak dükkanında çalışıyor. Keza LA Polis Departmanı’nda çalıştığını veya kamu görevi yaptığını iddia eden de var.
“Tanrım! Delilik bu” diyor şimdilerde 51 yaşındaki Miner.
İşin aslı ise hiç de o kadar sansasyonel değil. Miner, şimdilerde eşi, 7 yaşındaki kızı ve 3 yaşındaki oğlu ile Las Vegas’ta yaşıyor. Şu anda çalışmıyor ama yine de birçok profesyonel sporcunun aksine çok doğru yatırımları sayesinde NBA kariyeri sırasında kazandığı 20 milyon doların yatırımları ile yaşamaya devam ediyor.
Miner, kendisiyle ilgili en büyük yanlış algının toplumdan uzak yaşadığının düşünülmesi olduğunu söylüyor. Fakat bulunduğu yere ilişkim spekülasyonlar, 1996’da NBA’de çıktığı son maçtan bu yana yaygınlaştı zira Miner, bu süreçte hiç röportaj vermedi.
NBA Smaç Yarışmalarını kazanan, muhteşem smaçları ile tribünleri ayağa kaldıran Miner, taraftarların sevgilisi olmuş ve “Baby Jordan” lakabını almıştı ve daha sonrasında sayısız röportaj isteğini reddetti. Bu yazı için bile eski bir USC yöneticisi tarafından ayarlanan bu röportajda gizli numaradan iletişim kuruyor Miner…
“İnsanların neden benle ilgili bir hikaye okumak isteyecekleri konusunda epey şaşkınım gerçekten” diyor Miner. “Yaklaşık 15 yıldır oynamadım ve yaklaşık 20 yıl önce SC’deki ilk yılım hariç ulusal seviyede hiç önemli bir şey yapmadım.”
Bu kadar zamandır herhangi bir açıklamada bulunmayan Miner, bir yandan da söylemek istediği şeyleri dile getiriyor. Özel olarak yıllardır sürdürdükleri destekten ötürü sevenlerine teşekkür ediyor, Inglewood efsanesi Paul Pierce’ı NBA yıldızı olduğu için takdir ediyor ve Miami’de kendisiyle ilgili haberler yapan köşe yazarları Ira Winderman ve Shaun Powell’dan South Beach’teki kötü döneminde kendisi olamadığı için özür diliyor.
Peki Miner neden şimdi nihayet konuşmaya hazır hissediyor?
“Bence sadece zaman meselesi” diyor Miner. “Uzun zaman oldu.”
Kesinlikle uzun zaman oldu. Miner, yaklaşık 20 yıl önce USC’de 1991-92 sezonundaki skorer performansı ve smaçları ile çok tanınan bir isim olmuştu. Miner’ın kafası tıraşlıydı, 23 numaralı bir forması vardı, MJ’e has özelliklere sahipti ve birçoklarına “Majesteleri”ni hatırlatan hareketlere imza atıyordu. Birdenbire Inglewood sokaklarında kendisine takılan “Baby Jordan” lakabı, ülke genelinde yayıldı ve onu bir yıldız hâline getirdi fakat o, bu konuda hep zorlandı.
“Ben muhtemelen dikkatlerin üzerimde olmasına hiçbir zaman alışamadım” diyor Miner. “Benim için huzursuz, doğal olmayan bir durumdu.”
Miner, 1992 NCAA Turnuvası’nda USC’yi ikinci sıraya taşırken USC tarihinin de en skorer oyuncusu oldu ve Sports Illustrated tarafından kolej basketbolunda LSU’daki Shaquille O’Neal ile Duke’taki Christian Laettner’ın üzerinde Yılın Oyuncusu seçildi. Fakat müthiş hikayesini yazdığı o sezon, Georgie Tech’te James Forrest, Trojans’ı ikinci turda efsanevi bir son saniye üçlüğü ile turnuvanın dışına itince aniden sonlandı. Haftalar sonra Miner, duygusal bir basın toplantısı düzenledi ve profesyonel basketbola geçiş yapacağını duyurdu.
1992 NBA Draftı’nda 12. sıradan seçilen solak oyuncunun sayı ve pazarlama makinesi olması bekleniyordu. Heat ile beş yıllık, 7.3 milyon dolar değerinde bir kontrat ve Nike ile 14 milyon dolarlık bir sponsorluk anlaşması imzaladı fakat beklentileri karşılamanın yakınına bile yaklaşamadı ve Miami’deki üç sezonunda 10 sayı ortalamasının altında kaldı. Sakatlıkların da etkisiyle Miner, kötü savunması ve tutarsız dış şutu ile eleştirildi.
Miner için umutlar çok yüksekti ve “Baby Jordan”, 30 Aralık 1992 günü Michael Jordan ile karşı karşıya geldi.
Baby Jordan’lı Heat, Chicago Bulls karşısında 105-100 kaybetti. Jordan, 9/18 saha içi isabet oranı ile 39 sayı kaydetti.
Miner ise 5/14 saha içi isabet oranı ile 10 sayı attı. “Daha yaşlı Jordan”, “Baby Jordan”ın canına okudu o maçta ve Jordan, bir de Miner’a önemli bir blok yaptı.
O maç, Miner’ın kariyer özeti gibi oldu. Jordan, onu maçta blokladığı gibi kariyeri boyunca “Baby Jordan” etiketi de Miner’ı blokladı. İşin ilginci, Baby Jordan’ın son maçı da Michael Jordan’a karşı oldu.
1993 ve 1995 NBA Smaç Yarışmaları’nı kazandıktan sonra (diz sakatlığı olmasa 1994’te de kazanarak üst üste üç zafer yaşayabilirdi) şöhretini korudu. Cleveland, 1995 Haziran’ında Miner’ı takasla kadrosuna katıp şansını denedi fakat Miner, burada da başarısız oldu ve 1996 sezonunda maç başına 3 sayı ortalaması ile oynayıp diz ameliyatı oldu ve sezonu kapattı.
Toronto Raptors tarafından 1997 sezonu öncesi kendisine son bir şans verilen Miner, ıslak bir zeminde kayıp aynı dizinden ciddi şekilde yaralandığını ve dolayısıyla hareketinin sıfırlandığını söylüyor.
“Toronto’da geçirdiğim iki hafta boyunca uyuyamadım. Hiç uyumadım” diyor Miner. “Kariyerimin bittiğini biliyordum galiba.”
Miner’ın kariyeri henüz 25 yaşında bitmişti.
“Birçok insan, basketbolu bırakma sebebimin iki diz ameliyatı geçirmem ve dizimde bozulma eğilimli bir eklemin olması olduğunu anlamıyor. Bütün bunlar kaldırması çok zor şeylerdi ve dizimde artık çok az kıkırdak kalmıştı” diyor Miner.
Kariyeri sonrası Güney Kaliforniya’ya dönen Miner, Las Vegas’ta mutluluğu buldu ve emlak işine girişti. Sonraki takıntısı ise beslenme oldu. Önceki yıllarda kişisel antrenörü ile birlikte çalışmaları sonrasında yaklaşık 20 kilogram verip 127 kilograma düştü.
Son dönemde yaptığı tek değişiklik de bu olmadı. Miner, artık eski dostları ve hatta USC ile görüşüp basketbol kökleri ile yeniden bağ kurmaya çalışıyor. Miner, gelecek sezon USC maçlarına gitmeyi düşündüğünü bile söylüyordu o dönemde.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!