Zenit – Anadolu Efes: Bir Türlü Gelmeyen Üçlük

28/Oca/22 10:05 Ocak 28, 2022

Meliksah Bayrav

28/Oca/22 10:05

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Anadolu Efes’in Zenit deplasmanındaki performansını inceliyor.

by Melikşah Bayrav/ info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır. 

Turkish Airlines EuroLeague 23. hafta mücadelesinde Anadolu Efes, deplasmanda Zenit St Petersburg’la karşı karşıya geldi. Temsilcimiz, mücadeleden 76-67’lik skorla mağlup ayrılırken son dört karşılaşmada üçüncü kez mağlup olmuş oldu.

Bu sonuçla Anadolu Efes ligdeki 11. mağlubiyetini alırken playoff yarışında da yara aldı.

KARŞILAŞMANIN TÜM İSTATİSTİKLERİ İÇİN TIKLAYIN

Lacivert-beyazlılarda Vasilije Micic’in 22 sayı, 3 asistlik performansı galibiyet için yeterli olmadı.

Rusya temsilcisinde ise Alex Poythress’in 21 sayı, 9 ribaundluk performansı galibiyette önemli rol oynadı.

Eurohoops Fırın, temsilcimizin özellikle üç sayı çizgisi gerisinden isabet bulmakta oldukça zorlandığı mücadelede saha içini mercek altına alıyor.

 

Gidiş Yolu Fena Değil, Sonuç Kötü

Turkish Airlines EuroLeague’in son şampiyonu Anadolu Efes‘te bu sezon işler pek beklenildiği gibi gitmiyor. Arka arkaya ikinci şampiyonluk hedefiyle girilen sezonda temsilcimiz, özellikle savunma tarafında yaşanan problemlerin de etkisiyle iniş çıkışlı bir görüntü ortaya koyuyor.

Ligde arka arkaya alınan iki can sıkıcı deplasman mağlubiyetinin ardından lacivert beyazlılar, geçen hafta Panathinaikos‘a karşı beklenenden çok daha zor da olsa kritik bir galibiyet elde etmeyi başarmıştı.

Yıldız oyun kurucu Shane Larkin’in sakatlığına rağmen Zenit deplasmanı, temsilcimiz açısından yeniden form grafiğini yukarıya doğru taşıma ihtimali anlamına da geliyordu. Ne yazık ki işler pek de istenildiği gibi gitmedi.

Karşılaşmanın açılış setinde Rodrigue Beaubois’nın forvetten topsuz perde çıkışı üzerine bir oyun kurgulayan Ergin Ataman, Larkin’in yokluğunda takımından nasıl hücum etmelerini beklediğini de bir anlamda gösteriyordu.

Yukarıda gördüğünüz görselde Beaubois, dışa doğru topsuz hareketlenecekmiş gibi yaparak rakip uzun Alex Poythress’a perde yapıyor. Bu şekilde Vasilije Micic’e penetre koridoru açan Fransız oyuncu, üç sayı çizgisinin gerisine açılan şutör uzun Tibor Pleiss’a da pas kanalı açmış oluyor.

Bu tür İspanyol pick-and-roll’ları, bu sezon koç Ergin Ataman’ın sisteminde pek görmeye alışık olduğumuz aksiyonlar değiller. Henüz maçın başında bu tür bir opsiyonun denenmesi, deneyimli çalıştırıcının bu kritik maça ne denli özel hazırlandığının da ufak bir kanıtı olarak kabul edilebilir.

İlk çeyrekte Krunoslav Simon ve Rodrigue Beaubois’nın forvetten oynadıkları ikili oyunlar ve topsuz perde çıkışlarından bolca hücum aksiyonu deneyen lacivert beyazlılar, bu sayede Vasilije Micic’in omuzlarındaki yükü de hafifletmeyi amaçlıyorlardı. Bu plan, ilk çeyrekte bir nebze de olsa başarılı oldu.

İşin savunma tarafında ise görüntü, özellikle geçtiğimiz haftaya göre çok daha olumluydu. Tibor Pleiss’ın ilk 5 başladığı mücadelede Anadolu Efes, rakibine yarı sahada kolay sayı şansı tanımadı.

Rakip koç Xavi Pascual’in bolca topsuz perdelerden yararlandığı hücum sistemine karşı bu perdelerde kolay geri adım atmayan Ergin Ataman’ın öğrencileri, Chris Singleton’ın yardım savunmalarında getirdiği agresiflik seviyesiyle de maçın bu bölümünde sağlam bir görüntü çizdi.

İkinci çeyrekte işler temsilcimiz adına biraz tersine dönmeye başladı. Geçen hafta Panathinaikos karşısında galibiyeti getiren üçlük isabetinin sahibi olan Adrien Moerman, savunma rotasyonlarında yavaş ayakları sebebiyle aksarken bu durum rakibin özellikle Alex Poythress’la çember çevresinde kolay sayılar bulmasına yol açtı.

Bir diğer sorun yaratan konu ise Elijah Bryant’ın performansıydı. Hem Shane Larkin, hem de James Anderson gibi iki önemli ismin yokluğunda 26 yaşındaki oyuncu, sahada kendisinden beklenilen görüntüden fazlasıyla uzaktı. 13 dakika süre aldığı karşılaşmayı 0 sayıyla tamamlayan Bryant, kullandığı uygun atışlardan da faydalanamayarak karşılaşma özelinde hayal kırıklığı yarattı.

ABD’li oyuncunun parkede eksi yazdığı en mühim konu ise oyunun savunma tarafıydı. Bolca topsuz perdeye takılan, rotasyonlarda sürekli aksayan, takım arkadaşlarıyla saha içi iletişiminde sorun yaşayan skorer oyuncu, takımının bu bölümde yaşadığı savunma düşüşünün ana kaynaklarından biri oldu.

Tüm problemlere rağmen dengeli sayılabilecek şekilde geçen ikinci çeyreğin ardından Ergin Ataman’ın öğrencileri, yalnızca 1 sayı farkla soyunma odasına gidiyorlardı. Hücum tarafında hem Vasilije Micic’in üretken oyunuyla, hem de forvet aksiyonlarıyla skor üretmeyi başaran temsilcimiz için maç ortadaydı.

Üçüncü çeyrek, lacivert beyazlılar adına oyunun teknik ve taktik tarafıyla açıklanması pek de kolay olmayan anlara sahne oldu.

Eğer maçı izlememiş birine Anadolu Efes‘in bu periyotta yalnızca 6 sayı bulabildiğini söylerseniz o kişi muhtemelen temsilcimizin korkunç hücum ettiğini düşünecektir. İşin en dramatik tarafı ise Efes‘in kesinlikle skor bulma yolunda kötü bir görüntü çizmemiş fakat yine de beklenen isabetin bir türlü gelmemiş olması oldu.

Krunoslav Simon‘un forvetten top yönlendirmesiyle Ergin Ataman’ın öğrencileri bolca boş üçlük fırsatı buldular, savunma ribaundlarının ardından geçiş hücumlarından birçok uygun pozisyon yakaladılar. Barcelona ve hatta Panathinaikos maçlarında da sık gördüğümüz beklenen üçlüğün bir türlü gelmemesi durumu Rusya deplasmanında da kendisini gösterdi ve maç, temsilcimizin ellerinden adeta kayıp gitti.

Koç Ergin Ataman belki de bu süreçte deneyebileceği çoğu şeyi denedi. Bryant Dunston yerine alan açmak adına Tibor Pleiss’a döndü. İşe yaramayınca Chris Singleton’ı sağlam savunma performansına rağmen kenara alıp kötü bir maç çıkaran Adrien Moerman’ı yeniden oyuna dahil etti. Bu da işlemeyince uzun oyuncusuz, kısa bir beş bile denedi. Ne yazık ki bu denemelerin hiçbiri sonuç vermedi.

Arka arkaya kaçan müsait fırsatlar muhtemelen lacivert-beyazlıların üzerine ekstra bir baskı yükledi. Omuzlarda gittikçe artan bu ağırlık savunmada konsantrasyon kayıpları, rotasyonlarda aksamalar ve tüm bunların sonucunda Billy Baron ve Alex Poythress’ın da verimli performanslarıyla kolay sayılar olarak Anadolu Efes potasında sonuçlandı.

Yine de son çeyrekte Ergin Ataman’ın öğrencileri bu girdabın içinden bir nebze çıkmayı başardılar. 20’lere kadar yaklaşan fark, Vasilije Micic ve Krunoslav Simon’un yeniden geçiş hücumlarında bir nebze daha verimli hücum etmeye başlamalarıyla bir ara 6’ya kadar indi.

Bu noktadan sonra Billy Baron ve Dmitriy Kulagin’in can yakan dış şutlarına bir türlü engel olamayan Anadolu Efes, sezonda en az skor bulduğu performansı da egale ederek yalnızca 67 sayı bulabildi.

Bu mağlubiyet belki de Barcelona maçından bile daha çok can yakıcı bir galibiyet oldu. Anadolu Efes geçmiş maçlara nazaran ribaundları kontrol etti, geçiş hücumlarında rakibin de aksayan savunmasının yardımıyla bolca fırsat buldu ve özellikle forvet aksiyonlarıyla hücumu çeşitlendirdi.

Tüm bunlara rağmen ortaya korkunç bir hücum performansının çıkması, belki de temsilcimizin sezonunun kalan kısmı adına da fazlasıyla moral bozucu bir durum.

Vasilije Micic Sorunsalı

Anadolu Efes başantrenörü Ergin Ataman, karşılaşmanın hemen ardından yayıncı kuruluş mikrofonuna yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyordu:

“Vasilije Micic, oyun kurucu olarak yedi top kaybı yaptı. Durum böyle olunca kaybetmemiz normal.”

Bu, koç Ergin Ataman’ın bu sezon yaptığı açıklamalarda 28 yaşındaki oyuncusunun performansını ilk kez hedef alışı değil, hatta oyuncunun tüm Efes kariyerinde de bu durumun benzerlerini birçok kez gördük. Deneyimli çalıştırıcı, önceki senelerde bu şekilde oyuncusundan olumlu reaksiyonlar almayı başarmıştı, bu sezon ise şu ana kadar işler pek öyle ilerlemiyor.

Hepimizin bildiği üzere Vasilije Micic, geçtiğimiz sezon belki de EuroLeague tarihinin en iyi oyun kurucu performanslarından birini ortaya koydu. Sırp oyuncu bu şekilde normal sezonun en değerli oyuncusu olurken Final Four’daki performansıyla da takımını şampiyonluğa taşıyan en büyük etken oldu.

Neredeyse tüm beklentiler yaşı da 30’larına yaklaşmaya başlayan oyuncunun NBA’ye gitmesiyken beklenmeyen bir gelişme oldu ve Micic, kendisini Avrupa basketbolunun en çok kazanan oyuncularından biri yapan kontratı imzalayarak bir nevi yuvada kaldı.

Haliyle geçtiğimiz sezon parkede gösterdiği harika performanslarla ve Avrupa şartlarında imzaladığı devasa kontratın da etkisiyle kendisinden beklentiler adeta arşa çıkmıştı. 28 yaşındaki oyuncunun istatistikleri hiç fena olmasa da kendisinden beklenen o etkiyi sahaya koyabildiğini söylemek çok güç.

Lacivert beyazlıların yıldız oyun kurucusu, elbette ki koç Ergin Ataman’ın kısalara bolca karar verme özgürlüğü tanıyan hücum anlayışında devasa bir karar verme inisiyatifine sahip. Bu durum, sezon içerisinde yıldız ismin oyunu gereksiz zorlamasına, hatta özellikle istediği isabetleri bulamadığında işleri fazlasıyla bireysel bir hale dökmesine sebep oluyor.

Bu noktada oyuncunun yaşadığı en önemli sorunlardan biri de top kaybı problemleri. 28 yaşındaki oyun kurucu, bu sezon maç başına ortalama 3.1 top kaybıyla oynarken dün de yaptığı 7 top kaybıyla hayal kırıklığı yarattı.

Elbette ki bu durumun tek sebebi Vasilije Micic’in oyunu tek başına gereksiz zorlaması değil. Geçtiğimiz sezon Anadolu Efes, topu yarı sahada çok daha iyi paylaşan, Sertaç Şanlı‘nın hem şut, hem de pas tehditleriyle hücumunu bolca çeşitlendirebilen bir ekipti.

Bu sezon ise temsilcimiz yan parçalardan verim almakta zorluk çekerken bu sebeple takımın yıldız ikilisi Vasilije Micic ve Shane Larkin’in omuzlarındaki yük de artmış oluyor.

Dün akşam zorlu Zenit deplasmanında Ergin Ataman’ın öğrencileri, Shane Larkin’in yokluğuna rağmen bir nebze hücum varyasyonlarını çeşitlendirmeyi başarmış olsalar da Micic, oyunu fazla zorlamasının bir sonucu olarak 7 top kaybıyla sezonun bu departmanda belki de en kötü maçını çıkardı.

Anadolu Efes için sezonun kalan kısmı pek de kolay ilerleyecek gibi durmuyor. Bir şekilde playoff hattında yer almanın hayati önem taşıdığı sezonda Vasilije Micic’in özellikle zihinsel açıdan form durumu, lacivert beyazlılar adına ilerleyen noktalarda fazlasıyla belirleyici olacaktır.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!