NBA’de Devrimin Öncüleri: Beyaz Olmayan İlklerin Hikayesi

07/Şub/22 08:51 Şubat 7, 2022

Mehmet Bahadır Akgün

07/Şub/22 08:51

Eurohoops.net
PHILADELPHIA, PA - JANUARY 11: Chuck Cooper #11 of the St. Louis Hawks passes against Neil Johnston #6 of the Philadelphia Warriors during a game played on January 11, 1956 at the Philadelphia Civic Center in Philadelphia, Pennsylvania. NOTE TO USER: User expressly acknowledges and agrees that, by downloading and or using this photograph, User is consenting to the terms and conditions of the Getty Images License Agreement. Mandatory Copyright Notice: Copyright 1956 NBAE (Photo by Charles T. Higgins/NBAE via Getty Images)

NBA tarihine geçen bir öyküyü Eurohoops Çeviri anlatıyor…

by Titan Frey / Çeviri: Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 9 Aralık 2021 tarihlerinde Fadeawaay World‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin geri kalanında olduğu gibi spor dünyası da 20. yüzyılın başlarında ayrık bir yapıya sahipti.

Daha sonrasında 15 Nisan 1947 günü Jackie Robinson, MLB’de ilk Afroamerikalı profesyonel beyzbolcu olarak “renk ayrımını” kırmayı başardı.

NBA veya o dönemde bilinen ismiyle Basketball Association of America (BAA) da bu anlamda çok gecikmedi.

1 Temmuz 1947 günü BAA draftı gerçekleştirildi ve yedinci tur 61. sıradan New York Knicks, Wataru “Wat” Misaka’yı seçti.

Misaka, 21 Aralık 1923 günü Ogden, Utah’ta doğmuştu. İkinci nesilden bir Japon-Amerikalıydı.

Misaka, University of Utah’a gitmiş ve Utah Utes’ta basketbol oynamıştı. Herkese basketbol oynayabildiğini kanıtlamıştı.

Misaka’nın katkıları ile Utah Utes, 1944 ve 1947 NCAA NIT şampiyonluklarını kazandı.

 

Misaka, iki şampiyonluk arasında iki yıl ara vermese Utes’u belki daha fazla zafere de taşıyabilirdi.

İkinci Dünya Savaşı, özellikle güney Pasifik’te yıkıcılığının zirvesindeydi.

Misaka, Amerika’nın Japonya’yı işgali sırasında Birleşik Devletler Ordusu’na hizmet ediyordu. Özellikle Japon kökenleri düşünülünce çavuş rütbesine yükseltilmiş olması, etkileyici bir başarıydı.

New York Knicks‘in Misaka’yı 1 Temmuz 1947 günü draft etmesi de bir o kadar etkileyiciydi zira Misaka, profesyonel bir basketbol takımına dahil olan ilk beyaz olmayan oyuncu olacaktı.

Jackie Robinson’In Brooklyn Dodgers’ta oynamasına kıyasla Misaka’nın Knicks tarafından seçilmesi arasındaki fark, bu tercihin getirdiği yankı olmuştu.

“Büyük bir mesele değildi. Kimsenin umurunda olmadı” diyordu Misaka, Knicks’te oynaması ile ilgili.

İlk profesyonel maçından önce hiç röportaj vermedi. Onun hikayesini anlatacak ek basın mensupları yoktu.

Misaka haklıydı, kimsenin umurunda değildi fakat takım arkadaşları, Japonya kökenli bir oyuncu ile birlikte oynamaya nasıl tepki vereceklerdi?

Misaka, takım arkadaşları veya rakip oyunculardan herhangi bir ayrımcılık görmediğini belirtiyor.

Misaka, takım arkadaşlarından ayrımcılık görmediğini düşünse de ayrımcılık, kariyerinin bitmesinde rol oynamış olabilir.

Misaka, kariyerinde yalnızca üç maça çıkarken 2.3 sayı ortalaması yakaladı ve %23,1 ile şut attı.

Misaka, sezon ortasında takımdan kesildi. Kesilme sebebinin Knicks’in çok fazla oyun kurucusunun olması olduğuna inanıoyrdu.

Belki de bu doğruydu fakat 2008 yapımı Transcending: The Wat Misaka Story belgeselinin yönetmeni Bruce Alan Johnson, bu konuda ayrışıyor.

Knicks, sezonun üçüncü maçında deplasmanda oynuyordu ve rakip taraftarlar “Evine git Japon!” tezahüratına başladılar.

Johnson’a göre bu olay, Misaka’nın takımdan gönderilmesinin gerçek sebebiydi. İddiaya göre Misaka, kendisine yönelik her türlü ırkçılığı görmezden geliyordu.

Misaka’nın, kolejde oynadığı dönemde Pearl Harbor bombardımanı sonrası Misaka, kendisini “Hawaii’li” olarak tanıtıyordu. Sırf güvende kalabilmek için…

Knicks tarihçisi Dennis D’Agostino, Misaka’ya yönelik bu ırkçılığın bugün bile gerçekleştiğine inanıyor:

“Wat’ın beyaz olmayan ilk oyuncu olduğu teorisini daha önce hiç duymadım. Sanırım daha ziyade siyah/beyaz durumuna bakıyoruz, değil mi? ‘Beyaz olmayan’ dediğiniz zaman Wat, muhtemelen ‘beyaz olmayan’ biri olarak görülmüyordu. Çünkü Afroamerikalılar Chuck Cooper, Nat ‘Tatlı Su’ Clifton ve Earl Lloyd, ondan 3-4 yıl sonra lige gelmişlerdi ve hep öncü olarak kabul edilmişlerdi. Sanırım burada demek istenilen şeyi anlıyorsunuz.”

Kuzey Kaliforniya Japon Kültür ve Halk Merkezi’nin yöneticisi Paul Osaki de bu konuda D’Agostino’ya katılıyor:

“O dönemlerde bazı insanlar için ‘beyaz olmayan’ kişi, ‘siyah’tı sanırım. Asyalıysanız yalnızca yabancıydınız” diyor Osaki.

Misaka, profesyonel basketbol kariyerinin modunu mahvetmesine izin vermedi. Hayatına devam etti ve mutlu oldu.

Misaka’nın önüne basketbol oynamak için başka bir şans daha çıktı. Knicks kariyeri bittikten sonra Harlem Globetrotters, takımda ona bir fırsat sundu.

Misaka, okula dönüp mühendislik diplomasını aldı.

Misaka, 20 Kasım 2019 günü 95 yaşında hayata gözlerini yumdu. Eşi Kate ve iki çocuğu ile normal bir hayat sürdü.

“Japonyalı göçmenlerin oğlu Wat, adil fırsat geldiğinde çok çalışarak, özverili oynayarak ve zeki davranarak oynadığı oyunun en üst seviyesine çıkabileceğini gösterdi” ifadelerini kullanıyor Japon-Amerikan Ulusal Müzesi’nin müdürü Ann Burroughs. “Son mirası, bir Amerikan sporunda öncülük olacak.”

Tags NBA