by Rachel Treisman / Çeviri: Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 4 Şubat 2022 tarihlerinde NPR‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
18 Ocak 2022 günü sporcular ve hayranları, 66 yaşında hayata gözlerini yuman Lusia Harris’e son vedalarını ediyordu.
Harris çok da bilinen bir isim olmayabilir fakat geçmişi, her şeyi anlatıyor. Kolej takımını 1970’li yıllarda üç şampiyonluğa taşıyan Harris, Olimpiyatlar’da kadın basketbol tarihinin ilk sayılarını attı ve NBA’de draft edilen ilk kadın oldu.
Ailesinin mezun olduğu Delta State University tarafından yayımlanan açıklamasında “Meleğimiz, kardeşimiz, annemiz, büyükannemiz, Olimpiyat madalyası bulunan Basketbolun Kraliçesi Lusia Harris’in bugün beklenmedik bir şekilde hayatını kaybetmesi nedeniyle çok üzgünüz” ifadelerini kullanıyordu. “Geçtiğimiz aylarda Sayın Harris çok eğlendi. Bunda hikayesinin dünya çapında anlatılmasını sağlayacak belgeselde kendisine yer ayrılmasının da payı oldu.”
Harris, Minter City’de bir çift çiftçinin kızı olarak büyümüştü. 2021’de New York Times için yapılan belgeselde üzerine bir battaniye atıp geceleri geç saatlere kadar basketbol izlediğini, Bill Russell, Wilt Chamberlain, Oscar Robertson ve başka kahramanlarını izlemek için televizyon karşısına kurulduğunu anlatıyordu Harris.
“Büyüyüp kendi ailem olsun istiyordum ve tıpkı onlar gibi şut atmak istiyordum” diyordu Harris.
1.90’luk boyu ile sınıfının en uzunu o’ydu ve boyu nedeniyle kendisiyle alay bile ediliyordu. Fakat basketbol oynamaya başladığı zaman o boyunu bir avantaj olarak görmeye başladı.
Basketbol programı olduğu için üniversitede Delta State’i seçti. Takımın tek Siyah oyuncusuydu ve çabucak yıldızlardan biri oldu.
Naismith Memorial Basketbol Şöhretler Müzesi sayfasındaki yazısı “Kadın basketbolunun gelmiş geçmiş en büyük pivotlarından Lusia Harris, büyük ve acımasız bir oyuncuydu ve boyalı bölgede kendisinden önceki herkesten daha iyi bir dominasyon kuruyordu” şeklinde başlıyor. “Delta State University’deki dört yıllık kariyerinde Harris-Stewart, kadın basketbolunun çehresini değiştirdi. Rakipler, onu durdurulamaz görüyordu fakat bu bile onun basketbola yaklaşımını tam olarak anlatamıyor.”
Harris, kolejde çıktığı 115 maçta 25,9 sayı ve 14,5 ribaund ortalamaları ile oynadı ve %63,3 saha içi isabet oranı yakaladı. 1975, 1976 ve 1977’de AIAW ülke şampiyonluğunu kazanan takımlarda da yer aldı.
Harris ayrıca 2.891 sayı ve 1.662 ribaund ile Delta State tarihinin iki kategoride de en iyi oyuncusu olmaya devam ediyor.
Some of my favorite shots. Here’s one that tells a story. Towering over the competition. pic.twitter.com/E9SmF3o2fn
— Ben Proudfoot (@bgproudfoot) January 19, 2022
1975, 1976 ve 1977’de ülkede yılın takımlarına seçilen Harris, ayrıca 1976’da Mississippi Yılın Sporcusu ödülünü de kazanmıştı.
1976 Olimpiyatları’nda ABD Milli Takımı formasını giyen Harris, bir diğer deyişle Olimpiyatlar tarihinin ilk kadın basketbolu maçlarına da çıktı. Burada ilk maçın ilk sayılarını kaydeden Harris, ismini tarih kitaplarına yazdırdı ve takımı, turnuvayı gümüş madalya ile tamamladı.
Fakat tüm bunlara rağmen kolej kariyeri bittiğinde parkelerdeki kariyeri de bitmiş gözüküyordu…
“Ben oynamaya devam etmek istiyordum ama gidebileceğim bir yer yoktu” diyordu Harris. “Benim dönemimde WNBA yoktu.”
Harris, lisedeki sevgilisi ile nişanlandı ve bir aile kurmak için kolları sıvadı. Yine de 1977 yılında New Orleans Jazz, kendisini arayıp takımla denemeye çıkmasını istedi.
NBA’de ondan önce yalnızca bir kadın draft edilmişti: 1969’da San Francisco Warriors, Denise Long’u seçmişti fakat lig yönetimi, bu seçimi geçersiz saymıştı. Harris ise bu fırsatın kendisi için doğru bir fırsat olup olmadığından emin değildi.
“Bunun reklam amaçlı yapıldığını düşünüyordum. O kadar da iyi değilmişim gibi düşünüyordum” diyordu Harris. “Bir kadınla rekabet etmek, peki, tamam. Bir erkekle rekabet etmek farklı. O yüzden gitmemeye karar verdim.”
Harris, belgeselde zihinsel sağlık sorunları yaşadığını, eski lisesinde koçluk yapmak için memleketine döndüğünü ve çocuklarını büyüttüğünü anlatıyor. Fakat NBA’den gelen o teklifi reddettiği için pişman olmamış…
“Azıcık bile pişman olmadım” diyordu kendisi. Nedeni sorulduğunda ise çocuklarının başarılarına dikkat çekiyordu: Biri avukat, birinin yüksek lisansı var ve diğer ikisi ise doktora yapmışlar. Hepsi de sporcu.
USA Basketball mourns the loss of The Queen of Basketball, Lusia Harris.
Lusia was a 1976 Olympic silver medalist, scored the first points in Olympic women’s basketball history & became the first Black woman inducted into the Naismith Basketball Hall of Fame in 1992. pic.twitter.com/ISrRjIqM3x
— USA Basketball (@usabasketball) January 19, 2022
Harris, kariyeri bittikten çok uzun zaman sonra basketbol tarihinde yerini sağlamlaştırdı.
1983’te Delta State Sports Şöhretler Müzesi’ne seçilirken 1990’da Mississippi Sports Şöhretler Müzesi’ne dahil oldu. Ayrıca Kadın Basketbolu Şöhretler Müzesi’nin de bir parçası.
1992 yılında Naismith Memorial Basketbol Şöhretler Müzesi’ne seçilen ilk kadın kolej oyuncusu ve ilk Siyah kadın olan Harris’e törende çocukluğunun kahramanı Oscar Robertson eşlik etti.
“Erkek olsam kariyerimi ileriye taşıyacak fırsatlarım olurdu” diyordu Harris belgeselde. “Param olurdu, yapmak isteyeceğim birçok şeyi yapabileceğim fırsatlarım olurdu. Evet, onlar milyoner, ünlü. Fakat ben büyüyüp onlar gibi şut atabilmek istiyordum ve yaptım da.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!