by David Aldridge / Çeviri: Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 18 Ocak 2022 tarihlerinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
İhtiyar adam genelde sükunet içinde otururdu…
Eşi Beverly, “Leo, hayatının son 10 yılında yatalaktı” diyordu Mart 2005’te kaleme aldığı mektupta. “Yegane zevklerinden biri televizyonda basketbol izlemek ve radyoda maçları dinlemekti. Ne zaman 24 saniyelik hücum süresinden bahsedilse ve birileri anılsa, Leo’nun ismi neredeyse hiç geçmezdi. Gözlerindeki üzgün, acılı bakışı görebiliyordum.”
1993’te 20 yılı aşkın bir süre boyunca Huntington hastalığıyla boğuştuktan sonra hayatını kaybeden Leo Ferris, üzülmekte haklıydı. Mektubun yazıldığı dönemde NBA’in yapısının değişip kurtarılmasındaki rolü silinip gitmişti. Basketbolda ilerleyen dönemde yaptıkları, son yıllarda bir anlamda yeniden canlandırıldı fakat ailesi, en çok hak ettiğini inandıkları onura erişmesi için hâlâ bekliyor: Ferris’in Naismith Memorial Basketbol Şöhretler Müzesi’ne girişi…
Ferris, kariyeri boyunca yaptıklarıyla Müze’ye seçilmek için kriterleri karşılıyor. 1946’da NBL’in parçası olarak Buffalo Bisons’ı kurdu. Daha sonra organizasyon, 1949’da Moline’e gitti ve burada Tri-Cities Blackhawks ismini aldı. 1951’de Milwaukee’ye taşındığında ismi, Hawks olarak kısaltıldı. 1955’te St. Louis’e taşınan organizasyonda Şöhretler Müzesi üyeleri Bob Pettit ve Lenny Wilkens burada yıldızlaştı. Nihayetinde 1968’de Atlanta’ya taşınan organizasyon, günümüze Atlanta Hawks olarak geldi.
Brooklyn Dodgers’ın Nisan 1947’de Jackie Robinson ile beyzboldaki ırkçılığı kırmasından aylar önce Ferris, Ekim 1946’da Harlem Renaissance’ın yıldız guardı ve daha sonra Şöhretler Müzesi’ne de giren William “Pop” Gates’i Bisons’a alarak NBL’de devrim yapmıştı. Ferris neticede NBL Başkanı oldu ve günümüze NBA olarak gelen Basketball Association of America ile NBL’in 1949’da birleşmesini sağladı. (Bu sebeple bazı tarihçiler ve yazarlar NBA’in bu yıl itibarıyla 75 değil, 72 yaşında olduğunu iddia ediyorlar. Fakat bugünün konusu başka.)
1954 yılında Syracuse Nationals’ın genel menajeri olarak Ferris, lig tarihinin en önemli değişikliğinin yaratılması ve uyarlanmasında kilit rol oynadı: 24 saniyelik hücum süresi. Syracuse’un sahibi Danny Biasone ve takımın ilk sahiplerinden Emil Barboni ile birlikte Ferris’in geliştirdiği hücum süresi olmasa NBA’in ayakta kalamayacağını varsaymak abartı olmaz.
“Şöhretler Müzesi’ne yaklaşık bir yıl önce 250 sayfalık yazı göndermiştim. Şimdilerde 300 sayfaya yaklaşmıştır” diyor Ferris’in üçüncü kuşaktan Christian Figueroa. 2010’da hayatını kaybeden Beverly Ferris ile 2014’te hayatını Huntington hastalığından kaybeden Ferris’in kızı Jamie’den Leo’nun Şöhretler Müzesi’ne girmesi mücadelesinde şimdilerde meşaleyi devraldı Figueroa.
1954-55 sezonu öncesinde hücum saati yoktu. Maçlar yine dört çeyrek ve 48 dakika sürüyordu fakat bir takımın şut atmadan önce topu ne kadar tutabileceğine dair bir sınır yoktu. Bu da önemli sorunlar doğuruyordu. Uzunlar oyunu domine ediyor, kısa ve daha çabuk takımlar ise uzun ömürlü olmuyordu. En büyük fiziğe sahip en iyi uzun da George Mikan’dı.
Ligin ilk gerçek hanedanlığı olan Minneapolis Lakers‘ın forması giyen Mikan, NBA’in ilk gerçek süper yıldızıydı. Kolej sonrası NBL’de Chicago American Gears forması giyen 2,08’lik Mikan, Basketball Association of America’da Detroit Gems’in 1948 yılında Minneapolis’e taşınıp 1949’da NBA’de yer almasıyla Minneapolis’e gitti. NBA’deki ilk sezonunda maç başına 27,4 sayı ve 8,3 ribaund ortalamaları yakaladı ve ilk üç sezonunda sayı kralı oldu. Lig genelinde taraftarların çok sevdiği bir isim hâline geldi. Mikan ve gelecekte yine Şöhretler Müzesi’ne giren takım arkadaşları Van Mikkelsen ile Jim Pollard sayesinde Minnesota, ligin en dominant ön alanına sahipti.
“Yalnızca bir Mikan var” diyordu Fort Wayne Pistons koçu Murray Mendenhall, Minneapolis’te basın mensuplarına yaptığı açıklamada. “Üç yıldır onunla ilgili bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama hiçbir şey işe yaramıyor.”
Dolayısıyla Mikan’ı yavaşlatabilmek için hiçbir çözüm olmayınca takımlar, maçın kendisini yavaşlatmaya başladı. İşin ilginç tarafı, en kötü örnek de rakiplerin Mikan’ın skoru yerine Minnesota savunmasını bozmak istemesi ile yaşandı.
22 Kasım 1950 günü Pistons, Minneapolis Auditorium’da Lakers ile oynuyordu. Lakers güçlü kadrosuyla evinde yenilmiyor, bir önceki sezondan o yana üst üste 29 maçtır kaybetmiyordu. Fakat o maçla ilgili Lakers hanedanlığının Minnesota günlerini kaleme alan yazar Stew Thornley, o maçla ilgili şunları anlatıyor: Hava atışını kazanan Fort Wayne’de pivot Larry Foust, topu alıp beklemeye başladı. Top ve Foust orada kaldı. Foust, Lakers bire bir savunma yapmaya başlayana kadar hiçbir şey yapmamak konusunda Mendenhall’dan kesin emir almıştı.