by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
EuroLeague bu sezon belki de modern tarihin en zorlu mücadelelerinden birisine sahne oluyor. Pandeminin yeniden tırmanışa geçtiği ancak bir şekilde rekabetin sürdürüldüğü organizasyonda koçların işiyse her zamankinden daha zor.
Sürekli değişkenlik gösteren vaka – sakatlık oranlarına karşılık ani meselelere reaksiyon vermenin çok daha zorlu ve kritik olduğu bu süreçte başantrenörler ve ekipleri için zorlayıcılık seviyesi yükseldikçe yükseliyor.
Bunların yanında ayriyeten her zamanki gibi saha içine de odaklı kalmaya çalışan koçlar, inişlere ve çıkışlara rağmen genel itibarıyla iyi bir sezon geçiriyorlar.
Peki, 18 takım arasından hangi takımların başantrenörleri bu sınavı diğerlerine nazaran daha sivrilerek vermeyi başardı?
Eurohoops Fırın okuyucuları için derledi.
NOT: Listede yer alan 5 koç arasında bir sıralama kriteri gözetilmemiştir.
XAVI PASCUAL
Takım: Zenit St. Petersburg
Derece: 14 G – 9 M
Xavi Pascual, Zenit St. Petersburg’a bağlandığı sözleşmeye imza attığında bir nevi kendisini kanıtlama sürecine girmişti ve geldiğimiz noktada toplamda 2 sezon (2019-20 sezonunun yarısı, 2020-21 sezonu ve 2021-22 sezonunun yarısı) boyunca kendisini kanıtladı.
Zenit’in ilk EuroLeague sezonunda takımı devralıp sistemini kuran, parçaları da bu sisteme göre yerleştirip uzun soluklu bir organizasyon yaratma hayaliyle yola çıkan Pascual geldiğimiz noktada geçen sezon az daha Final Four’da bulunacak bir takımın başantrenörü.
Bu sezon yaşadıkları sıkıntılar ise Kevin Pangos’un ayrılığıyla başlayıp, onun yerine alınan Shabazz Napier’ın uzun süreli sakatlığıyla devam etti.
Yedek oyun kurucu Conner Frankamp ile yıldız skorer Jordan Loyd üzerine inşa ettikleri oyun ise sezonun geldiği noktada başarıya ulaşmış görünüyor. Playofflar onlar için net bir hedef, daha ilerisini de görmek isteyeceklerdir.
Bu ekibin mimarı olan Pascual’i ise takdir etmek gerek.
PABLO LASO
Takım: Real Madrid
Derece: 20 G – 5 M
Pablo Laso şu sıralar zirve ortağı olarak rahat bir noktada olsa da her şey bu kadar kolay başlamadı. Real Madrid ligin en yüksek bütçeli takımı olarak girdiği sezonda hâlen geçen sezonlarda yaşadıkları kayıpların yaralarını sarmaya, yaşlı bir bütünlükle işleri yoluna koymaya çalışıyor.
Laso ise bu sezon takımını harika toparladı. Vincent Poirier, Walter Tavares, Guerschon Yabusele ve sakatlıktan dönen Anthony Randolph gibi parçalarla bezenen uzun rotasyonunun yanında forvetlerde sahip oldukları Adam Hanga ve Alberto Abalde gibi kalburüstü bir gücü iyi kullandılar.
Kısa rotasyonu sorununu da şimdiye kadar bir şekilde bertaraf etmeyi başardılar ve bunda da Laso’nun payı, Heurtel’i kariyerinin en beklenti aşılamayan noktasından çıkarıp takımın top yönlendiricilerinden birisi haline getirmesiyle epey büyük.
Onlar adına çok rahat bir sezon ilerlemese de çok iyi bir noktadalar ve bu konuda da Pablo Laso bir komutan olarak görevini layığıyla yapıyor.
SASA OBRADOVIC
Takım: Monaco
Derece: 12 G – 13 M (Obradovic döneminde 7 G – 4 M)
Bu listede Sasa Obradovic ile Georgios Bartzokas arasında kalmamak mümkün değildi. Bartzokas bu listede olmayı kesinlikle hak ediyordu ancak sezona yaptıkları harika başlangıcın ve iç sahadaki inanılmaz serilerinin ardından şu an gördüğümüz Olympiakos potansiyeli olan zirve yarışına uzak bir görüntüde.
Obradovic’in Monaco’su ise Zvezdan Mitrovic’ten kalan bir enkaz statüsündeyken şu an olduğu noktaya gelebildi.
Mitrovic’le yollar ayrıldığında takım 7 galibiyet – 9 mağlubiyetle yoluna devam ediyordu. Bu belki şu anki görüntüye göre çok farklı görünmeyebilir ancak takım içindeki ilişkiler bakımından da çok sıkıntılı bir noktadaydı.
Zaten bu “enkaz” da tam olarak oyunsal bir değerlendirmenin ürünü olarak sunduğumuz bir saptamadan ziyade bu ilişkilenmelere yönelik bir soruna işaret ediyor.
Monaco’nun süperyıldızı Mike James takımın lideridir ve bunun aksi söylenemez. James gibi yüksek profilli bir EuroLeague yıldızı ise Monaco gibi ortalama-düşük profilli bir ekip için çok fazladır. Hâl böyle olunca bazı şeyleri dengede tutabilmek, bazı şeylerden feragat etmek gibi bir yükümlülüğü beraberinde getirir.
Bu ilişkilenmeleri sevimli bir doğrultuda ayarlamak da bir koçun göreviyse, göreve geldikten sonra 11 maçta 7 kez kazanıp oyuncularından da verim almayı başaran Sasa Obradovic’in bu listede yer alması daha elzem bir noktaya gelir.
SASHA DJORDJEVIC
Takım: Fenerbahçe Beko
Derece: 12 G – 10 M
Sasha Djordjevic, Fenerbahçe Beko’ya imza atıp Türkiye topraklarına ayağını bastığında hakkında çok fazla endişe vardı. Öncelikle sözleşmesinin 3 yıllık olması tamamıyla bir endişe unsuruydu. Sezona yapılan başlangıç da bu endişeleri doğrulayan türden oldu.
Fenerbahçe çok uzun bir süre takımda rollerin iyi dağıtılamadığı, sürelerin ezber düzenlerde paylaşılmaya devam edildiği ve bazı önemli potansiyellerin paslanmaya yüz tuttuğu bir ekip haline gelmişti. Ancak Djordjevic kendi yaptığını kendi düzeltti ve takımı şu an olduğu noktaya, playoff potasına getirdi.
Bu bağlamda Jan Vesely ve Nando De Colo’nun uzun sakatlıkları gibi çok derin talihsizliklerin yaşandığı ve COVID’in takımın üzerine bir bela gibi çöktüğü dönemlerde birçok maçlarının ertelenmiş olması avantaj sağladı ancak özellikle bu ikilinin yokluğu bazı ihtiyaçlar yarattı ve bu ihtiyaçlar da Djordjevic’in gözünü açtı.
Paslanmaya yüz tutan bazı potansiyeller olarak adlandırdığımız oyuncular bakıldığında şu an sezonun gidişatını tamamen tersine çevirmiş durumda ve bu da elbette Sasha’nın komutasında gerçekleştiği için Djordjevic, takımın bu dirilişinde takdire şayan bir sorumluluk üstlendi.
VELIMIR PERASOVIC
Takım: UNICS Kazan
Derece: 13 G – 11 M
UNICS Kazan bu sezonun net biçimde en flaş çıkışı yapan takımı. Sezona yaptıkları berbat ötesi başlangıç, o zamanlar çok da iyi durumda olmayan Fenerbahçe‘den yedikleri 39 sayılık fark, türlü türlü rezaletler… Hepsi bir soruna hükmediyordu: Kadro mühendisliği!
Kadro mühendisliği denen şey profesyonel düzeydeki basketbol takımları için bir sezonun işleyişi bakımından en önemli faktörlerden birisidir ve bunun inkâr edilecek hiçbir yanı yok. Ancak inkâra açık olmayan bir şey de iş işten geçtikten sonra bazı şeylerin antrenörlerin dokunuşlarıyla da tekrar hayata döndürülebileceğidir…
Perasovic‘in Kazan üzerindeki etkisi de o kötü başlangıçtan sonra bu oldu. Takımın savunma potansiyelini gözler önüne seren ciddi bazı atılımlarda bulundu ve John Brown – Lorenzo Brown ikilisinin müdafaadaki özel becerilerini sivriltmeyi başardı.
Bununla birlikte Mario Hezonja, Isaiah Canaan, Lorenzo Brown, O.J. Mayo gibi düzensiz parçaların bir düzen içerisinde takımın hücumunu taşımasını da sağlamasıyla Perasovic bu sezon Yılın Koçu Ödülü için de çok gerçekçi bir aday.
UNICS şimdilerde sıralamada epey geriye gidiyor ancak Velimir Perasovic bir yol daha bulup takımını playoff potasında tutmayı başarırsa büyük iş yapmış olacak. Kariyeri için de tarihe geçen büyük bir iş…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!