by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde normal sezon ve Play-In etabı geride kaldı. Son 16 etabında her hafta ekipler birbirinden heyecanlı, biribirinden çekişmeli mücadeleler ortaya koyarken hızla Final Four’a uzanan yolun sonuna doğru yaklaşmaya devam ediyoruz.
2021-22 basketbol sezonu, temsilcimiz Darüşşafaka için birçok farklı duygunun aynı anda yaşandığı ilginç bir sezon oluyor. Basketbol Süper Ligi’nde en baştan itibaren ortaya sağlam performanslar koymayı başararak öne çıkan Daçka, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde ise çizdiği istikrarsız görüntüyle zaman zaman zorluklar yaşasa da yoluna devam etmeyi sürdürüyor.
Normal sezonda G grubunda mücadele eden Darüşşafaka, ligin kolay sayılabilecek gruplarından birinde favorilerden biri olarak yer almasına karşın 6 maçta yalnızca 2 galibiyet alabilmişti.
Bir şekilde adını Play-In etabına yazdıran Daçka, son 2 sezonun şampiyonu San Pablo Burgos‘u birbirinden çekişmeli 3 maçlık serinin sonunda eleyerek ligin en büyük sürprizlerinden birine imza attı. Son 16 turunda bir diğer temsilcimiz TOFAŞ’la birlikte J grubunda yer alan yeşil siyahlılar, oynanan 3 maçın sonunda 1 galibiyette.
Eurohoops Fırın, bugünkü yazısında temsilcimiz Darüşşafaka’nın Son 16 performansına göz atıyor.
İlk Beş Tamam, Ya Sonrası?
Bu sezon Darüşşafaka‘yı pek izlememiş bir basketbolsever, yeşil siyahlıların kadrosuna göz attığında bazı kaliteli parçaların varlığını rahatlıkla fark edecektir. Daçka‘nın özellikle ana parçalarını ligdeki diğer takımlarının oyuncularıyla kıyasladığımızda kalite olarak herhangi bir eksiklerinin olmadığını, hatta çoğu noktada daha üstün bile olabildiklerini söyleyebiliriz.
Yazın takıma dahil edilen ABD’li oyun kurucu Troy Caupain, geçtiğimiz sezon ratiopharm Ulm formasıyla adından söz ettiren bir oyuncuydu. Bir diğer ekleme olan Nathan Boothe, bu seviyelerde hem çember çevresinde sırtı dönük bitiricilik becerisiyle, hem de keskin şekilde kullanabildiği dış şut tehdidiyle de rakip savunmaları zor duruma sokabilen bir isim.
Belki de bu sezonun yeşil siyahlarda en öne çıkan iki isminden biri olan Gabe Olaseni, bir süredir Basketbol Süper Ligi’nden de yakınen tanıdığımız bir uzun. Özellikle ikili oyunlar sonrasında devrilerek skor tehdidi yaratan, boyalı alanda sırtı dönük alçak post aksiyonlarında da rakip uzunlara üstünlük sağlayabilen Olaseni, savunmada bazı defolarına rağmen ligin en değerli uzunlarından biri olarak öne çıkıyor.
Darüşşafaka’nın ana rotasyonunun belki de en kritik parçası olan Doğuş Özdemiroğlu ise kariyerinin açık ara en formda dönemini geçiriyor. Henüz 25 yaşında olmasına rağmen kulübün simge isimlerinden biri olan yetenekli oyun kurucu, son iki sezonda komple bir hücum tehdidine dönüşmeyi başardı.
Elbette bu seviyelerde 40 dakika boyunca aynı 5 oyuncuyla sahada kalma gibi bir ihtimal söz konusu değil. Koç Selçuk Ernak ve öğrencilerinin oyun içerisinde yaşadığı sıkıntılar, tam olarak bu noktada baş gösteriyor.
Son 16’daki ilk TOFAŞ maçı, bu duruma verilebilecek belki de en iyi örneklerden biri. Selçuk Ernak’ın öğrencileri, mücadeleye belki de olabilecek en sağlam başlangıçlardan birini yapmıştı.
Fark ilk çeyreğin sonlarına doğru neredeyse 20’lere kadar çıkarken Doğuş Özdemiroğlu, Nathan Boothe ve Gabe Olaseni’nin varlıklarıyla rakibine birçok eşleşmede üstünlük sağlayan Daçka, neredeyse daha ilk çeyrekten maçı koparma noktasına getirmişti.
Ardından ana parçaların gittikçe artan yorgunluğu ve rotasyonun başlamasıyla birlikte yeşil siyahlılar, oyundan iyice düşmeye başlamıştı. Tabii ki bu noktada rakip Koç Ahmet Çakı’nın oyuna başarılı müdahelelerinin de büyük payı var.
Selçuk Ernak ve ekibi, alınan bu can sıkıcı mağlubiyetin ardından sahalarında grubun zayıf halkası olarak gözüken NutriBullet Treviso karşısına çıktılar. Rakip takım, kadrolarındaki en önemli parça olan Henry Sims’in yokluğunda büyük sorunlar yaşıyor. Daçka maçı öncesi sakatlık ve hastalık problemleri nedeniyle tam kadro olma imkanı yakalayamamışlardı.
Daçka, Doğuş Özdemiroğlu ve Troy Caupain’in sağlam performansları sayesinde ikinci maçında pek de zorlanmadan rahat bir galibiyet elde etti.
Yeşil siyahlılar sadece Son 16 etabında değil, sezon genelinde hücum kısmında zaman zaman bazı istikrarsız performanslar ortaya koyabiliyorlar. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Selçuk Ernak’ın öğrencileri açık sahada verimliliklerini katlayabilen bir ekip. Yarı saha hücumlarında ise top yönlendiricilerin oyun zekası ve uzunların boyalı alandaki verimliliği sebebiyle Koç Ernak, rakiplere karşı eşleşme avantajı yaratmaya yönelik birçok farklı sete sahip.
Bu durum elbette bazı rakiplere karşı tıkanmaya yol açabiliyor. Özellikle açık sahayı bulamadığı ve ribaundları kontrol edemediği durumlarda temsilcimiz, fizik olarak kendileriyle eşleşebilen rakiplere karşı sayı bulmakta güçlük çekebiliyor.
Bu noktada takımın kısa yaratıcıları Troy Caupain ve Doğuş Özdemiroğlu, her ne kadar belli düzeyde bir dış şut tehdidine sahip olsalar da kusursuz derecede şutörlük becerilerine sahip isimler değiller. Bu durum, özellikle savunmada agresif olabilen rakiplere karşı hücumda bazı zorluklara yol açabiliyor.
Son olarak BAXI Manresa deplasmanında da bu durumun bir benzeri yaşandı. Ligin en formda ve en güçlü rakiplerinden birine karşı yeşil siyahlılar, her ne kadar takımın şutörü Wayne McCullough perimetre gerisinden iyi bir görüntü çizmiş olsa da uzunlarını oyuna dahil etmekte büyük zorluk yaşadı ve bunun sonunda gelen farklı mağlubiyet kaçınılmaz oldu.