NBA Doğu Konferansı: Kalan Bölümün En Önemli 15 İsmi

21/Şub/22 11:27 Şubat 21, 2022

Bilal Baran Yardımcı

21/Şub/22 11:27

Eurohoops.net

NBA Doğu Konferansındaki 15 takımın en önemli oyuncuları…

by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bir basketbol takımının kadrosunda yer alan her oyuncu takımı için bir değer taşıyor fakat bazıları diğerlerine göre çok daha önemli… Eurohoops Fırın, Doğu Konferansı’nın en önemli 15 oyuncusunu yazdı!

NBA’de normal sezonunun sonuna doğru hızla yaklaşıyoruz. Bu dönemde şampiyonluk adayları, playoff ve lotarya takımları belirginleştikçe takımların yılın son döneminden beklentileri de farklılaşıyor.

Takas ve buy-out döneminin sona ermesiyle birlikte takımlar hedeflerine yoğunlaşmaya başladı. Biz de bu dönemde performansları takımların hedefleri doğrultusunda hayati önem taşıyacak oyuncuları belirliyoruz.

Bam Adebayo, Miami Heat

Miami Heat, bu sezon ana oyuncularının birçok sakatlık yaşamasına rağmen belli bir düzeyde kalmayı, her türlü iyi bir basketbol oynamayı başardı. Bunda da en büyük payı Ömer Faruk Yurtseven’den Max Strus’a, Gabe Vincent’tan yaşlanmış PJ Tucker’a bütün kadronun rollerini en doğru şekilde ayarlayıp hepsinden maksimum verimi alabilen Erik Spoelstra’ya vermek gerekiyor.

2 sene önce Heat, NBA Finalleri’ne çıktığında bunu çok iyi rol dağıtarak, savunma direncinden asla ödün vermeyerek ve saha içinde birçok iyi karar verici oyuncuya sahip olarak başarmıştı. Bu sene Bam Adebayo, sakatlıklardan dolayı birçok maç kaçırsa da oynadığı dönemlerde katkısını vermeyi bildi. Ancak Heat yine bir NBA Finali görmek istiyorsa, Bam Adebayo’nun o playoff’larda çıktığı seviyenin daha üstüne çıkması gerekiyor.

Bu takım zaten playoff’ta saha içi liderlik yapabilecek Jimmy Butler ve Kyle Lowry gibi iki tecrübeli oyuncuya sahip. Adebayo ise takımın savunmasının bel kemiği konumunda. Özellikle olası bir Milwaukee Bucks eşleşmesinde Giannis Antetokounmpo’ya karşı yapacağı savunma, pota altını ne kadar kapalı tutabileceği serinin belirleyici etkenlerinden olacak.

Bunun yanı sıra Bam, hücumda da karar verici olarak karşımıza çok çıkıyor. Miami Heat hücumunun o hareketli, tempolu yarı saha hücumunda baş yönlendiricilerden biri Adebayo. Birbirine bu kadar yakın bu denli fazla takımın bulunduğu Doğu Konferansı’nda takımların kaderlerini yıldız oyuncularının performansları belirleyecek. Bu konuda da Butler ile beraber takımın hem hücumu hem savunması için kritik roldeki Adebayo’ya büyük rol düşüyor.

DeMar DeRozan, Chicago Bulls

Chicago Bulls, bu sezon beklentileri en çok aşan takımlardan biri ve bunda başrolü sene başında kadroya kattıkları DeMar DeRozon çekiyor. İlk başta büyük eleştirilere maruz kalan bu hamle, sonuna kadar sonuç vermiş gözüküyor.

Bu sezon Chicago Bulls, 31 tane yakın maç oynadı ve bu kategoride en fazla maç oynayan takımlardan biri. Takım, bu maçların 20’sinden galip ayrıldı ve ligde bu kategoride 5. sırada yer alıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri kesinlikle DeRozan’ın varlığı. Kariyeri boyunca önemli anlarda sindiğine yönelik haklı eleştirilere maruz kalan oyuncu, bu sene resmen yakın geçen maçların son anlarında bir profesör gibi oynuyor.

Bulls, uzun zamandır yetenekli bir kadroydu fakat bu tarz bir saha içi liderin eksikliği de hissediliyordu. DeRozan’ın o role bürünmesiyle Zach LaVine de en iyi olduğu role, bitirici rolüne yerleşti ve takımdaki bütün parçalar oturdu. Bu konuda koç Billy Donovan’a da hakkını teslim etmek gerekiyor. Sezon başından beri takımdaki rol dağılımını, saha içi sorumlulukları olması gerektiği gibi dağıtıyor.

DeRozan hakkında değinmek istediğim bir konu daha var. Bütün NBA üçlük ve turnike harici şut denemenin verimsiz olduğunu, artık orta mesafe şutlarının geride kaldığını düşünürken DeRozan, Kawhi Leonard, Kevin Durant gibi büyük yıldızlar hala oyununu orta mesafeden şekillendiriyor, oyunu oradan opere ediyor. Bu da bize orta mesafe şutlarının ölmediğini, hala basketbolda tempoyu belirleyen en büyük etkenlerden biri olduğunu kanıtlıyor.

Sezonun geri kalanı için takımın en önemli oyuncusunu DeRozan seçmemin sebebi ise şu: Bulls, playoff’lara yüksek sıradan girecek, bu artık bir gerçek. Az önce belirttiğim gibi kariyeri boyunca DeMar, bu tip durumlarda beklentinin aşağısında kaldı. Bu sezon normal sezonda ne kadar bunu aşmış görünse de playoff’lara seri başı olarak girecek bir favoride o stresli ortamda bu performansını devam ettirip ettiremeyeceği, Bulls için en kritik nokta olacak.

 

Khris Middleton, Milwaukee Bucks

Geçtiğimiz senenin şampiyonu Milwaukee Bucks, çok kısa bir sezon arası vermeleri sebebiyle bu yıla biraz tutuk başlamıştı. Ancak Giannis Antetokounmpo’nun MVP seviyesindeki oyunu, takımı yeniden yüksek sıralara çıkardı. Ancak takımda yaşanan sakatlık sorunları playoff için biraz endişe verici oluyor.

Brook Lopez’in ne zaman döneceği hala belli değil. Pat Connaughtan’ın da ameliyat olacak olması, Donte Divincenzo’dan vazgeçilmesiyle birleştirildiğinde Bucks’ın rotasyonu iyice daralmış gözüküyor. Takım net bir şekilde buy-out piyasasında hareketli olmalı.

Ancak hepsinden önemlisi, böyle durumlarda takımın yıldızlarının yıldız gibi oynayarak bu eksiklikleri takıma hissettirmemek olmalı. Giannis bunu tam anlamıyla başarırken takımın 2. yıldızı Middleton, tam olarak formuna girdiği bir sezon geçiremedi. Üçlük yüzdesinde ve sayı ortalamasında düşüşler yaşayan oyuncu, daralan kanat rotasyonunda sorumluluk alarak takımın alacağı hasarı en aza indirmeli.

Bildiğimiz Middleton gibi oynadığı senaryoda Bucks, bu denli iddialı takımın bulunduğu Doğu Konferansı’nda yine herkesten bir adım önde olacaktır.

Caris LeVert, Cleveland Cavaliers

Cleveland Cavaliers, bu sezonun en tatlı sürprizlerinden biri. Sezon başında Collin Sexton, ortasında ise Ricky Rubio’yu sakatlığa kurban vermelerine rağmen hala konferansın üst sıralarında kalmayı başardılar. Öncelikle bunu nasıl başardıklarına kısaca değinelim, zira daha önceden yazdığım yazıda sezonlarını uzunca değerlendirmiştim.

Sexton’ın sakatlığından sonra Darius Garland’ın artan rolü, oyuncunun da inanılmaz bir gelişim göstermesine sebep oldu. İlk iki senesinde saha içinde oyunu kontrol edebilme konularında sıkıntılar yaşayan oyuncu, bu sene resmen takımın saha içi lideri gibi oynuyor. Takım arkadaşları için sürekli pozisyonlar hazırlayan, kendisi için de orta mesafeden yakaladığı “floater” atışları başta olmak üzere bir hücum profili oluşturan oyuncu 3. senesinde All-Star seçilmeyi de başardı.

Onun dışında çaylak Evan Mobley ve yine sakatlıklar sebebiyle sonradan All-Star kadrosuna dahil edilerek ilk kez All-Star seçilen Jarrett Allen’ın pota altında oyunun iki yönünde de yakaladığı uyum, Cavs’in bu sene kimliğini oluşturan en büyük etkenlerden biri.

Takım bu sene playoff’ların ilk turunda elense bile kesinlikle çok başarılı bir yıl geçirmiş olacak. Ancak iddialı olmak istiyorlarsa kısa rotasyonuna bir ekleme yapmaları gerekiyordu. Takas döneminde de Caris LeVert’i kadroya katarak bunu başardılar. Brooklyn Nets‘teyken ligin en önemli benç skorerlerinden biri olan LeVert, yaşadığı sakatlıklar sebebiyle Indiana Pacers‘ta bir türlü istediği ortamı yakalayamamıştı. Şimdi kısa rotasyonundan iki önemli kayıp vermiş Cavs takımında Nets günlerine geri dönmesi, takım için hayati bir önemde.

Darius Garland zaten saha içinde yönlendiricilik rolünü üstleniyor. LeVert’in tek yapması gereken kenardan gelerek en iyi olduğu şeyi, birebirler ve ikili oyunlar üzerinden sayı üretmeyi istikrarlı şekilde başarmak. İlk 5’i zaten birbiriyle çok uyumlu ve tehlikeli olan Cavs’te bençten de böyle bir tehdit getirebilmek, playoff ortamında büyük önem arz edecek.

James Harden, Philadelphia 76ers

Takasın son gününde bombayı patlatarak James Harden’ı kadrosuna katan Sixers, bu eklemeye gerçekten büyük bir ihtiyaç duyuyordu.

Geçtiğimiz günlerde birebir rakibi konumundaki Boston Celtics‘e karşı çok ağır bir mağlubiyet alan takımın zaafları o maçta bir bir göz önüne çıktı. Sixers, çok tekdüze hücum ediyor ve bunun sebebi kesinlikle kadrodaki personel eksiği.

Takımın neredeyse her hücumu, yıldız oyuncu Joel Embiid’in orta mesafede topu alarak sırtı dönük veya yüzü dönük şekilde yönlendirmesiyle şekilleniyor. Hiçbir kısa ya da kanatta top yönlendirip skor üretme yeteneği neredeyse yok. Bu durum da playoff’larda senelerdir Sixers hücumunun tıkanmasına sebep oluyor.

Hatırlayalım, Jimmy Butler takımdayken Sixers Konferans Finalleri’ne bir basket kadar yakındı. Kritik anlarda sorumluluk alarak takım hücumunu sırtlanan bir kısanın olması çehreyi nasıl değiştirmişti. Şimdi de takımda Harden’ın varlığı bu konuda büyük önem taşıyor.

Joel Embiid, hiçbir zaman ikili oyunları çok iyi yönlendirebilen bir kısayla oynayamadı desek yeridir. Genelde hücumda ekmeğini taştan çıkartan bir oyun tarzı var. Bu da zaman zaman maçların ikinci yarılarında kondisyonunun düşmesine, doğal olarak performansının da zedelenmesine yol açıyor. Harden’ın Embiid’den alacağı skor ve liderlik yükü, Sixers’a da Embiid’e de ilaç gibi gelecektir. İkilinin tehlikeli bir pick&roll oyunu oturtması, Embiid’in ikili oyun sonrası 4’e 3’leri iyi yönetmeye başlaması Sixers hücumu için hayati düzeyde.

Neyse ki bu sorunlar için belki de ligdeki en iyi çözümlerden biri kadroya dahil edildi. Harden’ın da playoff performansı her daim şüphe uyandırsa da Sixers’ın bu konuda neredeyse 0 seviyesinde olduğunu unutmamak gerekiyor. Sadece kendi oyununu sahaya yansıtması bile Sixers hücumuna 3-4 katman daha katacak, playoff’larda daha iddialı bir konuma getirecek.

Derrick White, Boston Celtics

Boston Celtics, son ayın NBA’de belki de en formda takımı. Sezon başında bir türlü istikrar tutturamayan ekip, kadronun sağlıklı olması, Jayson Tatum’ın sonunda beklediğimiz seviyeye çıkması ve savunmadaki vitesin inanılmaz artmasıyla playoff potasına dahil olmayı başardı.

Burada aslan payını savunmaya vermek gerekiyor. Takım, şu anda savunma verimliliğinde lig 2.’si ve son 10 maçının 9’unu kazanırken 7’sinde rakiplerini 100 sayının altında tutmayı başardı. Bu denli iyi bir savunma yapan takımın playoff’ta diğer takımlara göre çok daha iddialı olacağını belirtmek gerekiyor.

Ayrıca Jayson Tatum ve Jaylen Brown ikilisi, konferansta çoğu takıma göre oyunun kaderini değiştirme potansiyeli daha yüksek bir ikili. Tüm bunlar düşünülünce playoff’ta Boston Celtics ile karşılaşmak rakipler için kabus olabilir.

Her şeyin üstüne bir de takasla takıma Derrick White’ın dahil olması pastanın üstündeki çilek oldu. Celtics, rotasyonun darlığı sebebiyle hep sıkıntı çekiyordu. Bençten gelip savunma direncini düşürmeyen, hücum liderliğini ele alabilen ve skor üretebilen bir kısa Celtics’in büyük sorunlarından birini daha çözmüş olacaktı, nitekim oldu da.

White’ın sezonun geri kalanında takımın ana oyuncularına bençten getireceği yardım, Celtics’e birkaç seviye daha atlatacak. Jayson Tatum, Jaylen Brown, Marcus Smart, Robert Williams, Derrick White, Daniel Theis, Al Horford ve Grant Williams rotasyonu playoff için gayet ideal bir 8 kişilik rotasyon.

Pascal Siakam, Toronto Raptors

Sezon başında playoff potasına yakın olması bile çok beklenmeyen ekip, basketbolun detaylarına çok önem verip her anı çok yoğun oynayarak kendilerini şu ana kadar su üstünde tutmayı başardı. Ancak takım kendini playoff’a direkt atmak veya playoff’ta daha iddialı olmak istiyorsa burada sorumluluk alması gereken isimler var.

Kyle Lowry’nin gidişi ve yerine gelen Goran Dragic’in takımla hiç kimya oluşturamaması belki bireysel olarak Fred VanVleet’e yaramış olabilir. Ancak VanVleet’in saha içinde ana karar verici olarak playoff ortamında çok başarı sağlayabileceğinden de emin olamayız. Bu durumda en büyük iş, geçtiğimiz senelerde playoff ortamında çok sıkıntı yaşayan Pascal Siakam’a düşüyor.

Siakam, her şeyi bir kenara bırakıp bu takımın saha içi lideri konumuna bürünmeli, playoff’ta kendi başına bir skor tehditi olmayı başarabilmeli. Raptors halihazırda topla ilişkisi çok iyi olmayan, atletik, savunmacı kanatlara sahipken ve buna yönelik bir oyun oynuyorken Siakam’ın sezonun geri kalanında elini ne kadar taşın altına koyabileceği belirleyici olacak.

Kyrie Irving, Brooklyn Nets

Kyrie Irving’in 2021-22 sezonu zaten garip olaylarla dolu. Oyuncu, aşı olmayı reddettiği için sezonun büyük bölümünde forma giymemiş, en sonunda takımla anlaşarak sadece deplasmanlarda olmak üzere kadroya dönmüştü. Kyrie aşı olmayı hala reddettiği için New Yorkt’taki toplu etkinliklere katılamıyor, bu da ev sahibi olunan maçlarda forma giyememesine sebep oluyor.

Bu durumdaki bir oyuncunun Brooklyn Nets‘in sezonu için en önemli ismi olması aslında Nets’in durumunun vehametini de gözler önüne seriyor.

Harden’ın da takaslanmasıyla birlikte takımda kısa rotasyonunda playoff ortamı için topu emanet edebileceğiniz tek isim Irving kaldı. Ben Simmons elbette takıma eklendi fakat kendisini playoff’ta 1. top yönlendirici olarak izlediğimizde skandal performanslar izlediğimizi unutmamak gerekiyor.

Kevin Durant, sakatlıktan döndükten sonra Nets’i yine belli bir seviyeye çıkaracak, şampiyonluk için iddialı konuma getirecektir. Ancak takımın Durant’e yardımcı olması bu sezon çok daha önemli. Bu konuda da en büyük rol Kyrie’ye düşüyor.

Irving’in 7 maça giden bir serinin 3 ya da 4 maçını kaçıracağını düşünürsek Harden’ın takımdan ayrılmış olması daha da önemli hale geliyor. Playoff ortamında en azından görev aldığı maçlarda Kyrie, %100’ünü sahaya yansıtarak Durant’in yükünü azaltmalı, aksi halde Nets’in şampiyonluk şansı göründüğünden daha da az olabilir.

LaMelo Ball, Charlotte Hornets

Bu sezon hem sayı ortalamasını hem asist ortalamasını arttıran, daha fazla üçlük deneyerek daha yüzdeli isabet bulan LaMelo Ball, ikinci senesinden All-Star seçilmeyi de başardı.

Geçtiğimiz sene tecrübesiz bir Hornets kadrosuna çaylak senesinde çok farklı bir hava katan Ball, takımın Play-In turnuvasına katılmasındaki en büyük etkenlerden biriydi. Ancak Play-In maçındaki ağır yenilgi de takımın tecrübesizliğini kanıtlar nitelikte oldu.

Bu sezon da Hornets, önündeki takımlara göre playoff’a kalması daha zor olan ekip gibi gözüküyor. An itibariyle 9. sırada olan ekip, yine kendini Play-In turnuvasında bulacak.

İşte bu noktada LaMelo Ball, çok önem kazanıyor. Sezonun ikinci yarısında All-Star olmanın da getireceği ekstra özgüvenle takıma saha içi liderlik etmeli ve Play-In potasına olabilecek en avantajlı yerden sokmalı. Saha içindeki yetenekleri zaten eşsiz olan oyuncu, oyun istikrarını ve eforunu da belli bir seviyeye çıkarırsa ligin en önemli saha içi liderlerinden biri olacağına dair şüphe yok.

Hornets, acil başarı hedefleyen bir takım değil. Ball’ın bu sezon göstereceği gelişme playoff ile sonuçlanmazsa bile enseyi karartacakları bir durum olmayacaktır. Halihazırda yetenekli ve uyumlu bir genç çekirdek yakalayan ekip, bu oyuncuların tecrübelenmesi için oynanacak her maça gelecek sezonlarda minnettar olacak.

De’Andre Hunter, Atlanta Hawks

Atlanta Hawks, geçtiğimiz sene sürpriz bir şekilde Konferans Finalleri’nde oynadıktan sonra bu seneye çok ama çok kötü başlamıştı. Takım, uzun süre Play-In potasının bile dışında kaldı. Şu an da 10. sırada zar zor oralarda bulunabiliyor ve bunun en önemli sebebi savunma.

Takımın yıldızı Trae Young, gayet iyi bir sezon geçiriyor. Ancak diğer oyuncuların neredeyse hepsinde form düşüklüğü var. Takım ise hücum verimliliğinde lig 2.’siyken savunma verimliliğinde sondan 4. sırada.

Bunun bir nebze olsun düzelebilmesi, De’Andre Hunter’ın kanattan getireceği dirence, Clint Capela’nın pota altındaki caydırıcılığına bakıyor. Hunter, sakatlıklar gelişimine sekte vurmadan önce oyunun iki yönünde de büyük adımlar atmış, ligin en önemli 2 yönlü oyuncularından biri olacakmış sinyallerini vermişti.

Eğer Atlanta Play-In turnuvasıyla olsa bile bu karışık Doğu’da playoff yapmayı hedefliyorsa burda De’Andre Hunter’ın rolü büyük olacak.

Rui Hachimura, Washington Wizards

Sezona iyi başlayan Wizards, Spencer Dinwiddie’den asla beklenilen katkıyı alamaması ve ne savunmada ne de hücumda belli bir istikrar yakalanamaması sebebiyle giderek düşüş yaşadı. Ardından takas döneminde yapılan hamleyle Dinwiddie ve Bertans gibi iki verim alamadıkları yüklü kontratı yollayıp yine yüklü bir kontratı bulunan Kristaps Porzingis’i kadroya katarak bir zar attılar.

Bradley Beal’ın yaşadığı sakatlık da düşünülünce takımın bu sezona dair bir hedefinin kalmadığını söyleyebiliriz. Kyle Kuzma’nın saha içinde kendine kattığı şeyler belki de bu sezon adına Wizards’ın en büyük kazancı. Ancak kariyerinin 3. sezonunu geçiren ve sakatlıklar sebebiyle sezonun ilk 39 maçını kaçıran Rui Hachimura, takımın geleceği için daha çok şey ifade ediyor.

Hachimura döndüğünden beri çıktığı 18 maçta 8.9 sayı ortalaması tuttururken maç başına 2.2 üçlük denemesiyle %46 isabet oranı yakaladı. Sakatlığın üzerinde bıraktığı o formsuzluğu henüz tam atamamış olsa da, geri kalan dönemde zaten hedefsiz olan takım içinde maça çıkma alışkanlığını geri kazanması ve oyununa toplu topsuz ekleyeceği şeyler Wizards’ın geleceği için bu sezondan en büyük beklentisi olacaktır.

Julius Randle, New York Knicks

Geçtiğimiz sezon uzun süredir devam eden playoff hasretini Julius Randle önderliğinde bitiren Knicks, bu sene Play-In potasının bile dışında düşecek bir performans gösteriyor.

Geçen yıla kadar hep eleştirilere maruz kalan, istatistiklerinin yansıttığı basketbolu oynamadığı savunulan Randle büyük bir değişim göstererek bir takıma liderlik etmiş, playoff’lara taşımıştı. Bu performansta en önemli etken yay gerisinden kariyerinin açık ara en iyi yüzdesi olan %41’le oynamış olmasıydı.

Bunun devam ettirebilir olmadığı biraz belliydi. Nitekim Randle’ın yüzdesi %30’a düştü ve geçen sene rahatlıkla yapabildiği birçok şeyi yapamaz hale geldi. Bu tarz düşüşleri her oyuncu yaşayabilir fakat Randle durumu öyle içselleştirdi ki, takıma her anlamda zarar vermeye başladı.

Saha dışında da yaşadığı bu düşüş Randle’ı çok kötü etkiledi. Takım arkadaşlarıyla ve koç ekibinden insanlarla sorun yaşadığına yönelik haberler çıktı. Taraftarlarla kavga ettiği oldu ve bazen sahada resmen bilerek çaba göstermediğini anladığınız pozisyonlar oldu.

Knicks şu anda Play-In potasından 3.5 maç geride. Eğer sezonun 2. yarısında Randle mental olarak kendini sahaya veremezse, oyununa güvenip geçen seneyi hatırlatamazsa kayıp bir sezon New York ekibini bekliyor gibi.