Oscar Robertson: Mr. Triple-Double Efsanesi

22/Şub/22 11:35 Şubat 22, 2022

Mehmet Bahadır Akgün

22/Şub/22 11:35

Eurohoops.net
Oscar Robertson NBA milwaukee Bucks

Cincinnati Royals, organizasyonun tek şampiyonluğunu kazandığı New York, Rochester’dan 1957 yılında Ohio’ya taşındı. Royals, 1958 yılında playoffa kaldı fakat All-Star forvet Maurice Stokes, yaşadığı sakatlık sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı ve hâliyle kariyeri de bitti. Kısa forvet Jack Twyman ve pivot Wayne Embry, 1958-1960 yılları arasında NBA’de neredeyse dibe vuran Royals takımından kalanlarla idare etmek zorundaydı. […]

by Law Murray / Çeviri: Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 3 Şubat 2022 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

14 sezonda yaptığı 181 triple-double ile Oscar Robertson, parkeye çıkmış en büyük oyunculardan biri. Fakat 9.508 saha içi isabetinin 1.996’sını triple-double yaptığı maçlarda bulduğu görkemli NBA kariyerinde o gösterişli anlarda bir eksiklik var: “Hayatım boyunca resmi bir maçta hiç smaç basmadım” şeklinde yazıyordu Robertson, 2003 yılında yayımlanan The Big O: My Life, My Times, My Game isimli otobiyografisinde.

“Smaç basamadığımdan değil. Atletizm yaptığım dönemde yüksek atlama ve uzun atlamada yarışıyordum. Herkesle sıçrayabiliyor, smaç yapabiliyordum fakat Dust Bowl’daki potalar, çizginin hemen arkasındaki tahta direklere bağlıydı. Bir maç esnasında potaya gittim ve smaç basmak istiyordum. Biri beni tam da o direğe itti. O kadar canım yandı ki bir daha smaç basmadım.

Bunun yerine bana öğretileni yaptım. Topla savunmacı arasına vücudumu koydum. Biri bana doğru geldiği zaman da turnikeyi atıp bir de serbest atış kullandım.”

Milwaukee Bucks‘tan eski takım arkadaşı ve 2021 Naismith Memorial Basketbol Şöhretler Müzesi’ne Robertson tarafından takdim edilen Bob Dandridge, Robertson’ın smaç yaptığını hiç görmediğini söylüyor fakat Robertson’ın sıçrama kabiliyetini de anımsıyor.

“Ribaund alırken efsanevi bir fotoğrafı var. Sanırım University of Cincinnati döneminden” diyor Dandridge. “Bacakları o kadar açık ki yere paralel duruyorlar. Sanırım bu, sıçrama kabiliyetinin bir temsiliydi.

Smaç bastığını hiç görmedim ama smaç basabildiğini biliyorum.”

Robertson smaç yapmıyordu fakat dışarıda doğal bir skorerdi. Ligde şimdilerde pozisyonlar kayboldu fakat Robertson, 1,96’lık boyu ile “büyük bir guard” olarak kabul ediliyordu. Kobe Bryant, guard olarak dört kez All-Star MVP’si seçilmeden önce Robertson, üç kez All-Star MVP’si seçilmişti. Tim Duncan, The Big Fundamental olarak anılmaya başlamadan önce “The Big O”nun “fundamental”ı dikkat çekiyordu. James Harden, yedi sezon boyunca maç başına 10 kez serbest atış kullanmadan önce Robertson, yedi sezon boyunca maç başına 10 kez serbest atış kullanıyordu. İkili sıkıştırmaları üzerine çektiği zamanlarda koleje bile gitmiyordu henüz.

“Topu karşı sahaya taşıdığım zaman rakipten biri kendi oyuncusunu bırakıp benim üzerime gelebiliyor, bana ikili sıkıştırma getirip topu çalmaya çalışabiliyor” diyordu Robertson, Indianapolis’te basketbola başladığı ilk günleri anlatırken. “Dolayısıyla kendime göre diğer oyuncuların konumlarının farkında olmalı ve ikili sıkıştırma geldiği zaman ne yapacağımı fark etmeliydim.”

Ne zaman biri triple-double yapsa Robertson’ın ismi o konuşmada geçecek. Sayı-ribaund-asist toplama kurulunun o kadar önündeydi ki o dönemlerde buna triple-double bile denmiyordu. Hiçbir şey denmiyordu. Magic Johnson ve Larry Bird’ün triple-double yapmaya başladığı 1980’li yıllara kadar “triple-double” diye bir terim yoktu.

“Ben herkesin kendim gibi oynadığını sanıyordum” diyordu Robertson, 2017 yılında Russell Westbrook ile gerçekleştirdiği bir görüşmede. Westbrook, 1962’de Robertson’ın yakaladığı triple-double ortalamasından bu yana bir sezonu triple-double ortalaması ile tamamlayan ilk oyuncu olmuştu.

Robertson’ın yapabildikleri, triple-double’ların da ötesindeydi. Sahada her şeyi yapabilen, 181 triple-double’ın çok ötesine geçen bir basketbol fenomeniydi. 181 triple-double rekoru ise Westbrook’un 2021 yılında kendisini geride bıraktığı güne kadar onda kalmıştı.

  • Robertson, 14 sezonluk kariyerinde 25.7 sayı ortalaması ile oynadı ve 1974’te Wilt Chamberlain’in arkasında NBA tarihinin en skorer ikinci oyuncusu olarak emekli oldu.
  • 1,96’lık boyu ile Robertson, maç başına 7.5 ribaund aldı.
  • Kariyeri boyunca 9.5 asist ortalaması yakaladı ve toplamda altı kez asist kralı oldu.
  • Robertson, muazzam bir şutördü ve %48,5 saha içi, %83,8 serbest atış isabet oranları ile oynadı. Henüz üç sayı çizgisi lige getirilmemişti. NBA tarihinde en az 8.000 serbest atış kullanan oyuncular arasında ondan daha yüksek yüzdeye sahip yegane isimler Dirk Nowitzki (%87,9) ve James Harden (%85,9).

Robertson’ı modern oyuncular için bile model hâline getiren şey kafasıyla yaptığı fake’ler, yarım adımlar veya geriye çekilerek attığı şutlar değildi. Robertson, takaslandıktan sonra yeni takımı ile şampiyonluk kazanan ikinci MVP’ydi. Fakat bunu yapmak için Cincinnati Royals’a 10 yılını vermesi gerekti. Wilt Chamberlain ise takaslanmadan önce Warriors‘ta altı yıl geçirmiş ve daha sonrasında 1967’de Sixers‘ta bir şampiyonluk kazanmıştı. Daha sonrasında Sixers‘ta geçirdiği dört yılın ardından Lakers‘a takaslanmış ve 1972’de de burada bir şampiyonluk almıştı.

Kariyerinin ortasında NBA Oyuncular Birliği Başkanlığı’nı yürüten Robertson, birliğin üçüncü başkanı ve ABD’de bir spor veya eğlence temelli emek birliğinin ilk Siyah başkanı olmuştu. 1976’da getirilen Oscar Robertson kuralına isminin verilmesinin sebebi ise ligin aleyhine 1970’te açılan rekabet hukuku davası esnasında kendisinin NBPA Başkanı olmasıydı. O dava sonucunda NBA-ABA birleşmesi ertelenmiş ve draft ile serbest oyuncu piyasası için yeni kurallar getirilmişti.

“Ligde gerçekten sevdiğim ve yıllardır bu durumun değişmediği birkaç insandan biri” diyor efsanevi NBA oyuncusu ve LA Clippers danışmanı Jerry West. “Cesaretine ve doğru şeyleri yapmak için gösterdiği duruşa hayrandım. İnsan hakları konusunda önemli mücadelelerden hiç kaçmadı. Bugün birçok oyuncunun fayda sağladığı davada NBA’e karşı çıktı. Dolayısıyla birçok açıdan bir öncüydü.”

Robertson, 24 Kasım 1938 günü Tennessee, Charlotte’ta doğmuştu. Birçok yazını Tennessee’de geçirse de büyüdüğü ve basketbol macerasına başladığı yer Indianapolis oldu.

İlk basketbol topunu 11 yaşında, Noel günü annesinden hediye olarak aldı Oscar. Daha öncesinde hep geçici toplarla oynuyordu. Robertson’ın abilerinden Bailey’nin lakabı, sahada konuşabilme yeteneği nedeniyle Flap olarak kalmıştı. Yani Oscar, “The Big O” olmadan önce abisi Little Flap‘ti. Oscar, Attucks Lisesi’nde koç Ray Crowe ile çalıştı ve ikinci yılında boyu 1,90’ın üzerine çıktı. O yıl oynadığı 1953-54 sezonu, takımının şampiyonluğa uzanacak, yıllar sonra Hoosiers filminde bile gösterilecek Milan takımına kaybetmesiyle sonuçlandı.

Robertson’ın üçüncü yılında Attucks, eyalet basketbol şampiyonasını kazanan, sadece siyah oyunculardan oluşan ilk takım oldu fakat Milan takımının aksine Attucks’ın şampiyonluk konvoyu, Indianapolis’ten değil, Attucks’ın konuşlandığı mahalleden geçmişti.

“Indianapolis basketbolunun tarihindeki en büyük maçı kazanmıştık” diyordu Robertson. “Bizden masumiyetimizi aldılar. Onları bunu yaptıkları için nasıl affedebilirim ki?”

Robertson, dördüncü yılında ise Attucks’ı eyaletin ilk namağlup sezonuna taşıdı ve Indiana Mr. Basketbol lakabını aldı.

Otobiyografisine göre Robertson, en büyük 10 okuldan birini seçebilirdi. Indiana’da oynamak istediğini fakat Hoosiers baş antrenörü Branch McCracken’ın kendisine “Umarım sen okula gitmek için para isteyen bir çocuk değilsindir” dedikten sonra bu kararından vazgeçtiğini yazıyor.

Robertson ayrıca Michigan’ı da tercih edebileceğini fakat Detroit’e gittiği zaman kendisini almaya kimsenin gelmediğini belirtiyor.

Neticede Robertson, Cincinnati’de koç George Smith’in takımında oynamaya karar verdi ve okulun ilk siyah oyuncusu oldu. İlk yılı sonrası oynadığı her sezonda ABD’de yılın takımlarına seçildi. Robertson, ilk kez Cincinnati’de oynadığı dönemde radyo sunucusu Dick Baker tarafından “The Big O” lakabını almıştı. Robertson’ın efsanevi ribaund fotoğrafı ise 1959’da üçüncü yılında, Kansas State ile oynanan bir maçta çekildi. Bu fotoğraf, kendisinin logosu hâline geldi ve ABD Basketbol Yazarları Derneği tarafından Robertson’a Yılın Kolej Basketbolcusu ödülü verildi.

Robertson’lı Bearcats, 1958’de Top 16 etabında, 1959’da ve 1960’ta Final Four’da elendi fakat Robertson’ın takımları, 1958’de 28 maçta 25 galibiyet, 1959’da 30 maçta 26 galibiyet, 1960’ta ise 30 maçta 28 galibiyet almıştı. Tüm bu süreçte Robertson, maç başına 33.8 sayı ortalaması ile oynadı.

Gösterişli kariyerinin yanı sıra Robertson, West ile iki altın madalya kazandı. İlki, 1959’da Pan American Oyunları’nda geldi. 1960’ta ise Robertson ve West, Yaz Olimpiyatları’nda ABD Milli Takımı’nın kaptanlarıydı ve o takımda daha sonraları Royals’ta oynayan Bob Boozer, Jay Arnette, All-Star Adrian Smith ve efsanevi oyuncu Jerry Lucas vardı. O takım, 2010 yılında Şöhretler Müzesi’ne alındı.

“Birlikte bir altın madalya zaferini kutlamak açıkçası benim için NBA şampiyonluğu kazanmaktan daha heyecan verici” diyor West, Robertson ile ilgili. “Gerçekten özel bir başarıydı ama NBA’de hiç birlikte oynayamadık. Tanrım, ne güzel olurdu… Çok isterdim. Eminim o da bunun çok iyi olacağını düşünmüştür.”

Cincinnati Royals, organizasyonun tek şampiyonluğunu kazandığı New York, Rochester’dan 1957 yılında Ohio’ya taşındı. Royals, 1958 yılında playoffa kaldı fakat All-Star forvet Maurice Stokes, yaşadığı sakatlık sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı ve hâliyle kariyeri de bitti. Kısa forvet Jack Twyman ve pivot Wayne Embry, 1958-1960 yılları arasında NBA’de neredeyse dibe vuran Royals takımından kalanlarla idare etmek zorundaydı. Robertson ise University of Cincinnati’de yıldızını parlatıyordu.

1960 NBA Draftı’nda Royals, Robertson’ı “bölgesel seçim” hakkını kullanarak seçti. Aslında buna ihtiyaçları yoktu çünkü ilk sıradan draft hakkı yine onlardaydı. Royals, 1959 NBA Draftı’nın ilk sıra hakkında ise Kansas State’ten Boozer’ı da seçti fakat Boozer, 1959 Pan American Oyunları ve 1960 Yaz Olimpiyatları’nda Robertson ile oynayabilmek için kariyerinin başlangıcını erteledi.

Robertson, NBA’deki ilk maçına 1960’ta ikinci sıradan West’i seçen Los Angeles Lakers karşısında iç sahada çıktı. Robertson, hemen etkisini gösterdi. 21 sayı atıp triple-double yaptı ve takımı, maçı 140-123 kazandı.

“Pek bir şey yapmadım, bunu biliyorum” diyor West. O maçta kendisi 20 sayı atmıştı. “Kazandıklarını hatırlıyorum ve tabii insanlar, kendi takımlarında oynayan ve galibiyeti getiren Cincinnati’li çocuktan ötürü büyük heyecan duyuyorlardı.”

Robertson, çaylak sezonunda All-Star maçında 23 sayı, 9 ribaund ve 14 asist ile maçın MVP’si oldu. Üst üste çıkacağı 12 All-Star maçının ilki böyle yaşanmıştı. Sezonu 30,5 sayı, 10,1 ribaund ve 9,7 asist (asist kralı oldu) ortalamaları ile tamamlayıp 1961’de Yılın Çaylağı seçildi.

Robertson, ilk dokuz sezonunda NBA’de Yılın En İyi Takımı’na seçildi. West, Robertson’ın yıllardır profesyonel oynuyormuş gibi oynadığını düşünüyordu.

“Onda gördüğüm şeyler çok ileri seviyeydi. Tanrım, çok ileri seviyeydi…” diyor West. “NBA’e geldiği zaman da çabucak etkisini göstereceğini biliyordum. Ona karşı oynayacak kadar talihliydim fakat işin diğer yanında ise rekabetçi oyunculardık. Kariyerimin başlarında, o lige geldiği zaman böylesi genç bir yaşta bile 10 yıldır ligde oynuyormuş gibi gözüküyordu.”

Robertson’ın ikinci sezonu, triple-double ortalama yaptığı sezon oldu. Robertson 30.8 sayı, 11.4 asist (asist kralı) ve 12.5 ribaund ortalamaları ile oynadı. Bu istatistik, NBA tarihinde en yüksek ribaund ortalaması ile yapılan triple-double sezonu olmaya devam ediyor. Robertson, farklı maçlarda 22 ribaund ve 22 asist istatistiklerine imza attı. Daha da önemlisi Robertson, 1962’de Royals’ı yeniden playofflara taşırken Batı Konferansı yarı finalinde Detroit Pistons‘a kaybettiler.

1963 yılında Royals, gelişmeye devam etti. Syracuse Nationals’ı playofflarda geçerlerken Robertson kariyerinin ilk playoff zaferini kazandı. Robertson, Doğu Konferansı finalinde Boston Celtics ile seriyi yedinci maça kadar uzattı fakat Celtics, üst üste beşinci şampiyonluğuna yürüdü.

1963-64 sezonunda baş antrenörlük görevine Jack McMahon’ı getiren Royals, gelecekte Şöhretler Müzesi’ne de giren Lucas’ı kadrosuna kattı. Takım, Robertson’lı dönemde en yüksek galibiyet sayısına 80 maçta 55 galibiyet ile ulaşırken Robertson, ikinci kez All-Star maçının MVP’si seçildi. Robertson ayrıca 1964 Noeli öncesinde West’li Lakers‘a karşı 56 sayı ile kariyer rekorunu kırdı.

Tags NBA