by Vladimir Stankovic / Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 17 Temmuz 2020 tarihinde EuroLeague.net‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Avrupa Basketbolu’nun 101 Büyük Oyuncusu. 2018 yılında EuroLeague Basketball tarafından sınırlı sayıda yayımlanan bir koleksiyon, Eski Kıta’da basketbolun bugünkü seviyeye gelmesinde rol oynayan isimleri onurlandırıyor. Bu büyük isimlerin birçoğunu 1969 yılından itibaren yazmaya başlayan yazar Vladimir Stankovic, efsanelerin kişisel hikayelerini anlatıyor ve Avrupa basketbolunun köklerinin, başka hiçbir yerde olmayan bir takım dinamiği yaratarak burada dünyanın her yerinden sporcu ile beslendiğini ve çok uzun olduğunu gösteiyor. O, kitabı kaleme aldığı dönemde emekli olmuş ve kendilerinden sonra gelen birçoklarını etkilemiş oyuncuları konu alıyor. Dileriz keyif alırsınız!
Sarunas Marciulionis: Litvanyalı Makine
28 Ağustos 1982 günüydü. Bulgaristan’da Minikler Avrupa Şampiyonası’nın finali oynanacaktı. Büyük maçta finalistler SSCB ve Yugoslavya’ydı. Bir tarafta Jose Biriukov, Igors Miglinieks, Valeri Tikhonenko ve Sarunas Marciulionis; diğer tarafta ise, Drazen Petrovic, Velimir Perasovic, Danko Cvjeticanin, Stojko Vrankovic vardı. Sovyetler, muhteşem bir ilk yarıdan sonra maçı 97-87 kazandı. Bir yıl sonra ikinci minikler Dünya Kupası’nın finalinde SSCB, kadrosunda Arvydas Sabonis (29 sayı), Alexander Volkov, Tiit Sokk, Tikhonenko, Marciulionis ve Miglinieks gibi isimlerle daha güçlü bir kadroya sahip olsa da Palma de Mallorca’da ABD’ye 82-78 kaybetti. Amerika da iyi bir takıma sahipti. Kenny Walker (22 sayı) ve Scott Skilles (15 sayı) o takımda yer alıyordu.
Başarılarla dolu kariyerinde Sarunas Marciulionis’in çıktığı ilk finaller, kazandığı ilk madalyalar bunlardı. 13 Haziran 1964, Kaunas, Litvanya doğumlu Marciulionis, Litvanya basketbolu tarihinin en iyi oyuncularından biri ve NBA’de Avrupa basketbolunun öncüleri arasında. Bulgaristan’da ön planda bir rolü yoktu belki fakat 1983 itibarıyla Sovyet takımının etkisi hissedilmeye başlamıştı.
Kaunas’tan Vilnius’a
10 yaşına kadar Marciulionis, memleketi Kaunas’ta tenis oynamıştı fakat bir yılda 11 santimetre uzayınca “çok uzun” olduğu gerekçesiyle tenisten atıldı. Bir sonraki durağı, basketbol parkesi oldu. Solak, güçlü ve bariz bir yeteneği olan Marciulionis, çabucak ilerledi fakat birçok Litvanyalı yeteneğin beşiği olan Zalgiris‘te yer edinmek kolay değildi. Ailesiyle konuştuktan sonra Zalgiris‘in rakibi, günümüzde Lietuvos Rytas olarak bilinen Statyba’ya katılmak üzere Vilnius’a taşınmaya karar verdi. Burada 1981-1987 yılları arasında forma giydi. Eylül 1987’de nihayet Zalgiris formasını giyecekti. O yıl Kıtalararası Kupa, Milano‘da oynandı ve Marciulionis, Sabonis’in sakatlığı nedeniyle takviye olarak çağrılmıştı. Fakat pek yardımı olmadı çünkü Zalgiris, turnuvayı son sırada, sekizinci olarak tamamladı. Tracer Milan ise Mike D’Antoni ve Bob McAdoo’lu kadrosuyla finalde FC Barcelona’yı 100-84 mağlup etti.
Haziran 1987’de Marciulionis, arka arkaya hem hayal kırıklığını hem de büyük bir keyfi yaşadı. Atina’da oynanan EuroBasket finalinde Yunanistan, SSCB’yi uzatmada Nikos Galis’in 40 sayısı ile 103-101 mağlup etti. Marciulionis maçı 16 sayı ile tamamladı. Valdis Valters 23 sayı atarken Tikhonenko 17 sayı ile oynadı fakat EuroBasket tarihinin en büyük sürprizlerinden birinin önüne geçemediler. Yalnızca sekiz gün sonra NBA Draftı’nda Golden State Warriors, yedinci turda 127. sıradan Marciulionis’i seçti.
Seul’de altın madalya ve NBA kariyeri
Avrupa’nın öncü oyuncularından biri olarak NBA’e gitmeden önce Marciulionis, 1988 Seul Olimpiyatları’nda kazandığı altın madalya ile Avrupa kariyerinin üzerine çileği koymuş oldu. O muhteşem SSCB takımının temelini dört Litvanyalı oyuncu Marciulionis, Sabonis, Rimas Kurtinaitis ve Valdemaras Chomicius oluşturuyordu. Bu oyunculara ek olarak Volkov, Tikhonenko, Sokk, Miglinieks, Alexander Belostenny ve Sergei Tarakanov da o takımdaydı. İlk turda Yugoslavya’ya 92-79 kaybeden takım, finalde yine Yugoslavya ile karşılaştı. SSCB, favori değildi ama maçı 76-63 gibi net bir skorla kazandı. Marciulionis, 36 dakika süre aldı ve 21 sayı attı. 7/11 ile ikilik attı. 3/6 üçlük, 4/4 serbest atış isabet oranlarının yanına 3 ribaund ve 6 asist ekledi. Sabonis, 20 sayı ile katkı verdi ama o takımın ruhu, Marciulionis’ti.
3 Kasım 1989 günü Marciulionis, NBA’de ilk maçına çıktı. Takımı, Phoenix’te 136-106 kaybetse de Marciulionis, kendisini gösterdi. Warriors‘ta ilk beşte Chris Mullin (24 sayı), Mitch Richmond (8 sayı), Tim Hardaway (0 sayı), Rod Higgins (15 sayı) ve Almanyalı Uwe Blab (2 sayı) yer alıyordu. Kenardan gelen Marciulionis, 24 dakikada 19 sayı attı. Onun dışında Terry Teagle ve Manute Bol da kenardan geldi.
Böylece NBA’de forma giymiş en iyi Avrupalılardan biri olarak kariyeri başladı. Zaman zaman ciddi sakatlıklar yaşasa da Marciulionis, yedi sezon boyunca Warriors, Seattle SuperSonics, Sacramento Kings ve Denver Nuggets formalarını toplamda 363 maçta giydi. Toplamda 4631 sayı atarken maç başına 12.8 sayı ortalaması yakaladı. 1992’de New Jersey Nets karşısında 35 sayı ile kariyer rekorunu kırdı.
1.96’lık boyu ile Marciulionis, şutör guarddı fakat sağlam fiziği sayesinde kolayca oyun kurucu olarak da oynayabiliyordu. Fiziksel gücü, birçok ribaund almasını da sağlıyordu. NBA’de farklı maçlarda 9 ribaund aldı. Asist rekorunu ise 10 asist ile kırdı. Oyununun bir noktasını öne çıkaracak olsam keskin şutörlüğü olurdu. Mücadeleci karakteri büyük bir oyuncu olmasında etkili oldu.
Zagreb’deki 1989 EuroBasket’te Marciulionis, Sabonis, Chomicius ve Kurtinaitis, son kez SSCB formasını giydiler ve bronz madalya kazandılar. NBA’de çaylak sezonunu geride bırakan Marciulionis, 18 sayı ortalaması ile takımın en iyi skoreriydi. Litvanya Milli Takımı’nda oynama hayalleri ise üç yıl sonra, 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda gerçek oldu. Litvanya, daha önce bağımsızlığını kaybetmeden önce 1937 ve 1939’da Avrupa şampiyonluğu yaşamıştı. Zaragoza’da Olimpiyat elemelerini geçen Litvanyalılar, bir kez daha bağımsız olan ülkeleri için bronz madalya kazandılar. Aynı yıl Kaunas’ta doğan Marciulionis ve Sabonis, o tarihi madalyaya giden yolda takımın liderleri oldular. Marciulionis, 23.4 sayı; Sabonis ise 23.9 sayı ortalamaları ile oynadılar.
Şaşırtıcı bir şekilde Litvanya, Almanya’daki 1993 EuroBasket’e katılım hakkı kazanamadı. Sakatlığı nedeniyle oynamayan Sabonis’in yokluğunda Marciulionis de tam formunda olmayınca takım, Wroclaw’daki elemeleri geçemedi. Çok sonraları Marciulionis ile yaptığım röportajda Wroclaw’ın kariyerinin en kötü anı olduğunu söyledi. Sakatlığı nedeniyle hiç gitmemesi gerekiyordu. Gittiğinde elinden geleni yapmak istese de fiziksel olarak pek bir şey yapabilecek durumda değildi.