By Jared Weiss– Çeviri: Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı The Athletic’te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Jim Quinn masanın etrafına baktığında sonunda herkes bir anlaşmaya varmış gibi gözüküyordu.
1983’ün baharında, NBA oyuncular birliğini temsilen orada bulunan New York savcısı Larry Fleisher ve birliğin başkanı Bob Lanier, NBA’in toplu iş sözleşmesindeki (CBA) en temel sorunu çözmek üzerelerdi. Takım sahipleri bir salary cap yaratmak istediler ve bu sayede para harcamalarını kontrol altına almayı hedefliyorlardı. Çünkü ligdeki birkaç takım paranın büyük bir bölümünü elinde bulunduruyordu.
Quinn, The Athletic’e yaptığı açıklamada; “Birçok tartışmanın ardından bir tür salary cap konusunda anlaşmaya vardık. 82 ve 83 yıllarında en çok uğraştığımız ve üzerine görüştüğümüz konu buydu. Celtics‘i satın alan gruptan Alan Cohen, görüşmenin sonlarına doğru; ‘Eğer şartlar ne olursa olsun Larry Bird’ü tutabileceksem bu kuralı ancak öyle kabul edebilirim’ demişti” diyor.
Bu maaş sınırındanki en büyük problem bir sınır olmasıydı. Daha yumuşak bir sınırla daha sert sınır arasında bir tartışma yoktu. NBA’in şu anda uyguladığı yumuşak sınırda takımların bu limiti aşmasını sağlayan birçok istisnai durum var. Ama orjinal konsept bölye değildi. Kimse daha önce böyle bir şey duymamıştı. Hepsi sıfırdan yaratıyorlardı.
NBA’in eski komisyon yardımcısı Russ Granik; “Bu konuda hiçbir rehber yoktu. Bunu icat ediyorduk. Şu anda NHL komisyoneri olan ve o zamanlar NBA’in konsey genel asistanı olan Garry Bettman, ben ve konseye dışarıdan katılan Jeff Mishkin’le birlikte ofisimde yaptığımız bir şeydi. Oyuncular buna ikna olduktan sonra yazmaya başladık. Bir maaş sınırı olmasının ne demek olduğuna dair detaylara inmemiz gerekiyordu çünkü bu bir sporda ilk kez olan bir şeydi. Başka örneklere bakıp onlara nasıl yaptıklarını sorabileceğimiz bir durum yoktu. Çeşitli istisnalarla ilgilenen belirli grupların olduğunu fark ettik, ancak o zamanlar sert sınır ile yumuşak sınır arasında rehber alabileceğimiz bir terminoloji yoktu. ” diyor.
Lig ve oyuncular, maaş sınırının çerçevesi hakkında düşünmeye devam ederken takımların serbest kalacak oyuncularını kadroda tutmaları konusunda nasıl bir avantaja sahip olabileceklerine dair bir örnek bulmaları gerekti.
Celtics‘in eski genel menajeri Jon Volk; “Ne zaman temel örnekler vermeye çalışsalar Larry Bird’in adını örnek veriyorlardı. Konuşmalarda da hep onun adı geçiyordu. Larry Bird’ü varsayım örneği olarak kullanmak herkes tarafından benimsendi” şeklinde konuştu.
Sonuç olarak bu istisnai durumun adı “Bird hakları” olarak bilinmeye başladı ve ligin süper yıldızlar devrinin başlaması adına kapıları sonuna kadar açtı.
NBPA’de görev alıp CBA’ler için 40 yıl boyunca görüşmeler yapan Quinn, konu hakkında şöyle konuşuyor: “İlk başta bu sert sınır olacaktı. David Stern hiçbir istisnai durum olamayacağını filan söylüyordu. Ama görüşmeler devam etti ve takım sahiplerinin sert sınırı istemediği, bazı istisnai durumların olmasını şart koştuğu görüldü. Açık ara en önemli istisnai durumun da Larry Bird durumu olduğu belliydi. Sonuç olarak herkesin anlaştığı son şey de bu oldu. Oyuncular açısından herkesin hayalini kurduğu bir istisnai durum konusunda anlaşmaya varıldığı için mutluyduk. Kendi oyuncularınızı kadroda tutabilmek için sınırın üstüne çıkmanız gerekiyorsa ve bunu yapabilecek durumdaysanız bizim için işler tıkırındaydı”.
Granik şunu da ekliyor: “Oyuncular açısından bir problem yoktu. Herhangi bir istisnai duruma sahip olabildikleri için mutlulardı çünkü bu sayede oyuncu maaşlarına daha çok para ödenebilecekti. Bu yüzden oyuncuların böylesine bir maaş sınırı istisnasına itiraz etmeleri gibi bir durum yoktu. Çoğu zaman öneri oyunculardan gelmişti. Ama Bird hakları konusu, takımdaki en iyi oyuncularını kaybedebilecekleri korkusuyla takım sahiplerinden geldi. Herhangi birinin gelip serbest oyuncularını almalarını istemediler. Bu yüzden genel olarak Larry Bird örneği üzerinden konuştuk ve sonuç olarak buna Bird istisnası demeye başladık”.
Bir konsepti bulmak, onun nasıl uygulamaya koyulacağını bulmaktan çok daha kolaydı. Takımların finansal iflasını kurtarmaya çalışırken, harcamalarını aşarak çok olumsuz sonuçlar doğurdu.
Granik; “Bakabileceğimiz herhangi bir yoktu. Bir örnek olmuş olsaydı bir istisnayı bu anlaşmaya dahil ederken takım sahipleri için bu durumun daha da pahalı olabileceğini bilebilirdik. O zamanlar finansal olarak şimdiki kadarki güçlü olmayan bir ligden bahsediyoruz. Bu yüzden bir takımı bölmek, kimse için iyi bir fikir gibi gözükmüyordu” diyor.