By Aris Barkas/ barkas@eurohoops.net
2014’ten bu yana işaretler vardı ve son yıllarda ilk kez İspanya, Avrupa’daki en iyi şampiyona olmayacak. Üç yıl içerisinde Türkiye büyük bir sıçrama yapmayı başardı, diğer ülkelerdeki mali krizin avantajını kullandı ve eski kıtadaki en iyi şampiyona oldu.
Eurohoops’un Avrupa ligleri değerlendirmesinin 4. yılında, ACB zirvede değil ikinci sırada. Yunanistan’ın yükselişi de oldukça etkileyici, uzun süredir ilk kez, Olympiakos ve Panathinaikos dışındaki takımlar da önemli hamleler yaptı, ayrıca ilk 10’a yeni giren bir lig olmadı, Belçika “on birinci” lig olarak gösterildi. Bir hatırlatma yapacak olursak, tek kriterimiz rekabetçilik değil, aynı zamanda sürpriz oranları, bütçeler, kadro kaliteleri, marketing, ürünün tanıtımı, potansiyel büyüme ve tesisleri de göz önünde bulunduruyoruz.
2014′teki değerlendirmemizi okuyun.
GENEL SIRALAMA
1. Türkiye – Süper Ligi (+1)
2. İspanya – Liga Endesa (-1)
3. VTB League (-)
4. Almanya – BBL (-)
5. Yunanistan – HEBA (+3)
6. Fransa – ProA (-1)
7. İtalya – Legabasket (-1)
8. Adriyatik Ligi – ABA (-1)
9. İsrail – Winner’s League (+1)
10. Litvanya – LKL (-1)
Türkiye
Türkiye artık her şeye sahip: Oyuncular, koçlar, takımlar, salonlar, taraftarlar, marketing, medya ilgisi ve en önelisi para. Geçtiğimiz sezon ve Karşıyaka’nın şampiyon olması, ligin ne kadar mücadeleci bir lig olduğunu kanıtlıyor ve playofflara girmenin parkta yürümek kadar kolay olmadığını, zirvenin bir ya da iki takım tarafından kapatılmadığını gösteriyor. Basketbol büyüyor, Eski Kıtadaki en önemli transferlerden bazıları İstanbul’da yapıldı ve Türkiye ligi Avrupa’da dominant role sahip, detaylara da önem veriyorlar, isimlerini “Süper Lig” olarak değiştirdiler, daha iyi uyan bir isim.
İspanya
İspanya’da geçtiğimiz seneye kıyasla çok fazla değişim olmadı ama Türk patlamasına kıyasla yeterince gelişim olmadığı anlamına geliyor. Ayrıca, Malaga, Valencia, Gran Canaria ve Bilbao gibi takımlar geçtiğimiz sezon mücadeleci olmayı başarsa da, son yıllarda Real Madrid-Barcelona ikilisi finalleri domine ediyor. Bazı umut vaat eden gelişmeler de var, örneğin Murcia’nın çabası gibi, ama gerçekte birkaç takım finansal problemler yaşıyor ve ACB’nin istediği finansal garantiler küme düşmeyi ve ikinci ligden yükselmeyi oldukça zorlaştırıyor, ki bu son yıllarda da görülüyor.
VTB
Sahada, VTB ligi, prestij ve yetenek açısından kolaylıkla Türkiye ve İspanyol ligiyle kıyaslanabilir. Aynı şey harcanan para için de söylenebilir, ki son yıllarda bu miktarlar resmen açıklanıyor ve bu sadece VTB ile Fransa’da yapılıyor. Bu şampiyonanın asıl sıkıntısı ise, Litvanya ve Ukrayna takımları ligden ayrıldıktan sonra, taraftarların ilgisi son derece sınırlı kaldı, nitekim maçlara da oldukça az sayıda izleyici geliyor. Harika bir ürün ama bir türlü seyircisini bulamıyor.
Almanya
Son yıllarda, Almanya kendisini Avrupa’nın en iyi ve sürekli şampiyonası olarak gösteriyor. Açıkçası takımlar devamlı, finansal bir devamlılık da var ve Bamberg, Bayern ve Alba Berlin üçlüsü Avrupa’nın saygısını kazandı. İnsanlar salonları dolduruyor ve marketing oldukça iyi gidiyor. Ligin yeni başkanı Stefan Holz’un da söylediği üzere Almanya’nın hedefi 2020 yılında Avrupa’nın en iyi ligi olmak. Ama işler bu kadar kolay değil. Basketbol kalitesi, Almanya’da oynayan oyuncuların seviyesinden de görüleceği üzere yeterli değil. Yerli oyuncuların ve kalan takımların Avrupa’da yaptıkları, saha dışındaki şeylerle kıyaslanabilecek seviyede değil.
Yunanistan
Bir yaz içerisinde ve Yunanistan’daki krize rağmen, Yunan ligi etkileyici bir şekilde yükseldi. Yunanistan her zaman salonlarda iyi bir seyirci oranına sahipti, sahada her zaman geleneğe ve yeteneğe sahipti ve bu yetenek, uzun süreden sonra, Olympiakos ve Panathinaikos dışından da finansal destek buldu. AEK ve Aris’in yeni sahipleri takımlarını destekleyecek paraya sahip, PAOK son yıllarda devamlı olarak iyi bir yolda ve Atina’yla Selanik dışındaki takımlar da yerel topluluklarda kendilerine bir yer buldular. Yunan liginin eski görkemli günlerine dönmesi için daha çok uzun zaman gerektiği gerçeğine rağmen, iki TV kanalının ligi göstermesi ve insanların ilgisinin her geçen gün artması düşünüldüğünde, ligin son 10 yıldaki en iyi görüntüsünde olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Fransa
Son yıllarda Fransa ligi yerinde saymıyor ve çok önemli bir avantajı var: Finansal devamlılık, rekabetçilik, fanatik yerel izleyici. Ne eksik? Ulusal seviyede ilgi, çünkü Fransa milli takımıyla -hatta San Antonio Spurs‘le- kıyaslanabilecek seviyede bir kulüp takımı yok. Spordaki sıçramaya rağmen, basketboldaki şampiyonluğu gündemin ana maddesi haline getiremiyorlar. Fransızların ligi destekleyecek geniş bir TV anlaşmaları var, bu sayede milli takımlarıyla bir bütün oluşturabilirler.
İtalya
İtalyan ligi kendi kimliğini ve eski cazibesini bulmaya çalışıyor. Siena skandalı ligin ana kolonlarından birinin yıkılmasına sebep oldu, Milano açık ara en çok ilgi çeken takım ama bu hala sahadaki başarıya yansıtılabilmiş değil. Bir mücadele var, keza şampiyon Sassari bunu fazlasıyla gösterdi, ama ilgiyi şehir dışına taşıyacak ya da ülke sınırlarının dışında başarılı ve önemli sonuçlar alabilecek bir takım yok. Finansal kriz hala devam ediyor, takım bütçelerinin azalması da yardımcı olmuyor. Bol skorlu maçların olması da ise oyuncuların yeteneğinden ziyade ligin stiline -savunmaya çok dayalı değil- bağlı.
Adriyatik ligi
Crvena Zvezda– Cedevita ikilisinin dominant rolde olduğu Adiyatik ligi, bu ikilinin olmadığı bir final four’u düşünmenin hayal olduğu bir şampiyona olmaya devam ediyor. Eski Yugoslavya’da yetenek var, bazı durumlar da gelişmemiş de olsa ama para ve yapılar çok büyük bir problem ve Partizan buna en son örnek. Adriyatik’teki iyi oyuncular hemen başka ülkelere gidiyor ve sahada basketbola olan ilgi yüksek olsa da, saha dışında çözülmemiş birçok sorun var, son olarak lig, FIBA’nın beklentilerini karşılayamayıp statüsünü kaybetme noktasına gelmişti.
İsrail
Maccabi Tel Aviv‘in geçtiğimiz yıl şampiyonluğu kazanamaması, ligi ileriye taşıyan ve bizim sıralamamızda yükselten bir etken oldu. Açıkçası, İsrail aksi kanıtlanana kadar Maccabi‘nin ligi olacak ve ülke dışındaki insanların ilgisinin tamamı “insanların takımının” üzerinde yoğunlaşıyor. Bu yüzden Hapoel Eilat, geçtiğimiz yıl yarı finalde Maccabi’yi eleyerek çok iyi bir iş çıkarttı ve Hapoel Jerusalem de yavaş yavaş karşı güç olarak iyi bir iş çıkartıyor. Sonuç olarak, bir ligi domine eden Maccabi gibi bir takım olduğu sürece, o ligin gelişimi zor oluyor.
Litvanya
Kalıcı değer, fanatik seyirci ve ilgi çeken sağlıklı bir turnuva. Bunlara rağmen, Lietuvos Rytas son yıllarda durumunu kaybetti ve Zalgiris Kaunas bir kez daha domine ediyor, ilgi de yavaşça azalıyor. Neptunas’ın Euroleague’teki etkileyici performansına rağmen, bu durumu bu yıl bozmak da çok zor olacak. Zalgiris, borçlarına rağmen, Kalnietis gibi oyuncuların dönmesiyle daha da güçlü ve sadece eğer Lietuvos kendini aşarsa işleri değiştirebilir. Ligin devamlı varlıkları yetenek, taraftarlar, Zalgiris ve ligin ikinci sırasında kimin yer alacağı. Lietuvos’un İsrail’deki Hapoel Jerusalem kadar güçlü olmaması, Litvanyalıları yarım adım geride bırakıyor. ,