EuroLeague Nostalji: Beşiktaş’ın Ligdeki İlk Deneyimi

02/Mar/22 08:20 Mart 2, 2022

Mehmet Bahadır Akgün

02/Mar/22 08:20

Eurohoops.net

Beşiktaş, 2011-12’de geçirdiği rüya gibi sezonun ardından 2012-13’te Turkish Airlines EuroLeague’de mücadele etmişti… O sezonu hatırlamaya ne dersiniz? Eurohoops Fırın’dan!

by M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague tarihinde farklı takımlar, ligde kalıcılıkları ile EuroLeague ile özdeşleşmeyi başardılar. Aynı zamanda başka takımlar ise ligden “ateş almaya” gelip tek sezonluk deneyimden sonra EuroLeague’de kendilerini bir daha göstermediler.

2012-13 sezonunda EuroLeague sahnesine çıkan temsilcimiz Beşiktaş da bu takımlardan biri.

Yıldırım Demirören başkanlığında 2010-11 sezonundan itibaren büyük bir atılım yapan -o dönemki adıyla- Beşiktaş Cola Turka, ilk olarak Ekim 2010’da Allen Iverson’ı iki yıllığına kadrosuna kattığını duyurmuş ve Avrupa basketbol piyasası tarihinin belki de en şaşırtıcı transferine imza atmıştı. Böylece Avrupa basketbol piyasasında adını duyuran Beşiktaş, Iverson’dan istediklerini pek de alamadı fakat Iverson hamlesi, daha büyük bir fırtınanın habercisi gibiydi.

Siyah-beyazlı takım, ertesi sezona başka bir isim sponsoruyla, Milangaz ile girdi ve yine dikkat çeken hamleler yaptı. NBA’de ortaya çıkan lokavt durumuyla Avrupa’da birçok takım, NBA yıldızları ile temasa geçip bazılarını kadrolarına katarken Ergin Ataman yönetimindeki Beşiktaş Milangaz, NBA’in gözde isimlerinden Deron Williams’ı kadrosuna kattığını duyurarak Iverson’dan sonra bir büyük hamle daha yapmış oldu. Bununla da kalmayan Kara Kartal, Lamar Odom ve hatta Kobe Bryant gibi isimlerle anılınca Avrupa basketbolunun en çok konuşulan takımı hâline geldi.

Daha sonrasında NBA’de sezon devam edince Williams ayrılsa da Carlos Arroyo ve David Hawkins gibi önemli yıldızları kadrosunda bulunduran Beşiktaş, Türkiye Kupası’nda tarihinde dördüncü kez finale yükselirken finalde Banvit’i mağlup etti ve ilk kez kupaya uzanan taraf oldu. Öte yandan Avrupa’da EuroCup’ta başlayan yolculuk, sezon ortasında Dexia Mons-Hainaut karşısında gelen mağlubiyet sonrasında EuroChallenge’da devam etti. Final Four’da iki maçını da kazanan siyah-beyazlı takım, ülke basketbolumuzda Avrupa kupası zaferini yaşatan takımlardan biri oldu.

Ligde ise sezonu dördüncü sırada tamamlayan Beşiktaş, playofflarda fırtına gibi esip Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Medical Park ve Anadolu Efes karşısında aldığı galibiyetlerden sonra şampiyonluğa uzandı. Neticede Beşiktaş, çıktığı üç kulvarda da şampiyonluğa uzandı ve üç kupalı, görkemli bir sezonu geride bıraktı. Lig şampiyonluğu ise siyah-beyazlı takıma EuroLeague’in kapılarını açan anahtar oldu.

Milangaz’ın sponsorluktan ayrılışı sonrası görkemli günleri geride bırakan ve kaotik bir sürece giren Beşiktaş, sezona da bu kaosun gölgesinde başladı. Sezon başlamadan önce kadrosunu kurmakta görece geç kalan Beşiktaş; Curtis Jerrells, Vladimir Dasic, Patrick Christopher, Erman Kunter‘in eski öğrencisi Randal Falker, Damir Markota takviyelerinin yanı sıra Fenerbahçe Ülker’den Gasper Vidmar’ı kiraladı.

Bir önceki sezon Galatasaray‘da yaklaşık iki ay boyunca sakatlığı nedeniyle oynayamayan Tutku Açık bir kez daha sakatlıklarla boğuşuyordu ve Beşiktaş’ın sezon önü hazırlıklarında yer alamıyordu. Hâliyle tecrübeli guardın formunu yakalaması önemli zaman alacaktı. Dahası en önemli parçalarını bir bir kaybeden Beşiktaş, yepyeni bir yapıda yepyeni bir çalıştırıcı ile belki de tarihinin en büyük meydan okumalarından birine hazırlanmak zorundaydı.

Tüm olumsuzluklara rağmen EuroLeague’de sezonu 81-65‘lik Partizan galibiyeti ile açan siyah-beyazlılar, her maça farklı bir forma sponsoru ile çıkıyordu fakat ikinci maçında da Brose Bamberg‘i deplasmanda geçince Beşiktaş için bir umut ışığı ortaya çıkmıştı. Beşiktaş’ın daha sonrasında EuroLeague devleri Barcelona ve CSKA Moskova karşısında aldığı mağlubiyetler de çok ilginç karşılanmadı hâliyle. Bununla birlikte Beşiktaş, CSKA karşısında kendi evinde 27 sayı farkla kaybetmişti ve Barcelona ile oynadığı rövanş maçında da 30 sayı farkla, EuroLeague tarihinin en kötü maçlarından birini oynayarak 48-78 mağlup olmuştu.

Siyah-beyazlı takıma dair sorunların daha belirgin bir şekilde konuşulduğu dönemde Beşiktaş, normal sezondaki son maçında Lietuvos Rytas’ı tek sayı farkla da olsa geçmeyi başarınca bir şekilde kendisini TOP 16’ya attı. Bunda sezon ortasında kadroya katılan Daniel Ewing’in de önemli katkısı oldu fakat Fenerbahçe‘den kiralanan Gasper Vidmar, kariyerinin çıkış sezonunu burada geçiriyordu. Sloven uzun Beşiktaş’ta sezonun en istikrarlı oyuncusu olurken bir anda dikkatleri üzerine çekmeyi başardı ve çok ciddi serbest atış sorunlarına rağmen takımını yarışın içerisinde tutmayı başardı.

Beşiktaş, Top 16 aşamasına geldiğinde geleceği çok parlak gözükse de Beşiktaş‘ta veya başka bir yerde hiçbir zaman çok üst seviyeyi yakalayamayan Vladimir Dasic bekleneni verememiş; Randal Falker denemesi de başarısız sonuçlanmıştı. Dahası Curtis Jerrells her ne kadar skoru sırtlasa da Top 16 aşaması geldiğinde Beşiktaş’ın daha da düşen performansı onu da takımdan uzaklaştırmıştı.

Sezon başında Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanan siyah-beyazlı takımın bu yeni yapıda sendelemesi, aynı performansı gösterememesi beklenen bir durumdu fakat Top 16 etabı geldiğinde yaşanan ağır düşüş de kolay kolay beklenen bir parçalanma değildi. Saha içinde fazlasıyla dağınık gözüken Beşiktaş’ta kadro, Top 16 etabının ağırlığını kaldırma konusunda çok zayıf kaldı.

Neticede Beşiktaş, Top 16 aşamasında çıktığı ilk 11 maçın tamamını kaybetti. Kaybetmekle de kalmadı EuroLeague tarihinin en kötü performansları arasına giren çeyrek performansları, maç performansları ortaya koydu. Örneğin 10 Ocak 2013 günü Laboral Kutxa ile oynanan maçı 77-51 kaybeden siyah-beyazlı takım, bu maçta henüz ilk çeyrekte 27-7 geriye düşüp maçın kalanının rölanti şeklinde oynanmasının önüne geçememişti. Benzer bir senaryo bundan yaklaşık 2.5 ay sonra, 28 Mart 2013 günü İstanbul’da Maccabi Tel Aviv ile oynanan maçta da yaşandığında Beşiktaş’a dair ümitler tamamen tükenmiş gözüküyordu. Beşiktaş, Maccabi karşısında 101-58 gibi dev bir farkla kaybettiği o maçın ilk çeyreğinde rakibine 29-11, üçüncü çeyreğinde ise 30-8 kaybederek EuroLeague tarihinin en kötü çeyreklerinden bazılarını oynadı.

İşler bu noktaya geldiğinde siyah-beyazlı takımda Jerrells da takımdan ayrılmış ve yeni macerasına çoktan yelken açmıştı. Takımda ayakta kalan oyuncular Damir Markota, Patrick Christopher, Gasper Vidmar gibi gözüküyordu ve Beşiktaş, Jerrells’ın ayrılığından çok kısa bir süre önce kadrosunu Ricky Minard ile güçlendirdi fakat Minard da skorer oyununa rağmen Beşiktaş’ın dertlerine herhangi bir şekilde çare olmadı.

Daha sonraları EuroLeague seviyesinin yakınında bile kalamayan Minard’ın aksine o takımdan çıkan Vidmar, çok daha parlak bir geleceğe sahip oldu ama Beşiktaş için sezon çoktan bitme noktasına gelmişti.

Bitime üç hafta kala Montepaschi Siena’yı konuk eden Beşiktaş, Minard’ın liderliğinde rakibini mağlup edip Top 16’daki ilk galibiyetini aldı. O maçtan hemen sonraki maçta ise korkunç Maccabi mağlubiyeti yaşandı. Beşiktaş artık sezonu kapattı derken siyah-beyazlı takımın Top 16 grubunda yer alan bir diğer temsilcimiz Fenerbahçe Ülker de geçirdiği korkunç sezon nedeniyle Beşiktaş ile birlikte grubun dibine demirlemişti. Son maçta Akatlar’da iki takım, prestij maçında karşı karşıya geldi ve bu kez Daniel Ewing sahne alan isim oldu. Ewing’in zafere taşıdığı Beşiktaş, korkunç geçirdiği sezonun ikinci yarısını Fenerbahçe‘nin önünde, grubunun yedincisi olarak tamamladı.