by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’in 28. haftasında oynanan İstanbul derbisinde Anadolu Efes, Sinan Erdem Spor Salonu’nda Fenerbahçe Beko’yu ağırladı.
Son çeyreği kıran kırana geçen karşılaşmanın sonunda Anadolu Efes, sahadan 84-79‘luk skorla galip ayrılan taraf oldu.
Bu büyük mücadelede Anadolu Efes, son zamanlarda iyice yükselen form durumunu daha da yukarılara taşıma hedefi içerisindeydi. Fenerbahçe Beko ise arka arkaya gelen mağlubiyetlerin ardından playoff yarışında daha fazla yara almama niyetindeydi.
Maçtan galip ayrılan taraf olan Anadolu Efes, ikinci yarıda yaşanan zorluklara rağmen sıralamada daha da yukarılara doğru tırmanmayı sürdürdü ve playoff yolunda çok büyük bir avantaj yakaladı.
Eurohoops Fırın, İstanbul derbisinin detaylarına göz atıyor.
İlk Yarıda Anadolu Efes Dominasyonu
Karşılaşmaya savunmada Marko Guduric‘i Vasilije Micic’le, Shane Larkin’i ise İsmet Akpınar’la eşleştirerek başlayan Fenerbahçe Beko, rakibin en önemli iki top yönlendiricisini bir nebze olsun sınırlama niyetindeydi. İkili oyunlarda Jehyve Floyd’un varlığıyla sıkça perde sonrası değişme yapan sarı-lacivertliler, Pierria Henry’nin yokluğunda topa baskıyı bu şekilde arttırma niyetindeydi.
Öte yandan Krunoslav Simon‘un yokluğunda maça son dönemde formunu artıran Elijah Bryant’la başlayan Anadolu Efes, 4 ve 5 numaralarda da Adrien Moerman ve Tibor Pleiss gibi iki dış şut tehdidiyle parkede yer aldı. Bu şekilde rakibin agresif yardım savunmasını ve tepe baskısını engellemeyi hedefleyen koç Ergin Ataman, tartışmasız şekilde istediğini elde eden taraf oldu.
Fenerbahçe Beko’nun perde sonrası değişmelerle Jehyve Floyd’u savunmada aktif kullanma çabasına Achille Polonara’nın eşleşmesi olan Adrien Moerman’dan perde getirerek engel olan ev sahibi, Polonara’nın savunma zaaflarından belki de olabilecek en iyi şekilde faydalandı. İlk çeyrekte yıldız oyuncu Vasilije Micic bolca çembere hücum ederken Anadolu Efes, üretimde pek zorlanmadı.
Öte yandan koç Sasha Djordjevic, rakipte kadroda olmayan Krunoslav Simon‘un yerine Elijah Bryant’ın ilk beş başlamasını değerlendirmek amacıyla hücumu son dönemlerin formda ismi Dyshawn Pierre’in üzerinden yönlendirmeyi hedefledi. Anadolu Efes baş antrenörü Ergin Ataman’ın bu duruma hazırlıklı olduğu net olarak gözüktü.
Anadolu Efes’in savunma kurgusunda forvetten veya alçak posttan rakip oyuncuya ikili sıkıştırma getirildiğini pek sık görmeyiz. Bu duruma rağmen Pierre’in sırtı dönük aksiyonlarını ikili sıkıştırma getirerek savunmayı tercih eden lacivert-beyazlılar, böylelikle ABD’li oyuncunun başlarda devreye girmesine engel olmayı başardılar.
Koç Ergin Ataman’ın ilk yarıya bir diğer önemli dokunuşu da takımından olabildiğince çabuk hücum etmelerini talep etmesi oldu. Bilindiği üzere Fenerbahçe Beko, son haftalarda yaptığı agresif savunmayla rakiplerini zor duruma düşürmeyi başarmış bir ekip.
Shane Larkin ve Vasilije Micic gibi iki değerli top yönlendiricinin topu ellerinde fazla tutmadan genellikle çembere hücum etmeleri, sarı-lacivertli takımın savunmada büyük sorunlar yaşamasına neden oldu. Bu noktada Tibor Pleiss ve Adrien Moerman’ın da maça iyi başlamaları, konuk ekibin yardım savunmasında yeterince agresif olamamasına neden oldu.
Fenerbahçe Beko, son dönemde hücumda daha derli toplu bir ekip olarak gözükse de özellikle yarı saha hücumunda ciddi sorunlar yaşayabilen bir ekip. Özellikle Dyshawn Pierre’in sırtı dönük aksiyonlarından yeterince faydalanılamadığı zaman sarı-lacivertlilerin bazı defoları iyice ortaya çıkıyor. Nitekim bu karşılaşmanın ilk yarısında da tam olarak böyle oldu.
Pierre’in yanı sıra Marko Guduric‘in savunmasında da etkili bir görüntü çizen Ergin Ataman’ın öğrencileri, Sırp oyuncuyu topsuz savunmada olabildiğince önden alarak rahat top almasını engellemeye çalıştılar. Yarı sahada bir türlü planlanan ana opsiyonlardan faydalanamayan sarı-lacivertliler, skor bulmakta fazlasıyla zorlandılar.
Anadolu Efes, her ne kadar hücumda fazlasıyla önemli silahlara sahip olsa da savunmadan hücuma enerji taşıdığında verimliliğini en üst düzeye çıkaran bir takım. Ergin Ataman’ın öğrencileri, sağlam savunmanın yanı sıra ribaundlarda da büyük üstünlük kurunca hem kendileri sıkça açık sahayı buldular, hem de rakibe geçiş hücumu şansı tanımadılar.
Devin Booker oyuna dahil olarak 4 numaradan parkeye taşıdığı şut tehdidiyle Fenerbahçe hücumunun bir nebze olsun toparlanmasını sağlasa da bu etki pek uzun sürmedi. Çembere atak edecek oyuncu eksikliği Koç Sasha Djordjevic’in ekibinde topun sürekli durmasına, böylelikle de zorlama atışlara kalınmasına yol açtı.
İlk yarıda fark yaratan bir diğer nokta da rotasyonlardı. Anadolu Efes, son dönemlerin formda isimlerinden Rodrigue Beaubois’yı ağırlıklı olarak ikinci çeyrekte kullanmayı tercih etti. Fransız oyuncunun özellikle topsuz hareketliliği sayesinde perde çıkışlarında yarattığı tehdit, lacivert-beyazlıların hücumu çeşitlendirmesini sağlarken Fenerbahçe’de bu durumun tersi bir etki yaşandı.
Markel Starks, Metecan Birsen, Danilo Barthel, Nando De Colo gibi parçalar ikinci çeyrekte süre almaya başlarken bu oyucuların birlikte oynama alışkanlıklarının düşük olmasının sahaya negatif olarak yansıdığını gördük.
Son maçta etkili bir hücum performansı ortaya koyan Danilo Barthel, bu maçta savunmadaki defoları sebebiyle sahada pek uzun kalamazken kadroya sezon ortasında katılan Markel Starks’ın da henüz takıma uyum sağlamaktan çok uzak olduğunu gördük. 31 yaşındaki oyun kurucu, her ne kadar topa baskı konusunda istekli gözükse de hücumda takımına pek bir katkı sağlayamadı.
Tüm bu detayları arka arkaya incelediğimizde Fenerbahçe Beko’nun ilk yarıda oyuna ve skora ortak olması ufak çaplı bir mucize olurdu. Mücadelede oyunun her iki tarafında da istediklerini sahaya yansıtan taraf olan Anadolu Efes, rahat şekilde soyunma odasına üstün girdi.
İkinci yarıda ise işler tam anlamıyla tersine döndü…