Anadolu Efes – Fenerbahçe Beko Maç Analizi: 22 Fark, Geri Dönüş ve Nokta Koyan Kalite

04/Mar/22 09:57 Mart 4, 2022

Meliksah Bayrav

04/Mar/22 09:57

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague’de Anadolu Efes ile Fenerbahçe Beko arasında oynanan derbiyi mercek altına alıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Turkish Airlines EuroLeague’in 28. haftasında oynanan İstanbul derbisinde Anadolu Efes, Sinan Erdem Spor Salonu’nda Fenerbahçe Beko’yu ağırladı.

Son çeyreği kıran kırana geçen karşılaşmanın sonunda Anadolu Efes, sahadan 84-79‘luk skorla galip ayrılan taraf oldu.

Bu büyük mücadelede Anadolu Efes, son zamanlarda iyice yükselen form durumunu daha da yukarılara taşıma hedefi içerisindeydi. Fenerbahçe Beko ise arka arkaya gelen mağlubiyetlerin ardından playoff yarışında daha fazla yara almama niyetindeydi.

Maçtan galip ayrılan taraf olan Anadolu Efes, ikinci yarıda yaşanan zorluklara rağmen sıralamada daha da yukarılara doğru tırmanmayı sürdürdü ve playoff yolunda çok büyük bir avantaj yakaladı.

Eurohoops Fırın, İstanbul derbisinin detaylarına göz atıyor.

İlk Yarıda Anadolu Efes Dominasyonu

Karşılaşmaya savunmada Marko Guduric‘i Vasilije Micic’le, Shane Larkin’i ise İsmet Akpınar’la eşleştirerek başlayan Fenerbahçe Beko, rakibin en önemli iki top yönlendiricisini bir nebze olsun sınırlama niyetindeydi. İkili oyunlarda Jehyve Floyd’un varlığıyla sıkça perde sonrası değişme yapan sarı-lacivertliler, Pierria Henry’nin yokluğunda topa baskıyı bu şekilde arttırma niyetindeydi.

Öte yandan Krunoslav Simon‘un yokluğunda maça son dönemde formunu artıran Elijah Bryant’la başlayan Anadolu Efes, 4 ve 5 numaralarda da Adrien Moerman ve Tibor Pleiss gibi iki dış şut tehdidiyle parkede yer aldı. Bu şekilde rakibin agresif yardım savunmasını ve tepe baskısını engellemeyi hedefleyen koç Ergin Ataman, tartışmasız şekilde istediğini elde eden taraf oldu.

Fenerbahçe Beko’nun perde sonrası değişmelerle Jehyve Floyd’u savunmada aktif kullanma çabasına Achille Polonara’nın eşleşmesi olan Adrien Moerman’dan perde getirerek engel olan ev sahibi, Polonara’nın savunma zaaflarından belki de olabilecek en iyi şekilde faydalandı. İlk çeyrekte yıldız oyuncu Vasilije Micic bolca çembere hücum ederken Anadolu Efes, üretimde pek zorlanmadı.

Öte yandan koç Sasha Djordjevic, rakipte kadroda olmayan Krunoslav Simon‘un yerine Elijah Bryant’ın ilk beş başlamasını değerlendirmek amacıyla hücumu son dönemlerin formda ismi Dyshawn Pierre’in üzerinden yönlendirmeyi hedefledi. Anadolu Efes baş antrenörü Ergin Ataman’ın bu duruma hazırlıklı olduğu net olarak gözüktü.

Anadolu Efes’in savunma kurgusunda forvetten veya alçak posttan rakip oyuncuya ikili sıkıştırma getirildiğini pek sık görmeyiz. Bu duruma rağmen Pierre’in sırtı dönük aksiyonlarını ikili sıkıştırma getirerek savunmayı tercih eden lacivert-beyazlılar, böylelikle ABD’li oyuncunun başlarda devreye girmesine engel olmayı başardılar.

Koç Ergin Ataman’ın ilk yarıya bir diğer önemli dokunuşu da takımından olabildiğince çabuk hücum etmelerini talep etmesi oldu. Bilindiği üzere Fenerbahçe Beko, son haftalarda yaptığı agresif savunmayla rakiplerini zor duruma düşürmeyi başarmış bir ekip.

Shane Larkin ve Vasilije Micic gibi iki değerli top yönlendiricinin topu ellerinde fazla tutmadan genellikle çembere hücum etmeleri, sarı-lacivertli takımın savunmada büyük sorunlar yaşamasına neden oldu. Bu noktada Tibor Pleiss ve Adrien Moerman’ın da maça iyi başlamaları, konuk ekibin yardım savunmasında yeterince agresif olamamasına neden oldu.

Fenerbahçe Beko, son dönemde hücumda daha derli toplu bir ekip olarak gözükse de özellikle yarı saha hücumunda ciddi sorunlar yaşayabilen bir ekip. Özellikle Dyshawn Pierre’in sırtı dönük aksiyonlarından yeterince faydalanılamadığı zaman sarı-lacivertlilerin bazı defoları iyice ortaya çıkıyor. Nitekim bu karşılaşmanın ilk yarısında da tam olarak böyle oldu.

Pierre’in yanı sıra Marko Guduric‘in savunmasında da etkili bir görüntü çizen Ergin Ataman’ın öğrencileri, Sırp oyuncuyu topsuz savunmada olabildiğince önden alarak rahat top almasını engellemeye çalıştılar. Yarı sahada bir türlü planlanan ana opsiyonlardan faydalanamayan sarı-lacivertliler, skor bulmakta fazlasıyla zorlandılar.

Anadolu Efes, her ne kadar hücumda fazlasıyla önemli silahlara sahip olsa da savunmadan hücuma enerji taşıdığında verimliliğini en üst düzeye çıkaran bir takım. Ergin Ataman’ın öğrencileri, sağlam savunmanın yanı sıra ribaundlarda da büyük üstünlük kurunca hem kendileri sıkça açık sahayı buldular, hem de rakibe geçiş hücumu şansı tanımadılar.

Devin Booker oyuna dahil olarak 4 numaradan parkeye taşıdığı şut tehdidiyle Fenerbahçe hücumunun bir nebze olsun toparlanmasını sağlasa da bu etki pek uzun sürmedi. Çembere atak edecek oyuncu eksikliği Koç Sasha Djordjevic’in ekibinde topun sürekli durmasına, böylelikle de zorlama atışlara kalınmasına yol açtı.

İlk yarıda fark yaratan bir diğer nokta da rotasyonlardı. Anadolu Efes, son dönemlerin formda isimlerinden Rodrigue Beaubois’yı ağırlıklı olarak ikinci çeyrekte kullanmayı tercih etti. Fransız oyuncunun özellikle topsuz hareketliliği sayesinde perde çıkışlarında yarattığı tehdit, lacivert-beyazlıların hücumu çeşitlendirmesini sağlarken Fenerbahçe’de bu durumun tersi bir etki yaşandı.

Markel Starks, Metecan Birsen, Danilo Barthel, Nando De Colo gibi parçalar ikinci çeyrekte süre almaya başlarken bu oyucuların birlikte oynama alışkanlıklarının düşük olmasının sahaya negatif olarak yansıdığını gördük.

Son maçta etkili bir hücum performansı ortaya koyan Danilo Barthel, bu maçta savunmadaki defoları sebebiyle sahada pek uzun kalamazken kadroya sezon ortasında katılan Markel Starks’ın da henüz takıma uyum sağlamaktan çok uzak olduğunu gördük. 31 yaşındaki oyun kurucu, her ne kadar topa baskı konusunda istekli gözükse de hücumda takımına pek bir katkı sağlayamadı.

Tüm bu detayları arka arkaya incelediğimizde Fenerbahçe Beko’nun ilk yarıda oyuna ve skora ortak olması ufak çaplı bir mucize olurdu. Mücadelede oyunun her iki tarafında da istediklerini sahaya yansıtan taraf olan Anadolu Efes, rahat şekilde soyunma odasına üstün girdi.

İkinci yarıda ise işler tam anlamıyla tersine döndü…

İkinci yarıya Marko Guduric ve Nando De Colo’yu aynı beş içerisinde kullanarak başlayan Fenerbahçe Beko, bu ikilinin getirebileceği olası savunma zaaflarına rağmen yarı saha hücumunu bir şekilde iyileştirme niyetindeydi.

Savunmada özellikle Larkin veya Micic’e uzundan gelen perde sonrası birbirleriyle yakın kalarak yardımlarda agresif olmayı hedefleyen sarı-lacivertliler, bir nebze de olsa istediklerini başardılar. Bu noktada Marko Guduric‘in ve Jehyve Floyd’un rakip kısalara karşı oyunu iyice fizikselleştirmesi de fazlasıyla öne çıktı.

Gittikçe daha da sertleşen tepe baskısı karşısında ilk yarıda olduğu gibi çabuk hücum edip rahat top yönlendiremeyen Anadolu Efes‘te hücum iyiden iyiye bireyselleşmeye başladı. Özellikle Tibor Pleiss ve Adrien Moerman’dan da istenen şut katkısı gelmeyince top, oyun kurucuların elinde olması gerekenden fazla kalmaya başladı.

Geçtiğimiz karşılaşmalarda da bu durumun benzerlerini lacivert-beyazlılarda sıkça görmüştük. Bu maçta Krunoslav Simon gibi Avrupa basketbolunun oyun zekası en yüksek oyuncularından birinin de kadroda olmaması, Ergin Ataman’ın ekibinde yarı saha hücumlarının gitgide daha da fazla tahmin edilebilir olmasına yol açtı.

Rakipte arka arkaya kaçan atışların ardından savunma ribaundlarını toplamakta zorlanmayan sarı-lacivertliler, maç boyunca bulmakta fazlasıyla zorlandıkları açık sahayı da bulmaya başladılar.

Bu noktada Marko Guduric ve Nando De Colo ikilisinin sürekli yarı sahayı hızlı geçerek tempoyu arttırma çabaları, Anadolu Efes‘in sezon boyunca geçiş hücumu savunmasında yaşadığı sıkıntıları da düşünürsek hücumda işlerin Fenerbahçe Beko için rayına oturmasına yardımcı oldu.

Fenerbahçe’de baş antrenör Sasha Djordjevic’in ikinci yarıda oyuna en önemli dokunuşlarından biri de İspanyol pick and roll’u olarak adlandırılan üçlü pick and roll aksiyonları oldu.

Özellikle Marko Guduric, Dyshawn Pierre ve ilk yarıda kabus gibi bir görüntü çizen Achille Polonara üzerinden sıkça oynanan bu aksiyonlar, ev sahibi ekibin sezon boyunca yaşadığı ikili oyun savunmasındaki zaaflarının da iyice ortaya çıkmasına yol açtı.

İlk yarıda hücumdaki etkisiz görüntüsünün ardından ikinci yarıda adeta kendine gelen Polonara, üç sayı çizgisi gerisinden bulduğu isabetlerle yarı saha hücumunda büyük zorluk yaşayan Fenerbahçe’de durumun toparlanmasına yardımcı olan en önemli etkenlerden biri oldu.

Fark çift hanelerde seyrederken üçüncü çeyreğin sonlarında Nando De Colo yerine oyuna dahil olan Şehmus Hazer, belki de maçın kaderini değiştiren en önemli isim oldu.

Özellikle Vasilije Micic karşısında yaptığı yırtıcı topa baskıyla Anadolu Efes‘in yarı sahada hücumu rahat şekilde kurgulamasına engel olan genç oyuncu, hücumda da sürekli çembere atak etmeye çalışarak hem skor üretti, hem de takım arkadaşlarına pozisyon hazırladı.

Kısaların tempoyu iyice yükselterek çabuk hücum etme çabasına Dyshawn Pierre de dahil olunca bir ara 22’ye kadar çıkan fark eridi ve Fenerbahçe maça ortak oldu.

Bu sezon Ergin Ataman’ın ekibinde özellikle Bryant Dunston sahadayken hücumda işlerin kısaların bireysel yaratıcılığına sıkça kaldığını görebiliyorduk. Mücadelede Chris Singleton’dan da herhangi bir hücum katkısı alınamadığı düşünülecek olursa ikinci yarıda işlerin zora girmesi pek de şaşırtıcı değil.

Bu noktada maça bir müdahalede bulunan koç Ataman, Rodrigue Beaubois’yı son çeyrekte çok daha aktif kullandı. Skorer oyuncuya özel hazırlanan topsuz hareketliliğe dayalı setlerden bolca faydalanan deneyimli çalıştırıcı, gitgide daha da fazla  bireysel yaratıcılığa kalan Efes hücumunu rahatlatmayı başardı.

Son çeyrekte Fransız oyuncunun topsuz perde çıkışlarında etkili olarak hem skor, hem de top yönlendirme katkısı sağlaması, maçta dengeleri yeniden değiştirmiş olsa da son sözü söyleyen isim Shane Larkin oldu.

Maçta ritim bulmakta zorluk yaşayan yıldız oyun kurucu, karşılaşmanın en önemli anında eli titremeden en kritik isabeti bulunca Anadolu Efes, ikinci yarısında fazlasıyla zorlandığı mücadeleden kadro derinliğinin de yardımıyla bir şekilde galip ayrılmayı başardı.

Sezonun Kalan Kısmı Hakkında Notlar

Maç sonunda Anadolu Efes baş antrenörü Ergin Ataman, takımının son çeyrekteki performansını şu cümlelerle değerlendiriyordu:

“Bizim için bu kabul edilemez. İkinci yarıda 22 sayı öndeyken her türlü yanlış kararı aldık. 7-8 metreden air ball’lar attık. Onların 31 sayı atmasına izin verdik. Bu Final Four ve şampiyonluk hedefleyen yolumuz için hiç iyi bir şey değil.”

İkinci yarıda ve özellikle son çeyrekte Anadolu Efes‘in yaşadığı sorunlar yeni değil ve öyle gözüküyor ki son olmayacak. Son dönemde Anadolu Efes hücumunun eski günlerdeki gibi durdurulamaz gözükmesinde belki de en önemli pay Alman uzun Tibor Pleiss’ındı.

Üçlük çizgisinin gerisinden yarattığı büyük tehditle bu sezon lacivert-beyazlılar için fazlasıyla belirleyici bir role sahip olan tecrübeli oyuncu, Ergin Ataman’ın ekibinde arka arkaya gelen galibiyetlerde skorer performansı ve yüzdeli dış şut isabet oranıyla Shane Larkin ve Vasilije Micic’in ihtiyaç duydukları alanları bulmalarına da yardımcı oluyordu.

Fenerbahçe Beko karşısında ilk çeyrek fena bir görüntü ortaya koymayan Alman uzun, karşılaşmanın devamında istenen performansın uzağında kaldı. Durum böyle olunca 2.21’lik oyuncunun savunma zaafları iyice ortaya çıktı ve sürelerini Bryant Dunston‘a kaptırmaya başladı.

Bryant Dunston, yaşının da iyice ilerlemesiyle birlikte hücumda gün geçtikçe daha da sınırlı bir oyuncu haline geliyor. ABD’li uzunun kısa devrilmeler üzerinden yarattığı pas opsiyonları elbette değerli. Yine de bunun yanı sıra şut tehdidi sağlayamıyor oluşu Dunston’ı durdurulması daha kolay bir profil haline getiriyor.

Bu maçta da durum farklı olmadı ve tecrübeli uzunun sahada olduğu bölümlerde Vasilije Micic ve Shane Larkin, oyunu olması gerekenden çok daha fazla zorlamak durumunda kaldılar. Takıma yazın katılan genç uzun Filip Petrusev’den de herhangi bir şekilde katkı alınamaması, sezonun ilerleyen kısımlarında daha da büyük bir soru işareti haline gelebilir.

Öte yandan Fenerbahçe Beko tarafında ise Jan Vesely ve Nando De Colo’nun yaşadıkları talihsiz sakatlıkların ardından toparlanan ve sahada karakter gösteren bir bütün görmüştük. Pierria Henry, Dyshawn Pierre ve Marko Guduric gibi oyuncular performanslarıyla öne çıkarken arka arkaya gelen galibiyetler sarı-lacivertlilerin playoff yarışında elini güçlendirmişti.

Son olarak arka arkaya kaybedilen üç karşılaşmada da takıma yeniden katılan Danilo Barthel ve Nando De Colo’nun varlıklarının bazı soru işaretlerine yol açtığını görüyoruz.

Arka arkaya gelen galibiyetlerde elindeki oyuncu grubundan belki de alınabilecek maksimum verimi almayı başaran koç Sasha Djordjevic, özellikle yarı saha hücumu kurgusunda oyuncuların rol tanımlarını doğru şekilde belirleyerek belirli bir yapı inşa etmeyi başarmıştı.

Şu sıralar baktığımızda ise parkede 40 dakika boyunca birçok farklı oyuncu kombinasyonunun yer aldığını, yaşanan bu karmaşık durumun da sarı-lacivertlilerde hücumda ve savunmada bazı problemlere yol açtığını görüyoruz.

Anadolu Efes karşısında ikinci yarıda rotasyonun daralması, Fenerbahçe’de sahaya pozitif şekilde yansıdı. Maç sonu zafere uzanan taraf ev sahibi ekip olmasına rağmen koç Djordjevic’in öğrencileri, galibiyetlerin üst üste geldiği dönemdeki gibi pes etmeyen, agresif görüntüleriyle olmaz denileni başarmaya çok yaklaştı.

Yıldız oyuncu Jan Vesely‘nin de yakın zamanda kadroya yeniden dahil olacağını düşünürsek bu durum, elbette sarı-lacivertliler için çok sevindirici bir gelişme olsa da rotasyon konusunda işlerin olduğundan daha da karmaşıklaşacağı anlamına gelebilir.

Fenerbahçe Beko, EuroLeague standartlarında kaliteli bir kadroya sahip olsa da ligde playoff yarışı gün geçtikçe daha da kızışıyor. Haliyle arka arkaya kaybedilen bu üç karşılaşma, sarı-lacivertli ekibin sezonunun kalan kısmında olduğundan daha dezavantajlı bir hale gelmesine yol açtı.

Baş antrenör Sasha Djordjevic’in kalan bölümde kadroya dönecek oyuncularla birlikte doğru yapıyı oluşturup oluşturamayacağı, temsilcimizin playoff yarışındaki akıbetini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacaktır.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!