by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
NBA artık süper yıldızların şekillendirdiği bir lig haline geldi. Neredeyse her takımın artık bir yıldız oyuncusu var ve camianın geleceğini de o oyuncular üzerine şekillendirmeye çalışıyorlar.
Ancak hiçbir yıldız, kendi başına bir takımı sürükleyip şampiyonluk kazanamaz. Herkesin belli kalitede bir yardımcı ekibe ihtiyacı oluyor. Rolünün yıldızı rol oyuncuları, bir şampiyonluk takımının olmazsa olmazları.
Bahsi geçen oyuncular genelde sahne ışıklarından uzak kalır, başarıda isimleri yeterince anılmaz. Bu yazıda NBA’de yeterince hakkı verilmeyen 10 “underrated” oyuncuya değinecek, hepsine kredilerini vermeye çalışacağım.
Jalen Brunson, Dallas Mavericks
Bu sezona yavaş bir giriş yapan Dallas Mavericks’te Luka Doncic’in iyileşmesiyle birlikte işler yoluna girdi.
Ancak sezonun büyük bölümünde takımın en azından su üstünde kalmasını sağlayan en önemli oyunculardan biri Jalen Brunson’dı.
4 senedir Mavericks forması giyen oyun kurucu, her zaman iyi bir rol oyuncusu olarak karşımıza çıkıyordu. Ancak bu sene artan rolü, onu daha da önemli bir oyuncu haline getirdi. Doncic’le beraber de oynayabilen oyuncu, yıldız oyuncu sahada yokken hücumları yönlendirme konusunda da neredeyse hatasız bir performans sergiliyor.
NBA’in en önemli rol oyuncularından biri olan Brunson, saha içinde takıma neredeyse hiç zarar vermeden istikrarlı bir şekilde katkısını veriyor. Dallas Mavericks’in başarısında aslan payı Luka Doncic’e verilecekse hemen ardından gelen isimlerin başında da Brunson var.
Playoff ortamında artık sahada 1’den fazla topu yere vurabilen oyuncu bulundurmak zorundasınız. Brunson da bu konuda Doncic’in yanında en çok isteyeceğiniz oyunculardan biri. Brunson’ın süreleri ve rolünün nasıl ayarlanacağı, Mavericks’in sezonunu belirleyecek konulardan biri.
Bu sezon forma giydiği 64 maçın 46’sına ilk 5 başlayan oyun kurucu, 16 sayı – 5.2 asist ortalamarıyla mücadele ediyor.
Anfernee Simons, Portland Trail Blazers
Damian Lillard’ın sakatlanarak sezonu kapatması ve CJ McCollum, Robert Covington, Norman Powell gibi isimlerin takımdan takaslanmasıyla Blazers için sezonun kepenkleri kapanmış gibiydi.
Ancak takım hala 11. sırada, New Orleans Pelicans‘ın yarım maç arkasında Play-In takibini sürdürüyor. Burada da aslan payını kesinlikle Anfernee Simons almalı.
Anfernee Simons’ın takımın yıldızları yokken koyduğu yüreği takdir etmemiz gerekiyor. Son 27 maçta 23.4 sayı – 5.8 asist ortalamalarıyla oynayan şutör guard, yay gerisinden maç başına 10.4 şut deneyerek %42 ile isabet buluyor. Bu volümle atarken yakaladığı yüzde gerçekten çok etkileyici.
Lillard’ın da yokluğuyla beraber takımın birincil yönlendiricisi konumuna gelen Anfernee Simons’ın gelişimini devam ettirerek oyununa yeni katmanlar eklemesi, Blazers’ın geleceğine umutla bakabilmesine yol açıyor.
Henüz 22 yaşında olan Simons’ın yay gerisinden bu şekilde tehdit oluşturmaya devam ettiği ve skorerliğini keskinleştirdiği sürece ligin önemli oyuncularından biri olacağı kesin.
Desmond Bane, Memphis Grizzlies
NBA’de 2. sezonunu geçiren Desmond Bane, bu sezonun en büyük sürprizlerinden biri olan Memphis Grizzlies‘ın tam zamanlı ilk 5 başlayan oyuncularından biri. Çıktığı 64 karşılaşmanın 64’üne de ilk 5 başlayan Bane’in dakika ortalaması da 22.3’ten 30.1’e fırladı.
İlk senesinde daha çok sabit şutör olarak görev yapan 2020 draft’ının 30. sıra seçimi, bu sezon oyununa çok daha fazla şey katmayı başardı. Topu yere vurabilen ve pick & roll’leri etkin şekilde yönetmeye başlayan oyuncu, hücum yönlendirme alanında da seviye atladı. Sayı ortalaması 9.2’den 17.8’e, maç başına denediği üçlük sayısı da 4’ten 7’ye fırladı. Yay gerisinden yüzdesi bu artışa rağmen %41 gibi etkileyici bir seviyede.
Geçtiğimiz sezon boyalı alanı zorlama konusunda eksik kalan Bane, bu yıl çembere atak etme ve savunmayı delme açısından da çok iyi bir sezon geçiriyor. Takımın yıldızı Ja Morant’in de çember üzerinde büyük tehdit oluşturan bir oyuncu olduğu düşünülünce Memphis’in hücumunun bu kadar çeşitli ve akan bir hücum olmasının sebepleri daha net anlaşılıyor.
An itibarıyla Batı Konferansı’nda 2. sırada bulunan Grizzlies, playoff’lara favori ve iddialı şekilde girecek. Genç ve henüz çok tecrübesi olmayan kadronun playoff’ta neleri başarabileceği büyük merak konusu. Ancak her şeyden önemlisi kadronun beraber oynayarak tecrübe kazanması ve daha iddialı olacakları gelecek seneler için pişmesi.
Mikal Bridges, Phoenix Suns
NBA’de 4. sezonunu geçiren Mikal Bridges, Phoenix Suns‘ın konferansın son sıralarından NBA Finalleri’ne kadar uzanan yolculuğundaki en önemli oyunculardan biri. Hiçbir zaman belli defektleri yüzünden bir yıldız seviyesinde oynamasa da, belli bir seviyeden asla düşmedi ve istikrarını her zaman korudu. Zira Bridges, 2018-19 sezonunda lige girdiğinden beri tek bir maç dahi kaçırmadı.
Bridges’ın en önemli özelliği işin savunma kısmında yaptığı etki. Uzun kolları ve bacakları sayesinde toplu oyunculara hayatı zindan eden kanat; topsuz oyunda da pas kanallarına yaptığı baskı ve zayıf taraftan getirdiği yardım savunmalarıyla fark yaratıyor.
İşin hücum kısmında da sabit şutör olarak yüzdeli isabet bulan isim, zaman zaman close-out savunmasına yaptığı ataklarla kendine ve takım arkadaşlarına da pozisyon hazırlayabiliyor. Ancak Bridges’ın tavanını kısıtlayan şey de burada başlıyor.
Top elindeyken rakip takımlara çok büyük tehdit oluşturamayan oyuncu, topu yere birkaç saniyeden fazla vurduğunda da su kaynatmaya başlayabiliyor. NBA’de de artık topla yeterince tehdit oluşturamayan oyuncuların tavanı bir noktada kısıtlanıyor.
Ancak bu defektler Mikal Bridges’ın NBA’in en iyi rol oyuncularından biri olduğu gerçeğini de asla değiştirmiyor. Toplu oyununa da atlatacağı 1-2 seviyenin ardından Bridges’in şampiyon bir takımın en iyi 3. veya 4. oyuncusu olmaması için hiçbir sebep yok.
Tyrese Maxey, Philadelphia 76ers
NBA’de henüz 2. senesini geçiren oyuncu, bu sezon başında yaşanan Ben Simmons skandalı sonrasında kendisini hiç beklemediği kadar yoğun bir rolde buldu. Takas döneminde James Harden’ın takıma dahil olduğu sürece kadar da bu rolün altından kalkmış gözüküyordu.
Maxey, neredeyse geçen senenin 2 katı fazla şut deneyerek yüzdesini arttırmış durumda. Yayın gerisinden de geçen sene maç başına 1.7 şut deneyerek %30’la isabet bulurken bu sezon 3.7 şut deneyip %41 isabet yüzdesi yakalamış durumda.
Sayı ortalamasını da 8’den 17.4’e çıkardı. Neredeyse her majör istatisikte geçen seneye göre 2 katına çıkan oyuncu, Sixers‘ın bu sezon Ben Simmons’tan faydalanamadığı dönemde üst sıralarda kalmasında büyük rol oynadı.
Normalde o fizikte 2. senesindeki bir oyuncunun rolünün bir anda bu kadar artması ters teper ve oyuncu uyum sağlama konusunda büyük sıkıntılar yaşar. Fakat Maxey bu süreci olabildiğince hasarsız atlatmayı başardı.
James Harden Sixers forması giymeye başladığından beri Maxey’in verimi daha da arttı. Harden ve Embiid gibi yer çekimi çok büyük 2 oyuncuyla beraber oynamak takımdaki bütün oyunculara zaten büyük bir konfor alanı sağlıyor. Maxey de hem topu yere vurabildiği için hem de yüksek yüzdeyle üçlük bulabildiği için yeni düzende çok daha değerli hale geldi.
Harden ile beraber oynadığı 7 maçta 20.7 sayı – 2.7 asist ortalamaları tuttururken saha içinden ve yay gerisinden de %57 gibi etkileyici bir yüzdeyle isabet buluyor. Bu şekilde şut sokmaya devam ettikçe Maxey, tüm savunma defektlerine rağmen Sixers’ın sezonunun geri kalanında büyük önem arz edecek.
Reggie Jackson, Los Angeles Clippers
NBA’de 11. sezonunu geçiren Reggie Jackson, biraz da Los Angeles Clippers’ın eksiklerinden dolayı ilk defa bu kadar büyük rol aldığı bir takımda mücadele ediyor.
Geçtiğimiz sene Clippers’ın playoff yolculuğunda en önemli 2. oyuncu konumunda bulunan Jackson, 17.8 sayı – 3.4 asist – 3.2 ribaund ortalamarıyla geçirdiği playoff’ta yayın gerisinden de %40 ile isabet bulmuştu. Geçtiğimiz seneye kadar modern NBA’e pek uyum sağlayamamış verimsiz bir benç skoreri konumunda olan oyuncu, bu playofflar ile birlikte bir şeylerin değişeceğinin sinyallerini vermişti.
Yine de ben şahsen ilk 5 başlayıp takımın en önemli 2-3 oyuncusundan biri olan Reggie Jackson fikrine çok ısınamamıştım. Fakat bu sene çıktığı 65 maçın 65’ine de ilk 5 başlayan kısa, 17.1 sayı – 4.8 asist ortalamarıyla mücadele ederken kariyerinin de en fazla süre aldığı sezonunu yaşıyor.
Yüzdeleri buna bağlı olarak biraz düşüş göstermiş olsa da Kawhi Leonard ve Paul George’un yokluğunda takımda en çok sorumluluk alması gereken oyuncunun o olması, bunu gözardı etmeme sebep oluyor. Şu an Clippers tüm eksiklerine rağmen Play-In potasında bulunabiliyorsa bunda kesinlikle en büyük pay Reggie Jackson’ın.