by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
2021 Draft’ı büyük beklentilerle gelen bir sınıf oyuncuya sahne olmuştu. Özellikle ilk 5 sıra seçiminin çok potansiyelli olduğu ve gelecekte NBA’e damga vuran yıldızların yetişeceği belliydi.
19 Ekim’de başlayan NBA sezonunun yarısından fazlası geride kalmışken gelin şu ana kadar ligde performanslarıyla en çok dikkat çeken 10 çaylağı beraber inceleyelim.
Konferansın 3. sırasında bulunan Golden State Warriors için Jonathan Kuminga artık sadece takıma oturan bir parça değil, Warriors’ın parlayan oyuncularından biri. Draymond Green’in sakatlığının da etkisiyle artan rolünün altından çok iyi kalkan kanat oyuncu, son 17 maçında ortalama 25.3 dakika süre alarak 15.1 sayı – 4.8 ribaund ortalamaları tutturdu. Kuminga bu süreçte saha içinden %55, yayın gerisinden de %35 ile isabet bulmayı başardı.
Aldığı dakikaların neredeyse yarısını kısa beşin uzunu olarak alan Kuminga; topsuz oyundaki katlarıyla, ikili oyunlar sonrası çember üzerinde oluşturduğu tehditle, hızlı hücumlardaki etkiliğiyle ve hücum ribaundlarına yaptığı baskıyla kendine büyük bir rol edindi.
9. Alperen Şengün, Houston Rockets
2021 NBA Draft’ında 16. sırada Houston Rockets tarafından seçilen temsilcimiz, lige uyum sağlama konusunda beklentileri aştı. Beşiktaş’ta gösterdiği ve iyi olduğu şeyleri aynı şekilde yapan oyuncu, eksik olduğu noktalarda da gelişim gösteriyor.
Pasörlüğü, basketbol zekası ve sırtı dönük oyundaki fundemental’ı ile zaten hücumda fark yaratan Alperen, oyununa işin savunma kısmında da birkaç şey eklemiş gibi gözüküyor.
Hızlı ve fizikli toplu oyuncuları savunma konusunda hala sıkıntı yaşasa da pas kanallarına baskı ve yardım savunması kısmında gelişme gösterdiği bir gerçek.
Alperen’in sezon başından beri en çok sıkıntı yaşadığı konu ise aldığı dakikaların azlığıydı. Temsilcimiz sezon genelinde 19.4 dakika ortalamayla oynuyor. Ancak All-Star arasının ardından çıktığı 9 maçın son 3’ünde ilk 5 başlayan uzun, aldığı dakikaların sayısını 23.1’e çıkardı. İkili oyunlar sonrası etkinliğini de iyice arttıran Alperen, şut menzilini de yay gerisine çıkarabilirse hücum için komple bir paket olacak.
8. Herbert Jones, New Orleans Pelicans
Bir 2. tur seçiminin NBA takımlarında rotasyona girişini, yükselişini ve yer buluşunu izlemek her zaman çok keyiflidir. CJ McCollum’un da eklenmesiyle an itibarıyla Play-In yarışında avantajlı konuma geçen New Orleans Pelicans‘ta Herbert Jones’un oyunun iki yönüne de verdiği katkı bize bu deneyimi sunuyor.
Birkaç pozisyonu savunabilen, topu yere vurabilen ve hücumda gerektiğinde karar verebilen, kazanmak için gereken küçük şeyleri yapmaktan çekinmeyen oyuncu; şampiyon bir takımın tam istediği tarzda bir rol oyuncusu.
Hücumda düzenli şekilde skor katkısı verebilen bir oyuncu olması çok mümkün gözükmese de Jones, basketbol zekası ve oyun motoruyla öne çıkıyor. İstatistik kağıdına yansımayan ancak takıma çok şey katan tonla faydası, onu çok değerli bir oyuncu haline getiriyor.
İşin hücum kısmında kendisine daha ne kadar şey katabileceği onun tavanını belirleyen nokta olacak. Ancak şu anki haliyle de NBA’de değerli bir rol oyuncusu olacağı kesin.
7. Ayo Dosunmu, Chicago Bulls
İkinci tur oyuncular için yukarıda söylediğimiz şeylerin hepsi Ayo Dosunmu için de geçerli. Herkesin beklentilerini aşarak Doğu Konferansı’nın en iddialı takımlarından biri haline gelen Chicago Bulls, bunu aynı zamanda birçok sakatlık problemi yaşarken başardı. Patrick Williams, Zach LaVine, Lonzo Ball, Alex Caruso gibi önemli oyuncular birçok maç kaçırdı. Bulls’un bunlara rağmen üst sıralarda kalmasında ise aslan paylarından biri kesinlikle Ayo Dosunmu’nun.
Son 26 maçın 26’sına da ilk 5 başlayan oyuncu ortalama 36.7 dakika sahada kaldı. Bu durum, sezon ilerledikçe rolünün ne denli arttığını kanıtlar nitelikte. Bu süreçte 11.7 sayı – 3.9 ribaund – 6.1 asist ortalamaları tutturan Dosunmu; saha içinden %54, üçlük çizgisinde ise %39 gibi etkileyici yüzdelerle bunu başarıyor.
Savunmadaki katkısıyla öne çıkan ancak hücumda da gerektiğinde ikincil yönlendirici olarak görev alabilen kısa, oluşturduğu üçlük tehditiyle ve bunları yaparken asla topu eline yapıştırmamasıyla çok değerli bir oyuncu haline geliyor. Bu özellikleri aynı zamanda onu DeMar DeRozan, Zach LaVine gibi oyuncuların yanında oynayabilecek bir oyuncu haline getiriyor.
Dosunmu, bu sezon Bulls takımı için resmen bir tutkal işlevi görüyor ve sezonun ikinci yarısında yaşadığı değişim, herkese daha fazlasının nasıl olacağını merak ettiriyor.
6. Jalen Green, Houston Rockets
All-Star arasının ardından büyük bir gelişim gösteren Jalen Green, bu süreçte oynadığı 9 maçta 20.6 sayı – 3.6 ribaund – 3.7 asist ortalamaları tutturdu. Maç başına 7.3 üçlük deneyen oyuncu, %34 ile isabet buluyor ve bu alanda bir nebze olsun istikrar sağlayabilmiş durumda.
Kendi şutunu yaratabilen, içeriden dışarıdan skor üretebilen, pick&roll yönetmeyi iyi beceren kısa oyuncu; sezon genelinde yaşadığı istikrar problemi sebebiyle biraz beklenti aşağısında kalmıştı diyebiliriz. Ancak son dönemde yaşadığı gelişim bize onun ne denli tehlikeli bir skorere dönüşme ihtimalinin olduğunu tekrar hatırlattı.
Ligin en kötü takımlarından biri olan ve yakın gelecek için iddiası bulunmayan Houston Rockets kadrosu, Jalen Green tarzı oyuncuların bir türlü oyun disiplinini yakalayamasına sebep olabilecek bir kadro. Green’in bu ortamdan kendini basketbola adayarak düşüşleri minimize edip çıkıp çıkamayacağı da onun tavanını belirleyen noktalardan biri olacak.
5. Franz Wagner, Orlando Magic
NBA’in zayıf ekiplerinden birinde zayıf bir kadroyla mücadele etmek zorunda kalan Franz Wagner, çaylak oyuncular arasında toplamda 1000 sayıyı aşmış tek isim. Wagner, Magic’in bulduğu sayıların %15’ine imza atıyor. Örnek oluşturması için MVP adaylarından Ja Morant, bu sezon Memphis Grizzlies‘ın sayılarının %19’unda başroldü.
Çaylaklar arasında hem sayı hem ribaund hem asist hem de üçlük yüzdesi kategorilerinde ilk 10’da bulunan Wagner, hücumdaki efektifliğiyle ön plana çıkıyor. İkili oyunlar sonrası çok verimli olabilen oyuncu, yay gerisinden yarattığı tehditle de takım arkadaşlarına alan sağlıyor.
Basketbol zekası çok yüksek olan oyuncu; topu yere vurabilen ve dribbling üstü veya sabit olarak şut atabilen bir forvet-uzun olarak fark yaratmayı başarıyor. İşin savunma kısmında da sahada varlık gösterebilen Wagner’in boyalı alanda da büyük tehdit oluşturmaya başlaması demek onun tavanının da gökyüzüne yükselmesi demek oluyor.
4. Josh Giddey, Oklahoma City Thunder
Şubat ayında da Batı Konferansı’nda ayın çaylağı seçilen oyuncu, bunu 4. kez üst üste başarmış oldu. 2021 NBA Draft’ında 6. sırada Thunder tarafından seçilen Giddey, ilk yıllarında sorun yaşaması beklenen ve daha çok ham olduğu söylenen bir oyuncuydu. Sezon başında bu görüşte haklı çıkılsa da genç oyuncunun zaman geçtikçe bizi yanılttığını ilk cümledeki bilgiden bile söyleyebiliriz.
Şu anda çaylaklar arasında maç başına en çok asist yapan oyuncu olan Giddey, bunu Thunder gibi ligin zayıf kadrolarından birinde başarıyor. Çok hızlı olmasa da ayak hareketleri ve yön değiştirme yeteneğiyle savunmacılarına zor anlar yaşatabilen genç oyuncu, işin defans kısmında da takım savunmasına katkı verebildiğini gösterdi.
Triple-double yapan en genç oyuncu ünvanını da eline alan Giddey, üst üste 3 maçta triple-double yaptığı inanılmaz bir döneme de imza attı. Basketbol zekası ve saha içindeki liderliğiyle işin hücum kısmında büyük fark yaratan oyuncu gelişime inanılmaz açık.
Giddey hakkında can sıkan nokta ise sakatlıktan dolayı son 7 maçını kaçırması. Sakatlığın 2 hafta kadar daha uzaması söz konusuyken Thunder, sezonun geri kalanında risk almamak için Giddey’i oynatmamayı bile tercih edebilir.
3. Scottie Barnes, Toronto Raptors
Scottie Barnes, sezon başındaki kadar saf bir skorer istatistikleri tutturamasa da hala sayı, asist ve ribaund kategorilerinde çaylaklar arasında ilk 5’te bulunuyor. Oyunun iki yönünde de bize etkileyici anlar izleten Barnes, birden fazla pozisyonu savunabiliyor.
Barnes aynı zamanda ikilli oyunlar sonrası 4’e 3’lerde çok çabuk ve verimli karar verebilmesiyle dikkat çekiyor. Geçiş hücumlarında da büyük tehdit yaratan forvet, hücumda genel skorerlik özellikleri açısından muhteşem olmasa da potansiyel vaat ediyor.
Basketbol zekası ve oyuna olan doğal uyumuyla bize Draymond Green, Scottie Pippen gibi oyuncuları hatırlatan Barnes, ileride şampiyon bir takımın 5 pozisyonu da savunabilen ve hücumda 2. opsiyon olabilecek bir oyuncusu olabilir.
Oyuncunun bir nebze eksik kaldığı kısımlar ise istikrarsız şutu ve yay gerisinden hem denediği şut sayısının azlığı hem de yüzdesinin düşüklüğü. Şutunu da belli bir istikrara çıkarırsa gerçekten Barnes için tavan gökyüzü.
2. Cade Cunningham, Detroit Pistons
Sezona bir nebze olsun yavaş giren draft’ın bir numarası, son 11 maçta 22.1 sayı – 7.5 ribaund – 6 asist ortalamarıyla oynuyor. Bu dönemde 6 maçta takımıyla galibiyet sevinci de yaşayan Cade, sezon başında yay gerisinden hücum şekillendirmeye biraz takık gözüküyordu. Ancak son dönemde boyalı alanı da zorlamaya başlayan oyun kurucu, hücumuna daha fazla çeşitlilik katmayı başarmış gözüküyor.
Oyun olgunluğu, yönlendiricilik, yaratıcılık, pasörlük ve kendine şut yaratma konularında sınıfının en iyilerinden biri olan Cade, oyunun her alanına verdiği katkıyla bir takıma liderlik edebileceğinin sinyallerini veriyor. İşin savunma kısmında da tavanı yüksek olan oyuncunun hala oyununa katması gereken birkaç şey var.
Daha fazla çizgiye gitmenin bir yolunu bulması gereken Cade, bir sonraki seviye için daha verimli bir pasör ve oyun yönlendirici olmalı. Ancak üçlük istatistiğinde lig sonuncusu olan Detroit Pistons da işleri Cade için kolaylaştırıyor diyemeyiz.
Bu tarz kötü kadrolara düşen yetenekli oyuncuların belli bir oyun eforunu ve oyun yoğunluğunu istikrarlı şekilde sahaya yansıtması mental olarak ilk senelerinde zorlasa da Cade’in All-Star arasından sonra bunu başarabildiğini görüyoruz. Eğer yukarıda saydığımız özelliklerini keskinleştirir ve sezon geneline yaymayı başarırsa bir All-Star olmaması için hiçbir sebep yok.