by Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Rusça, Hırvatça, İngilizce, İtalyanca ve Yunanca biliyor, enternasyonal bir aileye sahip ve Harvard’da okumayı reddedip kendisini basketbola adamış hayli ilginç biri…
Avrupa basketbolunun nevi şahsına münhasır koçları saymakla bitmiyor fakat Andrea Trinchieri, tüm bu koçlar arasında başı çeken isimlerden biri.
Trinchieri hem saha içinde hem de saha dışında dikkat çekici, ilginç bir figür fakat bu ilgi çekici durum, onun genlerinde yer alıyor zira aile bağları da bir hayli ilginç deneyimli çalıştırıcının. Sanki farklı kültürler, bir süzgeçten geçirilerek damıtılmış ve onun vücudunda hayat bulmuş gibi.
Trinchieri, 2012 yılında Sırbistan basınından MVP.rs’e verdiği bir röportajda aile bağlarından söz etmiş ve hayli ilginç bir tabloyu, röportaja göre akıcı bir Sırpça ile şöyle anlatmıştı:
“Annem Hırvatistanlı, büyükannem Karadağlı. Babam Amerikalı, büyükbabam ise İtalyan. Harika bir karışım. Bunun hayatım boyunca bana faydası çok oldu.”
Sahada bu durumun Trinchieri’ye büyük fayda sağladığını onun yakın geçmişteki kariyerini takip eden herkes söyleyebilir gibi gözüküyor. Trinchieri, tırnaklarıyla kazıyarak inşa ettiği kariyerinde en alt seviyeden en üst seviyeye kadar adım adım yükselerek bugün bulunduğu noktaya erişti.
İtalyan çalıştırıcı, 20’li yaşlarının sonuna doğru, 1990’lı yılların ortalarından itibaren Serie D seviyesinde çalışmaya başladı ve burada, Milano ekibi San Pio X’nun başında üst üste Serie D şampiyonlukları yaşadı.
Daha sonrasında Magenta ve hemen ardından Olimpia Milano seviyesine çıkan Trinchieri, Milano’da hem genç takımlardan sorumlu antrenördü hem de yardımcı antrenörlük görevini üstleniyordu. Bu dönemde Attilio Caja’nın yardımcılığını yapan Trinchieri’nin görevinden ayrılması da Caja’dan dört gün sonra, kısa bir süre içerisinde oldu. Trinchieri artık baş antrenörlük kariyerinde yeni bir yelken açmaya ve tırnaklarıyla kazıyarak yükseleceği yolda yeniden başlamaya hazırdı.
Henüz 35 yaşındaydı ve fazlasıyla iştahlıydı.
O dönemde İtalya’da üçüncü lig seviyesinde yer alan Serie B’de Triboldi Soresina’dan teklif alan Trinchieri, kısa süre içerisinde takımını bir üst seviyeye taşıyarak daha fazlasını yapmaya hazır olduğunu gösterecekti. Trinchieri’nin Soresina’sı henüz ikinci sezonunda Serie A2 bileti almayı başarmıştı.
Kulüpte geçirdiği üçüncü sezonun ardından görevinden ayrılan Trinchieri, JuveCaserta’dan teklif alsa da 2007 yılı Kasım ayı sonunda görevinden alındı. Buna rağmen Trinchieri, çoktan dikkatleri çekmeyi başarmış bir antrenördü ve kişiydi. Basketbol dışındaki zevkleri onu küresel bir figür yapmıştı. Nisan 2007’de kendisiyle ilgili NY Times’ta bir haber gündeme gelmiş ve o da global basın ile bu vasıtayla tanışmıştı.
Her ne kadar bu haberin temelinde basketbol değil Milano’daki evine yaptırdığı tasarım olsa da Trinchieri, NY Times’a yaptığı açıklamada basketboldan ve kendi kariyerinden de söz ediyordu. O dönem 38 yaşında olan ve New York’u çok sevdiğini anlatan Trinchieri, “Harika bir işim var ama çok stresli. Hayatımın çoğu, salonda veya yolculukta geçiyor” diyordu.
Trinchieri, yine aynı röportajda koçluk yapmaya nasıl karar verdiğini şöyle açıklıyordu:
“Küçükken tek yapmak istediğim basketbol oynamaktı ama yüksek seviyelerde oynayamayacağım en başından belli oldu. O yüzden basketbola yakın kalmak için koçluk yapmanın iyi bir yol olduğunu düşündüm.”
Neticede koçluk basamaklarını da bir bir tırmanmaya devam ediyordu fakat JuveCaserta’dan kovulması ile bu durum sekteye uğramıştı. Buna rağmen Parkelere kısa bir süre uzak kaldıktan sonra 2008-2009 sezonunda Veroli Basket ile İtalya’da ikinci lig seviyesine geri döndü Trinchieri.
Veroli Basket’te elinde ilginç bir takım vardı Trinchieri’nin fakat bu takımın en çok dikkat çeken yüzlerinden biri, sonraları gerçek bir Avrupa efsanesi hâline de gelen Kyle Hines’tı. Hines’ın yanı sıra Roberts Stelmahers’e de sahip olan Trinchieri’nin öğrencileri, Lega 2’de normal sezonu ikinci sırada tamamladıktan sonra playofflarda can sıkıcı bir tur ile ilk turda elendi.
Fakat o takım, Lega 2 Kupası’nı kazanmıştı ve Trinchieri, burada yılın antrenörü seçilerek kendisini yine göstermişti.