by Sopan Deb / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 23 Aralık 2022 tarihinde The New York Times‘ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA’de faul kavramı hiçbir zaman belli kalıplarda sıkışıp kalmadı. Oyuncular oyunu geliştirdikçe, maç yönetimleri de buna uygun şekilde evrimleşiyor.
Dr. James Naismith, basketbol oyununu icat etti ve 1892 yılında 13 kural yayınladı. Naismith, bir kuralda “rakibe karşı omuz kullanmak, rakibi tutmak, itmek, çelme takmak veya vurmak izin verilmeyen hareketlerdir.” diye belirtti ve bu hareketleri “faul” olarak tanımladı.
Bundan 100 yıl geçtikten ve oyun birkaç kere yenilendikten sonra bu tanım, neredeyse aynı kaldı. Naismith’in faul kuralları ise evrimleşmeye devam ediyor. “Vurmak” ya da “itmek” tam olarak nasıl tanımlanır ki?
Faul, fauldür. Faul olmadığı zamanlar da vardır. Ya da belli tip fauller vardır. Ya da yoktur. 1984 NBA Finalleri sırasında Boston Celtics oyuncusu Kevin McHale, Los Angeles Lakers‘tan Kurt Rambis’i yere yaptığı faulle yere yığmıştı. O zamanlar bu, normal bir fauldü. Sportmenlik dışı değildi, oyundan atılmaya sebep olmuyordu ya da ceza alınmıyordu.
NBA, kural kitabında faulün genel tanımını olabildiğince değiştirmemeye çalıştı. Yeni çeşitler eklendi -Sportmenlik dışı faul 1990’larda uygulanmaya başladı-, hakemlerin oyunu kabul ediş stili basketbol değiştikçe uyarlanmaya çalışıldı.
Sportmenlik dışı fauller
1984 NBA Finalleri 4. maçında Kurt Rambis, hızlı hücumda topu aldı ve turnike atmaya gidiyordu ancak çembere varamadı. Kevin McHale ise onu boynuna eliyle hamle yaptı, Rambis’i yere serdi. Bu tehlikeli sekans iki takımın da bençlerinin ayağa kalkmasına sebep oldu. O dönemin ne kadar fiziksel oynandığını gösteren sembolik bir pozisyondu.
“O faul, bir sürü kural değişikliğinin başlangıcı oldu.” diyor an itibariyla Lakers‘a özel danışmanlık yapan Rambis.
1990-91 sezonundan önce NBA, bazı fauller için verilen cezaların yükünü arttırdı. Eğer bir oyuncu bilinçli olarak sert bir faul yaptıysa bu, sportmenlik dışı olarak değerlendirilecekti. Oyuncu maçtan atılmayacak fakat faule maruz kalan takım 2 serbest atış kullanıp topu kenardan oyuna sokma hakkına sahip olacaktı.
“Karşısındaki insana ne olduğunu u önemesemeden yapılan bu saçma sapan fauller umarım daha az yaşanır.” dedi zamanın önemli hakemlerinden Rod Thorn. “Bu iş gittikçe çığrından çıkıyor.”
Rambis, McHale için “ucuz kahraman” yorumunda bulundu ve o hareketten sonra yapmak istediğini yapsa şu an muhtemelen hapiste olacağını söyledi. Rambis’in siniri zamanla geçti ve şu anda McHale’e karşı bir kin ya da nefret hissetmediğini belirtti.
“Kevin’in kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Olay, onun tahmin ettiği gibi sonuçlanmadı. Biz, oyuncuların turnike atmasını engellemek için hep sert fauller yapardık. Şanssız bir andı.” diyor Rambis.
Şutör, İniş Yaptı (Zaza Pachulia Kuralı)
2017 Konferans Finalleri’nde Kawhi Leonard, Zaza Pachulia savunmasında köşeden bir şuta kalktı. Pachulia, Leonard’a o kadar yakındı ki Leonard oyuncunun ayağına iniş yaptı ve o maçta ikinci kez bileğini burktu. Spurs koçu Gregg Popovich, bu hareketi “tehlikeli” ve “sportmenliğe aykırı” olarak tanımladı.
Bu olaydan sonra NBA, amiyane tabirle “Zaza Kuralı”nı tanıttı. Eğer bir savunmacı, şutöre yere düşmesi için yeterli alanı vermiyorsa hakemler sportmenlik dışı faul çalabilecekti.
Pachulia’ya normal bir faul çalınmıştı. Leonard çizgide 2’de 2 attı ancak serinin geri kalanında oynamadı ve Golden State, Spurs‘ü süpürdü.
2020 sonbaharında Pachulia, katıldığı bir podcast programında Leonard’ın sakatlığı için “şanssız bir kazaydı” yorumunu yaptı ve çok kötü hissettiğini söyledi.
“Ben de bir sporcuyum. Çocuklarım spor yapıyor. Kimsenin böyle bir şey yaşamasını istemem.” dedi Pachulia.
Hakem eğitmeni Monty McCutchen, artan şut frekansı ve özellikle stepback şutların önem kazanmasıyla o olaydan önce de bu kural değişikliğinin gündemde olduğunu söyledi. Oyuncular geriye çekilerek şut atsa da şut mekanikleri onların öne düşmesine sebep oluyor, bu yüzden de yeterli alan da sağlanması gerekiyor.
Elle Müdaheleler Kısıtlanıyor
20. yüzyılın büyük kısmında basketbol uzunların oyunuydu. Savunmacıların elle müdahele ederek rakibi yavaşlatma hakkı vardı. Bu da kısa oyunculara dezavantaj yaratıyordu. 1990’ların Michael Jordan ve Scottie Pippen önderliğindeki Chicago Bulls‘u, NBA’in evdeki hesaplarının çarşıya uymamasına sebep oldu.
1994 yılına gelindiğinde Jordan ve Pippen, beraber 3 şampiyonluk kazanmıştı ancak Jordan emekli olmuştu ve ligin yeni bir yıldız dış oyuncusuna ihtiyacı vardı. NBA, hakemlerine üçlük çizgisinin yakınlarındaki el hamlelerine daha çok faul çalmaları talimatını verdi. Bu, kısa oyuncuların skor üretmesini kolaylaştıracaktı.
“Hücumlar için bu, harikaydı ancak savunmaların buna adapte olması zaman alacaktı. Temas kurmaya sürekli ihtiyaç duyduğumdan değil, sadece bir şeyi uzun süre yaptıktan sonra yapmamaya alışmak zor oluyor.” dedi Pippen bu konuda.
Bu kural değişikliği yeterli istikrarı gösteremedi. 2004-05 sezonuna kadar bazı çeşitlerde el kullanımına izin verilmeye devam edildi. O yıl ise lig, hücum oyuncusuna yapılan neredeyse her hamleyi kısıtladı.
Maç başına bir takımın bulduğu sayı miktarı, bu kararın ardından 93.4’ten 97.2’ye fırladı. Kurallar gitgide hücum oyuncularına daha fazla avantaj sağlama yönünde evrildi. El temasının kısıtlanması, Stephen Curry gibi oyuncuların üçlük mesafesinden oyunu domine etmesine yol açtı.
Fizikselliği azaltan bu stil, eleştiri de aldı. Uzun yıllar ligin en sert ve iyi savunmacılarından biri olan Ron Artest, bu konuda şöyle düşünüyor:
“Eğer büyük ve güçlüyseniz, sizin bu özelliklerinizi elinizden almak istiyorlar. Bu yüzden de bütün kural değişikliklerini büyük ve güçlü oyuncuların aleyhine uyguladılar. Bu, dengesizlik yarattı.
Kural değişikliği onu etkilememişti: “Ben elit bir savunmacıyım. Benim oyunumu çok da değiştiremez.”
Hareket Özgürlüğü
2018-19 sezonundan önce NBA, elle kurulan temasları “hareket özgürlüğü”nü ön planda tutarak topsuz oyunculara karşı da kısıtladı. Şimdilerde oyuncular, rakibin eline koluna maruz kalmadan parkenin her yerine koşabiliyor ve hareket edebiliyor.
“Temas olayı o kadar güçlenmişti ki güç ve çabukluğa dayalı bir oyun olan basketbol, gücün daha ağır bastığı dengesiz bir hale gelmişti.” diyor McCutchen.
Curry veya Joe Harris gibi keskin şutörler, perdelerin etrafından geçerek boşluk yaratmaya çalıştığında rakip savunmacılar yavaşlatmak için temasta bulunamıyor.
Bu kural, hızlı oyuncuların avantaj kazanmasına yol açtı. Artık parkede topsuz şekilde hareket eden oyuncuları kovalamak çok daha zor.
“Reggie Miller Kuralı”
NBA tarihinin en iyi şutörlerinden biri olan Reggie Miller, uzak mesafeden şutlarda isabet bulurken aynı zamanda faule maruz kalma işinde ustalaşmıştı. Havadayken bacağını öne çıkararak savunmacının kendisiyle kuraldışı bir temasta bulunduğunu gösteriyordu. Bu hareket, rakip savunmacıların ve koçların delirmesine sebep olacak kadar etkili oluyordu.
2005’te emekli olan Miller’ın hem 90’larda hem de 2000’lerin başında rakibi konumunda bulunan Chris Webber, bu harekete değindi:
“3’lüğe kalktığında o şikayet ettiği bacak temaslarının hepsinin oluşmasına o sebep oluyordu.”
Yıllar boyunca oyuncular Miller’ın hareketini kopyaladı ve aynı sonucu aldı.
“Hakemlik yaparken yeni bir şeyle karşılaştığınızda gözünüz çabucak olayın ne olduğunu algılayamıyor. Reggi’nin oynadığı o dönemlerde oyuncuların hakemleri kandırmaya yönelik yaptığı o hareket iyice gözümüze çarpmıştı.” diyor McCutchen.
2012 yılında NBA, şut atarken bacağını kasıtlı şekilde öne çıkaran oyunculara hücum faul çalınmasına yönelik bir kural değişikliğine gitti.
Oyunun Doğasına Aykırı Hareketler
Son yıllarda James Harden ve Trae Young gibi NBA yıldızları; savunmacılarına yaslanarak, yana doğru zıplayıp temas kurarak ya da kollarını taktırarak faul almaya iyice adapte olmuştu. Onlara göre bu, yaratıcılıktı. Hakemlere teması başlatanın savunmacı olduğunu göstermeye çalışıyorlardı. Diğer oyuncular da zaman geçtikçe bu işi yapmaya başladılar. Ligin içinden ve dışından gelen eleştiriler, bu tarz bir basketbolun NBA’i izlenmez bir hale getirdiğini ve adil olmadığını savunuyordu.
Geçtiğimiz yaz NBA, bu tarz hareketleri “Oyunun Doğasına Aykırı Hareketler” olarak tanımladı ve hücum faul çalınmasını ya da düdüksüz geçilmesini sağladı. Bunun etkisi hemen hissedildi. Sezon başından beri bunu yapan birçok oyuncunun -özellikle Harden- faule maruz kalma frekansının azaldığını görüyoruz.
Utah Jazz oyuncusu Jordan Clarkson, bu değişimin savunmacıların ellerini daha rahat kullanabilmesine yol açtığını söyledi. Kendisine ellerini daha fazla kullanıp kullanmadığı sorulunca Clarkson “Tabii ki de. Her zaman.” diye yanıtladı.
Yılın Savunmacısı Ödülü’nün eski kazananlarından Draymond Green, bu yeni değişimin oyunu daha iyi hale getirdiğini savundu:
“NBA maçlarını izlemekten keyif alıyorum. Normal sürede 144-148 gibi skorlarla karşılaşmıyorum. Bu skorlar, muhteşem skorerlerin yarattığı bir etki değildi, her ne kadar ligde onlardan bulunsa da. Bu skorlar, 3’lük kovalayan ve faul almayı bilen oyuncuların bir ürünüydü. Oyun, şu an daha iyi durumda.
Şu an daha çok anlam ifade eden bir basketbol izlediğimizi düşünüyorum.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!