2022 EuroLeague Playoff: Her Takımın En İyi İkilileri

13/Nis/22 10:20 Nisan 13, 2022

Meliksah Bayrav

13/Nis/22 10:20

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Playoff heyecanının başlamasına az bir süre kala 8 takımın en iyi ikililerine göz atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

EuroLeague’de normal sezonun sonuna geldik. Bu da demek oluyor ki basketbolseverler için yılın en heyecanla beklenen anlarından birine yalnızca sayılı günler kaldı.

Playoff’larda normal sezonu en iyi şekilde geçiren 8 takım, Final Four biletini kapabilmek için birbirleriyle kıran kırana mücadeleler ortaya koyacaklar.

Adını Playoff etabına yazdırmayı başaran 8 takımda birçok önemli oyuncu performanslarıyla fark yarattılar. Yine de bu süreçte bazı isimler, sezon boyunca yaptıkları özel işlerle adlarını daha da fazla duyurmayı başardılar.

Basketbolda birbirleriyle uyumlu bir görüntü çizerek performanslarını yukarı taşımayı başaran ikililer her daim fark yaratmıştır. Bu sezon EuroLeague’de adlarını Playoff’a yazdırmayı başaran sekiz ekipte de bu durumun benzerlerini görebiliyoruz.

Yıllardır alışılageldik şekilde uyumlu görüntüler çizen uzun-kısa ikililerinin yanı sıra aynı anda sahada kaldıklarında takımlarının yarı saha hücumuna pozitif katkı sağlayan top yönlendirici ikilileri de öne çıktılar.

Eurohoops Fırın’dan:

Shane Larkin – Vasilije Micic: Anadolu Efes

Geçtiğimiz seneki EuroLeague şampiyonluğunun ardından bu sezona kadrosunda bazı değişimlerle başlayan Anadolu Efes‘te Shane Larkin ve Vasilije Micic ikilisi, tıpkı son 3 yıldır olduğu gibi ligin en önemli ikililerinden biri olmayı başardı.

Başantrenör Ergin Ataman yönetiminde lacivert-beyazlılar; kısaların yaratıcılığının fazlasıyla ön planda olduğu ve top yönlendiricilerin bolca karar verme özgürlüğüne sahip olduğu bir hücum kurgusuyla öne çıkıyor.

Koç Ataman’ın oluşturduğu bu yapıda Shane Larkin ve Vasilije Micic, üst düzey oyun kurucu yetenekleriyle ve skorer becerileriyle yıllardır olduğu gibi takımlarının parkede en çok fark yaratan ikilisi olmayı başardı.

Oyuncu tiplerine baktığımızda bu ikilinin sahada birbirleriyle çakışması muhtemel birçok yönleri var. Buna rağmen yıllardır birbirlerinin verimliliklerini düşürmeyecek şekilde parkede konumlanmayı başaran Larkin ve Micic, Playoff’lar öncesinde temsilcimizin en önemli kozlarının başında geliyor.

Nick Calathes – Nikola Mirotic: Barcelona

Avrupa basketbolu tarihinin en büyük oyuncularından biri olan Sarunas Jasikevicius’un başantrenörlüğünü yaptığı Barcelona, geçtiğimiz yıl kupayı finalde kaçırmasının ardından bu sene çok daha dominant bir görüntü ortaya koyuyor.

Bu 2 yıllık süreçte her daim iddialı bir kadroya sahip olan Barça, geçtiğimiz sezonki Final Four organizasyonunda Nick Calathes’in yarı finalde yaşadığı sakatlık ve Nikola Mirotic’in hayal kırıklığı yaratan performansı sebebiyle bu iki önemli oyuncudan beklediği verimi alamamıştı.

Katalan temsilcisinin rakiplerine nazaran fark yarattığı yegane nokta olan uzun rotasyonunda Nikola Mirotic, bu sezon özellikle sergilediği lider karakterle de fark yarattı. Nick Calathes ise uzunları devreye sokma konusunda üstün oyun kuruculuk becerileriyle adından söz ettirmeyi başardı.

Ligin en büyük MVP adayı olan Nikola Mirotic, normal sezonda her ne kadar etkileyici bir performans ortaya koysa da geçtiğimiz yıl Playoff etabından itibaren yaşadığı sorunlar halen akıllarda.

Bu noktada Nick Calathes, tüm üstün oyun kuruculuk yeteneklerine rağmen şutunda ciddi sorunlar yaşayabiliyor. Bu ikilinin Playoff’lardaki verimliliği, Barcelona için sezonun hangi noktada tamamlanacağı konusunda belirleyici olacak.

Kostas Sloukas – Tyler Dorsey: Olympiakos

sloukas 

Bir süredir ekonomik sıkıntıların da etkisiyle Playoff yarışından uzak kalan ve taraftarlarına hayal kırıklığı yaratan Olympiakos, bu sezon Georgios Bartzokas önderliğinde iddialı kadrosunun hakkını verdi ve çok daha rekabetçi bir görüntü ortaya koydu.

Fenerbahçe Beko’yla başarılarla dolu geçen serüveninin ardından 2 sene önce “yuvaya” dönen ve saha içi liderliğini üstlenen Kostas Sloukas, takımının şu ana kadarki büyük başarısında beklendiği gibi en ön plana çıkan isim.

Bu noktada Olympiakos kadrosuna büyük beklentilerle katılan bir diğer isim Tyler Dorsey, Maccabi formasıyla gösterdiği skorer performansın ardından yeni kulübünde de hücumun en önemli sürükleyicilerinden biri olmayı başardı.

Özellikle savunmasıyla fark yaratan Yunanistan temsilcisinde Dorsey, hücumdaki tüm büyük artılarına rağmen savunmadaki zaafları nedeniyle koçu tarafından zaman zaman maç sonlarında tercih edilmemişti.

Takımın açık ara en değerli top yönlendiricileri olan Kostas Sloukas ve Tyler Dorsey’in Playoff’larda ne kadar süre birlikte sahada kalabilecekleri, savunmaların çok daha ön plana çıkacağı bu etapta Olympiakos için en belirleyici noktalardan biri olabilir.

Mike James – Dwayne Bacon: AS Monaco

Kulüp tarihindeki ilk EuroLeague sezonunu geçiren AS Monaco, Sasa Obradovic‘in başantrenörlük koltuğuna geçmesinin ardından adeta başka bir boyuta geçti ve Playoff biletini alarak sezonun en etkileyici hikayelerinden birini yazdı.

CSKA Moskova’yla sorunlu ayrılığının ardından NBA yolcusu olan yıldız oyuncu Mike James, Brooklyn Nets serüveninde aradığını bulamamasının ardından sürpriz bir şekilde Monaco’yla sözleşme imzalamıştı.

Sezonun başlarında Zvezdan Mitrovic’le yaşadığı problemlerin de etkisiyle ABD’li yıldız beklenen verimliliğe ulaşamasa da Sasa Obradovic‘in gelişinin ardından performansını yukarılara taşımayı başardı.

Bu noktada takıma sezon ortasında katılan NBA patentli isim Dwayne Bacon, forvetten sahaya getirdiği skorerlik ve çembere atak edebilmesiyle AS Monaco’nun ligin en değerli hücum takımlarından birine evrilmesinde büyük pay sahibi oldu.

Tarihlerinde ilk kez Playoff’larda yer alacak olan kırmızı-beyazlılar, ligin en sert savunma yapan takımlarından biri olan Olympiakos ile eşleşti. Bu zorlu seride Mike James ve Dwayne Bacon’ın hücum verimlilikleri, Monaco için eşleşmedeki en kritik etmenlerden biri.

Sergio Llull – Walter Tavares: Real Madrid

Lige fazlasıyla etkili bir başlangıç yapan Real Madrid, liderliğin en büyük adaylarından biri olarak gözükmesine rağmen sezonun ikinci yarısında bazı ciddi sorunlar yaşamaya başladı ve zirve yarışının uzağında kaldı.

Bu noktada kadroya büyük umutlarla katılan Nigel Williams-Goss’un bir türlü beklenen performansa ulaşamamış olması, takımın kısa rotasyonundaki derinliğin iyice azalmasına ve Sergio Llull gibi yaşı ilerlemiş oyuncuların omuzlarındaki yükün artmasına yol açtı.

Yaşadığı çapraz bağları sakatlığının ardından eski görüntüsüne ulaşmakta sorunlar yaşayan Llull, bu sezon sürelerinin ve rolünün de artmasının ardından özellikle ligin ikinci yarısında değerli performanslar ortaya koydu.

Kadroya katıldığı ilk günden itibaren hem Real Madrid’in, hem de EuroLeague’in en önemli uzunlarından biri olmayı başaran Walter Tavares, ikili oyunlarda pas almasının ardından çember etrafındaki bitiricilik tehdidiyle takımının Playoff’lar öncesindeki en büyük kozlarından biri.

Son olarak ana rotasyonun parçalarından biri olan oyun kurucu Thomas Heurtel’in de kadro dışı bırakıldığını düşünürsek Sergio Llull’un çok daha fazla sorumluluk alması gerekecektir. Bu noktada Walter Tavares ve Llull ikilisinin uyumu, Real Madrid’in serüveninin hangi noktada sonlanacağı konusunda fazlasıyla belirleyici olacaktır.

Sergio Rodriguez – Shavon Shields: Olimpia Milano

Geçtiğimiz sezon Ettore Messina önderliğinde uzun yıllardır beklenen Final Four’un gelmesinin ardından Olimpia Milano, takımdan ayrılan oyunculara rağmen Nicolo Melli gibi önemli bir ekleme ve daha da yükselen hedeflerle yola çıktı.

Takıma büyük beklentilerle katılan Jerian Grant ve Troy Daniels gibi iki skorer kısadan neredeyse hiçbir katkı alamayan İtalyan temsilcisi, bu pozisyonda yaşı 35’e gelen Sergio Rodriguez ve Malcolm Delaney’i planlanandan çok daha aktif kullanmak durumunda kaldı.

EuroLeague’in en önemli oyuncularından biri haline gelen Shavon Shields, sakatlığı nedeniyle uzun süre parkelerden uzak kalmak durumunda kalmış olsa da geri döndüğünden beri sergilediği performanslarla hücumun en önemli sürükleyicilerinden biri oldu.

Playoff’lara girilirken takımın önemli skoreri Gigi Datome‘nin sakatlığı ve Dinos Mitoglou’nun doping testinin pozitif çıkmış olması, özellikle hücumda yükün Sergio Rodriguez ve Shavon Shields’ın omuzlarında iyice artacak olması anlamına da geliyor.

EuroLeague’in bu noktasında parkede oynanan her pozisyonun apayrı bir öneme sahip olacağını da düşünürsek bu ikilinin performansları, Final Four yolunda en belirleyici faktörlerin belki de başında gelecektir.

Scottie Wilbekin – James Nunnally: Maccabi Tel Aviv

Sezona Ioannis Sfairopoulos önderliğinde başlayan Maccabi; Jalen Reynolds, Ante Zizic, Keenan Evans ve James Nunnally gibi iddialı eklemelere rağmen lige beklentilerin fazlasıyla altında kalan bir başlangıç yaparak hayal kırıklığı yaratmıştı.

Bu başarısız tablonun ardından Sfairopoulos’la yollar ayrılırken yardımcı antrenör olarak kulüpte görev yapan Avi Even, kendisini bir anda başantrenörlük koltuğunda buldu. Kendisine ve takıma dair ümitler iyice azalmışken neredeyse hiç beklenmeyen bir başarıya da imza attı.

Sezon boyunca istenilen performansa ulaşamayan Ante Zizic, Jalen Reynolds, Keenan Evans gibi parçalar verimliliklerini üst seviyelere çıkarırken Avi Even’in hücum kurgusunda liderliği Scottie Wilbekin ve James Nunnally üstlendi.

Son yıllarda takımın ana top yönlendiricisi olarak görev alan Wilbekin, yeni koçuyla da farklı bir rol üstlenmezken son dönemde çok daha verimli bir yıldız haline evrildi. Bu noktada kendisinin en büyük yardımcısı ise ikinci top yönlendirici olarak parkeye birçok artı getiren James Nunnally oldu.

Onlarca farklı detaya sahip hücum setleri yerine birebirlerden yararlanmayı tercih eden, bireyselliğin ön plana çıktığı Maccabi için Playoff’larda işlerin nasıl ilerleyeceğini kestirmek zor. Yine de şu bir gerçek ki İsrail temsilcisi, eğer uzun yıllardır uzak kaldığı Final Four’a yeniden kavuşmak istiyorsa bu yolda Scottie Wilbekin ve James Nunnally’in performansları fazlasıyla kritik olacak.

Corey Walden – Deshaun Thomas: Bayern Münih

Geçtiğimiz sezon Jalen Reynolds ve Wade Baldwin önderliğinde Bayern Münih, kimsenin beklemediği bir şekilde adını Playoff etabına yazdırarak sezonun en ilgi çekici hikayelerinden birine imza atmıştı. Bu yılda da kendilerine dair beklentilerin pek fazla olmamasına rağmen tablo değişmedi.

Jalen Reynolds ve Wade Baldwin ikilisini kadroda tutamayan Koç Andrea Trinchieri’nin ekibi, kadrosunu yazın Augustin Rubit, Darrun Hilliard, Othello Hunter, Corey Walden, Deshaun Thomas gibi eklemelerle güçlendirmeye çalışmış olsa da başlangıçta bu oluşuma dair büyük soru işaretleri vardı.

Bir önceki sezona nazaran çok daha geniş bir rotasyon kullanmayı tercih eden Andrea Trinchieri, yine sihrini konuşturdu ve neredeyse kadrosundaki tüm oyunculardan büyük katkı aldı.

Bu yapıda ana top yönlendiricilik görevini üstlenen Corey Walden, her ne kadar fazla gösterişli istatistiklere sahip olmasa da takım arkadaşlarını işin içine dahil etme noktasında önemli işler yaptı. Uzun rotasyonunun en skorer ismi olan Deshaun Thomas ise hem şut, hem de alçak postta yarattığı skor tehdidiyle öne çıktı.

Adını bir şekilde Playoff’lara yazdırmayı başaran Alman ekibinde Corey Walden, bir süredir sakatlığı nedeniyle süre alamıyor. Onun sağlıklı dönebilmesi ve Deshaun Thomas’ın normal sezondaki performansını sürdürebilmesi, Trinchieri’nin ekibi için Barcelona eşleşmesinde hayati önem taşıyacak.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!