by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’de playoff etabının dördüncü karşılaşmasında temsilcimiz Anadolu Efes, sahasında Olimpia Milano‘yu ağırladı.
Baştan sona büyük çekişmeye ve fiziksel mücadeleye sahne olan müsabakada temsilcimiz Anadolu Efes, sahadan 75-70’lik skorla galip ayrıldı ve Real Madrid‘in ardından Final Four biletini kapan ikinci takım oldu: 3-1
Böylelikle üst üste üçüncü, toplamda ise beşinci kez adını Final Four’a yazdıran temsilcimiz, son yıllarda koç Ergin Ataman önderliğinde gelen bu büyük başarıyı da sürdürmüş oldu.
Bir önceki karşılaşmada 17 sayıyla fazlasıyla değerli bir hücum katkısı veren Alman uzun Tibor Pleiss, bu müsabakada performansını daha da arttırdı ve 25 sayılık performansıyla galibiyetin mimarı oldu. Maçı 25 sayı ve 6 ribaundla tamamlayan Pleiss, sezon içerisindeki sürelerinin de üzerine çıkarak tam 33 dakika sahada kaldı.
Öte yandan Sırp yıldız Vasilije Micic ise 20 sayı, 5 ribaund ve 4 asistle bu kritik zaferde büyük pay sahibi oldu. Maç boyunca denediği 7 üçlükten yalnızca ikisinde isabet bulsa da Micic, karar anlarında aldığı sorumlulukla öne çıkmayı başardı.
Öte yandan rakip Olimpia Milano‘da sakatlığı nedeniyle ilk 2 maçta sahada yer alamayan Gigi Datome, attığı 19 sayıyla takımının hücumdaki sürükleyicisi olsa da bu performansı galibiyet için yeterli olmadı.
Eurohoops Fırın, Anadolu Efes‘i Belgrad yolcusu yapan 4. ve son karşılaşmanın saha içi detaylarına göz atıyor:
Gigi Datome Faktörü
Serinin bir önceki karşılaşması olan üçüncü karşılaşmaya ilk iki maçtan farklı olarak Adrien Moerman ve Tibor Pleiss ikilisiyle başlayan Anadolu Efes, hücum kısmında yaşanan ciddi sıkıntıların ardından neleri değiştirmek istediğinin mesajını çok net olarak vermişti. Özellikle ilk yarıda adeta fabrika ayarlarına geri dönen ve sürekli tempoyu zorlayarak akıcı bir basketbol oynayan temsilcimiz, agresif Olimpia Milano savunmasını zor durumda bırakmayı başarmıştı.
Bu karşılaşmanın başlangıcında da bir farklılık yoktu. Yine Adrien Moerman ile Tibor Pleiss ikilisini aynı anda başlatan koç Ergin Ataman, bir önceki mücadelede Pleiss’tan önemli de bir skor katkısı almasının etkisiyle beklendiği gibi bir değişiklik yapmadı. İlk bölüme baktığımız zaman işler tam da deneyimli çalıştırıcının istediği gibi ilerledi.
Daha önceki üç analiz yazımızda da sezonun bu noktasında taktiksel açıdan geniş ve kapsamlı değişikliklerin yapılmasının pek mümkün olmadığından, koçların oyuna yaptıkları ufak dokunuşların belirleyici olabildiğinden bahsetmiştik. Geçtiğimiz karşılaşmada özellikle Elijah Bryant’la rakibin savunmadaki zayıf karnı Sergio Rodriguez’e zaman zaman atak eden temsilcimiz, fena da sonuç almamıştı.
Rakibin Anadolu Efes‘in belki de en büyük hücum silahı olan Vasilije Micic’i yıpratabilmek için onu Shavon Shields’la eşleştirmesi, Elijah Bryant’ın yine Sergio Rodriguez’le kalmasına yol açtı. İlk başta oyunu kısalardan zorlamak yerine Bryant-“El Chacho” eşleşmesine atak eden temsilcimiz, oyunu buradan yönlendirmeyi hedefledi.
Serinin ilk iki müsabakasını düşündüğümüzde yan parçalardan alınacak hücum katkısının Anadolu Efes için ne derece belirleyici olduğu çok açık. Krunoslav Simon ve Rodrigue Beaubois’nın da sakatlıkları nedeniyle forma giyemedikleri bir günde temsilcimiz için özellikle Elijah Bryant’ın önemi çok büyüktü.
ABD’li oyuncunun Sergio Rodriguez’in üzerine yaptığı ataklarda rahatça sonuç alabilmesi, Olimpia Milano savunmasının da eksilmesine ve yardım savunmasını devreye sokmasına yol açtı. Bu noktada 3. maçın kahramanlarından biri olan Alman uzun Tibor Pleiss, rakibin yardım rotasyonlarına karşı sağ forvette kendisini konumlandırarak boş atış için fırsat bekledi.
Pleiss’ın sağ forvetten denediği iki üçlük atıştan da isabet bularak maça etkili bir giriş yapması, koç Ergin Ataman için belki de olabilecek en iyi haberdi. Tibor Pleiss’ın tıpkı bir önceki karşılaşmada olduğu gibi skorer bir performans sergileyebilmesi, temsilcimizde işlerin tamamen kısaların üzerine kalmaması için fazlasıyla belirleyici bir konumda.
Öte yandan serinin üçüncü maçında takımın sayı potansiyeli en yüksek oyuncusu Shavon Shields’a birebirler üzerinden skor üretebilmesi için bolca pozisyon hazırlayarak başlayan Milano, erkenden gelen Elijah Bryant – James Anderson değişikliğiyle bu planını devreye sokamamıştı. Bu karşılaşmada ise durum değişti.
İlk bölümde skorer forvetine perde çıkışlarında bolca opsiyon hazırlamaya çalışan koç Ettore Messina, oyuncusunu bu sefer bitirici olarak değil, top yönlendirici olarak kullanmayı hedefledi. Shields’ı özellikle sol forvette perdelerden çıkararak top almasını sağlayan rakip takım, oyuncunun penetre becerisinden de faydalanarak meşhur köşe üçlüklerini devreye sokmanın planlarını yaptı. Bunu yaparken de serinin ilk 3 karşılaşmasında olduğundan daha farklı bir yöntem tercih etti.
Shavon Shields topsuz perdelerin ardından topu aldığı an köşedeki oyuncudan (genellikle Sergio Rodriguez) yukarı doğru hareketlenmesini isteyen koç Ettore Messina, böylelikle oradaki yardım savunmasını da yerinden oynatmış oldu. Ters köşede boşalan alana ise anında farklı bir oyuncuyu yönlendiren İtalyan temsilcisi, böylelikle aradığı boş köşe üçlüklerini de bulmayı başardı.
Bu noktada üçüncü maça ilk beş başlamasına rağmen savunma problemleri nedeniyle erkenden yerini James Anderson’a bırakan Elijah Bryant, her ne kadar hücumda sağlam bir başlangıç yapmış olsa da oyunun diğer tarafına bu etkisini yansıtamadı. Shields savunmasında rakip oyuncudan gelen topsuz perdelerde sürekli beklenenden kolay eksilen ABD’li oyuncu, rakibin köşe üçlüklerini rahatça bulabilmesinin en büyük nedenlerinden biriydi.
Basketbolda koçların oyuna müdahaleleri, ne yazık ki top çemberden geçmediği sürece pek bir anlam ifade etmiyor. Bu bölümde kendi hücum kurguları için fazlasıyla kritik olan köşe üçlüklerini bulmayı başaran Olimpia Milano, Ben Bentil ve Davon Hall’dan arka arkaya gelen boş atışlarda isabet bulamayınca skor üretmekte çok zorlandı.
Hal böyleyken rakip takımın imdadına yetişen nokta geçiş hücumları oldu. Normal sezon boyunca birçok savunma problemi yaşayan Anadolu Efes, doğal olarak ligin geçiş hücumu savunmasındaki en parlak ekiplerinde biri değildi. Özellikle ayaklarının yavaşlığıyla ünlü Tibor Pleiss ve Adrien Moerman’ın da parkede olması, savunma ribaundunun hemen sonrasında çabucak rakip yarı sahaya geçmeye çalışan İtalyan temsilcisine karşı bazı sorunların ortaya çıkmasına yol açtı.
Hücumda ise Adrien Moerman, Tibor Pleiss ve Elijah Bryant gibi yan parçalarından skor katkısı almayı başaran lacivert-beyazlı ekip, ilk çeyreğin devamında aynı etkiyi sürdürmekte zorlandı. Rakibin agresif switch (perde sonrası oyuncu değişimi) savunmasına karşı eşleşmelere atak etmek yerine zorlama birebirlere yönelen temsilcimizde bu konuda en öne çıkan isim Shane Larkin oldu.
Serinin 2-1’e gelmesinde belki de başrol oynayan Larkin, bir önceki maçın sonunda yakaladığı momentumu belli ki dördüncü karşılaşmaya da taşımaya niyetliydi. Maçtaki ilk üçlük denemesinde isabet yakalayamamasının ardından adeta inat eden ve denemeyi sürdüren ABD’li yıldız, arka arkaya denediği zorlama atışlarla Anadolu Efes’in hücumda yakaladığı ritmin de zarar görmesine neden oldu.
Bu noktada Elijah Bryant’la Sergio Rodriguez’e atak etmeyi de unutan lacivert-beyazlı ekibin en büyük şansı ise rakipte bir türlü gelmeyen dış atış isabetleri oldu. Çeyrek boyunca denediği birçok müsait atıştan isabet bulamayan İtalyan temsilcisi, hücumda önceki maçlara kıyasla çok daha doğru bir kurguyla sahada olmasına rağmen bunu skora çeviremedi ve ilk çeyrek temsilcimizin 8 sayılık üstünlüğüyle noktalandı.