By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Bazen çok istersiniz ama olmaz. Bazen olabilecek en iyi oyunu ortaya koyarsınız ama kazanamazsınız.
İşte bu listedeki oyuncular, çok şey yapsa da o gecenin sonunda mutlu ayrılamayan oyuncular. Onlar, EuroLeague finali tarihine geçecek performanslar sergilediler ama gecenin sonunda rakip takımın kupayı kaldırmasını izlemek zorunda kaldılar.
Keza 2019’da Vitoria-Gasteiz’de oynanan finalde Shane Larkin’in CSKA Moskova karşısında gösterdiği performansta da aynısı oldu. Shane Larkin, maç boyunca 29 sayı atıp 24 verimlilik puanı üretse de takımını zafere taşıyamadı…
Hanımefendiler ve beyefendiler, karşınızda EuroLeague finalleri tarihinde kaybedene ait en iyi 6 performans.
Not: Sadece modern EuroLeague dönemi ele alınmıştır.
Not 2: Sıralama, verimlilik puanına göre yapılmıştır.
6- Luis Scola (Baskonia)
Sezon: 2004-2005 sezonu
Sonuç: Maccabi Tel Aviv–Baskonia: 90-78
Performans: 37 dakika 21 sayı, 9 ribaund, 4 asist, 26 EFF
2000’lerin başında Güney Amerika çetesiyle Avrupa’yı kasıp kavuran Baskonia, – o zamanki ismi Tau Ceramica – hiçbir zaman şampiyon olamadı ama zirveye sürekli çok yakın dolaştılar.
Sürekli doğru basketbolu, yetenekli isimlerle oynadılar ve tam 4 yıl arka arkaya playoff yapma başarısı gösterdiler fakat sadece bir kere finale çıkabildiler. O finalde ise karşılarında efsane Maccabi kadrosu vardı.
Bir sezon önce finalde acımasızca 34 sayılık bir fark atan Maccabi karşısında Baskonia, büyük bir direnç ortaya koydu. Hatta 3. çeyrek sonunda farkı 3’e kadar düşürdü ama yetmedi. Sarunas Jasikevicius’u yenemediler. Litvanyalı efsane son çeyrekte kusursuz bir oyun ortaya koyarak Baskonia’yı saf dışı bıraktı ve İspanyolları bir kere daha üzdü.
Avrupa basketbolu tarihinin en iyi uzunlarından olan Luis Scola ise o gün tarihe geçecek bir oyun ortaya koydu. Maccabi uzunlarının kendisini savunmasına izin vermeyen Scola, 8-11 ikilikle bütün maç skorda takımını taşıdı ve 21 sayı, 9 ribaund ve 4 asistle maçı tamamladı.
Fakat ne kadar iyi oynarsa oynasın, o şampiyonluk kupasını kaldıramadı.
5- Matjas Smodis (Kinder Bologna)
Sezon: 2001-2002 sezonu
Sonuç: Kinder Bologna-Panathinaikos: 83-89
Performans: 23 sayı, 6 ribaund, 27 EFF
Tarihin bir başka efsane kadrosuna gidiyoruz.
2000-2002 arasındaki Virtus Bologna kadrosu, İtalyan basketbolunun son büyük güç gösterisiydi.
Modern basketbolda bu kadar birbirinden farklı yeteneğin buluştuğu bir kadro daha görülmedi. Messina önderliğinde Ginobili, Jaris, Smodis, Griffith, Rigaudeua, Andersen, Granger ve Becirovic… Gerçekten inanılmazlardı. Bir sene önce ikiye ayrılmış EuroLeague’de şampiyon olmayı başaran Bologna, 2002’de ise en iyisi olduğunu herkese kanıtlamak istiyordu.
Bunun için Final Four’u da Bologna’ya getiren Kinder, Top-16’ın sonundaki iki maç dışında hiç zorlanmadan finale kadar geldi. Finalde ise rakipleri, etkileyici bir kadrosu olmayan Panathinaikos‘tu.
Üstelik ilk yarıda çift haneli sayılarda öne de geçmişlerdi ama Zeljko Obradovic yine sihrini yaptı. Messina’nın hücum planlarını suya çıkartan Obradovic, rakibini 35 sayıda tuttu ve tarihin en kesin gözüken şampiyonluğu suya çıktı.
O gün Bologna’da Ginobili’nin performansı unutulmazdı – ona aşağı da geleceğiz – fakat bir isim daha şampiyonluğu çok istemişti; Matjaz Smodis.
Bologna’nın harika uzunlarının durdurduğu akşamda tek başına sahne alan Smodis, takımını ayakta tutmaya çalıştı. Özellikle ikinci yarıda kritik isabetler de buldu ama yetmedi.
8-11 saha içi isabetiyle 23 sayı atan Sloven yıldız, bu performansıyla listede 3. sırayı aldı ama o kupayı kazanamadı.
4- Nicolo Melli (Fenerbahçe Beko)
Sezon: 2017-2018 sezonu
Sonuç: Real Madrid – Fenerbahçe Beko: 85-80
Performans: 28 sayı, 6 ribaund, 27 EFF
Yakın dönemde de böylesine bir performans hatırlıyoruz. Nicolo Melli, 2017-18 sezonunda Final Four finalinde tarihe geçecek bir oyun oynadı ama sarı-lacivertlilere yetmedi.
Bogdan ve Ekpe’nin ayrılışına rağmen Avrupa’daki yerini korumayı başaran Fenerbahçe Beko, fazla zorlanmadan Final Four’a geldi. Sarı-lacivertliler belki o sezon rekorlar kırmadı ama normal sezonu 2. sırada bitirdi ve arkasından Baskonia‘yı geçmeyi başardı.
Belgrad’da amaç üst üste ikinci kez bu büyük kupayı kaldırmaktı. Dahası Obradovic‘in kariyerinin 10. EuroLeague şampiyonluğunu kendi evinde kaldırma şansı vardı. Yarı finalde çekişmeli geçen maçı Bobby Dixon‘ın önderliğinde kazanan sarı-lacivertliler, üst üste üçüncü kez finale kaldı.
Finalde rakip, sezon içerisinde birçok sakatlıkla uğraşan Real Madrid‘di.
Fenerbahçe, yavaş başladığı maçta ikinci çeyrekte kontrolü ele geçirdi ve soyunma odasına önde gitmeyi başardı. Fakat bir problem vardı. Takımın en büyük yıldızı Jan Vesely adeta sahada yok gibiydi. Sarı-lacivertliler bu eksiklikle bir süre maç içerisinde kaldı ama Causeur’in penetrelerini durduramayınca geriye düştü. Obradovic ise Vesely‘yi kenara çekip Melli‘nin pivot rotasyonunda oynadığı beşe döndü.
Bu da her şeyi değiştirdi. Fenerbahçe kariyeri boyunca hiçbir zaman skoru sürükleyen bir isim olmayan Melli, Real Madrid’in atması için zorladığı atışları gönderdi ve isabeti buldu. Maçın son 1.5 çeyreğinde attığı 15 sayıyla takımını geri getirdi. Fakat İtalyan yıldız aradığı desteği bulamayınca sahadan mutlu ayrılan İspanyollar oldu.
İlk Final Four finalinde Melli, 11/16 saha içiyle tam 28 sayı attı ve maçı değiştiren isimlerden oldu. Hatta 1988’den beri bir final maçında en çok sayı atan isim de olmayı başardı. Fakat bunların hiçbiri ona EuroLeague kupasını getirmedi.
3- Theo Papaloukas (CSKA Moskova)
Sezon: 2006-2007 sezonu
Sonuç: Panathinaikos–CSKA Moskova: 93-91
Performans: 23 sayı, 8 asist, 28 EFF
Şimdi bir başka efsane finale daha gidiyoruz çünkü bu hikayede de Ettore Messina ile Zeljko Obradovic var.
2002’ten sonra bu iki isim ilk kez karşı karşıya gelirken nefesler yine kesildi. Harika bir ikinci çeyrek oynayan Panathinaikos, soyunma odasına 10 sayı önde gitse de CSKA, ikinci yarıda tepe ikili oyunlarıyla geri dönmeye başardı ve bitime 55 saniye kala fark 2 sayıya kadar düştü. Fakat o andan sonra yapılan basit hatalar OAKA’da zaferi Panathinakos’a getirirken Obradovic bir kez daha Messina’yı yendi.
İşte o gün, unutulmaz bir performans da sadece takımı kaybettiği için boşa çıktı. İkinci yarıda tepedeki ikili oyunlarla maçın gidişatını değiştiren Papaloukas, resmen kusursuz oynadı. 9-10 ikilik ve 5-6 faul atışıyla oynayan Yunan efsane, 23 sayısının yanında 8 de asist yaptı ama bu tarih performans ona şampiyonluğu getirmedi.
1- Manu Ginobili (Kinder Bologna)
Sezon: 2001-2002 sezonu
Sonuç: Kinder Bologna-Panathinaikos: 83-89
Performans: 27 sayı, 5 ribaund, 3 top çalma, 2 asist, 34 EFF
Avrupa basketbolunun zirvesi, 5 Mayıs 2002 olabilir. Çünkü sonuçta her gün Manu Ginobili – Dejan Bodiroga düellosu izlemiyoruz.
Smodis de anlattığım gibi Bologna, tarihin en büyük favorilerinden biri olarak geldiği Final Four’da 2 çeyrekte dağılarak şampiyonluğu kaptırdı. Böylesi durumlarda genellikle insanlar takımın yıldızlarını eleştirirler. Çünkü takımın yıldızının her şeyi yapmasını beklerler.
Fakat o gün Bologna, o şampiyonluğu kaybettiği zaman kimse Ginobili’yi eleştirmedi çünkü o her şeyi yaptı. Sadece karşısındaki diğer büyük yıldız, ondan daha fazlasını yapmayı başardı. Tek şanssızlığı oydu.
Kariyerinin son EuroLeague maçında büyük iz bırakan Ginobili, 33 dakikada 6-10 saha içi ve 12-13 faul isabetiyle oynarken 27 sayı, 5 ribaund ve 3 top çalmayla maça damga vurdu.
Ginobili, o performansıyla takımı kaybetse de 30 verimlilik puanı üstüne çıkmayı başaran ilk ve tek oyuncu oldu. Üstüne 34 verimlilik puanıyla final tarihinde Anthony Parker ile en iyi performansı sergilemiş oldu.
Fakat, kupayı kazanamadı. Çok istedi ama kazanamadı. En iyi oyununu oynadı ama kazanamadı. Çünkü basketbol bu. Bazen ne yaparsanız yapın, kazanamıyorsunuz.
1- Sasha Vezenkov (Olympiakos)
Sezon: 2022-23 sezonu
Sonuç: Olympiakos – Real Madrid: 78-79
Performans: 39 dakika, 29 sayı, 9 ribaund, 4 asist, 34 EFF
Sasha Vezenkov için 2022-23 sezonu, hiç ama hiç unutulacak türden bir sezon değil. 2021-22 sezonunda yakaladığı çıkışın ardından bu kez tam anlamıyla zirveye çıkan Bulgar yıldız, adını Olympiakos tarihine geçirecek türden bir performans ortaya koydu.
Normal sezonu adeta domine eden Vezenkov, daha ilk haftalardan itibaren MVP yarışında ipi göğüsledi ve sonrasında hiç bırakmadı.
Olympiakos normal sezonu rahat şekilde lider bitirirken Vezenkov da herkesin hemfikir olduğu şekilde MVP ödülünü kazandı.
Playoff’ta temsilcimiz Fenerbahçe Beko’yu çok zorlanmasına rağmen 3-2’yle geçen Olympiakos, böylelikle üst üste ikinci kez Final Four biletini cebine koydu. Yarı finalde beklendiği üzere AS Monaco engelini aşan Yunan ekibi, finalde Real Madrid‘in karşısına dikildi.
O ana dek kusursuza yakın ilerleyen 2022-23 sezonunu kupayla taçlandırmak isteyen Yunan ekibi, aslında finalin büyük bölümünü üstün götürdü. Her ne kadar son iki dakikaya girilirken fark Olympiakos lehine altıya çıksa da Real Madrid, tecrübesini kullanarak bir şekilde geri döndü.
Maçın en kritik anında ise sahneye çıkan isim, o ana dek sayısı olmayan Sergio Llull oldu. Bitime dört saniye kala 2.18’lik Moustapha Fall’ın üzerinden çok zor bir isabet bulan Llull, takımını şampiyonluğa taşıdı.
Sasha Vezenkov’un muazzam performansı ise takımını şampiyon yapmaya yetmedi. 29 sayı ve 9 ribaundla takımına finali kazandırmak için elinden gelen her şeyi yapsa da Vezenkov, NBA’e gitmeden önceki son EuroLeague maçını büyük bir üzüntüyle noktaladı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!