by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de geleceğe yönelik tahminler yapmak her zaman eğlencelidir. Özellikle takımların birkaç sene sonrasında nerede olacağını düşünmek, işleri daha da karmaşık hale getiriyor.
Tabi ki bunu kestirmek çok güç çünkü günümüz NBA’inde her şey çabucak değişebiliyor. Yine de ileriye dönük projeksiyonların keyfine engel değil. Biz de kağıt kalemi çıkardık ve beyin fırtınası yaparak önümüzdeki 5 yıllık süreçte en başarılı takımların kimler olacağını düşündük.
Ancak şöyle bir not düşmek gerek: Bu liste, “5 yıl sonra ligin en iyi ve en kötü takımları kim olacak” listesi değil. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde hangi takımlar daha çok başarı kazanabilir, hangileri vasat şekilde devam edecek mantığıyla yapılmış bir liste.
Eurohoops Fırın, önümüzdeki beş yıllık sürecin projeksiyonunu yapıyor.
Bu sezonki performansıyla büyük sükse yapan Boston, ligin en iyi kanat ikililerinden Jayson Tatum ve Jaylen Brown’a sahip. Üstelik, bu iki oyuncu da henüz olgunluk dönemine girmiş değil. Genç yıldızlar, Boston geleceğinin sigortası durumunda. DPOY ödülü kazanan Marcus Smart ve DPOY adayı Robert Williams’a değinmedim bile.
Saha dışına bakacak olursak, Danny Ainge döneminde sürüyle hata sayabiliriz fakat Brad Stevens, genel menajerliğe soyunduğu ilk senesinde gayet başarılı işlere imza attı. 45 yaşındaki Stevens’ın önünde uzun bir gelecek var. Sahanın içinden gelip yıllardır Boston’ın çekirdeğiyle birlikte yoğrulduğu için takımın ihtiyaçlarını daha iyi gözlemleyip daha yerinde hamleler yapabiliyor.
Yoncalar, birkaç yıldır sezonu hayal kırıklığıyla kapatıyordu ancak bu sezon NBA Finallerine yükselerek geleceklerinin parlak olduklarını kanıtladılar. Malcolm Brogdon hamlesiyle takıma önemli bir takviye yaptılar. Önümüzdeki sene şampiyonluğun en büyük favorisi olacaklar.
Ligin en genç kadrosuna sahip olan Memphis’te en yaşlı oyuncu 28 yaşında. Buna rağmen playoffta tur geçip tecrübe kazanmayı başardılar ve önlerinde uzun bir yol var. Memphis hiçbir zaman ilgi çekici bir şehir olmadı fakat serbest oyuncu piyasasına ihtiyaç duymadan şu çekirdeği oluşturabilmek bile başlı başına bir yönetim başarısıdır.
Ve daha da önemlisi, Memphis Grizzlies‘ın tüm draft hakları kendisinde. Yani Memphis, bu haklar aracılığıyla, bir yandan genç nüvesi olgunlaşırken öbür yandan kadrosuna taze kan ekleyebilir. Veya bir noktada takımı daha da kuvvetlendirmek isterlerse, bu draft haklarını takasta kullanarak kadronun tavanını yükseltecek isimlerin peşine düşebilir.
Memphis, gerek çekirdeği ve hamle esnekliği, gerekse saha içi ve dışındaki yönetimiyle şu anda NBA’in geleceği en parlak takımları birisi konumunda.
Memphis henüz yolun başında. Boston hedefinden bir adım uzaklıkta. Fakat kendi çekirdeğini oluşturup sabreden ve doğru hamlelerle başarıya ulaşan bir takım zaten mevcut: Milwaukee Bucks.
Giannis Antetokounmpo olduğu sürece, Milwaukee’nin her sene elit takımlar arasına yazılacağını kolaylıkla ileri sürebiliriz. Takımın tavanını tabi ki Giannis’in etrafındaki destek ekibinin kalitesi belirleyecek fakat MVP ödüllü Yunan oyuncu, sizin takımınızı tek başına belli bir seviyeye getirebiliyor.
Takımın sahip olduğu kontratlara bakacak olursak, 2020-21’de şampiyonluk kazanan çekirdeğin bir süre daha birlikte forma giyeceğini söyleyebiliriz. Zaten Milwaukee’nin ana yıldızlarının da takımdan ayrılmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Bu yüzden Bucks’ın yakın geleceğine dair pek fazla soru işareti bulunmuyor.
Jrue Holiday takasında verilen draft hakları, takımın hamle esnekliğini kısıtlayabilir. Rotasyon parçaları da iyice yaşlandığından ötürü, Milwaukee yönetimi yıldızlarının etrafını doldurmakta biraz güçlük yaşayabilir. Buna rağmen Giannis’in varlığı güven veriyor.
Birkaç yıl önce şampiyonluk parolasıyla çıkılan yolda şu ana kadar işler beklenildiği gibi gitmedi. Denver’a 3-1’den verilen seri, ardından Kawhi’ın sakatlığı derken Clippers bir türlü istediği başarıya ulaşamadı. Fakat şansları bitmiş değil ve her zamankinden daha güçlü geliyorlar.
Kawhi Leonard ve Paul George, 2022-23 sezonundan itibaren 2+1 yıllık kontrata sahipler. İkisinin de düşüşe geçmeden önceki son yılları bunlar. Clippers’ın elinin her zamankinden daha güçlü olduğunu söylememin sebebi ise, sezon ortasında Norman Powell ve Robert Covington hamlesiyle birlikte kadroya derinlik ve esneklik kazandırmaları. Keza John Wall hamlesi de takım için faydalı olabilir.
Kawhi ve George sonrası dönem, şu anda Clippers’ın en son düşündüğü şey. Sağlıklı kalmaları halinde Clippers’ın birkaç yıl daha NBA şampiyonluğuna aday olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da yakın geleceklerinin parlak olduğunu göstermeye yeter de artar bile. Ancak burada kilit sözcük: Sağlık.
2021-22 NBA sezonu, Jamal Murray ve Michael Porter’ın sakatlıklarıyla birlikte boşa gitmiş bir sezondu Denver adına. Fakat önümüzdeki yıl bu ikiliyi geri kazanacaklar ve geleceğe daha umutlu bakmak adına ellerinde tekrardan bir fırsat olacak.
Denver Nuggets‘ın elindeki en güçlü koz, tabi ki Nikola Jokic’in varlığı. MVP ödüllü oyuncu, bulunduğu takımı yukarı çekmek konusunda ligin en iyi isimleri arasında kuşkusuz. Ama Denver’ın yakın geleceğinde bunun kadar önemli olan bir gerçek daha var. Jokic-Murray-Porter üçlüsü, hala ortalama genç sayılır ve olgunluk dönemlerine yeni yeni yaklaşıyorlar. Bu gerçek, Denver’ın başarıya ulaşma denemelerinde henüz yolu yarılamadığını gösteriyor.
Fakat bu üçlünün şampiyonluk için yeterli olup olmadığı, sakatların sahalara nasıl döneceği belirsizliğini korumaya devam ediyor.
Son iki sezonu rölantide geçiren Golden State Warriors, bu sezon büyük üçlüsünü tekrardan bir araya getirdi ve şampiyonluğa ulaştı. Öyle bir takım kültürü var ki, bir şekilde kendilerini üst düzey takımlar arasına atabiliyorlar.. Burada aslan payı tabi ki onları bir araya getiren yönetime ait.
Curry, Klay ve Green üçlüsü yaşlanmaya devam ediyor fakat birkaç yıl daha bu takımı üst seviyelerde tutabilecek kapasiteye sahipler. Bu da Warriors’ı listenin ilk 10 sırasına yazmak konusunda daha rahat hissetmemizi sağlıyor. Bu üçlü yavaş yavaş sona yaklaşırken, Warriors yönetimi Poole, Kuminga gibi gençleri bulup hazırlamaya devam ediyor.
Bu organizasyonda artık kazanma alışkanlığı ve takım kültürü oluşmuş durumda. Bundan ötürüdür ki, büyük üçlü birkaç yıl sonra eski etkisini yitirse bile onlardan bayrağı devralacak, takımı bu seviyelerde tutabilecek isimleri bulabileceklerini düşünüyorum.
Maaş bütçesi anlamında elleri epey kısıtlı. 2023-24 sezonunda yalnızca Curry ve Klay 95 milyon maaş alıyor. Fakat buradan sonra biraz daha rahatlıyorlar ve draft haklarını da almalarıyla birlikte hamle imkanları açılıyor.
7. Phoenix Suns
Phoenix Suns da kendi çekirdeğini kendisi oluşturan bir ekip. Yıllarca bu oyunculara sabır gösterdiler ve şimdi de meyvesini alıyorlar. Bu sezon istediklerini alamadılar ancak rotasyonun önemli oyuncuları olgunluk dönemine bile girmedi. Ayrıca 2022 hariç tüm draft hakları ellerinde.
2020-21’de NBA Finallerine ulaşan Phoenix, genç ve veteran oyuncu dengesini çok iyi kurmuş durumda. Bu sayede tecrübe ve kazanma alışkanlığı kazanmaya devam ediyorlar. Ligin en komple takımlarından birisine sahip olan Phoenix, ligin en iyi saha içi liderlerinden olan Chris Paul’a sahip. 2 yıllık kontratı bulunan 36 yaşındaki oyun kurucu, başarının anahtarını elinde tutuyor ve yıllanmış şarap misali kariyerine devam ediyor.
Phoenix’in geleceğine dair soru işaretleri tabi ki mevcut. Kısa vadede Deandre Ayton’ın kontratı, uzun vadede Chris Paul’ün yaşı bunlardan bazıları. Ayton’ın takımda tutacaklar mı? Giderse yerini nasıl dolduracaklar? Bu sorular, takımın kısa vadede kaderini belirleyecek. Fakat takımın genel menajeri James Jones, bu konuda yeterince güven veriyor ve gemiyi en doğru şekilde limana yanaştıracağına dair kimsenin şüphesi yok.
8. Miami Heat
Miami Heat, buradaki ilk 7 takıma kıyasla daha fazla soru işaretine sahip. Jimmy Butler’ın kontratı, Kyle Lowry’nin yaşı, Butler sonrasında takımın yıldızının kim olacağı bunun başlıcaları.
Fakat Miami, ligin en iyi yönetilen takımlarından. Ligde Pat Riley ve Erik Spoelstra’nın verdiği güveni çok az kişi veriyor. Bu ikili, zengin bir tarihe sahip olmayan Miami’de bir kültür oluşturmayı başardı ve burada oldukları sürece, bu takımın NBA’in kaliteli takımları arasında yer alacağını öngörmek mümkün. Birkaç sene önce Heat’in en iyi oyuncularının Hassan Whiteside ve Goran Dragic olduğunu hatırlatmakta yarar var. Pat Riley bu takıma hızlı bir dönüşüm yaşattı ve kalitesini bir kez daha belli etti.
Miami organizasyonundaki bir diğer güven veren faktör ise oyuncu izleme ekibi. Spoelstra’nın sistemine uyan parçaları bulmakta çok başarılılar ve Miami bu sayede rotasyonunu ucuz yollu bir şekilde doldurabiliyor.
Bam Adebayo ve Tyler Herro, henüz takımın ana sürükleyicisi olabilecek kapasitede olduklarını gösteremediler. Fakat Pat Riley’in bu sözünü ettiğim yıldız oyuncuyu serbest oyuncu piyasasından bulmayı planladığı ise daha önce kanıtlanmış bir gerçek. Jimmy Butler ise yaşının ilerlemesine rağmen hala oynamaya devam ediyor.
9. Philadelphia Sixers
Philadelphia Sixers, Ben Simmons krizinden kağıt üstünde en iyi şekilde çıkmayı başardı. Takımın ihtiyaç duyduğu yaratıcı guarda kavuşmuşlardı fakat Harden’ın eski Harden olmadığı gerçeği, Philadelphia cephesinde bazı soru işaretleri yarattı. Yine de Harden’ın geçmişinden ötürü kredisi yüksek.
Şu an izlediğimiz ve 33 yaşına girecek olan Harden, maksimum kontrat alması halinde takımın geleceğinde büyük bir soru işareti yaratabilir ve ileride elden çıkarması zor bir oyuncu haline gelerek takıma zarar verebilir. Fakat önümüzdeki birkaç yıllık süreci düşünecek olursak, kariyeri düşüşe geçen James Harden bile, Joel Embiid ile birlikte bu takımı üst seviyede tutmaya yetecektir. Takımın net şampiyonluk adayı olarak anılıp anılmayacağını ise Harden’ın form durumu belirleyecek.
Sixers’ın kısa vadeli hedeflerden vazgeçeceklerini ve farklı bir yola sapacaklarını düşünmek yanlış olur. Joel Embiid gibi bir hücum gücü bu takımda olduğu sürece ligin kaliteli takımları arasında yer alacaklar.