by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de geleceğe yönelik tahminler yapmak her zaman eğlencelidir. Özellikle takımların birkaç sene sonrasında nerede olacağını düşünmek, işleri daha da karmaşık hale getiriyor.
Tabi ki bunu kestirmek çok güç çünkü günümüz NBA’inde her şey çabucak değişebiliyor. Yine de ileriye dönük projeksiyonların keyfine engel değil. Biz de kağıt kalemi çıkardık ve beyin fırtınası yaparak önümüzdeki 5 yıllık süreçte en başarılı takımların kimler olacağını düşündük.
Ancak şöyle bir not düşmek gerek: Bu liste, “5 yıl sonra ligin en iyi ve en kötü takımları kim olacak” listesi değil. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde hangi takımlar daha çok başarı kazanabilir, hangileri vasat şekilde devam edecek mantığıyla yapılmış bir liste.
Eurohoops Fırın, önümüzdeki beş yıllık sürecin projeksiyonunu yapıyor.
Bu sezonki performansıyla büyük sükse yapan Boston, ligin en iyi kanat ikililerinden Jayson Tatum ve Jaylen Brown’a sahip. Üstelik, bu iki oyuncu da henüz olgunluk dönemine girmiş değil. Genç yıldızlar, Boston geleceğinin sigortası durumunda. DPOY ödülü kazanan Marcus Smart ve DPOY adayı Robert Williams’a değinmedim bile.
Saha dışına bakacak olursak, Danny Ainge döneminde sürüyle hata sayabiliriz fakat Brad Stevens, genel menajerliğe soyunduğu ilk senesinde gayet başarılı işlere imza attı. 45 yaşındaki Stevens’ın önünde uzun bir gelecek var. Sahanın içinden gelip yıllardır Boston’ın çekirdeğiyle birlikte yoğrulduğu için takımın ihtiyaçlarını daha iyi gözlemleyip daha yerinde hamleler yapabiliyor.
Yoncalar, birkaç yıldır sezonu hayal kırıklığıyla kapatıyordu ancak bu sezon NBA Finallerine yükselerek geleceklerinin parlak olduklarını kanıtladılar. Malcolm Brogdon hamlesiyle takıma önemli bir takviye yaptılar. Önümüzdeki sene şampiyonluğun en büyük favorisi olacaklar.
Ligin en genç kadrosuna sahip olan Memphis’te en yaşlı oyuncu 28 yaşında. Buna rağmen playoffta tur geçip tecrübe kazanmayı başardılar ve önlerinde uzun bir yol var. Memphis hiçbir zaman ilgi çekici bir şehir olmadı fakat serbest oyuncu piyasasına ihtiyaç duymadan şu çekirdeği oluşturabilmek bile başlı başına bir yönetim başarısıdır.
Ve daha da önemlisi, Memphis Grizzlies‘ın tüm draft hakları kendisinde. Yani Memphis, bu haklar aracılığıyla, bir yandan genç nüvesi olgunlaşırken öbür yandan kadrosuna taze kan ekleyebilir. Veya bir noktada takımı daha da kuvvetlendirmek isterlerse, bu draft haklarını takasta kullanarak kadronun tavanını yükseltecek isimlerin peşine düşebilir.
Memphis, gerek çekirdeği ve hamle esnekliği, gerekse saha içi ve dışındaki yönetimiyle şu anda NBA’in geleceği en parlak takımları birisi konumunda.
Memphis henüz yolun başında. Boston hedefinden bir adım uzaklıkta. Fakat kendi çekirdeğini oluşturup sabreden ve doğru hamlelerle başarıya ulaşan bir takım zaten mevcut: Milwaukee Bucks.
Giannis Antetokounmpo olduğu sürece, Milwaukee’nin her sene elit takımlar arasına yazılacağını kolaylıkla ileri sürebiliriz. Takımın tavanını tabi ki Giannis’in etrafındaki destek ekibinin kalitesi belirleyecek fakat MVP ödüllü Yunan oyuncu, sizin takımınızı tek başına belli bir seviyeye getirebiliyor.
Takımın sahip olduğu kontratlara bakacak olursak, 2020-21’de şampiyonluk kazanan çekirdeğin bir süre daha birlikte forma giyeceğini söyleyebiliriz. Zaten Milwaukee’nin ana yıldızlarının da takımdan ayrılmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Bu yüzden Bucks’ın yakın geleceğine dair pek fazla soru işareti bulunmuyor.
Jrue Holiday takasında verilen draft hakları, takımın hamle esnekliğini kısıtlayabilir. Rotasyon parçaları da iyice yaşlandığından ötürü, Milwaukee yönetimi yıldızlarının etrafını doldurmakta biraz güçlük yaşayabilir. Buna rağmen Giannis’in varlığı güven veriyor.
Birkaç yıl önce şampiyonluk parolasıyla çıkılan yolda şu ana kadar işler beklenildiği gibi gitmedi. Denver’a 3-1’den verilen seri, ardından Kawhi’ın sakatlığı derken Clippers bir türlü istediği başarıya ulaşamadı. Fakat şansları bitmiş değil ve her zamankinden daha güçlü geliyorlar.
Kawhi Leonard ve Paul George, 2022-23 sezonundan itibaren 2+1 yıllık kontrata sahipler. İkisinin de düşüşe geçmeden önceki son yılları bunlar. Clippers’ın elinin her zamankinden daha güçlü olduğunu söylememin sebebi ise, sezon ortasında Norman Powell ve Robert Covington hamlesiyle birlikte kadroya derinlik ve esneklik kazandırmaları. Keza John Wall hamlesi de takım için faydalı olabilir.
Kawhi ve George sonrası dönem, şu anda Clippers’ın en son düşündüğü şey. Sağlıklı kalmaları halinde Clippers’ın birkaç yıl daha NBA şampiyonluğuna aday olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da yakın geleceklerinin parlak olduğunu göstermeye yeter de artar bile. Ancak burada kilit sözcük: Sağlık.
2021-22 NBA sezonu, Jamal Murray ve Michael Porter’ın sakatlıklarıyla birlikte boşa gitmiş bir sezondu Denver adına. Fakat önümüzdeki yıl bu ikiliyi geri kazanacaklar ve geleceğe daha umutlu bakmak adına ellerinde tekrardan bir fırsat olacak.
Denver Nuggets‘ın elindeki en güçlü koz, tabi ki Nikola Jokic’in varlığı. MVP ödüllü oyuncu, bulunduğu takımı yukarı çekmek konusunda ligin en iyi isimleri arasında kuşkusuz. Ama Denver’ın yakın geleceğinde bunun kadar önemli olan bir gerçek daha var. Jokic-Murray-Porter üçlüsü, hala ortalama genç sayılır ve olgunluk dönemlerine yeni yeni yaklaşıyorlar. Bu gerçek, Denver’ın başarıya ulaşma denemelerinde henüz yolu yarılamadığını gösteriyor.
Fakat bu üçlünün şampiyonluk için yeterli olup olmadığı, sakatların sahalara nasıl döneceği belirsizliğini korumaya devam ediyor.
Son iki sezonu rölantide geçiren Golden State Warriors, bu sezon büyük üçlüsünü tekrardan bir araya getirdi ve şampiyonluğa ulaştı. Öyle bir takım kültürü var ki, bir şekilde kendilerini üst düzey takımlar arasına atabiliyorlar.. Burada aslan payı tabi ki onları bir araya getiren yönetime ait.
Curry, Klay ve Green üçlüsü yaşlanmaya devam ediyor fakat birkaç yıl daha bu takımı üst seviyelerde tutabilecek kapasiteye sahipler. Bu da Warriors’ı listenin ilk 10 sırasına yazmak konusunda daha rahat hissetmemizi sağlıyor. Bu üçlü yavaş yavaş sona yaklaşırken, Warriors yönetimi Poole, Kuminga gibi gençleri bulup hazırlamaya devam ediyor.
Bu organizasyonda artık kazanma alışkanlığı ve takım kültürü oluşmuş durumda. Bundan ötürüdür ki, büyük üçlü birkaç yıl sonra eski etkisini yitirse bile onlardan bayrağı devralacak, takımı bu seviyelerde tutabilecek isimleri bulabileceklerini düşünüyorum.
Maaş bütçesi anlamında elleri epey kısıtlı. 2023-24 sezonunda yalnızca Curry ve Klay 95 milyon maaş alıyor. Fakat buradan sonra biraz daha rahatlıyorlar ve draft haklarını da almalarıyla birlikte hamle imkanları açılıyor.
7. Phoenix Suns
Phoenix Suns da kendi çekirdeğini kendisi oluşturan bir ekip. Yıllarca bu oyunculara sabır gösterdiler ve şimdi de meyvesini alıyorlar. Bu sezon istediklerini alamadılar ancak rotasyonun önemli oyuncuları olgunluk dönemine bile girmedi. Ayrıca 2022 hariç tüm draft hakları ellerinde.
2020-21’de NBA Finallerine ulaşan Phoenix, genç ve veteran oyuncu dengesini çok iyi kurmuş durumda. Bu sayede tecrübe ve kazanma alışkanlığı kazanmaya devam ediyorlar. Ligin en komple takımlarından birisine sahip olan Phoenix, ligin en iyi saha içi liderlerinden olan Chris Paul’a sahip. 2 yıllık kontratı bulunan 36 yaşındaki oyun kurucu, başarının anahtarını elinde tutuyor ve yıllanmış şarap misali kariyerine devam ediyor.
Phoenix’in geleceğine dair soru işaretleri tabi ki mevcut. Kısa vadede Deandre Ayton’ın kontratı, uzun vadede Chris Paul’ün yaşı bunlardan bazıları. Ayton’ın takımda tutacaklar mı? Giderse yerini nasıl dolduracaklar? Bu sorular, takımın kısa vadede kaderini belirleyecek. Fakat takımın genel menajeri James Jones, bu konuda yeterince güven veriyor ve gemiyi en doğru şekilde limana yanaştıracağına dair kimsenin şüphesi yok.
8. Miami Heat
Miami Heat, buradaki ilk 7 takıma kıyasla daha fazla soru işaretine sahip. Jimmy Butler’ın kontratı, Kyle Lowry’nin yaşı, Butler sonrasında takımın yıldızının kim olacağı bunun başlıcaları.
Fakat Miami, ligin en iyi yönetilen takımlarından. Ligde Pat Riley ve Erik Spoelstra’nın verdiği güveni çok az kişi veriyor. Bu ikili, zengin bir tarihe sahip olmayan Miami’de bir kültür oluşturmayı başardı ve burada oldukları sürece, bu takımın NBA’in kaliteli takımları arasında yer alacağını öngörmek mümkün. Birkaç sene önce Heat’in en iyi oyuncularının Hassan Whiteside ve Goran Dragic olduğunu hatırlatmakta yarar var. Pat Riley bu takıma hızlı bir dönüşüm yaşattı ve kalitesini bir kez daha belli etti.
Miami organizasyonundaki bir diğer güven veren faktör ise oyuncu izleme ekibi. Spoelstra’nın sistemine uyan parçaları bulmakta çok başarılılar ve Miami bu sayede rotasyonunu ucuz yollu bir şekilde doldurabiliyor.
Bam Adebayo ve Tyler Herro, henüz takımın ana sürükleyicisi olabilecek kapasitede olduklarını gösteremediler. Fakat Pat Riley’in bu sözünü ettiğim yıldız oyuncuyu serbest oyuncu piyasasından bulmayı planladığı ise daha önce kanıtlanmış bir gerçek. Jimmy Butler ise yaşının ilerlemesine rağmen hala oynamaya devam ediyor.
9. Philadelphia Sixers
Philadelphia Sixers, Ben Simmons krizinden kağıt üstünde en iyi şekilde çıkmayı başardı. Takımın ihtiyaç duyduğu yaratıcı guarda kavuşmuşlardı fakat Harden’ın eski Harden olmadığı gerçeği, Philadelphia cephesinde bazı soru işaretleri yarattı. Yine de Harden’ın geçmişinden ötürü kredisi yüksek.
Şu an izlediğimiz ve 33 yaşına girecek olan Harden, maksimum kontrat alması halinde takımın geleceğinde büyük bir soru işareti yaratabilir ve ileride elden çıkarması zor bir oyuncu haline gelerek takıma zarar verebilir. Fakat önümüzdeki birkaç yıllık süreci düşünecek olursak, kariyeri düşüşe geçen James Harden bile, Joel Embiid ile birlikte bu takımı üst seviyede tutmaya yetecektir. Takımın net şampiyonluk adayı olarak anılıp anılmayacağını ise Harden’ın form durumu belirleyecek.
Sixers’ın kısa vadeli hedeflerden vazgeçeceklerini ve farklı bir yola sapacaklarını düşünmek yanlış olur. Joel Embiid gibi bir hücum gücü bu takımda olduğu sürece ligin kaliteli takımları arasında yer alacaklar.
10. Dallas Mavericks
Dallas Mavericks‘in net bir şampiyonluk takımı olduğunu iddia etmek zor. Bunun sebebi, takımın merkezinde yer alan Doncic’in etrafındaki parçaların yeterli kaliteye sahip olmaması ve kadro derinliği bakımından soru işareti barındırmaları.
Uzun bir süre ligin en iyi birkaç oyuncusu arasında yer alacak olan Luka Doncic’in varlığı, bu takımın geleceğine dair güvence sağlıyor. Doncic, tek başına bir takımı üst seviyelere yaklaştıracak yeteneğe sahip. Keza koçluk kariyerinin başında yer alan 49 yaşındaki Jason Kidd de eski yıllarına oranla baya ilerleme sağlamış durumda. Fakat Dallas ileride şampiyonluğa ulaşmak istiyorsa, bunu yalnızca Doncic’e bağlı kalarak başarması pek mümkün değil. Mutlaka onun etrafını kuvvetlendirmeleri ve destek getirmeleri gerekiyor. Tam da bu noktada asıl sorunlar baş gösteriyor.
Doncic ile mükemmel bir uyum içerisinde olan ve onu çok iyi tamamlayan Jalen Brunson’ı New York Knicks‘e kaptırdılar. Tam Dallas’ta bir şeyler yoluna girmişken bu kayıp onların canını yakabilir. Peki onun yerini nasıl dolduracaklar? Takımda çift haneli maaş alan Tim Hardaway, Dwight Powell, Davis Bertans gibi isimler tek başlarına yıldız oyuncu getirmeye yetmiyor. Dallas, Doncic’ten ötürü her türlü kaliteli bir takım olacak ancak etrafındaki oyuncu grubu tavanı belirleyecek.
Bu sezon draftta Dyson Daniels ve EJ Liddell seçimleriyle takımının rotasyonunu genişleten New Orleans Pelicans, Zion Williamson’ın dönüşüyle birlikte çok tehlikeli bir hücum takımı haline gelebilir. Bu sezon Zion olmadan playoff yapıp Suns‘tan iki maç çaldılar ve böylelikle önümüzdeki yıllar için umut sağladılar. Takımın çekirdeğinde Zion ve Ingram gibi iki genç yıldızın olması geleceğe güvenle bakmamızı sağlıyor.
Genç yıldızlarının yanına Herb Jones, Trey Murphy gibi görev adamlarını ekleyen Pelicans, aynı zamanda McCollum ve Valanciunas gibi iki veterana sahip. Pelicans, sağlıklı kalması durumunda önümüzdeki sene playoff yapacaktır. Sonraki 4 senede ise önleri açık. Fakat burada Zion Williamson’ın sağlık durumu son derece kritik.
Ayrıca Pelicans’ın tüm draft hakları elinde bulunuyor. Bunlara ek olarak Lakers ve Bucks‘ın birkaç draft hakkı da ellerinde. Bu şu anlama geliyor: Pelicans, eğer ileride bir gün Zion ve Ingram’ın yanına üçüncü bir kaliteli oyuncuyu eklemek isterse, elinde bunu yapabilecek malzeme var.
12. Atlanta Hawks
Geçtiğimiz günlerde Trae Young’ın yanına Dejounte Murray’i eklemeyi başaran Atlanta Hawks, bu guard ikilisinden ötürü geleceğe daha umutla bakıyor. Açıkçası Hawks’ta hala belirsizlikler mevcut fakat takımın ana çekirdeğini oturtmayı başardılar. Hala önümüzdeki 5 yıl içerisinde şampiyonluk yaşayacaklarını söylemek güç.
Şu anda bile şampiyonluk takımı olmaktan uzaktalar. Fakat ligin kaliteli takımları arasında bulunacaklarına şüphe yok. John Collins’in akıbeti, Deandre Hunter’ın sakatlık sorunları gibi kafa kurcalayan konuları bir kenara bırakırsak, iki All-Star guardı bir araya getirerek doğru bir kumar oynadılar.
Yakın zamanda draft hakkı vererek girişecekleri bir takas yok ancak ileride lazım olursa, ellerinde 2029’a kadar hala 5 adet draft hakkı mevcut. Hawks’ın sorunu şu: Şampiyonluk takımı olmamalarına rağmen kadroya ödedikleri para çok fazla. Yani bu kadar para ödüyorsanız, başarılı bir takım olmanız gerek. Fakat Hawks bu sezon ilk turda elendi. Ayrıca seneye Dejounte’nin kontrat sorunuyla da karşı karşıya gelecekler.
13. Toronto Raptors
Aslında şu anda Toronto Raptors‘ın geleceği çok parlak diyemeyiz. VanVleet ve Siakam gibi oyuncular belli bir yaşa ulaştı. Scottie Barnes’ın ne seviyede bir oyuncu olacağı hala muamma. Ancak bu takımın geleceğine dair umut veren şey, yönetim kalitesi. Genel menajer Masai Ujiri, bugüne kadar girdiği tüm savaşları kazanmış bir yönetici. Şimdilerde ise Kevin Durant takasıyla adı geçiyor.
Toronto, şu anda “orta şeker takım” tabirinin karşılığı gibi. Ellerindeki isimler onları kötü bir takım olmaktan kurtarıyor ancak üst düzey ekipler arasına çıkartacak kadar da yeterli değil. Bu noktada ya bir yıldız hamlesi ya da draftta şapkadan çıkacak bir tavşan (Scottie dışında) onları kurtarabilir. Bu noktada ipler tamamen Ujiri’nin elinde olduğu için Toronto’nun geleceğine dair pozitifim.
Ayrıca Nick Nurse’ten de bahsetmek gerek. Nurse, elindeki her oyuncuyu bir şekilde sistemine dahil edip katkı almayı başarıyor. Yönetim başarısı, koç kalitesinin yanı sıra, 2030 yılına kadarki tüm draft haklarını ellerinde tutuyorlar. Bu da ani bir kararla takıma Durant gibi bir yıldız çekmek konusunda en büyük güvenceleri. Toronto’nun hamle imkanı geniş. Bu yüzden uzun bir süre orta şeker takım olarak devam edeceklerini sanmam.
Geçtiğimiz günlerde yaptıkları Rudy Gobert hamlesi, takımın geleceğine dair kafamdaki soru işaretlerini arttırdı. Draft haklarının büyük çoğunluğunu Utah’a teslim ettiler. Gobert gibi tartışmalı bir oyuncunun 4 yıl 170 milyon dolarlık kontratını aldılar. Belki o hamleyi yapmasalar biraz daha yukarıya bile yazılabilirlerdi.
Muhtemelen Minnesota yöneticileri de “elimizde Towns ve Edwards var, draft hakkına ihtiyacımız olmaz” şeklinde düşünmüş olacaklar ki böyle radikal bir hamleye imza attılar. Görünüşe göre bu ikili uzun süre Timberwolves forması giymeye devam edecek. Bu da takımın geleceğindeki en büyük güvence. Bu ikili, Timberwolves’u belli bir kalitenin üstüne ulaştırmayı başaracaktır. Bu sezon da bunun fragmanı niteliğindeydi diyebiliriz.
Tek sorun, Gobert’in yaşı ve kontratı. Rudy Gobert çok iyi bir normal sezon oyuncusu olsa da, playofflar geldiğinde aldığı paranın karşılığını vermiyor. Bu da Timberwolves’un önünü tıkayan en büyük engel olabilir. Yalnızca saha içinde değil, saha dışında da kontratı sebebiyle elden çıkarması zor bir takas parçası haline gelebilir.
Aslında LeBron James ve Anthony Davis gibi yıldızlara sahip olan bir takımın 16. sıraya yazılması ne kadar doğru tartışılır. Ancak Russell Westbrook, takımın yan parçaları ve hamle imkanları, LeBron’un biten kontratı, Anthony Davis’in sakatlık sorunları gibi Lakers yönetimine endişe verecek birçok konu başlığı mevcut.
Bu sezon playoffların dışında kalan Lakers’ta gündemdeki Kyrie Irving takası belirleyici olacak. Kyrie’yi takıma getirmek, Lakers’ın başarı umutlarını iki misli arttıracağı gibi, LeBron’u da takımla yeni sözleşme imzalamaya ikna edebilir. LeBron, şu anda yeni sözleşmeye imza atmak için takımın yaz döneminde yapacağı hamleleri bekliyor. 2023 yazında burada kalacağına dair hiçbir garanti yok. Lakers’ın kağıt üstünde yıldızları fark yaratıcı olsa da, geleceğinde bu kadar belirsizlik olması onların listede düşmesine sebebiyet verdi.
Ayrıca draft haklarına bakacak olursak, orada da durum iç açıcı değil. LeBron sonrası dönemde bu takımın ne yapacağı muamma. İlk öncelik tabi ki LeBron’u iki yıl daha takımda tutmak olacak ancak onun sonrasında şehir cazibesini kullanıp serbest piyasadan yıldız çekmek dışında elle tutulur başka bir plan yok.
2021-22 sezonunda kimsenin beklemediği bir çıkış yapan Cleveland, playofflara çok yaklaşsa da sakatlıklardan ötürü kapısından dönmüştü. Önümüzdeki sezon Darius Garland, Evan Mobley, Jarrett Allen gibi genç oyunculardan oluşan bir çekirdekle tekrardan playoffu kovalayacaklar ki bu sefer şansları hiç de az değil.
Cleveland, doğru bir yapılanmayla ana çekirdeğini oluşturmayı başardı. Takımın saha içi liderini ve uzunlarını bulmayı başardılar. Uzun vadede bu konuda kafaları rahat olacak ancak hala eksikleri mevcut. Ellerindeki çekirdek, şampiyonluk çekirdeği değil. Bu takımın hala skorer ve kanat rotasyonunda ihtiyaçları var. Bu noktada Collin Sexton çıkmazının nasıl çözüleceği önemli olacak. Köprünün altından çok sular akar ancak ilk paragrafta saydığım üçlü, Cleveland’ı playoff takımı yapacaktır ancak şampiyonluk takımı olmak için daha fazlası gerekebilir.
Cleveland’ın elini güçlendiren şey, 2030 yılına kadarki tüm draft haklarının kendilerinde olması. Cleveland, gerektiğinde büyük çaplı hamle yaparak çekirdeğini güçlendirecek, kadrosunun potansiyelini maksimize edecek hamle imkanına sahip. Bu konuda geniş olanaklara sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz.
17. Brooklyn Nets
Büyük beklentilerle bir araya getirilen süper takım Brooklyn, şu ana kadar taraftarlarına hayal kırıklığından başka bir şey sunabilmiş değil. Sakatlıklar ve krizler, ligi domine edeceği düşünülen bu ekibe engel oldu. Bununla birlikte son dönemde Kevin Durant ve Kyrie Irving’in takas dedikoduları işleri iyice bozmuş durumda.
İki yıldızın da takaslandığını varsayarsak, Brooklyn’in ligin elit takımları arasında olmayacağını düşünebiliriz. Buna rağmen Ben Simmons ve takaslardan alınacak parçalarla birlikte ligin orta şeker ekipleri kategorisine girebilirler. Eğer iki yıldız da takımda kalırsa, belki o zaman daha olumlu konuşabiliriz ancak şu an ortaya haberler hiç de takımda kalacaklarmış gibi durmuyor. Bu yaz döneminde olmasa bile sene ortasında veya sonunda illa ki bir şekilde Brooklyn’den ayrılacaklar havası mevcut.
Yıldızları bir araya getirmek, maalesef artık başarı için yeterli olmuyor. Brooklyn bunu yaşadı ve gördü. Bu yüzden Durant ve Irving’i tutsalar bile daha kaliteli yan parçalara ihtiyaçları var fakat hamle şansları da kısıtlı. Harden takasında tüm draft haklarından vazgeçmiş olmaları uzun vadede başlarına bela açabilir.
18. Chicago Bulls
Bu sezon playofflara ilk turda veda eden Chicago Bulls, geçtiğimiz günlerde de yıldız skoreri Zach LaVine’e maksimum kontrat verdi. Chicago’da kağıt üstünde iyi isimler mevcut ancak onlar da “orta şeker” takım olmaktan kurtulamıyor. En başta DeMar DeRozan ve Nikola Vucevic, hiçbir zaman güvenilir playoff oyuncusu olmadılar. Takımın sakatlık sorunları da cabası.
Chicago’nun önümüzdeki 5 yıllık sürece umutla bakmasını sağlayan gelişme, Vucevic’in 2023’te, DeRozan’ın 2024’te serbest kalması olur. Chicago, bu noktada serbest piyasadan bir yıldız bulmayı da düşünebilir ancak ne kadar ilgi çekebilirler emin değilim. Draft haklarının birçoğunu takımı kurarken takaslarda elden çıkarmaları, kısa ve uzun vadede hamle imkanlarını kısıtlıyor.
Chicago, ligin elit takımları arasına girecek izlenimi vermiyor.
Geçtiğimiz sezon CJ McCollum, Robert Covington gibi isimlerle yollarını ayırıp yeni bir sürece giren Portland, Lillard etrafında kadroyu tekrardan şekillendirmeyi hedefliyordu. Bu doğrultuda Jerami Grant ve Gary Payton II gibi hamleler yapsalar da, hala istedikleri kaliteye ulaşabilmiş değiller.
Fakat Portland’ın tek kurşunu yoktu. Jerami Grant’in biten kontratıyla seneye de hamle imkanına sahip olabilirler ancak başarabileceklerinin garantisi yok. Oradaki yönetimin başarılı olduğunu düşünmüyorum. Damian Lillard’ın ilerleyen yaşı da cabası. Yakında 32 yaşına girecek olan Lillard, kariyeri boyunca hiçbir zaman elle tutulur bir başarı elde edemedi. Portland yönetimi her zaman olduğu gibi önümüzdeki sezonlarda da ona bel bağlamış durumda. Pelicans, Grizzlies gibi yeni takımların da baş gösterdiği Batı konferansında ne kadar başarılı olabilecekler?
20. Detroit Pistons
2021 NBA Draftı’nda genç yıldız Cade Cunningham’ı seçen Detroit, 2022 NBA Draftı’nda da Jaden Ivey ve Jalen Duren seçimleriyle Cade’in etrafını donattı. Detroit henüz çok genç bir takım, bu yüzden kısa vadede onlardan başarı beklemek doğru olmaz. Önümüzdeki 3 yıl, onlar için çekirdeği kurma ve gençleri potansiyeline ulaştırma süreci.
Fakat yapılanmanın ana oyuncusunu ve hatta ikinci-üçüncü oyuncusunu buldukları için, önlerinde büyük problemler kalmadı diyebiliriz. Bundan ötürü ağır tanking süreçlerine girip lig sonuncusu olmaya çalışmalarına gerek kalmadı.
21. Utah Jazz
Rudy Gobert takasıyla birlikte yıllar sonra radikal bir değişim yapma kararı alan Utah Jazz‘in önünde büyük bir belirsizlik mevcut. Gobert’i yolladılar ancak hangi yöne sapacakları meçhul. Donovan Mitchell hala takımda olduğu için playoff zorlayacakları düşünülse de, Quin Snyder’ın gidişi ve Royce O’Neale’ın takaslanması bunun tam aksini düşündürüyor. Takımın başına daha önce hiç başantrenörlük deneyimi bulunmayan Boston yardımcı koçu Will Hardy getirildi.
Utah Jazz hangi yöne ilerler bilinmez ama Timberwolves‘tan aldıkları draft hakları değerli olabilir. Eğer yapılanma yoluna giderse bu hakları kullanacaklardır. Eğer Mitchell üzerinden kadroyu hızlıca yeniden şekillendireceklerse, bu draft haklarını takasta kullanıp bir yıldız oyuncu almaya çalıştıklarını görebiliriz ileride. Her şeye rağmen, Utah playoff takımı olmaya çalışsa bile geleceğe dair iyi sinyaller vermiyor.
22. Orlando Magic
Bu sene draftta ilk sıradan Paolo Banchero’yu seçen Orlando Magic, böylelikle en büyük ihtiyacını karşıladı: Alfa oyuncu. Tabi Banchero’nun da bu takımın ana yıldızı olacağının garantisi yok ancak o potansiyeli gösterebilen bir isim. Bundan ötürü Orlando’nun yapılanmada büyük bir adım atmanın eşiğinde olduğunu dile getirebiliriz.
Orlando’nun şu anda bir takım kimliği olduğundan bile söz edebiliriz. Savunma ağırlıklı ve fizikli isimlerden oluşan bir kadroları var. Bu tür yapılanma takımlarının kendilerine bir kimlik edinmesi son derece önemli. O yüzden Orlando için geleceğe dair umut mevcut. Kötü takım kategorisinden çıkıp hiyerarşide bir üst seviyeye yükselmeleri çok uzakta değil. Ancak umuyoruz ki birkaç sene öncesindeki Orlando’nun yaptığını yapıp 8. sıradan playofflara girmekle yetinmezler. Orlando, önümüzdeki 5 yıllık süreç içerisinde iyi yerlere gelebilecek bir yapılanma takımı.
23. Houston Rockets
Ligin genç takımlarından Houston Rockets‘ın yapılanması olumlu yönde seyrediyor. Jalen Green, Jabari Smith, Alperen Şengün gibi potansiyelli yıldız adaylarını çekirdeğe eklediler. Eksikleri var mı? Tabi ki var. Örneğin hala güvenilir bir oyun kurucuları yok ancak doğru adımlarla ilerliyorlar. Şu ana kadar yaptıkları oyuncu seçimlerini beğeniyorum. Bu draft sınıfında da hem takımın eksikleriyle uyumlu hem de uzun vadede rotasyonda yer alabilecek isimleri eklediler.
Bununla birlikte şunu da hatırlatmak gerek: Brooklyn Nets‘in James Harden takasında verdiği tüm draft hakları Houston Rockets’ın elinde. Brooklyn, böylesine çalkantılı bir döneme girmiş ve dağılmanın eşiğine gelmişken, bunu dört gözle bekleyen takımların başında Houston geliyor. Belki takasta aldıkları parçalarla tanking takımı olmaktan kurtulacaktır Nets ancak draft hakları artık 29-30. sıraya düşmek yerine 18-19. düşer. Bu bile Houston Rockets için çok fark ediyor. Örneğin bu sezon 17. sıraya denk gelmişti Nets’in ilk tur seçim hakkı ve Tari Eason alındı.
İki senedir playoffun kapısından dönen Charlotte Hornets, LaMelo Ball gibi bir yıldıza sahip olsa da hala yapılanması tamamlanmış bir takım değil. Üstelik bu yaz Miles Bridges’ı da kaybedebilirler. Charlotte’un bu oyuncu grubuyla tavanını yüksek görmüyorum. Özellikle Bridges’ın denklemden çıktığı bir senaryoda onları arada kalmış bir takım olarak görmemiz çok muhtemel.