by Melikşah Bayrav/ info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’de artık sezonun son düzlüğündeyiz. Kıran kırana geçen playoff eşleşmelerinin ardından adını Final Four’a yazdıran 4 takım da belli oldu ve bizleri heyecan dolu karşılaşmalar bekliyor.
Normal sezonu rahat şekilde lider olarak tamamlayan Barcelona, önemli eksikleri bulunan Bayern Münih’e karşı playoff etabında beklenenden çok daha zorlandı. Son maçta sahasında rakibini 81-72’yle geçen Barça, bir şekilde Final Four biletini kaptı.
Öte yandan normal sezonu çok fazla soru işaretiyle tamamlayan Real Madrid, ligin ilk yarısında zirve adaylarından biri olarak görülse de arka arkaya gelen mağlubiyetlerle liderlik yarışının dışında kaldı.
Maccabi serisi öncesinde kısalarından katkı almakta çok zorlanan İspanyol devi, playoff etabında adeta farklı bir boyıta atladı. Özellikle emektar oyuncu Sergio Llull’un performansını birkaç seviye yukarı çıkarmasıyla da birlikte Real Madrid, rahat şekilde adını Final Four’a yazdırdı.
Adlarını bir şekilde Final Four’a yazdırmayı başaran iki ezeli rakip, Belgrad’da kupaya bir adım daha yaklaşabilmek için heyecan dolu geçmesini beklediğimiz bir karşılaşmada sahne alacaklar. Sezon boyunca Barcelona, Real Madrid’e büyük bir üstünlük kurmuş olsa da tek maçlık format her türlü sonuca açık.
Eurohoops Fırın, Barcelona – Real Madrid karşılaşmasının hikayelerine göz atıyor.
1- El Clasico!
Barcelona ile Real Madrid arasındaki karşılaşmalar spor, yer, mekan, zaman fark etmeksizin her daim büyük ilgi çeken müsabakalar olmuşlardır. Dünyanın en büyük kulüpleri arasında gösterilen bu iki kulüp, çok uzun yıllardır birbirlerinin ezeli rakipleri olmalarına rağmen ilk kez bir EuroLeague Final Four’unda karşı karşıya gelecekler.
Basketbola baktığımızda ise Real Madrid‘in Katalan temsilcisine göre daha başarılı bir tablo ortaya koyduğunu görüyoruz. 1960’lı yıllardan itibaren Avrupa basketbolunun devlerinden biri haline gelen eflatun-beyazlı ekip, ilk EuroLeague şampiyonluğunu 2003 yılında kazanan ezeli rakibine göre kupa sayısında daha üstün durumda.
Bu iki dev kulüp arasındaki rekabetin son yıllarına baktığımızda ise Real Madrid’in büyük bir üstünlüğünü görüyoruz. Koç Pablo Laso önderliğinde son 10 yıllık süreçte altın dönemlerinden birini geçiren eflatun-beyazlı ekip, 7 kez Final Four’a kalabilme başarısının yanı sıra 2 de EuroLeague şampiyonluğu elde etti.
Öte yandan son EuroLeague şampiyonluğunu 2010 yılında koç Xavi Pascual ile kazanan Barcelona, iddialı bütçelere rağmen bir süredir Avrupa basketbolunun 1 numaralı kupasına hasret durumda. Son 2 sezonda koç Sarunas Jasikevicius ile yeniden hedef yükselten Katalan temsilcisi, geçtiğimiz yıl finalde kaçırdığı şampiyonluğu bu sefer bırakmak istemeyecektir.
İki takımın yıldızlarla dolu kadrolarına ve yüksek hedeflerine baktığımız zaman heyecan dolu bir karşılaşmanın izleyenleri beklediği çok açık. Tarihlerinde ilk kez bir EuroLeague Final Four’unda karşı karşıya gelecek olan bu iki ezeli rakip, taraftarlarını mutlu edebilmek için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır.
2- Pablo Laso Şeytanın Bacağını Kırabilecek Mi?
Real Madrid ile Barcelona arasındaki rekabetin basketbol boyutunda her ne kadar eflatun-beyazlı ekip üstün olsa da Sarunas Jasikevicius’un Barcelona başantrenörü olmasıyla birlikte işler değişmeye başladı. Geçtiğimiz sezonu İspanya Ligi şampiyonu olarak tamamlayan Barça, derbilerde de ezeli rakibine çok büyük bir üstünlük kurdu.
İki ezeli rakip arasında oynanan son Kral Kupası finalinde Barcelona, Real Madrid‘i 64-59’la geçerek kupaya uzanmıştı. Ligde oynanan son karşılaşmada ise Katalan temsilcisi, uzatmalara giden mücadelede Pablo Laso’nun ekibini 108-97’yle geçerek liderliğini sürdürmüştü.
Sarunas Jasikevicius ile Pablo Laso arasındaki rekabete baktığımızda ise Litvanyalı çalıştırıcı lehine şaşırtıcı bir üstünlük görüyoruz. Saras’ın göreve geldiği günden itibarenki iki yıllık süreçte Barcelona, Real Madrid’e karşı oynanan 10 karşılaşmanın yalnızca 1’inde sahadan mağlubiyetle ayrıldı. Bu sezon iki takım arasında oynanan 5 karşılaşmanın tümü ise Katalan temsilcisinin lehine sonuçlandı.
EuroLeague normal sezonuna iddialı hamlelerle hızlı bir başlangıç yapan Real Madrid, son bölümde arka arkaya gelen mağlubiyetlerle sarsılsa da Maccabi serisinde ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu yeniden herkese kanıtladı. Hal böyleyken Litvanyalı meslektaşına karşı çıktığı 5 karşılaşmadan da yenilgiyle ayrılan koç Pablo Laso, Final Four’da kazanmayı başarabilirse bu negatif tabloyu bir anda tersine çevirebilir.
3- Uzunların Düellosu
Başarısızlıklarla dolu geçen bir sürecin ardından son dönemde hedef yükselten Barcelona, 2019 yazında bir süredir NBA’de ciddi şanslar bulan Nikola Mirotic’i kadrosuna kattığını açıkladığında bu hamle çok büyük yankı uyandırmıştı. Karadağlı yıldızın yanı sıra Brandon Davies’le de sözleşme imzalayan Katalan temsilcisi, o günlerden beri Avrupa basketbolunun en kaliteli uzun rotasyonlarından birine sahip.
Real Madrid‘e baktığımızda ise benzer bir tabloyu kolaylıkla görebiliyoruz. Bir süredir belki de EuroLeague’in en dominant boyalı alan silahı Walter Tavares’i kadrosunda bulunduran İspanyol temsilcisi; uzun rotasyonuna yapılan Vincent Poirier, Guerschon Yabusele ve kısa süreli NBA macerasının ardından geri dönen Gabriel Deck gibi hamlelerle etkileyici bir derinliğe sahip oldu.
İki takımın oyun tarzına göz attığımızda ise özellikle Barcelona için uzunların hücum katkısı hayati bir konumda. Kadroda bulunan Nikola Mirotic, Brandon Davies, Sertaç Şanlı, Nigel Hayes-Davis ve Rolands Smits gibi çember etrafında skor tehdidi oluşturabilen oyuncuları aktif kullanan Barça, bu oyuncuların devreye giremediği günlerde üretkenlik açısından sorunlar yaşayabiliyor.
Öte yandan koç Pablo Laso’nun ekibine baktığımızda ise kısa rotasyonundan alınan katkının geçtiğimiz yıllara oranla çok daha azaldığını görebiliyoruz. Kaptan Sergio Llull ve Rudy Fernandez’in ilerleyen yaşları, Fabien Causeur’un eski etkinliğinde olmaması ve büyük beklentilerle gelen Nigel Williams Goss’un planlanan seviyeye çıkamaması gibi faktörler, Real Madrid‘de uzunlardan gelecek katkının çok daha belirleyici olmasına yol açıyor.
İki ezeli rakibin uzun rotasyonlarına baktığımız zaman Avrupa’nın bu konuda belki de en kaliteli iki takımının karşı karşıya geleceği aşikar. Bu dev derbide uzunlardan alınacak katkı, sonucun belirlenmesinde fazlasıyla kritik bir rol oynayacaktır.
4- Barcelona Hakkında Artan Soru İşaretleri
Tıpkı bu sezon olduğu gibi geçtiğimiz yılı da normal sezon lideri olarak tamamlayan Barcelona, playoff etabında Xavi Pascual’in Zenit’iyle eşleştiğinde serinin 3-0’la bitmesini bekleyenlerin sayısı çok fazlaydı. Ağır favori olarak gösterilmesine rağmen eşleşme boyunca hücum etmekte çok zorlanan Barça, 5. maçı kazanarak Final Four biletini kapsa da beklenen performansı sergileyememişti.
Bu yıl Katalan temsilcisinin playoff etabındaki rakibi Bayern Münih, Corey Walden ve ilk maçta sakatlanan Darrun Hilliard’ın yokluğunda Barça’yı pek zorlayabilecek gibi gözükmüyordu. Buna rağmen tıpkı bir önceki yıl olduğu gibi yine hücum etmekte büyük zorluk yaşayan koç Sarunas Jasikevicius’un ekibi, 5. maça giden seride Nico Laprovittola’nın skorer performansıyla Final Four biletini kapmış olsa da neredeyse elenmenin eşiğine kadar geldi.
İş playofflara geldiği zaman normal sezona oranla karşılaşmalarda pozisyon sayısı azalıyor, savunmalar çok daha agresifleşiyor ve detaylı taktiksel hücum kurgularının yerine birebirlerin önemi çok daha artıyor. Bu noktada uzun rotasyonundaki kaliteye rağmen kendi skorunu üretebilecek bir ismin yokluğu, Katalan temsilcisini Bayern serisinde çok zorladı.
Kadronun kendi skorunu yaratabilme konusundaki en yetenekli ismi olan Cory Higgins’in yokluğu, normal sezonun aksine playoff etabında etkisini fazlasıyla hissettirdi. Bunun yanı sıra serinin son maçında Dante Exum’un da sakatlanmış olması, bu iki ismin Final Four’da forma giyememeleri durumunda Barcelona’nın ciddi hücum problemleriyle karşı karşıya kalmasını sağlayabilir.
Yaşadığı topuk dikeni sakatlığı nedeniyle uzun süredir formasından uzak kalan Cory Higgins, topla antrenmanlara yeniden başlamış durumda. Şu bir gerçek ki Barcelona, Maccabi serisini rahat geçen Real Madrid‘e karşı kısalarından gelecek katkıya fazlasıyla ihtiyaç duyacaktır.