by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
NBA Playoffları her zaman büyük dramalara, birkaç seneyi etkileyen serilere ve izleyici büyüleyen anlara gebe olmuştur.
Hatta yeryüzünde izlemesi en keyifli spor organizasyonunun NBA playoffları olduğu savunulabilir. Takımların bir üst tura çıkabilmek için rakibini 4 kez yenmesinin gerekmesi; uzun soluklu, karşılıklı darbelerle geçen ve birçok anlatıya sahne olan seri izlememize yol açtı bugüne kadar.
Seri içinde koçların ve oyuncuların yaptığı değişimler, bir playoff serisi sayesinde mental olarak büyüyen oyuncular, kelebek etkisi misali birçok sonuç doğuran performanslar… Bugün bütün bunların meze olduğu, yakın NBA tarihini belki de en çok etkileyen seneye, 2016’ya geri dönecek ve tarihi anlara sahne olan 2 seriyi hatırlayacağız.
“6. Maç Klay Thompson’ı”
Golden State Warriors, 2015 senesinde gelen şampiyonluğun ardından 2015-16 sezonunu da harika geçirmişti. Normal sezonu 73 galibiyet – 9 mağlubiyet ile kapatan son şampiyon, Michael Jordan ve Chicago Bulls‘un 72 galibiyetlik rekorunu kırarak tarihe geçmişti. Geçen sezonun MVP’si Stephen Curry de tarihin en özel bireysel sezonlarından birini geçirmiş ve MVP oylamasında bütün ilk tur oylarını alarak bir ilki başarmıştı.
Basketbolu değiştiren, pace&space ekolünün 1 numaralı örneği olan bu efsanevi Warriors takımının önünde 2. şampiyonluk için hiçbir engel yok gibiydi.
İlk turda Houston Rockets‘ı, ikinci turda da Portland Trail Blazers‘ı 4-1’lik skorla geçen Warriors’ı Konferans Finalleri’nde Kevin Durant ve Oklahoma City Thunder karşılayacaktı.
2012’de finale çıkan ancak Lebron James’li Miami Heat‘e 4-1 yenilerek şampiyonluğu kaybeden genç Oklahoma City Thunder kadrosu, James Harden’ı kaybetse de geçen yıllarda playoff tecrübesi kazanmış, adeta “büyümüştü”.
2014 yılında MVP seçilen Kevin Durant, ligin en iyi oyuncusu unvanı için LeBron James’in kapısını çalıyordu. Russell Westbrook, hiç olmadığı kadar atletikti ve inanılmaz bir patlayıcılıkla oynuyordu ancak playoff’ta bir türlü aşılamayan o duvar, takımın 2012’den beri final hasreti çekmesine sebep olmuştu. Ayrıca bir önceki sene Kevin Durant’in yaşadığı sakatlık, Thunder’ın playoffları kaçırmasına yol açmıştı.
2015-16 sezonu ise farklı olacaktı. Kevin Durant dönmüş, Thunder normal sezonu 55 galibiyet – 27 mağlubiyet ile 3. sırada bitirmişti. İlk turda Dallas Mavericks‘i 4-1 eleyen Thunder’ın rakibi San Antonio Spurs‘tü. Bu iki takımın son karşılaşması 2014 yılında, Konferans Finalleri’nde olmuştu ve o seneyi şampiyon kapatacak Spurs, Thunder’ı 4-2 elemeyi başarmıştı.
Yaşlanan Spurs kadrosu için bu defa işler o kadar kolay olmayacaktı. Bu sefer de Thunder, rakibini 4-2’lik skorla saf dışı bıraktı ve Konferans Finalleri hazırdı: Tarihe geçen Golden State Warriors’a karşı final hasretini dindirmek isteyen Oklahoma City Thunder. Hikaye de tam olarak burada başladı…
Thunder, ilk maçı deplasmanda 102-108 kazanarak ev sahibi avantajını ele geçirdi. Warriors 2. maçta cevap verse de Thunder, kendi evindeki 2 maçı domine ederek kazanıyor ve 4 maçın sonunda seride 3-1 öne geçiyordu. Russell Westbrook, belki de kariyer serisini geçiriyordu ve Thunder, Warriors’ın NBA tarihine geçen sezonunu sonlandırmaya 1 adım uzaktaydı. İşte tam da o zaman, bir şampiyonun yüreğinin asla hafife alınmaması gerektiğine birinci elden tekrar şahit olduk.
Warriors, elenme tehlikesine rağmen kendi evinde 5. maçı kazanmayı başarmış, umutlarını hayatta tutmuştu. Fakat Thunder’ın ev sahipliği yapacağı 6. maç öncesi birçok otorite, Oklahoma City’nin kendi taraftarları önünde seriyi bitireceğini düşünüyordu.
Maçın büyük bölümünde de bu senaryo gerçekleşecekmiş gibi gözükmüştü. Daha iyi hücum eden Thunder, Warriors’a boyalı alanı kapatmış ve maçı önde götürmeyi başarmıştı. Taraftar, final heyecanıyla yanıp tutuşuyordu. Kevin Durant’in basketiyle bitime 5 dakika kala Thunder 96-89 öne geçti. Maçın dönmesi artık çok zor gözüküyordu ancak Klay Thompson’ın aklında başka fikirler vardı…
Maçın genelinde inanılmaz bir performans sergileyen ve adeta takımı tek başına ayakta tutan Thompson, çok uzaklardan ve el üstünden akılalmaz bir üçlük yolladı. Maçın atmosferi, bu üçlükle tamamen değişti.
Bu üçlüğün ardından geçen 5 dakikada Thunder bütün şuurunu kaybetti. Takımı bu tarz kriz anlarından çıkarması beklenen Kevin Durant, Andre Iguodala’nın boğucu savunması karşısında sinmişti. Nitekim Russell Westbrook savunmasındayken Iguodala bir kez daha kartvizitini sahaya atıyor, topu çalıyordu. Maçın bitimine 2 dakikadan az kalmıştı. Skor 101-101’di. Warriors, hızlı hücuma çıkıyordu ve maç boyunca yanan Klay Thompson, fişi çekmeye hazırdı. Senaryo çoktan yazılmıştı aslında…
Devamında Warriors savunması Thunder’ı bir kez daha durdurdu ve Stephen Curry’nin turnikesi, Warriors’ın kritik galibiyetini perçinliyordu.
Son 5 dakikada Thunder, 6 top kaybetti ve saha içinden 5 denemede yalnızca 1 isabet bulabildi. Tamamen kontakt kapatan takımda zaten seriyi standartlarının altında geçiren Durant, eleştirilerin odağı haline gelmişti.
Warriors, evindeki 7. maçta hata yapmıyor ve 3-1’den geri dönüşü görkemli bir şekilde tamamlayarak NBA Finalleri’nin yolunu tutuyordu.
Fakat her şeyi değiştiren, NBA literatürüne “6. Maç Klay Thompson’ı” tabirini sokan performans olmuştu. Bu karşılaşmanın bir diğer etkisi ise saha dışında yaşanacaktı. O yaz serbest oyuncu döneminde yaşananları hepimiz biliyoruz ancak oraya bambaşka dramalara sahne olan final serisini de hatırladıktan sonra geleceğiz.