Dimitris Itoudis: “Scottie Wilbekin’e Çok Yakınız, Nando de Colo Kalmak İstiyor”

23/Haz/22 17:25 Haziran 23, 2022

Can Bedel

23/Haz/22 17:25

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun yeni başantrenörü Dimitris Itoudis, birçok konuda açıklamalarda bulundu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun yeni başantrenörü Dimitris Itoudis, kulüp televziyonuna açıklamalarda bulundu. Birçok konuda konuşan tecrübeli koç, sarı-lacivertlilerde transfer çalışmalarına ilişkin de bilgi aktardı.

Sözlerine konuk olduğu programın taraftara mesaj vermesi açısından önem taşıdığına değinerek başlayan Itoudis, “Benim için hem sizinle konuşmak hem de sizin aracılığınızla Fenerbahçe taraftarıyla konuşmak çok güzel. Böyle bir program yapmayı da bekliyorum” dedi.

Takımdan ayrılan Jan Vesely ve Ahmet Düverioğlu başta olmak üzere Fenerbahçe Basketboluna katkı yapan isimlere teşekkür eden tecrübeli koç, “Öncelikle oyunculardan başlayarak Jan ve Ahmet’i Fenerbahçe’ye yaptıkları katkılardan dolayı ve getirdikleri şampiyonluk için tebrik etmek istiyorum. Sezonu çok güzel bir şekilde bitirdiler. Aynı zamanda antrenörlere, Djordjevic’e, ondan önce Kokoskov ve Obradovic’e, Fenerbahçe Spor Kulübü’nü bu seviyeye getirdiği için ve bu kulüpte emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Aynı zamanda sadece başantrenörleri değil ama bütün asistanlar, personel, taraftarlar olarak birlik halinde yapılan bir katkı bu ve paha biçilmez katkısı var” dedi.

İsminin Yunan mitolojisindeki karşılığına dair soruya ise başarılı koç, “İsmim ‘toprak ana’ anlamına geliyor. Bizde isimler şu şekilde, Yorgos mesala Yorgiya olunca dişi oluyor, Dimitris Dimitriya olunca dişi oluyor.” cevabını verdi.

Futbolla başlayan basketbolla devam eden kariyerinde müziğin de önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Itoudis, “Futbol oynadım ama iyi ki oradan ayrılıp basketbola başladım ve basketbol antrenörü oldum. Babam gerçekten çok iyi bir futbolcu ve halen de çok iyi Buzuki çalıyor ama oğullar, babalarının tam tersini yapmak istediği için ben daha çok gitar ve armonikaya yöneldim ve şarkı da söylüyorum. Müziksiz bir hayat düşünemiyorum, müzik hayatımın çok önemli bir parçası. Bandırma’da görev yaptığım zamanlardan bu yana akustik olarak Türkiye’de çok hoşuma giden şeyler var. Kulağıma ne hoş gelirse onu dinliyorum. Hoş gelen her şeyi de seviyorum. Tabii başka yeteneklerim de var ama sizin onları değerlendirmeniz lazım (Gülüyor).” dedi.

Dimitris Itoudis, geçmiş yıllarda Türkiye’de görev yaptığı dönem çok güzel zamanlar geçirdiğini söylerken aynı zamanda Türk ve Yunan halklarının çok fazla benzer özelliklere sahip olduğunu dedi ve, “Bandırma’da 3 senelik bir anlaşmam vardı ama CSKA’dan dolayı erken bitmek zorunda kaldı. Orada bana yaklaşımlarından dolayı çok teşekkür ediyorum ve minnettarım. Orada inanılmaz bir sevgi var ve kendimi hep onların bir parçası gibi hissettim. Bana çok yakındılar ve çok güzel zamanlar geçirmiştim. Sadece iş ortamında değil dışarıda da herkes bana karşı çok iyiydi. Türklerin o kadar güzel özellikleri var ki… Misafirperverlik zaten en önemli özelliklerinden biri. Nereye giderseniz gidin beni tanıdıkları anda Yunan bir başantrenör olduğum için hemen Yunan müzikleri çalmaya başlarlardı. Bu tarz şeyler çok güzel. Yemek konusuna gelince de doğadan gelen her şeyi çok seviyorum, o yüzden mutfaklarımız da çok benziyor. Ağır yemekler de tercih edebiliyorsunuz, doğal şeyler de… Çok benzediğimiz şeyler olduğunu söyleyebilirim. Bunlar iki ülkeyi birbirine yakınlaştıran şeyler. Özellikle de Girit’e gittiğiniz zaman birini tanımıyorsanız bile bir restoran kapısında karşılaştığınızda hemen sizi içeri davet ederler.” ifadelerini kullandı.

1987 yılında Yunanistan’ın ev sahipliği yaptığı EuroBasket’in basketbola bakışında meydana getirdiği değişikliği ilişkin de konuşan Itoudis, “O dönem 17 yaşındaydım ve organizasyonu takip ediyordum. Hatta Selanik’te bir arkadaşımla birlikte izlemiştim. Kazanıldığında binlerce kişi sokağa çıkmıştı. İnanılmaz bir ortamdı. Yunanistan basketbolu adına bir devrim gibiydi diyebilirim, tarihini değiştirdi. İnsanlar gerçekten basketbola ilgi duymaya başladı. Ben daha çok ilgi duymaya başladım ki biraz oynamışlığım olmasına rağmen daha ciddiye aldım. Bu jenerasyona şunu gösterdiler, ‘rüyalarınızın peşinde koşup çok çalışırsanız hiçbir şey imkansız değildir.’ işte bunu gösterdiler.” sözlerini söyledi.

Genç yaşta bir antrenör olarak Zagreb’den bir teklif aldığının hatırlatılması üzerine başarılı koç, “Düşündüğünüzde aslında çok karma bir şey, çok kolay değildi. Ben, çok varlıklı bir aileden gelmiyordum ve her şey için çalışmamız gerekiyordu. Örneğin bir ayakkabı istediğimizde biz hemen gidip onu alamıyorduk ve babam derdi ki ‘Bir hafta çalışmamız lazım, belki alabilme olanağımız olabilir,’ diye. Ben böyle yetiştirildim ve her şey için çalışıp hak etmem gereken bir ortamda büyüdüm. Zagreb benim için gerçek anlamda bir hayat okuluydu, üniversite gibiydi. İnanılmaz hocalarım vardı ve çok güzel dostluklar edindim. Orada arkadaşlarımın hepsi antrenör, kondisyoner, futbol antrenörü oldular ve farklı dallarda çok iyi durumdalar. 21 yaşında basketbol oyunculuğunu bıraktım, hiçbir zaman yüksek seviyede bir oyuncu değildim. En önemli hocalarımdan, öğretmenlerinden biri de Dušan Ivković oldu. 1989-1990’lı yıllardan itibaren onunla devam eden bir dostluğumuz var ve aynı şekilde Zeljko Obradovic gibi, Božić gibi… Bunlar hep birlikte çalıştığım insanlar ve gurur duydum. Ben aslında bir bilgi mıknatısı gibiyimdir. Böyle insanlardan bir şeyler öğrenebildiğim için çok şanslı ve onurluyum.” dedi.

Özellikle aile desteğinin öneminden söz eden Dimitris Itoudis, “Bu sektörde çalışan insanların aileleri gerçekten verdikleri destekten dolayı birer kahraman! Eşim Maria ve kızım Aleksandra’nın inanılmaz destekleri var. Annem ve babamın benim bu mesleğe başladığımda verdikleri öğütler, kazandığım her kuruşu nasıl harcamam gerektiği, yurt dışında okumam için verilen destek… Bunlar çok büyük şeyler ve çok önemliler. İyi bir aile ve destek olmadan bunları başarmak gerçekten imkansız. Bir toplum var ve herkes o toplumda önemli olmak istiyor. Ancak ortak anlayış ve saygı olmadan bu mümkün değil. Tabii basına yansımayan büyük mücadeleler var. Örneğin bizim koçların odasında yaşananlar dışarı yansımıyor. Bunlar çok önemli ama sinerjiyi bulduğunuz zaman da başarılı olabiliyorsunuz.” şeklinde konuştu.

Dimitris Itoudis, Zeljko Obradovic ile uzun yıllardır devam eden dostluğuna ilişkin de konuştu ve, “Profesyonel de olsa özel de olsa ilişkiler hep şüpheyle başlar. Doğru insan mıdır? Dost olmak için doğru mudur? Hep bir şüphe oluşur ama uzun süren ve çok sayıda engeli aştığımız ve zorlukları aşarak ortaya çıkan ilişkiler gerçek ilişkilerdir. Obradovic, basketbol adına, Fenerbahçe adına ve benim hayatımda çok önemli bir insan. Panathinakos’ta 13 yılımızı birlikte geçirdik. Amsterdam’da tanıştık ve tanışmamız bir Noel turnuvasında oldu. O dönem ben Zagreb’in koçuydum o da Badalona’nın koçuydu. Ivkovic bize vesile oldu, çünkü O’na bir zarf vermemi istedi ve halen o zarfın içinde ne olduğunu bilmiyorum(Gülüyor) ama o vesileyle tanışmış olduk. O günden bugüne, farklı yerlerde de olsak hep fikir alışverişi yaptık. Daha sonra 1999’da milli takıma geldiğinde tekrar konuştuk ve o dönem Aris’ten bir teklif vardı ancak Ivkovic yine bizi bir araya getirdi. Sonrasında da Panathinaikos için Giannakopoulos aradı ve biz Haziran 1999’da Panathinaikos ile imzaladık, çok güzel 13 yıl geçirdik. Takımın büyümesine yardımcı olduk, kupalar kazandık ama daha da önemlisi kazanma kültürü yarattık. İnanılmaz bir basketbol ortamı oldu. Çok değişik jenerasyonlardan çok iyi oyuncular yetişti. Ama en önemlisi Giannakopoulos ailesinin finansal desteğinin yanında etik destekleri, taraftarın desteği… Aslında bir makine gibidir ve hepsi bir arada olunca çalışır. Sinerji olmadan başarı olmuyor. Farklı yollar seçsek de değişik yerlere gitsek de ilişkilerimiz çok güçlü olduğu için dostluğumuz hep devam etti. Bir telefon uzağımda yani… Ivkovic’i de anmadan bir şey söylemek istemiyorum, aramızda değil ama her zaman kalbimizde…” ifadelerini kullandı.

CSKA Moskova’da geçirdiği uzun yıllarla ilişkin de konuşan başarılı koç, “Moskova’yı çok seviyorum. Şehir olarak çok güzel bir yer. Yapısal olarak da inanılmaz temiz bir şehirdi. Orada çok güzel zamanlar geçirdim. Bir espri vardır, ‘Moskova’nın kışları nasıldır?’ diye. ‘Yeşil olan mı beyaz olan kışı mı?’ diye derler (Gülüyor). Orada hep kış olduğu için… Orada Andrey Vatutin’e, Natalia’ya çok teşekkür etmek istiyorum. Birlikte çok güzel şeyler yaşadık, birlikte büyüdük. Çok güzel taraftarlar vardı ve CSKA’daki yıllarımız güzeldi. Basketbol koçu olarak da çok şanslıyız tabii çünkü açık alanda değiliz. Ne yağmur ne de kar sorununuz var. Futbol antrenörü olmak çok zor bir şey. Bir ülkenin kültürü çok önemli. O yüzden onu öğrenmek, oradaki alışkanlıkları görmek, saygı duymak, tarihini öğrenmek… Benim her zaman bir öğrenme isteğim ve hırsım vardı. Kendimi çok genç gördüğüm için halen de öğrenmeye çok açığım.” diye dedi.

Fenerbahçe‘den teklif aldığı sürece değinen Itoudis, “Teklif ilk geldiğinde CSKA ile 1 yılım daha vardı. Ama teklif geldiği dönemde hem ülkede (Rusya) hem kulübümüzde bazı sıkıntılar vardı. Oyuncular gitmeye başlamıştı. Ben hiç orayı bırakmam gerekecek bir duruma geldiğini düşünmemiştim çünkü her şey devam ediyordu. Ama geminin hafif hafif batmaya başladığını hissedince kaptan olarak ilk atlayan olmak istemedim ve elimden geldiği kadar devam ettim. Ama böyle bir teklif geldiğinde de CSKA yönetimiyle konuştum, değerlendirdik. Onlar da saygı duydular. Orada yaşadıklarım ve başarılarım için çok onurluyum. Fenerbahçe’den gelen teklif benim için büyük bir teklifti, onurluyum. Ben her zaman yeni yollar, yeni heyecanlar ve yeni başarılar peşinde koşan birisiyim. O yüzden Fenerbahçe’nin yapısı benim için çok güzeldi. Başkanımız Ali Koç, Yöneticimiz Sertaç Komsuoğlu, Maurizio Gherardini, Derya Yannier yani hepsine teşekkür ederim. Hepsiyle konuştuk ve hedeflerimiz açısından aynı sayfadayız, bu çok önemli. Koç yönetimi için de şunu söyleyebilirim, ‘Her gün bu kulübün taraftarı onlarla nasıl gurur duyabilir?’ çalışılıyor. Taraftar bu konuda çok rahat uyuyabilir.” açıklamasını yaptı.