by Mark Fainaru Wada & Steve Fainaru / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 14 Nisan 2022 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Brooklyn Nets‘in milyarder sahibi Joe Tsai’nin işleri, Çin’de şanslı gitti. Hangzhou’da bir apartmanda başlayan şirketi Alibaba, Amazon’a çok benzetiliyor. Tsai NBA’e geldiğinde Komisyoner Adam Silver, ligin dünyanın en büyük marketindeki açılması için Tsai’nin paha biçilemez bir değerde olacağını söylemişti.
Geçen iki buçuk yılın ardından Tsai, NBA-Çin arasında milyarlarca dolarlık gelirin elde edildiği ancak ligin otoriter bir hükümetle iş yapmak ve bazı sosyal adalet konuları görmezden gelmek zorunda bırakıldığı tavizler dolu ilişkiyi karakterize ediyor.
Amerika’da Tsai, ırkçılık ve ayrımcılıkla savaşmak için milyonlarca dolar bağış yapıyor. Çin’de ise Tsai’nin liderliğini yaptığı Alibaba şirketi, ABD hükümeti tarafından “baskı ile çalışma, keyfi alıkoyma, yüksek teknolojiyle gözetim yapma” sebepleriyle kara listeye alınan şirketlerle ortaklık yapıyor.
Tsai, Çin’in en çok tartışma yaratan politikalarından bazılarını toplum içinde savundu. Hükümetin fikir özgürlüğüne getirdiği acımasız kısıtlamaları ekonomik büyümenin bir gerekliliği olarak gördü; Hong Kong’taki birçok demokrasi yanlısının hapse girmesine yol açan kanunu ayrılıkçılığın bastırılması için gerekli olması gerekçesiyle savundu; insan hakları açısından sorgulandığında ise Çin’in 1.4 milyarlık nüfusunun büyük bir bölümünün şu anda oldukları konumdan mutlu olduğunu iddia etti.
Eski kolej lakros oyuncusu ve WNBA, Major League Soccer gibi liglerde yatırımları olan biri olarak Tsai; kendisini kutuplaşmış iki kültür arasındaki köprü olarak görüyor. Tsai, Çin’in insanların özgürlüklerine getirdiği yasaklamaların ekonomik gelişmelere yol açtığını ve bunun da milyonlarca vatandaşın hayat kalitesinin artmasına sebep olduğunu düşünüyor.
Ancak insan haklarının ihlaliyle anılan şirketlere kurduğu ortaklıklar; Amerika’daki iki partinin üyelerinin, insan hakları aktivistlerinin ve Çin üzerinde yoğunlaşan akademisyenlerin eleştirisini çekti.
Trump yönetiminde Çin hakkında uzmanlık yapan ve ulusal güvenlik danışmanlığı yapan Matt Pottinger, “Joe Tsai, hepimizin olması gerektiği gibi Amerika’nın eksik yanlarını çok eleştiren iş ve spor figürlerinden biri ancak Çin’deki insan hakları ihlalleri hakkında bahaneler üretiyor çünkü parasını oradan kazanıyor. Totaliter bir diktatörlüğün insanlığa karşı işlediği suçları görmezden mi geleceğiz, hatta bu politikaları övecek miyiz?” dedi.
Tsai, bu söylemler hakkında röportaj yapma teklifini reddetti.
ESPN’in bu Tsai araştırmaları ve Çin’de yatırımları bulunan 30 NBA takımı, ligin uluslararası yayılma hedeflerinin sosyal adaleti sağlama kararlılığına nasıl bir ikilem yarattığını kanıtlıyor. 2019 yılında o zamanlar Rockets genel menajerliği yapan Daryl Morey’nin attığı demokrasi yanlısı bir Tweet, “değerler” ve “değer” arasındaki ikilemi yönlendirerek ligin yüzleştiği politik mayınların patlamasına sebep oldu.
NBA, Morey’in artık herkes tarafından bilinen “Özgürlük için savaşın. Hong Kong’un yanında durun.” Tweet’inin etkilerinden hala kurtulamadı. Bu Tweet, üç senenin büyük bölümünde televizyonlarda yayınlanmadı ve bazı sponsorlar tarafından üstü örtüldü. Lig, milyonlarca doların kaybına ve “yıllar süren iyi ilişkilerin” bozulmasına sebep olan yaptırımlar altında yürütüldü.
Nets‘in başına geçtikten iki ay kadar sonra Tsai, kendisini de bu tartışmanın içine attı. Morey’in destekçileri, Tsai’nin NBA’i Morey’i kovmaya ve Beyaz Saray’a ulaşan ancak daha önceden açığa çıkmamış dramalar için tam teşekküllü bir özür dilemeye zorladığına inanıyordu. Tsai aynı zamanda topluma açıkça yayınladığı bir açıklamada Morey’i “ayrılıkçı bir hareketi savunmak” sebebiyle suçladı.
Nets de NBA de Tsai’nin Morey’i kovdurmaya çalıştığını veya NBA’i özür dilemeye zorladığını reddetti.
Morey, fikir özgürlüğünü savunan güçlü destekçilerin de yardımıyla işini koruduktan sonra Nets, Morey’in Barclays Center’daki bir Rockets maçındaki biletini iade etti. Morey, Tsai’nin kendisine yapılan daveti geri çektiğini düşündü. Nets’e yakın bir kaynak, olası protestolar için yaşanan endişelerle bağlantılı olarak Tsai’nin bu karardan haberi olmadığını söyledi.
Morey, bu konu hakkında yorum yapmayı reddetti.
Tsai’nin Çin’le bağlantılı olan tek NBA takımı sahibi olduğunu söylemek güç. Strategy Risks adında New York tabanlı bir firma, NBA’deki 40 sahibin portföylerini inceleyerek kurumsal olarak Çin’le kurulan bağlarını ölçtü. Heat‘in sahibi Micky Arison, Çin ile de bağlantısı bulunan bir gemi turu şirketinin başkanı. Hornets‘in sahibi Michael Jordan, Nike’ın Çin’deki işlerinden milyonlar kazanıyor. Şirketin gelirlerinin %19’unun Çin’den geldiğini de bilmek lazım. Nuggets‘ın sahibi Stan Kroenke, Çin’de ofis açan ilk Premier Lig takımı konumunda olan ve oradaki en popüler futbol programlarından biriyle ortaklık yapan Arsenal’ın sahibi.
Bu yatırımlar; NBA’in, takım sahiplerinin ve oyuncuların ABD’de yaşansa pozisyon alacakları konularda sessiz kalmasını sağlıyor. 8.7 milyarlık net değerinin yarısından fazlası Çin’e bağlı olan Tsai kadar bu gerginliğe dahil olan bir sahip yok. Tsai takım sahibi olduğundan beri NBA, Alibaba ile uzun soluklu ortaklıklar kurdu ve taraftarlara şirketin platformlarından içerik izleme ile eşya satın alma imkanları sundu.
ABD-Çin arasındaki anlaşmazlıkta spor bir parlama noktası. ABD, Pekin’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’na karşı diplomatik bir boykot uyguladı. Aralık ayında Kadınlar Tenis Birliği, Peng Shuai’ye yapılan muameleden dolayı Çin’de oynamayı süresiz bir şekilde durdurdu. Shuai, yüksek mertebeli bir Çin yöneticisini cinsel saldırıyla suçladıktan sonra toplumda çok nadir görülmeye başlanmıştı.
Tayvan asıllı Kanada vatandaşı Tsai, 58 yaşında. Ailesi, 1948’deki komünist ayaklanması sırasında Çin’den kaçtı. Babası Paul Tsai, Tayvan’da çok parlak bir öğrencilik dönemi geçirdi. Joe Tsai de 13 yaşındayken ABD’ye gönderildi ve New Jersey’de bir özel lisede okudu. Yale’de hukuk derecesi aldı ve sonrasında özel sermayede bir kariyere doğru yöneldi.
1999 yılında Tsai, Alibaba’nın kurucusu Jack Ma ile tanıştırıldı, sonra da Hangzhou’da küçük bir apartmanda çalışmaya başladı. Tsai, sonradan Ma’nın karakteri için “Kung Fu romanından çıkmış gibi” benzetmesini yaptı. Tsai, yıllık 700.000 dolarlık işinden vazgeçti ve Ma’nın vizyonunu gerçek bir kuruluşa dönüştürdü. Tsai, Alibaba’yı şirketleştirdi, sermayeyi büyüttü ve Ma’nın sağ kolu ve can dostu oldu.
Alibaba, Çin’deki en büyük şirketlerden biri haline geldi, satışları Walmart’ı geçti. Tsai, şirketin yılda bir yayınladığı raporlara göre Alibaba’nın %1.4’üne sahip. Tsai aynı zamanda Forbes tarafından dünyanın en zengin 254. insanı seçildi.
Son iki yılda Alibaba, Çin Komünist Partisi’nin büyüyen etkisi altına girdi, hükümetin büyüyen teknoloji endüstrisi üzerinde daha fazla kontrolü olması için yaptıklarından biri buydu.
Yapılan araştırmalara göre Alibaba, şu anda devlet kontrollü bir şirket.
Tsai’nin liderliğinde Alibaba, Çin’in “müdahaleci, her yeri denetim altında tutan ve bunu bireyleri daha efektik şekilde takip edebilen yeni teknolojiler sayesinde yapan” bir yer olmasına yardımcı olan şirketlere finansal yardımlarda bulundu.
Bu teknolojiler, hükümetin bir milyondan fazla Uygur Müslümanı’nı ve diğer etnik azınlıkları zorla “yeniden eğitme” programlarına maruz bıraktığı; Amerika hükümeti, diğer birkaç ülke ve insan hakları kuruluşları tarafından kültürel katliam olarak nitelendirilen politikaların uygulandığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde de genişçe kullanıldı.
ESPN, Tsai’nin açıkça Çin’in Uygurlar üzerinde uyguladığı bu baskıcı politikaları desteklediğini söylediğine ya da Alibaba’nın bahsi geçen şirketleri finanse ettiğine yönelik bir kayıt bulamadı ancak birçok Çin uzmanı, bu konuda Tsai’yi sorumlu tutuyor.
Şirketin sahiplerinden biri olmasının yanısıra Tsai, Alibaba’nın yatırım komitesini de denetliyor. 2017’den 2019’a kadar Alibaba, Megvii şirketine üç büyük yatırım yaptı. 2018 yılında SenseTime, Alibaba’nın finanse etmesinin de yardımıyla 620 milyon dolar büyüdü ve o zamanlar dünyanın en değerli yapay zeka startup’ı haline geldi. Alibaba ve Alibaba’ya bağlı şirketler, an itibarıyla Megvii’nin %29.4’ünü, SenseTime’ın %7’sini kontrol ediyor.
Megvii ve SenseTime, Çin’in ABD ile global yapay zeka üstünlüğü yarışı için devlet tarafından desteklenen şirketlerin yarısını oluşturuyor. Bu şirketler işyerleri ve kamu sektörü için araçlar geliştiriyor ancak yüz tanıma teknolojileri Çin’in her yerde bulunan denetim ağıyla da bağlantılı.
Denetim, hükümetin söylemiyle terörizmi durdurmak ve devamlılık sağlamak için gerekli olan Çin’in Uygur topluluğunu kontrol altında tutması için önemli bir rol oynuyor. ESPN’in raporuna göre 2020 yılında Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki antrenman kampındaki Amerikalı koçlar, denetim altına alındı ve tacize uğradı. Bir koç, üç defa alıkonulduğunu söyledi ve oradaki atmosferi 2. Dünya Savaşı Almanya’sına benzetti.
NBA, sonrasında oradaki antrenman programını iptal etti.
2018’de tarafsız ve kar amacı gütmeyen, demokrasi yanlısı Freedom House kuruluşu, yayınladığı “Dijital Otoriterciliğin Yükselişi” başlıklı raporda Çin’i internet özgürlüğünü kısıtlama açısından en kötü ülke olarak tanımladı.
2019’da Hoffman’ın grubu; Megvii, SenseTime ve diğer teknoloji firmaların Sincan’daki kötü uygulamalarla bağlantılı olduğuna dair ciddi raporlar yayınladı. Araştırmacı grubun dediğine göre Megvii, yüz tanıma yazılımlarının polise gönderilebilecek bir “Uygur alarmı”nda kullanılması dahil güvenlik servisleriyle ortak çalışma içinde.
2019 yılında da hem The New York Times hem de Human Rights Watch’ın raporuna göre Megvii ve SenseTime, hükümetin Uygur nüfusunu takip etmesini sağlayan algoritmaları üreten şirketler arasındaydı.
Megvii ve SenseTime hakkında çıkan bu iddialar, Tsai’ye yakın bir kaynağın ESPN’e söylediğine göre Alibaba’yı endişelendirdi. Şirket, bu iki şirketin kurulunda koltuğu olmadığından ve direkt olarak dahil olmadığından emin olmak istedi.
Alibaba’nın yatırımları, şirketler kara listeye alınmadan önce gerçekleşmişti. Hatta kaynağın dediğine göre birkaç ABD’li yatırımcı da Megvii ve SenseTime’da hisse bulunduruyordu.
Bir endüstri denetim firması IPVM, 2020 ve 2021 yılında Megvii ve SenseTime hakkında ek kanıtlar açığa çıkardı ve ek olarak Alibaba’nın da Uygurları saptamak için kullanılan yazılımlara direktifler eklediğini söyledi.
Alibaba, bu teknolojinin asla bu amaçla kullanılma niyetiyle yapılmadığını söyleyerek cevap verdi. IPVM de Alibaba’nın açıklamalarını onayladı.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski Çin yöneticisi Matt Turpin, 2019 yılında karalisteye alınması gereken diğer şirketler hakkında bir tartışmaya dahil oldu. Turpin, Tsai için “O, Pekin’in istediğini yapıyormuş gibi yansıtılmak üzere büyük baskı altında. Ben onda suç bulmuyorum. Çok zor bir konumda.” dedi.
Ancak Alibaba’nın Megvii ve SenseTime ile insan hakları ihlaline verdiği desteğin belgeli olduğunu ve NBA’in dur demesi gerektiğini de belirtti.
“Son baktığımda bu, parçası olmak için berbat bir şeydi. Bugünün NBA’inde anladığım kadarıyla bu, bir problem değil.” diyor Turpin.
Geçtiğimiz aralık ayında ABD Hazine Bakanlığı; Megvii, SenseTime ve altı diğer Çin şirketini kara listeye ekledi ve Amerikalıların o firmalarda stok bulundurmasını yasakladı. Departmanın sözcülerinden biri, şirketleri “hükümetin etnik ve dini azınlıkları baskılama politikalarıyla işbirliği içinde olmak” ile suçladı.
Çin analisti Schrader, Alibaba’nın hükümete olan bağlılığından dolayı Tsai’nin zor bir pozisyonda olduğunu kabul etti.
Fakat ona göre Tsai’nin seçim hakkı var.
“Joe Tsai istifa edebilir. Bunu yapmak zorunda değil. O, bir Kanada vatandaşı. Alibaba, bir katliamın parçası olurken bu seçimi yapma özgürlüğü var.” diyor Schrader.
Eski NBA Komisyoneri David Stern, Çin televizyonunda önemli anların yayınlanmasına yol açarak NBA’i 1980’lerin sonunda ülkeye tanıttı. Bugün, NBA Çin pazarı 5 milyar değerinde. (ESPN, bu pazarın %5’inin sahibi.)
Bütün yabancı şirketler gibi NBA’de Çin’de Komünist Parti’nin yönetiminde iş yapıyor. “ABD’deki gibi değil. Düzenleyici kuruluşlar size dava açıyor, siz de avukat tutup kendinizi savunuyorsunuz diye bir şey yok.” diyor California Üniversitesi’ndeki Çin ekonomisi uzmanı Victor Shih.
“Bir gecede sizi kapatabilirler. Çin Komünist Partisi, işletmelere çok baskı kuruyor. O insanlar için süreci yönetmek çok zorlaşıyor.” diyor Shih.
Ne Silver ne de lig yönetiminden herhangi bir isim, Çin’deki insan hakları ihlali hakkında yorumda bulunmadı. Lig, iki yıl önce Sincan’daki antrenman akademilerini kapattığında NBA yönetiminden Mark Tatum, birkaç kere bu hareketin insan haklarıyla bağlantılı olduğunu söylemekten kaçındı.
NBA, eşsiz olmaktan çok uzak. Birçok şirket, sonsuz Çin pazarından yarar sağlamaya çalıştı. Sonuç olarak Amerikan değerlerini satmakla suçlandılar. Bu şirketlerden biri de 2020 yılında “Mulan” filminin çekimlerinin bir kısmını Sincan’da çektikten sonra insan hakları aktivistleri tarafından eleştirilere maruz kalan Disney. Geçen yıl Disney, Hong Kong’daki yayın platformunun açılışını yaptığında “The Simpsons”ın Çin hükümetine eleştiriler bulunan bir bölümüne platformda yer vermedi.
2016 yılından beri ESPN, NBA maçlarını Çin’de yayınlayan dev teknoloji firması Tencent ile içerik paylaşımı üzerine ortaklık yürütüyor. Morey’in Tweet’inden sonra Çin’deki en popüler NBA takımı Rockets, Tencent’te resmen yok oldu. Morey, Houston’dan ayrılıp Philadelphia’nın başına geçtiğinde aynı durumu Sixers yaşadı.
Bu sezon mart-nisan ayı civarlarında Morey’in Tweet’inden sonra ilk kez Çin Ulusal Televizyonu’nda NBA normal sezon maçları yayınlandı. Devletin şirketlerinden Global Times, daha az maçın yayınlacağını ve yayınlarda dışarıdan yorumcuların davet edilmeyeceğini açıkladı.
2018’de Silver, Tsai’nin NBA’in Çin’deki kuruluna katılacağını açıkladı.
Bir sonraki baharda NBA, Alibaba ile olan ortaklığını genişletti ve şirketin platformlarında 700 milyon kullanıcısının NBA ürünleri satın almasını, özel anları izlemesini sağlayan ve bir NBA bölümü oluşturuldu.
O sonbaharda Tsai, Nets‘i tamamen satın aldı. 2.35 milyar dolarlık ödemesi, herhangi bir ABD spor takımına ödenen en büyük miktardı.
Tsai, Nets‘in tek sahibi olduktan iki ay sonra Morey, malum Tweet’i attı.
Morey’in Hong Kong’taki protestolara dahil olan arkadaşları vardı. Çin, protestocuların kimliklerini gizleyememesi için maske takmasını yasaklamıştı.
Morey Tweet’i attığında Tsai, gösteri maçlarına katılmak üzere Çin’e gitmek üzereydi. Kısa süre içinde Mark Tatum kendisiyle iletişim kurdu ve tweet’in Çin’de önemli tepki çektiğini söyledi. Tsai’ye yakın bir kaynağın söylediğine göre Tsai, orta yolcu rolünü oynayabileceğini düşünmüştü. Bir mektup yazdı ve uluslararası organizasyonları denetleyen Tatum’a yolladı. Tsai herhangi bir cevap alamadı ve özel uçağındayken Faceebok’tan paylaşım yaptı.
Tsai, bu mesajı “Tüm NBA taraftarlarına açık mesaj” olarak nitelendirdi. Çin tarihini Daryl Moret’in attığı tweet’in neden böylesine zararlı olduğunu açıklamaya davet etti, ligin bu kazayı atlatmasına yardım edeceğine söz verdi. Morey’in ayrıştırıcı bir hareketi desteklediğini işaret etti. Bu kısım Morey ve destekçileri için sıkıntılı bir kısımdı çünkü onlar, bu protestoları demokrasi için bir savaş olarak görüyordu.
Durum iki ülkenin de sosyal medyalarında büyüdükçe kıdemli NBA yöneticileri, Çin’in cevabına hazırlandı. Silver, Şangay’a seyahat etmek üzere Japonya’daydı. Bazı insanlar Komisyoner’in alıkonabileceğinden ya da hükümetin maçları başlamadan erteleyebileceğinden korkuyordu.
NBA, ilk açıklamasında Morey’in tweetinin Çin’deki taraftarları derinden yaraladığını kabul etti, bu gelişmeyi “talihsiz” olarak değerlendirdi. Lig, aynı zamanda bireylerin görüşlerini paylaşmasına yönelik desteğini de belirtti.
Bu tartışmadan önce bile NBA, bir oyuncunun insan haklarına dair konuşması ihtimaline karşı olası zararları hesaplamaya başlamıştı. Hong Kong ofisinin içindeki gergin politik iklim, ihtilaflar yaratıyordu ve NBA yöneticileri güvenlikleri için endişeliydi. Lig, diğer yabancı şirketlerin Çin’e özürlerini sunarak nasıl işlerini sağlam tutabildiğini araştırdı.
Bir anda her şey gerçek oldu. Birçok NBA yöneticisi ve lig genelindeki yöneticiye göre yapılması gereken belliydi: Lig, Morey’i kovmak zorunda kalacak ve herkese açık bir özür dileyecek.
Morey, direkt olarak en az bir NBA takım sahibinden Tsai’nin Çin’e yaranmak üzere kendisini kovdurmaya çalıştığını duydu. Turpin, Morey’e yardım etmek için gönüllü oldu ve Morey’in sadece Çin hükümetiyle değil aynı zamanda Tsai ile de savaştığına ikna oldu.
“Benim gözlemime göre Joe Tsai’nin bu konudaki rolü kesinlikle hiç yardımcı olmadı. Diğer takım sahiplerine bu durumun nasıl kabul edilemez bir şey olduğunu açıklıyordu. Ligin geri kalanının Daryl’a karşı dizilmesinin yolunu açtı.” diyor Turpin.
Nets, Tsai’nin bu konuya dahil olduğunu şiddetle yalanladı.
“Joe Tsai, Bay Morey’in tweeti hakkında herhangi bir takım sahibiyle asla konuşmadı ve Morey’in başına bir şey gelmesi için uğraştığını söylemek kesinlikle yanlış. Sadece Rockets, takımları hakkında kişisel kararlar veriyor.” dedi Nets sözcüsü Mandy Gutmann.
NBA’in İletişim Kolu Yöneticilerinden Mike Bass, Tsai’nin lig yönetimine karşı asla Dary Morey’in özür dilemesi ya da kovulmasına yönelik bir isteği olmadığını söyledi.
Yine de NBA’in belirtilen prensipleri, Çin’de iş yapma gerçekliğiyle çakışıyordu. “NBA, iki ayağı iki farklı teknede yakalandı ve bu tekneler birbirinden uzaklaşıyordu.“ dedi Fenton.
Şangay’dayken Tsai, hükümetin maçları iptal etmesinden endişe duydu. Alibaba’nın ortak kurucusu Jack Ma’dan şehir yöneticilerine ulaşmasını ve gösteri maçlarının devam etmesini söylemesini istedi. Ma, başarılı oldu. Bu sırada yeni filmi “Space Jam: A New Legacy”nin yapım sürecinde bulunan LeBron James, Çin’deki bir toplantıda toplantıya yakın bir kaynağa göre oyunculara Morey hakkında öfkeli cümleler kurdu. (Amerika’ya döndükten sonra James, Morey’in Hong Kong hakkındaki düşüncelerinde yanlış yönlendirildiğini söyledi.)
Rockets‘ın özür dilemeye zorlaması ve Tsai ile James gibi güçlü karakterlerin karşısında olması sonrası Morey, kariyerini kurtarmak üzere hamleler yaptı. Paylaşımdan kısa süre sonra Tweet’i sildi ve “Tweet’i atarken niyetim herhangi bir Rockets taraftarı ve Çin’de bulunan dostlarımın alınması değildi. … Tweet’lerim tamamen benim düşüncelerim ve ne Rockets’ı ne de NBA’i temsil etmiyor.“ diye Tweet attı.
Morey, güncel ve eski Beyaz Saray yöneticileriyle, bir Demokrat valiyle ve karşısında toplanan insanlarla konuştu. Turpin, Kongre’nin ve Beyaz Saray’ın geri adım atması için çalıştı.
O zamanlar Çin üzerine yoğunlaşan bir ulusal güvenlik danışmanı olan Pottinger, Beyaz Saray’ın bir şekilde işaret bırakması gerektiğinin farkında olduğunu söyledi: “Beyaz Saray’da birçoğumuzun bu durumun çok kötü bir emsal oluşturduğunu düşündüğümüzü hatırlıyorum. Amerikalı şirketlerin değerlerimizi Çin’in sansürüne tahammül etme uğruna terk etmesini istemiyorduk.”
Pottinger, o zamanlar Başkan Yardımcısı konumunda bulunan Mike Pence ile direkt olarak konuştuğunu söyledi. Pence, sonrasında “NBA, o otoriter rejim tarafından sahip olunan bir şube gibi davranıyor.” dedi.
Kongre’deki Cumhuriyetçiler ve Demokratlar Morey’e destek oldu ve NBA’e karşı konumlandı. Silver daha sonrasında başka bir açıklama yayınladı. Ligin ilk açıklamasının insanları sinirlendiğini, kafaların karışmasına sebeğ olduğunu ve net olmadığını kabul etti, NBA’in fikir özgürlüğüne duyduğu saygıyı tekrardan belirtti.
İstifaya zorlanacağını düşünen Morey, Sixers‘a gitmeden önce bir seneyi daha Rockets’ta geçirdi.
ESPN’e yakın zamanda yaptığı bir açıklamada Silver, “NBA ailesinin her bir üyesini her zaman destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Sosyal ve politik mevzularda kişisel görüşlerini açık eden Daryl Morey dahil.” dedi.
Çin ekonomisi üzerine okumuş Shih, “Yıllar geçtikçe Joe Tsai gibi iş insanları bu beklentileri öğrendiler. Bu, bir kanun değil. Sadece zamanla ‘Herkes bunu yapıyor. Toplumda negatif bir olay yaşanırken yapmam gerekenleri artık biliyorum’ demeyi öğreniyorlar.” dedi.
Tweet’ten yedi ay sonra NBA, Çin’deki lideri değiştirdi. COVID-19’un yayılmasıyla bir yılı aşkın süredir CEO olarak görev alan Derek Chang, istifa ederek Londra’ya, ailesinin yanına döndü. Yerine ise Çin’deki ilk ulusal spor kanalının kurulmasına yardımcı olan, NBA’le ilk televziyon anlaşmasının sonuçlanmasını sağlayan Ma Guoli’nin çocuğu Michael Ma getirildi.
Shih’e göre bu hamle mantıklıydı: “Böylesine çok bağlantıya sahip olan birini başa getirdiğinizde hükümetteki arkadaşlarını arayarak ‘Bak, bu bir kazaydı. Tüm hissedarlar için durumu iyi hale getirmek için ne yapabiliriz?’ diyebilirler.”
Lig, bu kararın Ma’nın yeteneklerine bağlı olduğunu açıkladı.