NBA Serbest Oyuncu Dönemi: İlk Günün 11 Kazananı

01/Tem/22 11:54 Temmuz 1, 2022

Bilal Baran Yardımcı

01/Tem/22 11:54

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, hareketli geçen serbest oyuncu piyasasının ilk saatlerinin kazananlarını derliyor.

by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

NBA’de bir takvim yılında majör olaylara sahne olan, taraftarların takip etmekten keyif aldığı belirli günler vardır. Playoffların başladığı gün, herhangi bir serinin 7. maçı, Noel gününe özel belirlenen karşılaşmalar, Martin Luther King günü, final serisi… Bunlar hep saha içinde yaşananlara yönelik, basketbol seyriyle insanları eğlendiren günler olarak karşımıza çıkıyor.

Fakat NBA, çok daha fazla katmanı bulunan bir organizasyon. Bazı tarihler var ki kimi taraftarlara göre takip etmesi playofflardan bile daha keyifli…  Sezon ortasındaki takas döneminin son günü, buna en iyi örneklerden biri. Yıl boyunca takımlarını izleyip eksiklerini belirleyen organizasyonlar, uzun süre piyasayı tarttıktan sonra son saatlerde birbirinden flaş takaslarla monotonlaşmaya başlayan normal sezona hareket katıyor.

Bir diğeri, bugünkü yazımıza da başrollük yapacak olan serbest oyuncu piyasasının “resmi” olarak başladığı gün. Saatin gelmesiyle birlikte artık NBA’in marquee matchup‘larından biri haline gelen Adrian Wojnarowski-Shams Charania rekabeti de alevleniyor. Sezonlarını tamamlamış, draftı sağ salim geçmiş ve gelecek yılki yol haritalarını kafalarında belirlemiş takımlar; serbest kalan onlarca oyuncuyu adeta “havada kapıyor”. Shams ve Woj gibi iki muhabir de bu imza haberlerini verme hızlarıyla her seferinde insanları hayrete düşürüyor.

Şimdi üzerinden birkaç saat geçtikten sonra imzaların frekansının da azalmasıyla birlikte geriye dönüp hamleleri incelemek, hangi takımın hangi hamleyi ne amaçla yaptığını analiz etmek ve günün kazananları ile kaybedenlerini belirlemek de bu işin bir diğer eğlenceli kısmı.

Hazırsanız gerek yapılan, gerek yapılmayan, gerekse başkasının yaptığı hamleler sebebiyle kazanan konumuna geçenlerle başlayalım.

NOT: Yapılan tüm hamlelerin listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Philadelphia 76ers

Daryl Morey’in genel menajerlik koltuğuna oturmasıyla birlikte lig genelinde hamle agresifliği artması beklenen Sixers, bu beklentileri karşılamaktan hiç erinmedi. Özellikle geçtiğimiz sezon yaşanan Ben Simmons krizinden bir şekilde James Harden ile çıkmayı başarınca Morey, yine övgüleri almayı başarmıştı.

Fakat playoffta işler istenildiği gibi gitmedi. Ligi domine ettiği günlerden çok uzakta bir playoff geçiren James Harden, iki senedir MVP seviyesinde basketbol oynayan Joel Embiid’in seviyesine ayak uyduramadı ve Sixers, yine Konferans Finali göremeden evinde döndü.

Fakat tek, hatta en büyük sebep Harden’ın performansı mıydı? Tabii ki hayır. Asıl büyük sorun, bu takımın kaliteli rol oyuncusu eksikliğiydi. Joel Embiid ve James Harden gibi iki yıldızın yanına Tyrese Maxey ve her ne kadar aldığı maaşın miktarı çok yüksek olsa da Tobias Harris’i gönül rahatlığıyla rotasyona yazabiliyoruz. 35 yaşında, dizleri artık vücudunu taşımakta zorlanan Danny Green’i de beşinci oyuncu olarak yazdık diyelim. Bu takımın düzenli katkı verebilecek, playoffta korkmadan sahaya atabileceği altıncı, yedinci ve sekizinci oyuncuları kimdi?

Böyle bir isim yoktu. Nitekim dar rotasyonun getirdiği yorgunluk, bir noktada patlak verdi.

Daryl Morey, bariz bir şekilde ortada olan bu problemi çözmek için sağlam adımlar attı.

Öncelikle draft gecesinde ciddi bir sakatlık yaşayan Danny Green ve 23. sıra seçimini Memphis Grizzlies‘a yollanarak De’Anthony Melton, kadroya eklendi.

Melton; savunmada perimetrede kurduğu baskıyla ve düşmeyen oyun motoruyla dikkat çekiyor. Ayrıca geçen sene maç başına 5.1 üçlük deneyerek %37 ile isabet bulduğu da not düşülmeli. Grizzlies‘ın beklenti üstü geçen sezonunun gizli kahramanlarından biri oyunun iki yönünde de fark yaratabilen De’Anthony Melton’dı.

Dün gece ise Daryl Morey, eski bir dostuna daha kavuştu.

Uzun bir süre Houston Rockets çatısı altında beraber mücadele eden Morey-Harden ikilisi, o günlerden başka bir isim olan PJ Tucker’la yeniden biraraya geldi.

Tucker, 2021 senesinde şampiyon olan Milwaukee Bucks‘ın önemli bir rotasyon parçasıydı. Geçtiğimiz sezon Miami Heat‘in yolunu tutan tecrübeli oyuncu, ilerleyen yaşına rağmen Heat‘in Konferans Finalleri’ne kadar uzanan yolunun yine kritik parçalarından biri oldu.

Sezon sonunda oyuncu opsiyonunu kullanmamayı tercih eden ve bunun üzerine 3 yıl – 33 milyon dolara Philadelphia’nın yolunu tutan 37 yaşındaki oyuncunun Sixers’a katabileceği çok şey var.

Yaşına rağmen asla düşmeyen oyun motoru, özellikle playoff ortamında sertliğe izin verilmesiyle birlikte rakip takımların yıldızlarına uyguladığı fiziksel savunma, oyunu bilmesi sebebiyle minimum hatayla oynaması, hücumda sadece köşelerden de olsa belli bir seviyede şut tehditi, soyunma odasında gösterdiği liderlik ve bitmek bilmeyen hırsı… Şampiyonluğa oynayan bir takımsanız, PJ Tucker’ı kadronuzda istememeniz için hiçbir sebep yok.

Sixers, aynı zamanda yine Houston Rockets günlerinden aşina olduğumuz Danuel House Jr.’ı da kadrosuna kattı.

Rotasyonun yukarıda bahsettiğimiz beşinci, altıncı, yedinci kontenjanlarını bir bir doldurmaya başlayan Sixers; MVP Joel Embiid’in ve her ne olursa olsun James Harden’ın da varlığıyla 2022-23 sezonuna çok daha iddialı girecek.

Jalen Brunson (Hayır, New York Knicks değil.)

NBA’de dördüncü yılını geride bırakan Villanova çıkışlı Jalen Brunson, Dallas Mavericks ile kariyer sezonunu geçirdi.

Her zaman bençten gelerek belli sürelerde topu emanet ettiğiniz bir kısa rolüyle verimli olmayı başaran Brunson, 2021-22 sezonunda daha büyük bir rol tanımını söke söke aldı.

Günümüz basketbolunda “topu yere vurabilen” oyuncular, takımların hücumu için özellikle playoff sahnesinde çok değerli konumda oluyor. Brunson da Luka Doncic gibi bir hücum generalinin yanında ikincil yönlendirici olarak Mavericks‘in hücumunun en önemli parçalarından biriydi.

Hata payı çok sınırlı olan Brunson, basketbol zekasıyla ve skor üretme becerisiyle rahatlıkta takımınızda ikinci general olarak kullanabileceğiniz bir isim. Kariyerinin ikinci playofflarında özellikle ilk turda Luka Doncic’in sakatlığı sırasında Utah Jazz‘e karşı gösterdiği performans da sahne büyüdükçe Brunson’ın da büyüdüğünü kanıtlıyor.

2021-22 playofflarını 21.6 sayı – 4.6 ribaund – 3.7 asist ortalamalarıyla geçiren Brunson, bu süreçte maç başına sadece ama sadece 1.1 top kaybı yaptı. Mavericks’in Konferans Finalleri’ne giden yolunda başrol Luka Doncic’ti ama Brunson da çok iyi bir Robin’di.

Böylesine iyi bir performansın ardından Brunson’ın hem daha fazla sorumluluk alacağı hem de ceplerini dolduracağı belliydi. Nitekim New York Knicks, bu iki maddeye de tik attı ve Brunson’a 4 yıl – 104 milyon dolarlık bir kontrat verdi.

Brunson’ın Knicks için mantıklı bir hamle olup olmadığı bir sonraki yazının konusu ancak bu hamlede bir kaybeden varsa da onun Brunson olmadığı kesin.

Süper Yıldızlar, Süper Kontratlar

NBA’de son yıllarda büyük bir artış gösteren pazar gelirleri, bunun en büyük kahramanı olan oyuncuların da yüzlerini güldürüyor.

Maaş bütçesinin astronomik artışlar göstermesi, birkaç yıl önce sadece yıldızların aldığı kontratların artık rol oyuncularının normali olmasına yol açtı. Doğal olarak oynadığı organizasyonun yüzü haline gelen oyuncular da bu artıştan nemalanıyor.

Son iki sezonu normal sezonun en prestijli ödülü MVP’liği kazanarak geçiren Sırp yıldız Nikola Jokic, draft edildiği takım Denver Nuggets‘la kontratını beş yıl uzattı. Yeni kontratıyla birlikte Nikola Jokic, 2027-28 sezonunun sonuna kadar toplamda 264 milyon dolar kazanacak. Bu kontrat, NBA tarihinin en büyük kontratı olarak tarihe geçti – şimdilik.

Jokic, dün gece büyük kontrat imzalayan tek yıldız oyuncu değil. Phoenix Suns‘ın süper yıldızı Devin Booker da takımla 4 yıl – 214 milyon dolarlık yeni bir kontrata imza attı.

Bunun yanısıra geçtiğimiz sezon takımın hasret kaldığı playoff sahnesine dönmesinde aslan payına sahip olan Karl-Anthony Towns da Minnesota Timberwolves ile 4 yıl – 224 milyon dolar değerinde yeni bir anlaşmaya vardı.

Washington Wizards ile geleceği sürekli sorgulanan ancak sürekli insanların tahminlerinin aksine Wizards‘ta kalmayı tercih eden Bradley Beal da bağlı olduğu organizasyondan 5 yıl – 251 milyon dolar değerinde yeni bir kontrat almayı seçti.

Son olarak bu sezon beklentileri aşarak harika bir yıl geçiren Memphis Grizzlies‘in başkahramanı genç yıldız Ja Morant, çaylak kontratının bitmesiyle devreye girecek 5 yıl – 193 milyon dolarlık bir kontrat imzaladı.

Bütün bu kontratlar, gelecekte göreceğimiz astronomik rakamların sadece bir fragmanı. Artık her takımın bir yıldız oyuncuya sahip olması ve NBA’in rekabetçiliği arttırma niyetiyle bu takımlara yıldızlarını tutabilmeleri için esneklik sağlaması, sürekli doğal bir artış gösteren maaş bütçesiyle yan yana koyulunca gelecekte göreceğimiz kontratların seviyesi muhtemelen Everest’i bile geçecek.

Houston Rockets

Dün gece serbest oyuncu döneminin başlamasına saatler kala NBA gündemine bomba gibi düşen bir haber, Houston Rockets‘ın hiçbir şey yapmadan yüzünün gülmesine sebep oldu.

2018-19 sezonunda aşilini koparan ve aynı yaz Golden State Warriors‘tan ayrılarak Kyrie Irving ile beraber Brooklyn Nets‘in yolunu tutan Durant, kendisini başka bir ortamda kanıtlamak istiyordu.

2021’in Ocak ayında takıma takasla James Harden’ın da eklenmesiyle kağıt üstünde tarihin en yetenekli takımı kurulmuştu. Çoğu otorite Nets‘i net bir şampiyonluk adayı olarak görüyordu ancak playofflarda yaşanan sakatlıklar, Nets’in 7. maçın uzatmalarında Milwaukee Bucks‘a elenmesine yol açıyordu.

Ardından bu sene James Harden’ın takımla yaşadığı sıkıntılar ve sonrasında yaşanan takas, Kyrie Irving’in aşı ikilemi sebebiyle uzun süre takımdan uzak kalması, Kevin Durant’in yaşadığı sakatlık gibi etkenler Nets’in playoff’a 7. sıradan girmesine sebep oldu.

Dağılmış gözüken takıma bir darbe de Boston Celtics vurdu ve Durant ile Irving’i dört maçta da çok kısa sekanslar hariç sınırlamayı başararak Nets’e süpürgeyi tattırdı.

Bunun üzerine yakın zaman önce Kyrie Irving’in kontratındaki opsiyonu kullanmayacağına ve Los Angeles Lakers‘a gitmek istediğine dair haberler çıktı.

Organizasyon dağılmanın eşiğindeydi. Tam da o zaman Irving, “Normal insanlar dünyayı devam ettirir, ancak farklı olmaya cesaret edenler bizi yarına götürür. Sözleşmemin opsiyonunu kullanmaya karar verdim.” açıklamasıyla kadroda kaldığını açıkladı. Her şey tamamdı. Nets, gelecek sezon daha istikrarlı bir normal sezon geçirerek daha iddialı bir sene geçirebilirdi… mi acaba?

İşte gündeme bomba gibi düşen haber, tam olarak bu soruya “hayır” dememizi sağlayan nokta oluyor. Kevin Durant, kariyerinin en kötü playoff serilerinden birini oynadıktan sonra bir kez daha takımından ayrılmayı seçti ve Brooklyn Nets’ten takasını istedi.

Bunun üzerine Irving’in de opsiyonunu kullanmasına rağmen ayrılmak istediğine yönelik haberler çıktı. “Tarihin en yetenekli üçlüsü”, beraber bir Konferans Finali bile göremeden projenin sonuna gelmişti.

Peki burada Houston Rockets‘ı ilgilendiren ne? Tabii ki de draft hakları. Yukarıda bahsettiğimiz James Harden takasında Brooklyn Nets’in geleceğini adeta ipotekleyen Rockets, 2024 ve 2026 yıllarında korumasız Nets draft haklarını elinde bulunduruyor. Bunun yanında 2023, 2025 ve 2027 yıllarında da Nets’in seçiminin daha öne düşmesi durumunda Rockets’ın değişim yapma hakkı bulunuyor.

Durant ve Irving’in ayrılığının birkaç gün içinde gerçekleşeceğini öngörürsek, Nets’in yakın zamanda başarıya ulaşması ihtimaller dahilinde gözükmüyor. Bu da Rockets’ın elindeki draft haklarının değerini daha da yükseltiyor.

Halihazırda Jalen Green, Alperen Şengün, Josh Christopher, Jae’Sean Tate, Usman Garuba, Kevin Porter Jr. gibi potansiyelli bir çekirdeğe sahip olan Rockets; 2022 NBA draftının 3. sırasından da Jabari Smith gibi bir yeteneği kadrosuna kattı.

Önümüzdeki yıllarda elinde birçok draft hakkı bulunduran Rockets için bu, sadece genç oyunculara yatırım yapma fırsatı sağlamıyor. Aynı zamanda bu hakları elinde bulundurmak, pazara herhangi bir oyuncu düştüğünde yapılan takas tekliflerinde Rockets’ın elini çok güçlendirecek.

Houston organizasyonunda dün düşen haberlerin ardından büyük bir kutlama yapıldığına neredeyse eminim…

Portland Trail Blazers

Rezalet geçen bir sezonun ardından 2022-23 sezonunda tekrardan rekabetçi olmayı hedefleyen Portland, bu yönde adımlar atmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Detroit Pistons‘tan Jerami Grant’i kadrosuna katarak kanat rotasyonuna savunma direnci katabilecek ve hücumda Damian Lillard’a yardımcı olabilecek bir oyuncuya kavuşan Blazers, serbest oyuncu döneminin açılmasıyla iki hamle daha yaptı.

2021-22 sezonunun Blazers için belki de tek parlayan noktası Anfernee Simons’ın gösterdiği gelişimdi. Üçlük çizgisinin gerisinden volümünü ve isabet oranını inanılmaz arttıran Simons, tehlikeli bir hücum silahı haline geldi. Zira Simons, maç başına 7.8 üçlük deneyerek bu atışlarda %40 ile isabet buluyor.

Damian Lillard gibi bir yıldızınızın yanında perimetrede böylesine yer çekimi oluşturabilen oyuncuları bulundurmak istersiniz. Blazers da belki de biraz fazla ödeme yaptı ancak bunu başardı.

Takımla beraber 5. senesine girecek olan 23 yaşındaki oyuncu, 4 yıl – 100 milyon dolarlık bir konrata imza attı. Bu kontratın Simons seviyesindeki bir oyuncuya göre fazla olduğunu düşünüyorum ancak Blazers, artık 31 yaşında olan Damian Lillard’a rekabetçi bir kadro kurmaya her ne olursa olsun borçlu. Ayrıca Simons’ın hala çok genç olduğu ve oyununa katabileceği çok yenilik olduğu gözardı edilmemeli.

Asıl beğendiğim hamle ise Gary Payton II oldu. Uzun süredir NBA’de kendine bir yer edinmeye çalışan Payton, bu sezon Golden State Warriors‘ta aradığı şansı bulmuş ve değerlendirmişti.

Playofflarda önemli bir rol oyuncusu haline gelmişken yaşadığı talihsiz sakatlık kalp kırıcı olsa da Payton, final serisinde geri dönmeyi başardı. Jayson Tatum ve Jaylen Brown gibi yıldızların karşısında basketbolun en büyük sahnesinde gösterdiği savunma performansı, Blazers’ı etkilemiş olmalı.

Tekrardan belirtmem gerekirse; Blazers’ın Damian Lillard’a rekabetçi bir kadro kurma borcu var. Gary Payton II gibi şampiyonluk tecrübesi yaşamış, o havayı solumuş mücadeleci oyuncular playoff ortamında her türlü takımına katkı sağlamanın yolunu buluyor. Bu da Blazers’ın tam da aradığı profilde bir oyuncuyu kadrosuna kattığını kanıtlıyor.

Lonnie Walker IV

2018-19 sezonuyla birlikte lige giriş yapan Lonnie Walker IV, beklenilen gelişim adımlarını çok belirgin şekilde atamadı.

Dejounte Murray’i de takaslayarak tamamen yeni bir yapılanma yoluna gittiğini belirgin eden San Antonio Spurs, dün gece Lonnie Walker’ın da elini kolunu sallayarak takımdan ayrılmasına izin verdi.

Fiyaskoyla sonuçlanan bir sezon geçiren ve ne olursa olsun seneye rekabetçi olmak zorunda olan Los Angeles Lakers, Malik Monk’u da Sacramento Kings‘e kaybetmesinin üzerine Lonnie Walker’a yatırım yapmayı seçti.

23 yaşındaki Walker, geçtiğimiz sene play-in turnuvasına katılan Spurs‘ün önemli isimlerinden biriydi. Hem maç içinde hem de maçtan maça çok istikrarlı olduğunu söyleyemesek de Walker’ın Lakers‘a katacağı şeyler de var.

Deliciliği ve atletizmiyle Lakers hücumunun çok ihtiyacı olan enerjiyi takıma getirebilecek olan Walker, işin savunma kısmında çok parlak bir geçmişe sahip olmasa da rezalet bir parça da değil. En önemlisi genç bir oyuncu olması, geçtiğimiz sezon tempo ve oyun motoru konusunda büyük sıkıntılar yaşayan Lakers için önemli bir nokta olacak.

Burada kazananı Lakers yerine Walker seçmemin sebebi ise şu: Hala gelişime açık olan kısa oyuncunun eline büyük bir fırsat geçti. Bu sene LeBron James’in yanında, Los Angeles şehrinde, bütün spot ışıklarının altında değerli bir rol oyuncusu olduğunu kanıtlayabilirse bir sonraki kontratının değeri de 6.5 milyon dolardan çok ama çok daha fazla olacaktır.

LeBron James’in yanında oynamak sadece saha içi odaklı baktığımızda kolay, saha dışı etkenleri de kattığımızda tahmin edildiğinden daha zor bir görev. Walker’ın bu baskının altından kalkıp kalkamayacağını hep beraber göreceğiz.

Minnesota Timberwolves

Geçtiğimiz sezon organizasyonun üzerindeki kötü havayı dağıtmayı başarıp playoff sahnesine kendini atan Minnesota Timberwolves, elindeki çekirdekle geleceğe de umutlu bakıyor.

Özellikle Anthony Edwards’ın gösterdiği gelişim, organizasyonun yüzünü güldürüyor. Karl-Anthony Towns da her ne kadar çok iyi bir playoff geçirmese de edindiği tecrübe, gelecek yıllar için büyük önem arz ediyor.

Timberwolves da genç süper yıldızına güvendi ve 26 yaşındaki oyuncuyla 4 yıl – 224 milyon dolarlık devasa bir kontrat imzaladı.

Fakat benim Wolves’ı kazananlar listesine almamın sebebi bu anlaşma değil.

Wolves kadrosu, geçen sezonki başarısının büyük bir kısmını da sorumluluk almaktan çekinmeyen potansiyelli yan parçalara borçlu.

Fakat çok tempolu ve şuursuz bir basketbol stiliyle kimliğini yaratan Wolves, zaman zaman saha içinde tempoyu kontrol edebilen ve doğru kararlar verebilen oyuncuların eksikliği sebebiyle oyundan çok düştü. Belli sekanslarda takımca çok dağılan ve büyük serilere engel olamayan Wolves için basketbol aklı yüksek bir rol oyuncusuna kesinlikle ihtiyaç vardı.

Her ne kadar geçtiğimiz sezonu standartlarının altında geçirse de Kyle Anderson, bu profile uyan bir oyuncu. Oyunu kendi temposunda oynayan, düzenli şekilde doğru kararlar verebilen, pas yeteneği kendi pozisyonuna göre çok ileride olan ve mükemmel bir basketbol zekasına sahip olan Anderson, Wolves’un dağıldığı o sekanslarda sahada emniyet kemeri görevi görebilir.

Gelecek sezon da Batı Konferansı playoff yarışında rekabetçi olacağı öngörülen Wolves, kadrosunu tam da ihtiyacı olan tarzda kaliteli bir rol oyuncusuyla güçlendirmiş oldu.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!