NBA Draftı: Potansiyellere Karanlık Bir Pencereden Bakılan Bol Sallamalı Günler

20/Haz/23 10:00 Haziran 20, 2023

Bilal Baran Yardımcı

20/Haz/23 10:00

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, NBA draft analizciliğinin günümüzdekinden çok daha zor olduğu zamanlara odaklanıyor.

by Rafe Bartholomew / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 26 Haziran 2014 tarihinde Grantland‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Ya 2002’nin sonlarıydı ya da 2003’ün başları. Yasal olarak bira içebileceğim yaşta değildim. Üniversitedeki yurt odamda kocaman monitörümün parlaması yüzüme yansırken NBADraft.net ve EuroBasket sitelerini inceliyordum. NBA’in uluslararası oyuncu yönünden en iyi zamanlarından biriydi. Dirk Nowitzki v e Peja Stojakovic All-Star’dı, Yao Ming ve Nene iyi bir çaylak sezonu geçiriyorlardı ve Gürcü genç Nikoloz Tskitishvili hala potansiyel barındıran bir gençti.

Yetenek tavanı üst düzeydeydi. YouTube’ın var olmadığı, draft raporlarının bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda yeni bir Yao hakkında bir şeyler öğrenmenin en iyi yolu Türkiye’de, Rusya’da ve Balkan ülkelerinde yazılmış karmakarışık oyuncu raporlarını okumaktı.

İşte Sultan Kösen’i orada gördüm. Ailesiyle birlikte Türkiye’nin güneydoğusunda, Suriye sınırında yaşayan Kösen, 2.41 boyundaydı ve Galatasaraylı bir yetenek avcısı tarafından keşfedilmişti. Birkaç yıl içinde boyunun 2.50’yi aşabileceği söyleniyordu. Kösen’in açıklamasının yazdığı sayfada bulunan fotoğrafı ise bir basketbol potasının yanında tek eliyle topu kaldırıp çembere uzanırkendi.

Uzun ince vücudu ve boş bakışları, topu potaya sokması gerektiğinden yeterince farkında değilmiş gibi hissettiriyordu fakat boy uzaması, sizin elinizde olan bir şey değildir.

Kösen’in NBADraft.net ve Eurobasket’teki profilleri, hakkında yazılan yazılar şu anda kaybolmuş durumda fakat bu yazıların anafikri hala bazı yerlerde bulunabiliyor:

Galatasaray vakit kaybetmeden genç oyuncuyu bünyesine kattı ve iki-üç sene içinde bir basketbolcuya dönüştürebileceklerinden eminler. Şu anda sadece bir potansiyel olarak karşımıza çıkan Kösen’in an itibarıyla dizlerinden ameliyat olması ve atletizmini arttırması gerekiyor.”

“Doktorlar, düzgün bir şekilde yürüyüp koşabilmesi için belli tıbbi süreçlerden geçmesi gerektiğini söylüyor. Şu ana kadar operasyonlar geçirdi fakat düzgünce koşabilmesi için dizinden bir tane operasyon geçirmesi daha gerekiyor. Efsanevi Türk basketbolculardan Cavit Altunay, Sultan Kösen’i keşfeden kişi olarak dev oyuncuyu 2004 yılında basketbol parkelerinde göreceğimizi söylüyor. ‘Sultan belki sahada 40 dakika kalamayacak ancak 15 dakikada bile takıma yapacağı etkiler büyük faktör olabilir’.

Basketbolseverler, yeni bir Avrupa, hatta belki de NBA yıldızının doğuşunu sabırsızlıkla bekliyor: BASKETBOLUN ‘SULTAN’I”

Özetlemek gerekirse: İstanbul ekibi 2.41 boyundaki Kösen’i keşfediyor. Dizlerinden operasyon geçirdikten boyunun sonra 2.50’leri bulması bekleniyor. Güçlenen dizleriyle birlikte koşabilecek hale gelmesi bekleniyor. Sonra basketbol oynamayı öğrenecek ve NBA draftı için hazır olacak. Şansın da yardımıyla tarihin en iyi pivotu tartışmasında Bill Russell ve Wilt Chamberlain’i geride bırakacak. Hanımler ve beyler, BASKETBOLUN SULTAN’I!

NBA yöneticilerinin yabancı kökenli oyuncuları kadrosuna katmak için uğraştığı, Jason Kapono’nun eğer ismi Kaponovich olsa draftta daha yüksek sıralarda gösterileceğini düşündüğü zamanlarda bile Kösen’in hikayesi absürttü.

BasketballForum.com’daki tartışmalar genelde Shaq ile sırtı dönük oyunda ne kadar mücadele edebilirden çok ne zaman öleceğine yönelikti. Benim bildiğim kadarıyla Kösen, hayatı boyunca profesyonel bir basketbol maçında oynamadı ancak Guinness Rekorlar Kitabı tarafından 2011 yılında dünya üzerindeki en uzun insan olarak belirlenmişti.

Today’de elinde bir kutu kolanın ne kadar komik durduğunu görselleyen bir şekilde yer aldı. Aynı zamanda internet üzerinde araması yapıldıktan sonra en güzel görsellere sahip olan isimler arasında da iddialı konumda.

2000’li yıllarda NBA draftını takip etmekten bu yönleriyle keyif alıyordum. Beni geceleri ayakta tutan şey buydu. İnternet çağının henüz Vahşi Batı dönemleriydi. Teknoloji bize hayal edebileceğimizden fazla bilgiye ulaşma imkanı veriyordu ancak aynı zamanda YouTube ya da Synergy Sports gibi bu denli ham bilgiden mantıklı çıkarımlar yapmamızı sağlayan araçlar henüz ortada yoktu.

NBADraft.net ve DraftExpress sitelerinde beklentilerin yüksek olduğu Avrupalı potansiyellerin resimleri ve kaba bir tanımları bulunuyordu, gerisi hayal gücümüzdeydi. Rus devlerinin, Çek oyun kurucuların, Polonyalı uzunların zamanıydı. Peki ya bu üçlüden ikisi Pavel Podkolzin ve Jiri Welsch, öbürü Marcin Gortat’sa? Üçte bir kötü bir oran değil. O günler gerçekten de eğlenceliydi.