by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Amerika Basketbol Birliği (BAA)’in kuruluş tarihini milat alan NBA, 2021-22 sezonuyla 75. yılını kutladı. 1949 yazında Ulusal Basketbol Ligi (NBL) ile BAA’in birleşimi sonucu bildiğimiz ismine kavuşan NBA, tarihi boyunca birçok organizasyona sahne oldu.
Bu birleşimin sonucunda bir araya gelen 17 organizasyondan günümüzde sadece sekizi varlığını sürdürüyor. Bunlar da günümüze kadar başlangıçtaki hallerine göre kaçınılmaz bir değişim yaşadılar.
Lig tarihi boyunca birçok takım özellikle maddi sebeplerden ya varlığını devam ettiremeyip yok oldu ya da başka bir şehre taşınmak zorunda kaldı.
1980’lerle birlikte popülerliği iyice artan ve günümüzde en çok takip edilen spor organizasyonlarından biri haline gelen NBA’de her sene 30 takım Larry O’Brien Kupası için savaşıyor.
Fakat bu 30 takımın gelecekte de aynı şekilde devam edeceği, yeni takımların eklenmeyeceğinin bir garantisi yok. NBA tarihinde birçok kez gördüğümüz gibi bir takım şehir değiştirebilir veya basketbol takımı bulunmayan büyük şehirlerde (bkz: Seattle) oluşacak yeni takımlarla lig genişleyebilir.
Peki ya tarihin tozlu sayfalarına gömülen bu takımlar NBA pencereleri sırasında ne gibi başarılara imza attılar? Lige etkileri nasıl oldu? Şu anda var olmamalarının sebepleri ne?
Yazı serimizin ilk bölümünde NBA tarihinde hatırı sayılır etki bırakmayı başaran 6 eski NBA takımının geçmişine odaklanacağız.
Seattle Supersonics
Oynadıkları İlk Maç: 13 Ekim 1967
Oynadıkları Son Maç: 16 Nisan 2008
Taşındığı Şehir: Oklahoma City
Şampiyonluk(lar): 1979
Hall of Fame İsimler: Ray Allen 2002-2007, Patrick Ewing 2000/01, Spencer Haywood 1970-1975, Dennis Johnson 1976-1980, Sarunas Marciulionis 1995/96, Gary Payton 1990-2003, Jack Sikma 1977-1986, David Thompson 1982-1984, Lenny Wilkens 1968-1972
1967-2008 yılları arasında NBA’de toplamda 41 sezon mücadele eden Seattle Supersonics; 3 kez finallere çıkma başarısı gösterdi ve 1979 yılında ilk ve tek şampiyonluğunu kazandı.
20 Aralık 1966 tarihinde Los Angeles’lı iş adamları Sam Schulman ve Eugene V. Klein önderliğine kurulan takım, ilk yıllarında All-Star olma başarısını göstermiş Walt Hazzard ve Yılın En İyi Çaylakları 5’inde yer edinmiş Bob Rule ve Al Tucker’ı kadrosuna barındırıyordu.
1978’de Batı Konferansı’ndaki rakiplerini bir bir eleyerek tarihinde ilk kez finallerde boy göstermeye hak kazanan Supersonics, Washington Bullets’a karşı yedi maçlık çekişmeli seride 4-3 kaybetmişti.
Bir sonraki sezon Dennis Johnson ve Gus Williams gibi isimlerin önderliğinde bir kez daha finale çıkmayı başaran Seattle, Bullets’tan rövanşı alacak ve seriyi 4-1 kazanarak tarihindeki ilk şampiyonluğa ulaşacaktı.
1983 yılında takımın kurucusu Sam Schulman Supersonics’i Barry Ackerley’e sattı ve organizasyon için zorlu geçecek bir periyot başladı.
1984 yılında kariyerinin 13 senesini de Seattle’da geçiren ve takımın şampiyonluğa oynadığı yıllarda önemli pay sahibi olan Fred Brown emekli oldu. Takımla özdeşleşen ve sembol isimlerden biri haline gelen Brown’ın forması, 1986 yılında emekli edildi.
1985-86 sezonu bittikten sonra Jack Sikma’nın da takaslanmasıyla birlikte şampiyon Seattle Supersonics kadrosu tamamen dağılmıştı. Aynı zamanda o yaz düzenlenen draftta tarihi bir hata yapan Supersonics, Scottie Pippen’ın haklarını Olden Polynice karşılığında Chicago Bulls‘a takaslıyor ve 1990’ları domine eden hanedanlığın çekirdek parçalarından birini kendi elleriyle Bulls‘a teslim ediyordu.
Ancak 1990’larda takım bir kez daha NBA Finalleri sahnesine geri dönmeyi başaracaktı. Bunu da Seattle Supersonics ile en çok özdeşleşmiş isimler olan Shawn Kemp ve Gary Payton ile yapacaklardı.
1989 draftında Kemp’i, 1990 draftında ise Payton’ı seçerek kadronun temellerini atan Supersonics, istikrarlı şekilde tekrardan zirveye oynamaya başladı.
1992-93 sezonunda ilk turu 5 maç (o zamanlar ilk turlar 5 maç üzerinden oynanıyordu), ikinci turu da yedi maç sonucunda geçen Supersonics, Konferans Finalleri’ne yükselmişti. Suns‘a karşı sert geçen serinin sonunda yine yedi maçta mağlup olan ekip, playoffta oynanabilecek her maçı oynamasına rağmen NBA Finalleri’ne bir maç uzakta kalmıştı.
1995-96 sezonunda Batı Konferansı’nı lider bitiren Supersonics; ilk turda Sacramento Kings‘i, ikinci turda son iki sezonun şampiyonu Houston Rockets‘ı, üçüncü turda ise bundan sonraki iki sezon finalde mücadele edecek Utah Jazz‘ı saf dışı bırakarak 1979’taki şampiyonluktan sonra ilk kez finallere adını yazdırdı. Rakip ise 90’larda finale çıkmayı başaran neredeyse her takımın karşılaşmak zorunda kaldığı Chicago Bulls’tu.
Fakat bu Bulls’un diğerlerinden bir farkı vardı. Normal sezonda 72 galibiyet alan Michael Jordan önderliğindeki efsane kadro, 2016 yılına kadar kırılamayacak bir rekora imza atmıştı. Nitekim finallerin ilk üç maçında da Supersonics için işler pek iyi gitmedi.
Seri bir anda 3-0 olmuştu. Sonrasında pes etmeyerek üst üste iki maç kazansa da Supersonics, altıncı maçta -diğer herkes gibi- Jordan ve Bulls’a teslim olacaktı.
Organizasyonun yüzü olan iki oyuncunun Supersonics ile şampiyonluk yaşayamamaları her ne kadar üzücü olsa da o dönem Jordan’ı finallerde kimsenin yenemediğini unutmamalıyız.
1997-98 sezonunda Shawn Kemp’in takaslanmasının ardından 1998-99’da playoff yapamayan Supersonics, dokuz senenin ardından ilk kez playoff sahnesinden uzak kalıyordu.
Ardından Gary Payton’ı da kaybeden ekip, üst üste vasat sezonlar geçirmeye başladı ve 2006 yılında takımın Seattle’dan taşınması gündemdeydi.
2007-08 sezonunda Seattle şehrinde inşa edilecek ve 30 milyon dolara mâl olacak yeni bir salon için gereken para toplanamayınca Oklahoma City’li iş insanı Clay Bennett, organizasyonu satın almak istediğini açık açık belirtti.
O yılın draftının 2. sırasından Kevin Durant’i seçen Supersonics, genç oyuncusundan beklenen performansı almasına rağmen etrafında rekabetçi bir ekip olmaması sebebiyle NBA’deki son sezonunu 20 galibiyet – 62 mağlubiyetle bitiriyordu. Durant, Yılın Çaylağı seçilmesine rağmen takımın tarihindeki en kötü sezonu geçirmesine engel olamamıştı.
Sezon sonunda bütün yasal işlemleri halleden Clay Bennett, 45 milyon dolar karşılığında Supersonics’i satın alıyor ve Oklahoma City’e taşıyordu. Böylece Seattle Supersonics, tarihin tozlu sayfalarına gömülüyor, yerini Oklahoma City Thunder‘a bırakıyordu.
Kevin Durant ve Russell Westbrook gibi isimlerle uzun süre rekabetçi kalmayı başarsa da şampiyonluk yaşayamayan Thunder‘da işlerin nasıl gittiğini ise hepimiz biliyoruz.