by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunda uzun süren bir yaz dönemi arasının artık sonuna gelmek üzereyiz. Takvimlerin 6 Ekim 2022 tarihini göstermesiyle birlikte Turkish Airlines EuroLeague heyecanı da tüm hızıyla başlayacak.
Yaz transfer döneminde tüm Avrupa ekipleri gibi EuroLeague kulüpleri de kadrolarını ellerinden geldiğince güçlendirmek için çabaladılar.
Bu süreçte takımlarda önemli yapısal değişimlerin yanı sıra birbirinden heyecan verici transfer hamlelerine de yakından şahitlik ettik.
Sezon hazırlıklarının halen tam olarak sonlanmadığı şu noktada Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi geleneğini devam ettiriyoruz: Takım analizleri!
Bu serimizde Turkish Airlines EuroLeague ekiplerinin yaz dönemini nasıl geçirdiklerine, kadro planlamalarına ve olası yeni sezon beklentilerine göz atıyoruz.
Analizlerimizde artık sona yaklaşırken bugünkü konuğumuz ise EuroLeague’in son 2 sezondaki şampiyonu Anadolu Efes.
Three Peat Yolu
EuroLeague tarihinde bir takımın üst üste 2 şampiyonluk kazanması son derece ender görülen bir olaydır. İlk şampiyonluğun ardından oyuncuların aynı konsantrasyon seviyesini koruyarak tek bir ortak hedef uğruna kenetlenmeleri, Avrupa basketbolu tarihinde çok az takıma nasip olmuş bir olaydır. Üst üste 3. kez Avrupa’nın zirvesine çıkabilmeyi ise Jugoplastika’dan (KK Split) başka tek bir takım bile başaramadı.
Geçtiğimiz sezon arka arkaya 2. kez EuroLeague şampiyonluğuna ulaşarak Avrupa basketbolu tarihine geçen Anadolu Efes, modern EuroLeague döneminde Maccabi Tel Aviv ve Olympiakos’tan sonra bu büyük başarıyı gerçekleştiren 3. kulüp oldu. Üst üste 2 şampiyonluğu söylemesi kolay olsa da bu büyük zafere uzanan yol, lacivert-beyazlı ekip için son derece engebeliydi.
Anadolu Efes için sezon hem EuroLeague, hem de Basketbol Süper Ligi’nde pek de parlak başlamadı. Sertaç Şanlı‘nın Barcelona’ya transferinin ardından uzun rotasyonundan beklenen katkıyı alamayan lacivert-beyazlı ekip, Sertaç’ın yerine transfer edilen Filip Petrusev’in de büyük hayal kırıklığı yaratmasıyla özellikle savunmada çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı.
Bunun da üzerine Krunoslav Simon‘un ilerleyen yaşı ve yaşadığı sakatlıkların artması, kısalarda Vasilije Micic ve Shane Larkin’in omuzlarındaki yükü çok arttırdı. Adrien Moerman ve Chris Singleton gibi isimlerin de özellikle dış şutlarda beklenen katkıyı verememeleri, Anadolu Efes‘in geçmiş yılların aksine kolay tahmin edilebilir bir görüntü çizmesine yol açtı.
Sezonun ilk yarısını geçmiş dönemlere nazaran kötü geçiren Anadolu Efes, EuroLeague’de şampiyonluk hedefiyle çıktığı yolda playoff hattının da uzağında kaldı. Yılın ikinci döneminde ise özellikle Tibor Pleiss ve sezon ortasında takıma dahil edilen Elijah Bryant’tan ciddi katkılar alan koç Ergin Ataman’ın ekibi, önemli bir çıkış yakalayarak bir şekilde playoff biletini kaptı.
Playoff biletinin gelmesi ve son dönemde alınan değerli galibiyetlere rağmen Anadolu Efes’e yönelik soru işaretleri halen büyüktü. Savunmada halen büyük sorunlarla karşı karşıya olan lacivert-beyazlı ekip, hücumda da sakatlıkların büyük etkisiyle geçmiş yıllardaki gücünden uzak gözüküyordu.
Yine de şampiyon bir takımın karakterini asla hafife almamak gerekir. EuroLeague playofflarındaki Olimpia Milano serisinde artan tüm soru işaretlerine rağmen özellikle savunmada müthiş bir reaksiyon gösteren Anadolu Efes, saha avantajına sahip olmadığı seriyi 3-1’le geçerek adını bir kez daha Final Four’a yazdırdı.
Hikayenin kalan kısmını uzun uzadıya anlatmaya gerek yoktur sanıyorum. Rodrigue Beaubois ve Krunoslav Simon gibi önemli isimlerin sakatlık sorunlarına rağmen takım halinde hep bir arada kalan koç Ergin Ataman’ın ekibi, üst üste 2. kez EuroLeague şampiyonluğuna ulaşarak tarihe geçti.
Sadece basketbolda değil, tüm sporlarda şu bir gerçek ki zirveye çıkmaktan daha zor olan bir şey varsa o da zirvede kalıcı olabilmektir. İlk EuroLeague şampiyonluğunun ardından yaşanan tüm sorunlara rağmen toparlanmayı başaran lacivert-beyazlı ekip, zirvede kalıcı olabildiğini tüm Avrupa’ya gösterdi.
Şimdi ise sırada belki de en zorlu görev var. Üst üste 3. kez bu büyük başarıya ulaşabildiği takdirde Anadolu Efes, modern EuroLeague tarihinde bir ilki başaracak. Bu yaz kadrosunu çok değerli takviyelerle daha da kuvvetlendiren temsilcimiz, şampiyonluk yolunda yine EuroLeague’in en iddialı ekiplerinden biri olacak.
Yeni Transferler:
Will Clyburn (CSKA Moskova)
Ante Zizic (Maccabi)
Amath M’Baye (Pınar Karşıyaka)
Egehan Arna (Beşiktaş Emlakjet)
Achille Polonara (Fenerbahçe Beko)
Soru İşaretleri
Bu yaz Vasilije Micic, Shane Larkin ve Will Clyburn gibi Avrupa basketbolunun en büyük yıldızlarından üçünü bir araya getiren Anadolu Efes için son dönemlerin en potansiyelli hücum takımı yakıştırmaları yapılıyordu. Bu yaz Türkiye A Milli Basketbol Takımımızla EuroBasket’te mücadele eden Larkin’in sağ elinden sakatlanarak önemli bir operasyon geçirmesi, hiç şüphesiz bu yöndeki beklentileri olumsuz etkiledi.
2018-19 sezonundan beri Vasilije Micic ile Shane Larkin ikilisini sahada bir arada kullanan koç Ergin Ataman, bu iki yıldız oyuncuyu doğru profildeki isimlerle tamamlayınca Avrupa basketbolu tarihinin savunulması en zor hücum kurgularından birini ortaya çıkarmıştı. Bu yaz Will Clyburn gibi hem toplu, hem de topsuz oyunda fark yaratabilen bir yıldızın Larkin-Micic ikilisinin yanına üçüncü bir opsiyon olarak dahil edilmesi, haliyle Anadolu Efes‘i önümüzdeki sezonun en büyük şampiyonluk adaylarından biri kılıyordu.
Bu denklemden Shane Larkin’in sakatlığı nedeniyle bir süreliğine de olsa çıkması, lacivert-beyazlı ekibin hücumdaki potansiyelini epey olumsuz etkileyecektir. En az Aralık ayına kadar sahalardan uzak kalması beklenen yıldız oyun kurucunun tam anlamıyla eski ritmine kavuşması, muhtemelen sezonun ikinci yarısını bulacaktır.
Artık hepimizin ezbere bildiği üzere Anadolu Efes, hücum kurgusunu yıllardır Shane Larkin ve Vasilije Micic gibi topla ilişkisi üst düzey iki ismin etrafında oluşturmuş durumda. Her ne kadar geçmiş dönemlerde Rodrigue Beaubois, Krunoslav Simon ve Adrien Moerman gibi önemli hücumcular olsa da Anadolu Efes hücumu, Larkin veya Micic ikilisinden birinin topla aldığı kararların etrafında şekillendiriyordu.
Muhtemelen sezonun ikinci yarısına kadar bu denklemden Shane Larkin’in çıkmış olması, Vasilije Micic’in omuzlarındaki yükü de epey arttıracak. Geçtiğimiz yıl sezona yavaş başlayarak bir dönem eleştiri oklarının hedefi halime gelen Micic’in yine benzer türden bir performans ortaya koyması, Anadolu Efes için sancılı bir sürecin habercisi de olacaktır.
Anadolu Efes’in bir süre sahalardan uzak kalacak olan Shane Larkin’in yerine bir transfer arayışında olduğu da biliniyor. Sırbistan basınında yer alan haberlere göre ise temsilcimiz, bir süredir boşta olan Sırp oyun kurucu Stefan Jovic’i kadrosuna katmak istiyor.
Jovic her ne kadar Larkin’den epey farklı profilde bir isim olsa da tecrübesi, oyun zekası ve oyun kuruculuk meziyetleriyle kısa sürelerde öne çıkabilecek bir isim. Kadronun Micic dışındaki diğer oyun kurucu opsiyonu Buğrahan Tuncer’in de sezona pek parlak bir giriş yapamadığını düşünecek olursak Stefan Jovic, kariyerinin düşüşte olmasına rağmen Vasilije Micic’in omuzlarındaki yükü bir nebze olsun azaltabilir.
Bu yaz çok büyük beklentilerle takıma dahil edilen Will Clyburn’ün ise henüz doğal olarak adaptasyon sürecini tam anlamıyla atlatamadığını görüyoruz. Maç içerisinde zaman zaman etkili performanslar ortaya koysa da özellikle dış şut yüzdesi konusunda problem yaşayan Clyburn’ün uyum sürecinin zaman alması, Anadolu Efes için sezon başlangıcının beklenenden daha sancılı geçmesine yol açabilir.
Öte yandan Anadolu Efes’in şu ana kadar oynadığı iki resmi maçta da benzer bir noktanın öne çıktığını görüyoruz. İlk beşinden hücumda ve savunmada önemli katkılar alan koç Ergin Ataman’ın ekibi, yorgunlukların ortaya çıkmasıyla birlikte rotasyonun başladığı anlarda son derece istikrarsız bir görüntü ortaya koyuyor.
Basketbol Süper Ligi’ndeki son oynanan Galatasaray karşılaşmasında bu durumun etkilerini derinden hisseden Anadolu Efes, özellikle benchteki yerli oyuncularından skor veya savunma katkısı almakta çok zorlandı. Maçta üçüncü çeyreğe müthiş bir seriyle başlayan ve o ana kadar yakın geçen karşılaşmada farkı çift hanelere yaklaştıran lacivert-beyazlı ekip, rotasyonun başlamasıyla birlikte Galatasaray‘ın karşı serisine engel olamamış ve üstünlüğü rakibine kaptırmıştı.
Elbette EuroLeague karşılaşmalarında 5 yabancı kuralının olmaması, bu anlamda koç Ergin Ataman’ın elini rahatlatacaktır. Yine de yerli rotasyonundan gelen katkının şu an için sınırlı olması, Anadolu Efes için akıllarda soru işareti yaratan bir diğer nokta olarak öne çıkıyor.