by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunda uzun süren bir yaz dönemi arasının artık sonuna gelmek üzereyiz. Takvimlerin 6 Ekim 2022 tarihini göstermesiyle birlikte Turkish Airlines EuroLeague heyecanı da tüm hızıyla başlayacak.
Yaz transfer döneminde tüm Avrupa ekipleri gibi EuroLeague kulüpleri de kadrolarını ellerinden geldiğince güçlendirmek için çabaladılar.
Bu süreçte takımlarda önemli yapısal değişimlerin yanı sıra birbirinden heyecan verici transfer hamlelerine de yakından şahitlik ettik.
Sezon hazırlıklarının halen tam olarak sonlanmadığı şu noktada Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi geleneğini devam ettiriyoruz: Takım analizleri!
Bu serimizde Turkish Airlines EuroLeague ekiplerinin yaz dönemini nasıl geçirdiklerine, kadro planlamalarına ve olası yeni sezon beklentilerine göz atıyoruz.
EuroLeague analizlerimizin final bölümünde bu yaz Dimitris Itoudis’le beyaz bir sayfa açan Fenerbahçe Beko’yu konuk ediyoruz.
Yeni Bir Başlangıç
2013 ile 2020 yılları arasında efsanevi başantrnör Zeljko Obradovic ile kulüp tarihinin altın dönemini geçiren Fenerbahçe Beko, bu sürede Final Four organizasyonlarının gediklisi olurken ülke basketbolu tarihinin ilk EuroLeague kupasını da müzesine götürdü. Koç Obradovic‘in ayrılığından sonra oluşacak boşluğu doldurmanın kolay olmayacağının çoğu kişi farkındaydı, nitekim öyle de oldu.
2020 yazında Sırbistan Milli Takımı’nın başantrenörü Igor Kokoskov’la anlaşan sarı-lacivertli ekip, kadronun da çok önemli kısmını değiştirerek yeni bir yapılanmaya gitmişti.
İddialı hamlelere ve büyük beklentilere rağmen sezona kabus gibi bir başlangıç yapan Fenerbahçe, ligin ilk yarısında alınan üst üste mağlubiyetlerle playoff yarışının bir hayli uzağında kalmıştı. Sezon ortasında yapılan Marko Guduric takviyesiyle bir anda çıkışa geçen sarı-lacivertli ekip, ligin en önemli hücum takımlarından birine dönüşerek playoff biletini kapmıştı.
Fenerbahçe’nin playofflar öncesinde hızını kesen bir numaralı detay ise sakatlıklar olmuştu. Sakatlık sorunları ve COVID-19 vakaları nedeniyle CSKA Moskova’ya karşı birçok oyuncusundan faydalanamayan koç Igor Kokoskov’un ekibi, rakibine 3-0’la elenerek 5 yıllık Final Four serisine de nokta koymak durumunda kalmıştı.
Geçtiğimiz yaz Igor Kokoskov’un NBA’e geri dönme talebiyle adeta sarsılan Fenerbahçe, Sırp çalıştırıcının bilgisi dahilinde birçok transferin gerçekleşmiş olmasına rağmen yeni bir başantrenör arayışına başlamak zorunda kalmıştı.
2020-21 sezonunda Virtus Bologna’yı İtalya Ligi şampiyonluğuna taşıyan koç Sasha Djordjevic’i takımın başına getiren sarı-lacivertli ekip, kadroya yapılan Achille Polonara, Pierria Henry ve Devin Booker gibi iddialı eklemelerle başarılı bir sezonu geride bırakmayı hedefliyordu.
Fenerbahçe Beko, tıpkı Igor Kokoskov döneminde olduğu gibi yine sezona kabus gibi bir başlangıç yaptı. Alınan üst üste mağlubiyetlerle playoff yarışının çok uzağında kalan koç Sasha Djordjevic’in ekibi, büyük beklentilerle transfer edilen oyunculardan da verim alamayarak hayal kırıklığı yarattı.
Bu durumun üzerine Nando De Colo ve Jan Vesely gibi iki büyük yıldızın sakatlanmaları, Fenerbahçe için tablonun daha da karamsar bir hale gelmesine yol açtı. Buna rağmen büyük bir reaksiyon vermeyi başaran sarı-lacivertli ekip, özellikle agresif savunmasının yardımıyla üst üste galibiyetler aldı ve playoff yarışına yeniden dahil oldu.
Fenerbahçe için işler yoluna girmiş gibi gözükürken COVID-19 vakaları nedeniyle gelen çok sayıda maç ertelemesi, temsilcimiizn hızının kesilmesine yol açtı. Bunun da üzerine Rus takımlarının EuroLeague’den men edilmeleri, sarı-lacivertli ekibin 4 galibiyetinin silinmesi anlamına geldi.
Alınan üst üste galibiyetlerin ardından yeniden bariz bir form düşüklüğü yaşayan temsilcimiz, silinen 4 mağlubiyetin yarattığı dezavantajla playoff yarışından uzaklaştı. Arka arkaya gelen mağlubiyetlerle sarsılan Fenerbahçe, böylelikle 8 yıl sonra ilk kez EuroLeague playofflarının dışında kaldı.
Yaşanan bu büyük hayal kırıklığının devamında Basketbol Süper Ligi’ne konsantre olan Fenerbahçe Beko, Jan Vesely ve Nando De Colo’nun da geri dönmesiyle yeniden vites arttırdı. Sorunsuz şekilde finale kadar gelen koç Sasha Djordjevic’in ekibi, finalde son EuroLeague şampiyonu Anadolu Efes‘i 3-1’le geçerek kulüp tarihinin 10. şampiyonluğunu kazandı.
Kazanılan kupaya rağmen Sasha Djordjevic’le yolların ayrılması ihtimali, sezon ortasından beri sıkça dillendirilen bir konuydu. Bu yaz Sırp çalıştırıcıya veda ederek takımın başına Zeljko Obradovic’in yakın dostu Dimitris Itoudis’i getiren Fenerbahçe, böylelikle son 3 sezonda 3. kez yeni bir yapılanmaya gitti.
Şu bir gerçek ki kadroya eklenen önemli oyunculara ve koç Itoudis gibi bir tecrübenin varlığına rağmen Fenerbahçe Beko’nun önümüzdeki sezon işi hiç kolay olmayacak. Kadrosunu çok büyük ölçüde yenileyerek yepyeni bir maceraya atılan sarı-lacivertli ekip, yaz dönemini de EuroBasket ve FIBA Dünya Kupası Elemeleri etkisiyle tam kadro olarak geçiremedi.
Yine de şunu unutmamak lazım ki hiçbir büyük başarı bir anda kazanılmıyor. Başantrenör Dimitris Itoudis’le en az 3 yıl boyunca sürecek yeni bir serüvene başlayan Fenerbahçe, bu yolda adım adım ilerleyerek eski güzel günlerine dönmek için çabalayacak.
Yeni Transferler:
Scottie Wilbekin (Maccabi Tel Aviv)
Nemanja Bjelica (Golden State Warriors)
Nick Calathes (Barcelona)
Nigel Hayes-Davis (Barcelona)
Carsen Edwards (NBA G-League)
Tonye Jekiri (UNICS Kazan)
Johnathan Motley (Lokomotiv Kuban)
Samet Geyik (Türk Telekom)
Soru İşaretleri
Bu yaz kadrosundan değerli yıldızları Nando De Colo, Pierria Henry ve Jan Vesely ile yollarını ayırmak durumunda kalan Fenerbahçe Beko, bu isimlerin yerlerini ise Nemanja Bjelica, Scottie Wilbekin, Carsen Edwards, Johnathan Motley ve Nick Calathes gibi takviyelerle doldurmaya çalıştı. Bu şekilde takımın ana rotasyonunu neredeyse tamamen değiştirdikten sonra haliyle bir adaptasyon sürecinin gerekliliği de ortaya çıkıyor.
Özellikle kısa rotasyonundaki oyuncuların şu ana kadar hazırlık maçları da dahil olmak üzere sergiledikleri performansa baktığımız zaman ciddi anlamda bir uyum sorununu gözlemleyebiliyoruz. Kadronun önümüzdeki süreçte ana oyun kurucu olması beklenen Nick Calathes’in EuroBasket nedeniyle hazırlık dönemini kaçırması, bu tablonun ortaya çıkmasından en önemli nedenlerden biri.
Bu yaz kadroya eklenen Scottie Wilbekin ve Carsen Edwards, her ne kadar çok değerli hücumcular olsalar da haklarında bazı soru işaretleri vardı. Kariyerinin son 5 yılını Maccabi Tel Aviv‘de geçiren Türk pasaportlu yıldız Wilbekin, takımının hücumdaki mutlak lideriydi. Öte yandan geçtiğimiz sezon NBA G-League’in en skorer ismi olan genç skorer Carsen Edwards da topu sürekli olarak domine edebildiğinde parkedeki verimliliğini katlayan bir isim.
Topla oynamayı çok seven bu iki oyuncunun sahada aynı anda yer aldıklarında verimli olup olamayacakları, oyun stillerine baktığımız zaman kritik bir soru işaretiydi. Şu ana kadar Anadolu Efes ve Bahçeşehir Koleji’ne karşı oynanan iki resmi maçta da etkisiz gözüken Wilbekin ve Edwards (Anadolu Efes maçında oynamadı) ikilisi, beraber süre aldıkları anlarda da uyumlu bir görüntü sergileyemediler.
Bu noktada deneyimli guard Nick Calathes’in kadrodaki rolü fazlasıyla belirleyici olacak. Şutu konusundaki ciddi problemlere rağmen oyun zekası bakımından elit seviyede bir oyuncu olan Calathes, takımın ana oyun kurucusu olarak skorer özellikleriyle öne çıkan Scottie Wilbekin ve Carsen Edwards’ın yanında dengeleyici bir unsur olarak takımına büyük katkı sağlayabilir.
Daha önce ülkemizde bir dönem Darüşşafaka forması da giyen Wilbekin, kısa rotasyonundaki partneri Brad Wanamaker‘la harika bir uyum yakalamış ve performansıyla EuroLeague ekiplerinin radarına girmişti. 5 sezonluk Maccabi serüveninde o günlerden farklı olarak topu sürekli domine eden ve topla sınırsıza yakın bir karar verme özgürlüğüne sahip olan deneyimli oyuncu, Daçka serüvenindeki gibi topla daha az oynadığında bile verimli olmayı sürdürebilirse Fenerbahçe hücumuna seviye atlatabilir.
Öte yandan Carsen Edwards’ın takıma ve Avrupa basketboluna adaptasyon süreci bir miktar daha sancılı geçecek gibi gözüküyor. Bu yaz kariyerinde ilk kez ABD’nin dışına adım atan genç skorer, her ne kadar üst düzey bir dış şut tehdidine ve çabukluğa sahip olsa da yeteneklerini en iyi şekilde sahaya yansıtabilmek için topsuz oyununu mutlaka geliştirmek zorunda.
Fenerbahçe’nin şu ana kadar hücumda beklenen seviyenin altında kalmasındaki en önemli nedenlerden biri de forvetler ve uzun rotasyonundaki top yönlendirici eksikliğiydi. Bu yaz Jan Vesely gibi muhtemelen Avrupa’nın bu konudaki en etkili uzununu kaybeden sarı-lacivertli ekip, Çekyalı yıldızın yerine Nemanja Bjelica’yı kadrosuna katmış olsa da henüz deneyimli oyuncuyu sahada kullanabilmiş değil.
Sezon genelinde Nemanja Bjelica’nın 4 numaradan almasını beklediğimiz süreleri ise şu ana kadar diğer bir yeni transfer Nigel Hayes-Davis aldı. Her ne kadar savunmada ve hücumda bazı değerli özelliklere sahip olsa da ABD’li forvet, Bjelica’dan yetenek seviyesi ve oyuncu profili bakımından tamamen farklı bir oyuncu.
Yeni kurulan bir takım olarak şu ana kadar yarı saha üretiminde ciddi sorunlar yaşayan Fenerbahçe, Nick Calathes üzerinden oynanan ikili oyunlarda son dönemlerde epey yaygınlaşan roll replace isimli aksiyonu sıkça denedi. Roll replace isimli aksiyon, basitçe ikili oyun esnasında devrilen uzunun boşalttığı alana başka bir oyuncunun hareketlenmesi şeklinde özetlenebilir. Roll replace isimli aksiyonu oynayan takımlar, bu sayede rakip savunmanın devrilen uzuna konsantre olmasının avantajlarından faydalanarak hücumun kalan kısmını replace yapan oyuncunun üzerinden şekillendirebiliyorlar.
Yukarıdaki görsellerde de gördüğünüz üzere Fenerbahçe’de şu ana kadar devrilen uzunun yerine hareketlenen isim genellikle Nigel Hayes-Davis oldu. Hücumda ağırlıklı olarak alçak posttaki sırtı dönük oyun becerisiyle öne çıkan ABD’li forvet, pasörlük becerileri ve çembere ataklar konusunda pek etkili olabilen bir isim değil.
Bu tür anlarda topu alan oyuncunun rakip savunmanın dengesini bozarak hücumun kalan kısmını şekillendirebilmek için milisaniyeler içerisinde ne yapacağına karar vermesi gerekiyor. Bu noktada Hayes-Davis’in şu ana kadar yetersiz kalması, Fenerbahçe’nin yarı saha hücumlarında sürekli sıkışmasına ve zorlama atışlara kalmasına yol açtı.
Eğer bu pozisyonlarda Hayes-Davis’in yerine Nemanja Bjelica olsaydı, işte o zaman muhtemelen bambaşka bir tabloyla karşılaşacaktık. Topu yere vurabilmesi, üst düzey oyun zekası, çembere atak edebilmesi, pasörlüğü ve dış şut tehdidiyle Avrupa basketbolunun gördüğü en komple yıldızlardan biri olan Bjelica, bu tür anlarda rakip savunmanın yerleşimini daha pas kendisine gelmeden okuyarak şu ana kadarki Fenerbahçe hücumlarına bambaşka bir boyut katabilirdi.
Bu yaz Sırbistan Milli Takımı kampından sakatlığı nedeniyle ayrılan ve EuroBasket’i kaçıran Nemanja Bjelica, kısa süre içerisinde sahalara dönmesi beklense de henüz takımla çalışmalara başlayamadı. Bireysel çalışmalarını kulüpte sürdürse de takım halinde yapılan hazırlık dönemi idmanlarını tamamıyla kaçıran Sırp yıldızın form tutması, ilerleyen yaşını da düşünecek olursak beklenenden daha uzun sürebilir.
Bjelica’nın form tutmasının uzun sürdüğü bir senaryoda ise Fenerbahçe’nin yarı sahadaki yaratıcılık problemlerinin aynen devam etmesi, son 2 yıldaki gibi EuroLeague’de sezona kötü bir başlangıç yapılmasına ve oyuncu grubunun üzerindeki baskının artmasına sebep olabilir.
Fenerbahçe Beko’nun 4 numara rotasyonunda dış şut tehdidi ve topsuz hareketliliğiyle alan açabilecek bir isme şu an için sahip olmaması, şüphesiz ki yeni transfer Johnathan Motley’nin performansını da olumsuz etkiliyor. Geçtiğimiz sezon EuroCup’ın açık ara en iyi hücum takımı olan Lokomotiv Kuban’da boyalı alandaki etkinliğiyle rakiplerini domine eden Motley, henüz yeni takımında aynı etkinliği sürdürebilmesini sağlayacak alanlara kavuşabilmiş değil.
Bu nedenle Nemanja Bjelica’nın sakatlığını atlatarak bir an önce form tutması, belki de Fenerbahçe Beko için önümüzdeki sürecin en belirleyici detayı olacak.
Artılar
Şu ana kadar yenilenen kadrosuyla 2 resmi maçta sahne alan Fenerbahçe Beko için tablo tümüyle karamsar değildi. Hücumda beklendiği üzere çokça adaptasyon sorunu ve uyum problemiyle karşı karşıya kalan sarı-lacivertli ekip, savunmada ise tam tersi şekilde gayet sağlam bir görüntü çizdi.
Elbette bu durumu öngörebilmek pek de zor değildi. Önümüzdeki sezon için takımda Scottie Wilbekin, Dyshawn Pierre, Nigel Hayes-Davis, Tonye Jekiri ve Şehmus Hazer gibi çok değerli savunmacıları bulunduran Fenerbahçe, şu ana kadar oynadığı karşılaşmalarda kadrosunun yüksek atletizm seviyesi ve savunmadaki etkinliğiyle rakiplerine zorlu anlar yaşattı.
Fenerbahçe’nin yeni başantrenörü Dimitris Itoudis, CSKA Moskova’daki 7 yıllık serüveninde switch savunmasından sıkça faydalanıyordu. Uzun rotasyonunda Kyle Hines gibi Avrupa basketbolu tarihinin en özel savunmacılarından birine sahip olan koç Itoudis, her perdelemeden sonra oyuncularından sürekli switch yapmalarını talep ederek olabildiğince topun karşısında kalmalarını istiyordu.
Sarı-lacivertli ekibin kadrosunda yer alan oyuncuların büyük çoğunluğu, birden fazla pozisyonu savunabilecek türde isimler. Hazırlık maçları ve şu ana kadar oynanan iki resmi karşılaşmada da sürekli switch yaparak olabildiğince topun karşısında kalmaya çalışan Fenerbahçe, hücumdaki problemlerine rağmen savunmasıyla rakiplerine dönem dönem büyük üstünlük kurabildi.
Kadrodaki üst düzey savunmacıların koç Dimitris Itoudis’e sağladığı en büyük avantajlardan biri de maçların gidişatına göre farklı denemeler yapabilme lüksüne sahip olması. Bu duruma verilebilecek en açıklayıcı örneklerden birini Fenerbahçe ile Anadolu Efes arasında oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası karşılaşmasından verebiliriz.
Üçüncü çeyrekte takımın ana uzunu Johnathan Motley’nin 4 faul almasının ardından o ana kadar yapmadığı bir tercihte bulunan koç Itoudis, Motley’i kenara alarak beş kısaya dönmüştü. 5 numara pozisyonuna Nigel Hayes-Davis’in geçmesine rağmen savunmada herhangi bir zaafiyet yaşamayan sarı-lacivertli ekip, beş kısanın etkisiyle hücumda da momentum yakalayarak bir ara 20’lere kadar çıkan farkı tek hanelere indirebilmişti.
Kadroda birden çok pozisyonu savunabilecek isimlerin yer alması, Dimitris Itoudis’e farklı savunma kurgusu varyasyonları oluşturabilmesi açısından büyük avantaj sağlıyor. Topa baskı konusunda da Scottie Wilbekin, Dyshawn Pierre ve Şehmus Hazer gibi değerli isimlerin takımdaki varlıkları, Fenerbahçe’nin özellikle iç saha maçlarında taraftarıyla bütünleşerek rakibi “boğabilmesine” katkı sağlayacaktır.
Elbette switch savunması sadece perdelemeden sonra oyuncu değişmekten ibaret değil ve sarı-lacivertli ekip, haliyle henüz bu hususta uzmanlaşabilmiş değil. Yine de sezon ilerledikçe oyuncuların birbirlerini daha yakından tanımaları ve rollerini iyice benimsemeleri, Fenerbahçe’yi Avrupa’nın en elit savunma takımlarından biri yapabilir.
Öte yandan şu ana kadar Fenerbahçe Beko hücumu hakkında pek pozitif ifadeler kullanmasak da sarı-lacivertli ekip, bir noktada rakiplerine büyük üstünlük kurabilme potansiyeline sahip. Kadrosunda Nemanja Bjelica, Nigel Hayes-Davis, Dyshawn Pierre ve Johnathan Motley gibi alçak postta harikalar yaratabilen isimlere sahip olan temsilcimiz, özellikle fiziksel üstünlük kurabildiği ekiplere karşı boyalı alanı domine edebilir.
CSKA Moskova’daki son dönemlerinde koç Dimitris Itoudis, kadrosundaki Toko Shengelia, Will Clyburn, Iffe Lundberg ve Nikola Milutinov gibi isimlerin alçak posttaki sırtı dönük oyun becerilerinden sıkça faydalanıyordu. Önümüzdeki sezon Nick Calathes’in de zaman zaman rakip kısalara karşı sırtı dönük oyun becerisini kullanabildiğini düşünecek olursak bu noktada en az 5 çok sağlam hücum tehdidine sahip olan koç Itoudis, alçak post ve boyalı alan çevresinden rakip takımlara karşı üstünlük sağlamaya çalışacaktır.
Fenerbahçe Beko’nun kısa rotasyonundaki uyum sorunlarına biraz önce detaylı bir şekilde değinmiştik. Henüz Scottie Wilbekin ve Carsen Edwards’tan istikrarlı bir skor katkısı alamayan sarı-lacivertli ekip, bu ikili adaptasyon sürecini atlatana kadar Marko Guduric‘in performansına ciddi derecede ihtiyaç duyacak.
2020-21 sezonunun ortasında Fenerbahçe Beko’ya geri dönen Sırp yıldız, geçtiğimiz sezon Nando De Colo ve Jan Vesely‘nin sakatlıkları nedeniyle forma giyemedikleri süreçte sergilediği performansla göz doldurmuştu. Takımının kendisine en çok ihtiyaç duyduğu bölümde sergilediği lider karakter ve skorer performansla öne çıkan Guduric, ne derece önemli bir isim olduğunu da herkese kanıtlamıştı.
Şu sıralar Fenerbahçe kısa rotasyonunda yaşanan sorunlara baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Marko Guduric’in sezona nasıl başlayacağı, sarı-lacivertli ekip için son derece belirleyici olacak. Sırp yıldızın geçtiğimiz sezonki performansını yeniden sahaya yansıtabilmesi, koç Dimitris Itoudis’in elini zorlu geçmesi beklenen adaptasyon sürecinde epey rahatlatacaktır.