2022-23 Fenerbahçe Beko: Dört Dörtlük Başlangıcın Şifreleri

24/Eki/22 11:02 Ekim 24, 2022

Meliksah Bayrav

24/Eki/22 11:02

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Fenerbahçe Beko’nun yeni sezon başlangıcına göz atıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de geçtiğimiz sezon playoffların dışında kalarak beklentileri karşılayamayan Fenerbahçe Beko, bu yaz CSKA Moskova’yı 2 kez Avrupa şampiyonluğuna taşıyan başantrenör Dimitris Itoudis’le anlaşarak büyük heyecan uyandırmıştı. Son 3 sezonda 3. kez yeni bir yapılanmaya giden sarı-lacivertli ekip, bu sefer tıpkı Zeljko Obradovic dönemindeki gibi uzun yıllar boyunca işleyen bir yapı oluşturma niyetindeydi.

Yaz döneminde kadrosunu Nick Calathes, Johnathan Motley, Carsen Edwards, Tonye Jekiri, Scottie Wilbekin, Nigel Hayes-Davis ve Nemanja Bjelica gibi iddialı hamlelerle güçlendiren Fenerbahçe için yeni sezona girilirken bazı soru işaretleri vardı. Aynı zamanda Yunanistan Milli Takımı’nı da çalıştıran koç Itoudis, EuroBasket nedeniyle hazırlık dönemi boyunca takımın başında yer alamadı.

Jan Vesely ve Nando De Colo gibi iki büyük çapta yıldızın ayrılıklarının ardından büyük beklentilerle kadroya dahil edilen Nemanja Bjelica’nın da sakatlığı nedeniyle uzun süre sahalardan uzak kalması, özellikle taraftarların gözünde bazı endişelere neden oluyordu.

Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda Anadolu Efes‘e mağlup olarak akıllardaki soru işaretlerini iyice arttıran Fenerbahçe, buna rağmen yeni sezona fırtına gibi girerek şu ana kadar müthiş bir performans ortaya koydu. EuroLeague’de 4 maçını da kazanan 2 takımdan biri olan sarı-lacivertli ekip, Basketbol Süper Ligi’nde de yoluna kayıpsız devam ediyor.

Son yılların aksine yeni sezona müthiş başlayan Fenerbahçe, şu ana kadar ortaya koyduğu basketbolla taraftarlarına da büyük heyecan veriyor. Biz ise sarı-lacivertli ekibin bu görkemli başlangıcına daha fazla kayıtsız kalamayarak işe koyulduk.

Eurohoops Fırın, 2022-23 sezonunun Fenerbahçe Beko’suna teknik yönden bir bakış atıyor. 

Hücumda Itoudis Dokunuşları

Fenerbahçe Beko, yeni sezon için başantrenör Dimitris Itoudis’le anlaştığı zaman çoğu kişi bu hamleyi “eski güzel günlere dönüşün habercisi” olarak karşıladı. İnsanların koç Itoudis’in gelişine bu denli umutla bakmasının iki başlıca sebebi vardı: İlki Yunan koçun CSKA Moskova yıllarında oluşturduğu ve 8 yıl boyunca kusursuza yakın işleyen yapı, ikincisi ise saha içindeki taktiksel dokunuşları.

Fenerbahçe, EuroLeague’deki çoğu ekibin aksine ideal diyebileceğimiz bir hazırlık sürecini geride bırakmadı. Dimitris Itoudis’in EuroBasket mesaisi nedeniyle yardımcı antrenör Stefanos Dedas’ın yönetiminde çalışmalarını devam ettiren sarı-lacivertli ekip, yine EuroBasket nedeniyle Nick Calathes ve Marko Guduric gibi iki önemli yıldızı olmadan yeni sezona hazırlandı. Üzerine bir de büyük beklentilerle kadroya dahil edilen Nemanja Bjelica’nın sakatlığı, takımda belli başlı soru işaretlerine yol açtı.

Dimitris Itoudis’in Anadolu Efes‘e karşı oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası karşılaşmasından günler önce takımın başına geçmesi, yeni kadronun adaptasyon sürecinin beklenenden daha uzun olabileceğine yönelik endişelere neden oluyordu. Buna rağmen takıma dokunuşlarını çok kısa sürede hissettiren deneyimli çalıştırıcı, Avrupa’da şu ana kadar en etkileyici koç performanslarından birini ortaya koydu.

Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe Beko, özellikle iç sahada oynadığı maçlarda savunmadaki topa baskısı ve agresifliğiyle rakiplerini sıkça “bozsa” da hücum yönünden özellikle yarı sahada üretim sorunları yaşayabiliyordu. Koç Itoudis’in takımına belki de başlıca dokunuşu ise yarı sahadaki üretime yönelik oldu.

Yarı sahada planlanan ilk aksiyon esnasında (ki bu genellikle Nick Calathes – Johnathan Motley ikili oyunları oluyor) sarı-lacivertli ekip, mutlaka iki oyuncusunu topsuz hareket ettiriyor. Tam ikili oyun sırasında başlayan topsuz hareketlilik, rakip savunmayı da yerinden oynatarak planlanan aksiyon için çoğunlukla gerekli alanı sağlıyor.

EuroLeague tarihinin en çok asist yapan oyuncusu Nick Calathes’i kadrosunda bulunduran sarı-lacivertli ekip, aynı zamanda çember çevresinde durdurulması çok zor bir isim olan Johnathan Motley’e de sahip. Sahada bu ikilinin olduğu anlarda rakip savunmalar, kolay bir sayıya izin vermemek için özellikle pick and roll savunması sırasında konsantrasyon seviyelerini en üst düzeyde tutmak durumundalar.

Fenerbahçe’nin yarı sahadaki topsuz hareketliliği de tam olarak bu noktada devreye giriyor. Rakip takımlar topsuz hareket eden iki oyuncuyu tamamen konsantre bir şekilde takip ettikleri durumda (ağırlıklı olarak Nigel Hayes-Davis ve Scottie Wlibekin) topun boyalı alana doğru devrilen Johnathan Motley’e rahatça geçmesine yol açabilirler. Topsuz hareketliliği riske edip ağırlığı ikili oyun savunmasına verdikleri durumda ise Nick Calathes, yarı sahada boşa çıkan takım arkadaşlarını rahat şekilde topla buluşturabilir. Nitekim şu ana kadar öyle de oldu.

Fenerbahçe Beko’yu yarı sahada durdurmaya çalışan takımlar, çoğunlukla sarı-lacivertlilerin topsuz hareketliğini bir nebze olsun riske ederek ağırlığı ikili oyun savunmasına verdiler. Şu ana kadar ana beşten sıklıkla Scottie Wilbekin ve Nigel Hayes-Davis’i parkede topsuz hareket ettiren koç Dimitris Itoudis’in ekibi, Nick Calathes gibi kusursuza yakın bir pasörün varlığı nedeniyle risk alan rakiplere karşı ceza atışlarını istikrarlı olarak buldu.

Sahadaki top yönlendirici sayısı bakımından zayıf bir ekip olarak gözükse de Fenerbahçe, topsuz hareketliliğe dayalı hücum kurgusu sayesinde yarı sahada efektif hücum edebilen bir takım olarak öne çıktı. Özellikle rotasyona başlayan rakip savunmalara karşı ceza atışlarında yüksek yüzdeyle isabet bulduğu zaman sarı-lacivertli ekip, hücumu da çeşitlendirebildi.

Fenerbahçe rakibinin yardımlarını minimuma indirip sahayı açabildiği anlarda Scottie Wilbekin’in topsuz perde aksiyonlarını devreye soktu, Nick Calathes’in ikili oyunlarda istediği gibi top yönlendirebilmesini sağladı, Johnathan Motley’i boyalı alan etrafında etkili kullandı, Dyshawn Pierre’in alçak posttaki sırtı dönük tehdidinden en iyi şekilde faydalandı ve Marko Guduric‘in birebirlerine alan açtı. Kısacası rakiplerini cezalandırabildiği sürece sarı-lacivertli ekip, hücumunu en iyi şekilde çeşitlendirerek rakiplerine zorlu anlar yaşattı.

Bu noktada Nigel Hayes-Davis isminden söz etmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz sezon Barcelona’da koçu Sarunas Jasikevicius tarafından sıklıkla 3 numara pozisyonunda tercih edilen ABD’li forvet, çoğunlukla alçak posttaki sırtı dönük oyunlarla eşleşmesindeki oyuncuya fiziksel üstünlük sağlamaya çalışıyordu. Dimitris Itoudis’in Fenerbahçe‘sindeki rolü ise bundan daha farklı.

Nemanja Bjelica’nın sakatlığı nedeniyle takımın şu andaki ana 4 numarası olan Hayes-Davis, maçlarda ortalama 30 dakika civarı süre buluyor. Yarı saha hücumlarında topsuz hareket ederek rakip savunmanın dikkatini üzerine çekmeye çalışan ABD’li oyuncu, haliyle rakipler Wilbekin’i boş bırakmayı göze alamayacakları için üçlük yüzdesindeki istikrarsızlık nedeniyle çoğunlukla riske ediliyor.

Bu sayede sıkça ceza atışı fırsatıyla karşı karşıya kalan Hayes-Davis, son olarak Valencia karşılaşmasındaki performansıyla rakip takımın bu savunmasını en iyi şekilde cezalandırdı. Koçu Dimitris Itoudis’in de söylediği üzere bu sezon dış atışlarına ekstra çalışan ABD’li forvet, bulduğu 4 üçlük isabetiyle hem skora büyük katkı yaptı, hem de Valencia savunmasının dikkatini üzerine çekerek yarı sahada alanların iyice açılmasını sağladı.

Topsuz oyun dediğimizde söz etmeden geçemeyeceğimiz bir diğer oyuncu ise Scottie Wilbekin. Fenerbahçe‘den önce kariyerinin son 5 yılını Maccabi Tel Aviv‘de geçiren 29 yaşındaki oyuncu, bu süreçte takımının en büyük yıldızıydı. Ayrıca Maccabi kadrosunun yıllar boyunca birincil top yönlendiricisi olan Wilbekin, topu istediği gibi domine edebilme özgürlüğüne sahipti.

Yıldız oyuncunun Fenerbahçe’deki yeni rolüne baktığımızda ise başlıca farklılıkların öne çıktığını görüyoruz. Takımda Nick Calathes gibi bir oyun kurucunun varlığı nedeniyle topla Maccabi yıllarına göre çok daha az oynayan Wilbekin, yeni sezonun ilk karşılaşmalarında belli başlı adaptasyon sorunları yaşıyor gibiydi.

Son maçlara baktığımızda ise tablonun tersine dönmeye başladığını görüyoruz. Özellikle Valencia karşısında yeni rolüne son derece uyum sağlamış gibi gözüken Wilbekin, ikinci yarıdaki harika performansıyla temsilcimizin galibiyete uzanmasındaki başlıca pay sahibiydi.

Karşılaşmayı 20 sayıyla tamamlayan yıldız oyuncu, bunu yaparken topa olabildiğince az dokunarak takımına büyük katkı sağladı. Özellikle Nigel Hayes-Davis’in dış şutlardaki katkısından sonra topsuz perde aksiyonlarında topla çok daha rahat buluşan Wilbekin, bulduğu 4 üçlük isabetiyle müthiş bir performans ortaya koydu.

Bunun yanı sıra koç Dimitris Itoudis, yıldız oyuncusunu backdoor cut dediğimiz topsuz cut aksiyonlarında da kullanarak Wilbekin’den müthiş bir topsuz oyun katkısı aldı. Topa geçmiş yıllara nazaran çok daha az dokunmasına rağmen skor potansiyelini ortaya koyan Scottie Wilbekin, ayrıca kısa rotasyonundaki partneri Nick Calathes’le de son derece uyumlu bir görüntü çizerek ligin kalan kısmı için büyük umut verdi.

Wilbekin’in yanı sıra Fenerbahçe Beko’nun bir diğer yeni transferi Johnathan Motley, geçtiğimiz sezon EuroCup’ta Lokomotiv Kuban forması ile harika bir performans ortaya koysa da EuroLeague seviyesi için yeni bir isim. Buna rağmen uyum sorununu çabuk aşmış gibi gözüken ABD’li uzun, kısa sürede koçu Itoudis’in gözdelerinden biri haline geldi.

Fenerbahçe’nin yarı sahada topsuz hareketlilikten çok sık faydalandığını ve bu sayede planladığı ana opsiyona alan sağlayabildiğinden uzun uzun bahsetmiştik. Sarı-lacivertli ekibin en az iki oyuncuyu topsuz hareket ettirerek rakip savunmayı rotasyona zorlaması, şu ana kadar belki de en çok Johnathan Motley’e yaradı.

Kısaya perdelemeden sonra çembere doğru müthiş adımlayarak üst düzey bir devrilme becerisine sahip olan Motley, kendisini kısanın pas açısında olabilecek en iyi şekilde konumlandırarak çember etrafında çok iyi pozisyon alıyor. EuroLeague tarihinin en çok asist yapan oyuncusu Nick Calathes’le takım arkadaşı olan ABD’li uzun, Yunan oyun kurucudan aldığı asistleri şu ana kadar yüksek yüzdeyle değerlendirdi.

Sahada alçak posttan sırtı dönük hücum edebilen, çember etrafında pozisyonları yüksek yüzdeyle bitiren, orta mesafe şut atabilen ve hatta topla çembere atak dahi edebilen Motley, geçtiğimiz sezonun aksine pasörlük becerilerini bu yıl çok daha aktif sergiliyor. Özellikle pick and roll’ları tepede ikili sıkıştırma getirerek savunan rakiplere karşı kısa devrilerek topla buluşan ABD’li uzun, kısa devrilmeler üzerinden verdiği paslarla hem hücumun akışkan ilerlemesini sağladı, hem de asist ortalamasını (2.2) yükseltti.

Hazır asistlerden bahsetmişken son olarak değinmeden geçemeyeceğimiz bir diğer oyuncu ise Nick Calathes. Transferi açıklandığında şutundaki istikrarsızlıklar nedeniyle insanların gözünde bazı soru işaretlerine yol açan Yunan oyun kurucu, Yunanistan Milli Takımı’ndaki koçu Dimitris Itoudis’le birlikte sezona harika bir giriş yaptı.

Calathes’in skora katkısından, asist ortalamasından ve oyun zekasından uzun uzun bahsetmeye gerek yok. Bizim de asıl odaklanacağımız konu deneyimli oyun kurucunun koç Itoudis için ne denli belirleyici bir noktada olduğu.

Fenerbahçe’nin yarı sahada en az iki oyuncuyu topsuz hareket ettirdiği hücum kurgusuna dair bazı çok kilit noktalar var. Bu kurguda ilk pasın yanlış opsiyona verilmesi, hücum süresinin kalanını oynayabilmek açısından büyük sorunlara neden olabiliyor. Topsuz hareketliliği sağlayan oyuncuların yeniden saha yerleşimine göre pozisyon alma gereksinimleri ve o sırada işlemeye devam eden süre, çoğu zaman zorlama birebirlere kalınmasına veya beklenenden çok daha zor bir atışın yapılmasına sebep olabiliyor.

İşte tam olarak bu noktada Nick Calathes’in varlığı Fenerbahçe Beko için çok kritik. Üst düzey oyun zekası nedeniyle rakip savunmanın rotasyonunu ve sahada olup biteni en iyi şekilde analiz eden Yunan oyun kurucu, yarı sahada ilk pası en doğru adrese vererek hücumun kalanının şekillenmesini sağlıyor. Yarı sahada yerleşimin ideal olmadığı durumlarda ise takım arkadaşlarını sanki saha içerisindeki bir koç gibi yönlendiren Calathes, şu ana kadar Fenerbahçe kadrosunun belki de en öne çıkan ismi konumunda.

Koç Dimitris Itoudis’in Fenerbahçe’si, şu ana kadar ufak tefek onlarca detaya sahip yarı saha aksiyonlarını tercih etmese de olabildiğince basit şekilde hücum etmeye çalışarak rakiplerine zorlu anlar yaşattı. Elbette henüz sarı-lacivertli ekibin hücumunun kusursuza yakın olduğunu söyleyemeyiz. Yine de sezon başındaki soru işaretlerine ve elindeki yeni kadroya rağmen kısa süre içerisinde etkili işleyen bir hücum kurgusu ortaya çıkaran Yunan çalıştırıcı, Fenerbahçe taraftarlarının gönlünü kazandı.

Savunmada Bitmeyen Sertlik

Sezon başında Fenerbahçe Beko’ya dair belli başlı soru işaretleri olsa da bu soru işaretlerinin büyük kısmı işin hücum tarafıyla alakalıydı. Savunmada beklendiği üzere hazırlık döneminden itibaren sağlam bir görüntü çizen sarı-lacivertli ekip, kadrosundaki Scottie Wilbekin, Johnathan Motley, Tonye Jekiri, Nigel Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre gibi atletizm seviyesi yüksek isimlerin varlığıyla rakiplerini yıpratabildi.

Fenerbahçe başantrenörü Dimitris Itoudis, 8 yıllık CSKA döneminde switch savunmasından sıkça faydalanıyordu. O dönemler kadrosunda başta Kyle Hines olmak üzere çok değerli savunmacılarla çalışma fırsatı bulan Yunan çalıştırıcı, sahada farklı taktiksel kurgular denemekten çekinmeyerek rakip takımların hücum verimliliğini azaltmaya çalışıyordu.

Şu ana kadar sarı-lacivertli ekibin oynadığı 4 EuroLeague karşılaşmasında da benzer bir tablonun ortaya çıktığını gördük. Maçlara genellikle ikili oyunu drop (uzunun çembere doğru adımlayarak kısanın penetre ve pas kanalında kalması) ile savunarak başlayan Fenerbahçe, maç içerisinde birden switch savunmasına dönerek rakiplerini şaşırtmaya çalışıyor.

Bu noktada Fenerbahçe ile ligin bir diğer yenilgisiz ekibi olan Olympiakos arasındaki bazı benzerliklere değinmek istiyorum. Kadrosunda Kostas Papanikolaou ve Sasha Vezenkov gibi iki çok önemli dış şut tehdidine sahip olan Olympiakos, Fenerbahçe’ye benzer şekilde planlanan ana aksiyon sırasında bu iki forvetini topsuz hareket ettirerek yarı sahada alanları açmaya çalışıyor. Savunmada da başlangıçta yine benzer bir şekilde ikili oyunları drop ile savunan koç Georgios Bartzokas’ın ekibi, maç içerisinde switch’e dönerek sürekli topun karşısında kalabilmeyi hedefliyor.

Elbette Fenerbahçe ve Olympiakos’un yollarına kayıpsız devam etmelerinin nedeni bu iki detay değil ama iki ekip arasındaki bazı benzerlikler, şu ana kadar neleri doğru yaptıklarına dair bazı çıkarımlar sağlamamıza yol açıyor olabilir.

Sarı-lacivertli ekibin kadrosunda yer alan oyuncuların büyük çoğunluğu, birden fazla pozisyonu savunabilecek türde isimler. Sezonun şu noktasına kadar switch savunmasından çok sık faydalanarak olabildiğince topun karşısında kalmaya çalışan Fenerbahçe, özellikle iç saha maçlarında taraftarıyla bütünleşerek rakip hücumcuları çaresiz durumda bırakabildi.

Kadrodaki üst düzey savunmacıların koç Dimitris Itoudis’e sağladığı en büyük avantajlardan biri de maçların gidişatına göre farklı denemeler yapabilme lüksüne sahip olması. Bu duruma verilebilecek en açıklayıcı örneklerden birini ise Fenerbahçe’nin son olarak oynadığı ve Valencia‘ya karşı geriden gelerek kazandığı karşılaşmadan verebiliriz.

Mücadeleye yine ikili oyunları drop ile savunarak başlayan Fenerbahçe, bu şekilde boyalı alanı fena korumasa da rakip uzun Bojan Dubljevic’in ikili oyundan sonra dışarı açıldığı pick and pop aksiyonlarını durdurmakta çok zorlandı. Dubljevic’in dış atış tehdidine sahip olmasının yanı sıra EuroLeague seviyesi için iyi düzeyde bir pasör olması, Valencia‘nın pas trafiğini sağlayarak yarı sahada temsilcimize karşı sayısal üstünlükler yaratabilmesine ve yüksek yüzdeli dış şutlarla üstünlüğü ele geçirmesine neden oldu.

Beklendiği üzere koç Dimitris Itoudis’in savunmaya müdahale ederek ikili oyunları switch’le savunmaya başlaması pek uzun sürmedi. Bu sefer de switch sonrası oluşan ters eşleşmelere yine Dubljevic’le atak eden Valencia (genellikle Calathes ile kaldı), yardım savunmasını Karadağlı uzunun üzerine çekerek oyunu boyalı alandan yönlendirdi ve içeriden dışarı çıkan paslarla Fenerbahçe savunmasını çok sık rotasyona zorladı.

İlk yarıda çift maç haftasıyla birlikte gelen yorgunluğun etkileri kendini gösterse de ikinci devrede bambaşka bir tablo vardı. Bu sefer topa baskı seviyesini fazlasıyla arttırarak rakibinin switch sonrasında topu ters eşleşmelere rahatça indirmesine engel olan Fenerbahçe, rakibinin sıkça zorlama atışlara kalmasını zorladı. Topun boyalı alana geçtiği durumlarda ise Nigel Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre ikilisinin yardım savunmasındaki agresifliğiyle Bojan Dubljevic’e rahat hareket şansı tanımayan sarı-lacivertli ekip, Karadağlı uzunu tamamen üçlük çizgisinin gerisine püskürterek maçın kontrolünü ele geçirdi.

Bu noktada hakkını vermemiz gereken başlıca isimlerden biri de Johnathan Motley. Her ne kadar etkileyici derecede bir hücumcu olsa da transferiyle savunmada belli başlı soru işaretleri yaratan ABD’li uzun, geçtiğimiz sezonki Lokomotiv Kuban döneminde zaman zaman konsantrasyon kayıpları yaşayarak savunmada pozisyonunu çok rahat kaybedebiliyordu.

Motley’nin savunmasına dair en olumsuz noktalardan biri de ikili oyun savunmasında ve yardımlarda ellerini aktif kullanmayı pek sık tercih etmemesiydi. Ellerini toplu rakip oyuncunun pas kanalında konumlandırmaması nedeniyle zaman zaman ikili oyun savunmasında büyük zaafiyetlere yol açan Motley, takımının kolay sayılar yemesine de yol açabiliyordu.

Bu sezon ise bambaşka bir tablo görüyoruz. Savunmada zaman zaman yaşadığı konsantrasyon kayıplarına ve pozisyon bilgisinin üst düzey olmamasına rağmen etkileyici bir atletizme sahip olan ABD’li uzun, özellikle switch sonrasında topun karşısında kaldığı anlarda ellerini aktif kullanarak rakibin hücumu rahatça kurgulayabilmesine engel oluyor. Şu ana kadar koçu Dimitris Itoudis’in savunma kurgusuna son derece iyi adapte olan Motley, takımına bu yönde de büyük katkılar sağladı.

Yine de Johnathan Motley kusursuz bir savunmacı değil ve yine zaman zaman sahada nerede durması gerektiğini doğru şekilde süzemiyor. Bu noktada Nigel Hayes-Davis ve Dyshawn Pierre gibi kusursuza yakın iki yardım savunmacısıyla birlikte oynamanın faydalarını gören Motley, Lokomotiv Kuban döneminin aksine savunmada çok daha az zaafiyet yaratıyor.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!