by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de merakla beklenen 2022-23 sezonu başladı ve biz basketbolseverleri uykusuz geceler bekliyor.
Yoğun NBA programında her maçı ve her takımı detayına kadar takip etmek neredeyse imkansız. Bu yüzden Eurohoops olarak yardımınıza koşuyor ve kendi notlarımızı huzurunuza taşıyoruz.
Haftalık yayınlayacağımız bu yazı serimizde o hafta NBA’de dikkatimizi çeken konu başlıklarını listeliyoruz. NBA’in ikinci haftasında ne tür gelişmeler oldu? Neler ön plana çıktı? Kendi perspektifimizden yorumluyoruz…
Milwaukee Bucks‘ta Savunma Değişimi
Milwaukee Bucks koçu Mike Budenholzer, 2022-23 sezonuyla birlikte savunma anlayışında değişime gitti. Bucks savunması, geçtiğimiz yıllarda boyalı alanı ve çemberi korumaya en fazla öncelik tanıyan takımdı. Bu yüzden rakibin çembere atakları karşısında topsuz savunmacılar içeri gömülüyordu. Bucks savunması, ortalama üstü şutörleri bile sonuna kadar riske ediyordu. Boyalı alan savunmasını her zaman ilk sıraya koyuyorlardı. Brook Lopez sağlıklıyken de sakatken de bu durum değişmiyordu. Bazı takımlar, Milwaukee’nin bu savunma anlayışından faydalanabiliyordu.
Ancak 2022-23 sezonunda savunmada bazı farklılıklar dikkatimi çekti. Milwaukee Bucks, artık yayın gerisindeki oyunculara bu kadar alan tanımıyor. Milwaukee’nin ana savunma stratejisi hala aynı. İkili oyun savunmasında Brook Lopez’e drop yaptırıp boyalı alana gömüyorlar. Ancak çevredeki topsuz savunmacılar kendi adamlarına eskisi kadar boşluk vermiyor. Boyalı alan savunmasında Brook Lopez’e ve Giannis Antetokounmpo’ya güveniyorlar.
Bu değişim istatistiklere de yansıdı tabi ki… Milwaukee Bucks, geçen sezon rakiplerine en fazla boş şut imkanı tanıyan takımdı. 2020-21 sezonunda ise 2. sırada; 2019-20 ve 2018-19’da ise ilk sırada yer alıyorlardı. 2022-23 sezonunda şu ana kadar oynanan maçlarda rakiplerine en az boş üçlük fırsatı veren 2. takım Milwaukee. Bu, bahsini ettiğim köklü değişimi daha net şekilde gözler önüne seriyor.
De’Aaron Fox: Çift Yönlü Etki
Sezona her zaman olduğu gibi playoff umutlarıyla başlayan Sacramento Kings, ilk 5 maçında 4 kez mağlup oldu. Ancak işler göründüğü kadar berbat değil. Yeni koç Mike Brown, Sacramento Kings‘in uzun zamandır hasret olduğu bir şeyi başardı. Saha içinde tartışmaya açık tercihleri var ancak bu takıma bir amaç kazandırdı. Bu takım kaybettiği maçlarda bile mücadeleyi bırakmadı.
Mike Brown’un takımda neleri değiştirdiğini görmek için De’Aaron Fox’a bakmak yeterli olacak. 24 yaşındaki oyuncu, sahanın savunma tarafında yıllardır yoktu. Zaman zaman iyi savunma yapıyor ancak hiçbir zaman süreklilik sağlayamıyordu. Bu sezon işler değişti. Fox, ilk 5 maç özelinde muazzam işlere imza attı. Eskiden Fox’un savunma eforunda bolca iniş, bir miktar da çıkış vardı. Ancak bu yıl adeta All-Defensive seviyesinde savunma yapıyor.
Bu performansın sürdürülebilirliği hala soru işaretleri barındırıyor. Nihayetinde bu oyuncu takımın hücum yükünü çekiyor ve tüm enerjisini savunmaya aktarmasını bekleyemeyiz. Ancak kimse Fox’tan All-Defensive takımlarına girmesini istemiyor zaten. Eskiye kıyasla daha fazla efor sergilemesi yeterli. Çünkü geçtiğimiz 2 sezonda sık sık oyundan düşüyordu. Sahip olduğu savunma malzemelerine ve potansiyeline ihanet ediyordu. Şimdiye kadar kusursuz bir görüntü çizdi.
İşin hücum tarafında ise De’Aaron Fox’un elit kategoride olduğu bir istatistik göze çarptı. 24 yaşındaki yıldız, pota etrafındaki şutlarda (turnike, smaç vs.) %84 ile isabet buluyor. Boyalı alanda yarım daire dışındaki kısımda ise %69 ile isabet buluyor. Bununla birlikte, maç başına 19 kez çembere atak yapan Fox, bu pozisyonların %72’sinde (paslar dahil) sayı çıkarıyor.
De’Aaron Fox’un ne kadar iyi bir delici olduğunu biliyorduk. Bitiricilik istatistiklerinde uzun süredir elit kategorideydi ancak şu anda ortaya koyduğu rakamlar 190 cm boyundaki birisi için çılgınca. Fox’un bu deliciliği, savunmaların da kapanmasına sebebiyet veriyor.
Trae & Dejounte: Hangi Taraf “Feda” Dedi?
Dejounte Murray’nin Atlanta Hawks‘a takaslanmasının ardından guard ikilisinin performansı merakla bekleniyordu. Trae ile Dejounte’nin uyumu büyük tartışmalara neden oldu. Sonuçta her iki oyuncu da bugüne kadar takımlarında ana top yönlendirici/karar verici olmuşlardı. Bir kişinin alışkanlıklarından vazgeçmesi gerekiyordu.
Fedakarlıkta bulunan o kişi Dejounte Murray oldu. Geçen sezon maç başı 21 tane ikili oyun yönlendiren Dejounte, bu rakamı 13’e kadar düşürdü. Dejounte, topsuz oyuna daha fazla adapte olan isim oldu. Dejounte, geçen sezon şut isabetlerinin yalnızca %27’sini başka bir oyuncunun asisti üzerinden yaratıyordu. Bu sezon bu rakam %47’ye kadar yükseldi. Nate McMillan, Trae Young’ı kenara aldığı dakikalarda ikinci beşe liderlik etmesi için topu Dejounte’ye emanet ediyor. Ancak ikili sahada olduğunda topu bırakan kişi Dejounte oluyor.
Tabi Dejounte’nin gelişi Trae Young’ın istatistiklerine de yansımadı değil. Geçen sezon ortalama 26 kez P&R yöneten Trae, bu sezon 22 tane yönlendiriyor. Bunun yanı sıra, başka bir oyuncunun asisti üzerinden attığı sayılar %16’dan %26’ya yükseldi. Trae Young, geçen yıllara kıyasla daha fazla topsuz oynuyor. Ancak Stephen Curry gibi değil. Birçok kişi, Trae’in perdelerden çıkıp şut atabileceğini ve yeni Curry’e evrilebileceğini düşünüyordu.
Atlanta Hawks, Trae Young’ın perde çıkışında şut atmasını değil, pası aldıktan sonra curl yaparak potaya yönelmesini daha çok tercih ediyor. Çünkü perde çıkışında potaya kıvrıldığında Trae’i takip edebilecek çok az oyuncu var.
Trae Young, topsuz oyunda hiçbir zaman bir Stephen Curry olmayacak. Ancak bu sezon olumlu yönde parıltılar gösterdi. Fakat asıl ilerlemeyi Dejounte kaydetti. Dejounte’nin dış şutunda yaşadığı gelişim, bu ikilinin birbirine uyumunu arttırdı. Fakat Dejounte bu şut formunu kaybederse, topsuz oyunda savunmaların risk alabileceği bir oyuncuya dönüşebilir. Yine de bu ikili gayet iyi görünüyor.
Jordan Clarkson: 30’unda Gelen Değişim
2014 NBA Draftı’yla birlikte lige giren Jordan Clarkson, sahaya çıktığı ilk günden itibaren bireysel yaratıcılığıyla kendine isim yaptı. Skorer özellikleri sayesinde Yılın Altıncı Adamı ödülünü bile kazanan Clarkson, açık olmak gerekirse NBA’in en olgun oyuncusu değildi. Soru işareti yaratan bazı şut tercihleri ve bireysel oyunuyla zaman zaman verimsiz günler geçiriyordu. Ancak 2022-23 sezonunda çok daha farklı bir Clarkson izliyoruz.
30 yaşına bastığı için mi bilinmez ancak kariyerinin en olgun basketbolunu oynuyor. Gerek şut tercihleriyle gerekse top dağıtımıyla her zamankinden daha derli toplu gözüküyor. Clarkson’ın skor üretmekten yana bir sıkıntısı hiçbir zaman olmadı. Ancak Donovan Mitchell’ın gidişiyle birlikte pasör becerilerini de sergilemeye başladı. Zaten beni en çok şaşırtan da bu oldu.
Clarkson, geçen sezon yönettiği P&R oyunlarının %70’inde şut kullanıyordu. Bu rakam 2022-23 sezonunda %52’ye kadar düştü. Artık takım arkadaşlarını oyuna dahil etmenin yollarını arıyor. Geçen yıl yalnızca 21 pas atan Clarkson, bu sezon maç başına 34 tane pas atıyor. Herkes top kullanımı artınca onun skor yönüne daha fazla ağırlık vermesini bekliyordu. Ancak adeta şapkadan tavşan çıkardı. Maç başına 5 asist ortalamasıyla kariyerinin en yüksek rakamını yakaladı.
Yukarıdaki klipte de görebileceğiniz üzere, topu eline aldığında çok soğukkanlı oynuyor. İkili oyunlarda pozisyonu son derece sabırlı yönlendiriyor. Savunmacısını sırtına alıyor, pozisyonun olgunlaşmasını bekliyor. Yalnızca devrilen uzunu değil, ikinci opsiyonu da görebiliyor. Drive&kick paslarıyla takım arkadaşlarını besliyor. 30 yaşındaki başarılı oyuncu, eğer sezon ortasında takaslanırsa umarım yeni adresinde de bunları sürdürür.