by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’in 5. haftasında İstanbul derbisi heyecanı yaşandı.
Ligde sezona ilk 4 maçını kazanarak başlayan Fenerbahçe Beko, inişli çıkışlı bir performans ortaya koyan Anadolu Efes‘i deplasmanda 79-88’lik skorla mağlup ederek yoluna kayıpsız devam etti.
Fenerbahçe Beko’da takımın yıldız skoreri Scottie Wilbekin, karşılaşmayı 25 sayı, 3 ribaund ve 2 asistle tamamlayarak maçın yıldızı oldu.
Öte yandan Marko Guduric 19 sayı, 6 ribaund, 3 asist; Johnathan Motley 11 sayı, 4 ribaund, 2 asist ve Carsen Edwards da 10 sayı, 1 ribaundla galibiyetin öne çıkan diğer isimleri oldular.
EuroLeague’deki 5. maçında 3. kez sahadan yenilgiyle ayrılan son şampiyon Anadolu Efes ise maç boyunca yıldızları Shane Larkin ve Rodrigue Beaubois’nın yokluklarını çok hissetti.
Lacivert-beyazlı ekipte Sırp yıldız Vasilije Micic’in 19 sayı ve 5 asistlik performansı, galibiyet için yeterli olmadı. Öte yandan Amath M’Baye 14 sayı, 6 ribaund; Elijah Bryant ise 12 sayı ve 1 ribaundla maçı tamamladılar.
Bu kritik karşılaşmada oyuncuların performanslarının yanı sıra koçların bazı hamlelerine de şahitlik ettik. Biz de bu durumun karşısında daha fazla dayanamayıp mücadeleye teknik bir bakış atmaya niyetlendik.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Anadolu Efes – Fenerbahçe Beko karşılaşmasının saha içi şifrelerini mercek altına alıyor.
Fenerbahçe‘nin Galibiyet Yolu
2022-23 sezonu başlangıcından yalnızca günler önce Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda Anadolu Efes‘e mağlup olan Fenerbahçe Beko’nun yeni sezon bu denli etkili bir giriş yapacağı muhtemelen pek kolay tahmin edilemezdi. Hazırlık dönemindeki eksiklere ve flaş transfer Nemanja Bjelica’nın yokluğuna rağmen EuroLeague’de yoluna kayıpsız devam eden Fenerbahçe, son olarak Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kaptırdığı rakibi Anadolu Efes‘i deplasmanda devirerek bir nevi intikamını aldı.
Zorlu Sinan Erdem deplasmanında tam 88 sayı bulan sarı-lacivertli ekip, rakibine ise yalnızca 79 sayı izni verdi. Maç sonunda ortaya çıkan tablo her ne kadar etkileyici olsa da başlangıçta işler Dimitris Itoudis’in öğrencileri için gözüktüğü kadar kolay olmadı.
Şu ana kadar oynanan 5 maçta Dimitris Itoudis Fenerbahçe’sine dair öğrendiğimiz bir nokta var. Maçlara rakip hücumların ikili oyunlarını drop’la (uzunun çembere doğru adımlayarak kısanın penetre ve pas kanalında kalması) savunarak başlayan sarı-lacivertli ekip, genelde karşılaşmaların ortasında switch’e (perdeleme sonrası oyuncu değişimi) dönerek rakiplerini bozmaya çalışıyor.
Anadolu Efes karşısında da yine aynı tabloya şahitlik ettik. Maça EuroLeague’in şu ana kadar istatistiklere göre en verimli beşi olan Nick Calathes – Scottie Wilbekin – Dyshawn Pierre – Nigel Hayes-Davis – Johnathan Motley beşiyle başlayan Fenerbahçe, rakibinin ikili oyunlarını Calathes – Motley ikilisiyle savunmaya çalıştı.
Drop aksiyonu her ne kadar toplu kısanın penetre ve pas kanallarını kapatsa da bazı önemli dezavantajları da var. Uzunun devrilerek alan kapatmaya çalışması nedeniyle kısanın üzerindeki yük epey artıyor. Kısanın aksiyon sırasında yeterince agresif olmadığı durumlarda ise rakip oyuncu için şut ve hareket opsiyonları da artıyor.
İkili oyunu savunan kısa konumundaki Nick Calathes, ilerleyen yaşının da etkisiyle geçmiş yıllara nazaran savunmada belli zaafiyetler yaratabilen bir oyuncu. Bu durumun gayet iyi farkında olan Anadolu Efes cephesi, neredeyse ilk çeyreğin tamamı boyunca ikili oyunlar üzerinden Motley ve Calathes’e atak ettiler.
Şu sıralar çoğu kişiye göre Avrupa’nın en büyük yıldızı konumundaki Vasilije Micic’i kadrosuna bulunduran ev sahibi, Calathes’in yarattığı zaafların da etkisiyle maç başındaki hedefini gerçeğe dönüştürdü. Micic üzerinden düzenli olarak üretimi sağlayan Anadolu Efes, üzerine Elijah Bryant’ın da ekstra skor katkısı yapmasının sayesinde son derece etkili bir ilk çeyrek performansı sergiledi.
Fenerbahçe’nin ilk çeyrekteki en büyük kozu ise hücum ribaundları oldu. Hücumda Anadolu Efes’in planına benzer bir şekilde Hırvat uzun Ante Zizic’in yavaş ayaklarına atak etmeye çalışan sarı-lacivertli ekip, bunu ağırlıklı olarak Calathes – Motley ikili oyunları ve Scottie Wilbekin’in topsuz perdelerden çıkarak tepede pas aldığı aksiyonlarla yapmaya çabaladı.
Koç Dimitris Itoudis’in ekibi her ne kadar bu planı istikrarlı olarak sahaya yansıtsa da isabet yüzdesi bakımından Anadolu Efes kadar etkili bir başlangıç yapamadı. Bu noktada ise Johnathan Motley’nin hücum ribaundlarındaki müthiş dominasyonu devreye girdi.
Boyalı alandaki rakibi Ante Zizic’e ribaundlar konusunda büyük üstünlük kuran Motley, Zizic’ten daha kısa bir uzun olmasına rağmen box out’lar konusunda çok etkili bir isim. İlk çeyrekte 3 hücum ribaundu alarak takımına ikinci şans sayıları tanıyan ABD’li uzun, hücum ribaundunu alamadığı anlarda da boyalı alanı karıştırarak Anadolu Efes’in hızlı hücum etkinliğine engel oldu.
Motley’nin boyalı alanda Ante Zizic’e sağladığı üstünlük, bu sefer Anadolu Efes koçu Ergin Ataman’ın oyuna farklı şekilde müdahale etmesine neden oldu. Bir noktada pek tercih etmediği şekilde Bryant Dunston – Tibor Pleiss ikilisine birlikte süre vermeyi tercih eden koç Ataman, böylelikle boyalı alan üstünlüğünü Fenerbahçe’ye kaptırmamayı başardı.
Fenerbahçe’nin kısa savunmasında sorun yaşamasına rağmen boyalı alanda üstünlüğü ele geçirmesi, maçın gidişatına direkt olarak etki etti. Yıllardır bildiğimiz üzere hücumu kısalarının üzerinden yönlendiren Anadolu Efes, kısaların tercihlerini uzunlarıyla tamamlayamadığı zaman ciddi üretim sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Maçta Zizic’in yanı sıra Tibor Pleiss’ın da sürekli yavaş ayaklarına atak ederek Alman uzunu devre dışı bırakan sarı-lacivertli ekip, ikinci çeyrekten itibaren rakibini düzenli olarak Bryant Dunston‘la sahada kalmaya zorladı.
Yıllardır aşina olduğumuz üzere müthiş bir savunmacı olan Dunston, hücumda ise savunmasının aksine son derece sınırlı bir oyuncu. İlerleyen yaşıyla birlikte atletizminde de ciddi bir eksilme meydana gelen ABD’li uzun, takımına çok değerli savunma katkıları yapsa da hücumdan bazı şeyleri eksiltebiliyor.
Dunston’ın yanı sıra savunma sorunları nedeniyle koç Ergin Ataman’ın Doğuş Balbay‘a da ikinci çeyreğin büyük bölümünde şans vermesi, Anadolu Efes’in üretim sorunlarını iyice arttırdı. İkinci çeyrekten itibaren hücumda çok daha tahmin edilebilir bir görüntü çizen ev sahibi, neredeyse tamamen Vasilije Micic’in birebir tercihlerine kaldı.
Savunma konusunda Fenerbahçe Beko’nun bir diğer başarısı ise Will Clyburn’ü devre dışı bırakmak oldu. Shane Larkin ile Rodrigue Beaubois’nın yokluklarında Anadolu Efes, haliyle ana top yönlendiricileri Clyburn ve Micic’ten çok şey bekliyor. Clyburn’ün üzerindeki agresif savunmaya karşı bir türlü çözüm üretememesi, Fenerbahçe savunmasının maçtaki en büyük başarılarından biri oldu.
ABD’li yıldız topu tepede aldığı zaman sarı-lacivertli ekip, sürekli ikili sıkıştırma getirerek topu Clyburn’ün elinden çıkartmaya çalıştı. Yıldız oyuncunun tüm skorer becerilerine rağmen pasörlük konusunda pek parlak olmaması, Anadolu Efes hücumlarını sınırlayan bir diğer nokta olarak öne çıktı.
Fenerbahçe için maçın gidişatını tamamen pozitif olarak değiştiren başlıca detay ise switch savunmasının başlangıcı oldu. İlk yarıyı Devin Booker, Johnathan Motley ve Tonye Jekiri gibi farklı uzunlarıyla drop yaparak tamamlayan sarı-lacivertli ekip, ikinci devreden itibaren rakibinin her perde aksiyonundan sonra oyuncu değişmeye başladı. Koç Dimitris Itoudis’in rakibine tek sürprizi bu değildi.
Switch’ten sonra uzunun Vasilije Micic ve Will Clyburn’le kaldığı anlarda Fenerbahçe Beko, gap help denilen ikili sıkıştırmaları getirerek topu bu iki ismin elinden çıkarmaya çalıştı. Geçtiğimiz sezonun EuroLeague playofflarında Olimpia Milano, bu durumun birebir aynısını Anadolu Efes’e karşı uygulamış ve büyük sonuç almıştı.
Fenerbahçe Beko da tıpkı Olimpia Milano gibi rakibinin hücum ritmini neredeyse tamamen bozdu. Fenerbahçe bu savunmayla Anadolu Efes’i tamamen zorlama atışlara iterken bulduğu enerjiyi hücumuna da yansıtarak farkı bir ara çift hanelere kadar çıkardı.
İşin hücum kısmında ise şu ana kadar kadronun lideri tartışmasız şekilde Nick Calathes’ti. Sahada olduğu anlarda takım arkadaşlarını sanki bir yardımcı antrenör gibi yönlendiren Calathes, organizatörlüğü ve asistleriyle de Fenerbahçe hücumunun işlemesine büyük katkı sağlıyordu.
Bu maçta ise deneyimli oyun kurucu, şu ana kadar alıştırdığının aksine pek iyi bir başlangıç yapamadı. Hücumda bazı yanlış tercihlerde bulunan Calathes, savunmada ise Vasilije Micic’in karşısında kalmakta çok zorlandı.
Şu ana kadar oynanan 4 EuroLeague karşılaşmasında da Fenerbahçe, Nick Calathes’in sahada olmadığı anlarda yarı saha üretimi konusunda büyük zorluklar yaşamıştı. Henüz yeni bir takım olan ve bazı kritik parçaları hazırlık döneminin sonunda kadroya katılan sarı-lacivertli ekip, birlikte oynama alışkanlığının az olması nedeniyle üretkenlikten uzak bir görüntü sergilemişti.
Anadolu Efes karşısında ise farklı bir tablo vardı. Yalnızca 4 asistle Fenerbahçe kariyerinin en az asist yaptığı karşılaşmasını geride bırakan Calathes’in sahadaki yokluğunda sarı-lacivertli ekip için işler hiç de fena ilerlemedi. Bu durumun başlıca nedeni ise Marko Guduric ve Scottie Wilbekin ikilisinin performansıydı.
Maçı 25 sayıyla tamamlayan ve Fenerbahçe formasıyla en çok skor bulduğu karşılaşmayı geride bırakan Wilbekin, bunu yaparken tıpkı geçtiğimiz hafta oynanan Valencia karşılaşmasında olduğu gibi topa çok az dokundu. Topsuz perdeleme çıkışı aksiyonlarında topla çok sık buluşan yıldız oyuncu, yüzdeli dış şutlarının yanı sıra sağ elinde çembere yaptığı ataklarla Anadolu Efes savunmasını çok zor durumda bıraktı.
Wilbekin’in Maccabi yıllarına nazaran topa çok daha az dokunarak etkili olabilmesi, Fenerbahçe Beko hücumu açısından çok ama çok değerli. Nitekim yıldız skorer takıma ilk katıldığı zaman topu gereğinden fazla domine edebileceği, bunun da takım kimyasına olumsuz etki edebileceğine dair bazı önemli endişeler vardı.
Özellikle son oynanan Valencia ve Anadolu Efes maçlarında topsuz oyundaki becerilerini kusursuza yakın derecede sahaya yansıtabilen Scottie Wilbekin’in bu görüntüsü, kısa rotasyonundaki partnerleri Marko Guduric ve Nick Calathes’e de büyük bir konfor alanı sağlıyor.
Öte yandan Marko Guduric ise Fenerbahçe için tıpkı bir “acil durumda camı kırınız” butonu gibiydi. Sahada Wilbekin’in varlığına rağmen bir oyun kurucu gibi sürekli top yönlendirmeye çalışan Guduric, bunu yapamadığı anlarda ise el üzerinden bulduğu üçlüklerle takımına hayat verdi. Anadolu Efes karşısında hem kendisine eşleşme seçerek yarı saha hücumlarına yön veren, hem rakibin yardım savunmasını doğru okumaya çalışarak takım arkadaşlarını müsait durumda topla buluşturmaya çalışan, hem de en kritik anlarda çok zor şutları isabete çeviren Sırp yıldız, galibiyetin mimarları arasına adını yazdırdı.
Anadolu Efes: Yolunda Gitmeyen Ne?
EuroLeague’de yeni sezona istikrarsız başlayan Anadolu Efes, bu yaz kadrosuna Will Clyburn, Ante Zizic, Achille Polonara ve Ameth M’Baye gibi önemli takviyeler yapsa da geçtiğimiz sezon yaşadığı sorunların çok benzerini yaşıyor. Önceki yıl üst üste 2. kez EuroLeague şampiyonluğuna ulaşsa da koç Ergin Ataman’ın ekibi, son yıllarda alışık olduğunun aksine bunu hücumda çok zorlanarak başarmıştı.
Şu ana kadar oynanan Anadolu Efes karşılaşmalarında yine benzer bir problemle karşı karşıyayız. Sahasında oynadığı ve 91-92’lik skorla mağlup olduğu Valencia maçının dışında hücum üretkenliği neredeyse tamamen Vasilije Micic ve Will Clyburn’ün eline kalan lacivert-beyazlı ekip, tıpkı geçtiğimiz sezonun sonlarında olduğu gibi kolay tahmin edilebilir bir görüntü çiziyor.
Fenerbahçe Beko karşısında da durum farklı değildi. Maça Fenerbahçe‘nin ikili oyun savunmasına Micic – Zizic ikilisiyle atak ederek başlayan koç Ergin Ataman’ın ekibi, aslında ilk çeyrekte verimli bir hücum performansı sergiledi. Maçın devamında Efes için işlerin pek yolunda ilerlememesine neden olan iki temel detay vardı.
Bunlardan ilki switch savunmasına karşı verimli hücum edememek. Üçüncü çeyrekte ikili oyunları drop’la savunmaktan vazgeçen Fenerbahçe, her perdeden sonra sahada oyuncu değişmeye başladı. Bunun yanı sıra az önce de açıkladığımız şekilde sarı-lacivertli ekip, top Efes’in iki ana yönlendiricisi Clyburn ve Micic’in elindeyken ikili sıkıştırma getirip topu ellerinden çıkartmaya zorladı.
Bu duruma karşı Anadolu Efes’in başlardaki reaksiyonu tahmin edilenden çok daha kötü oldu. Pas trafiğini sağlayarak Fenerbahçe savunmasını rotasyona zorlamak yerine birebir tercihlerle zorlama atışlara yönelen lacivert-beyazlı ekip, isabet bulamamasının yanı sıra rakibine çok kolay geçiş hücumları şansı tanıdı. Tempo yapabildiği anlarda rakipleri için durdurulması çok daha zor bir ekip haline dönüşen Fenerbahçe, bu bölümde kontrolü tamamen ele alarak farkı çift hanelere çıkardı.
Fenerbahçe Beko’nun Anadolu Efes’e karşı uyguladığı ikili sıkıştırmalı switch savunması, koç Ergin Ataman ve öğrencileri için yeni bir olay değildi. Geçtiğimiz sezon Olimpia Milano‘ya karşı oynanan playoff serisinde bu savunmanın neredeyse birebir aynısıyla karşı karşıya kalan Efes, yine birebir tercihler dışında çözüm üretmekte çok zorlanmıştı.
Anadolu Efes’in bu duruma karşı hazırlıklı olmasına rağmen yine çözüm üretmek konusunda ciddi sorunlar yaşaması, akıllarda bazı soru işaretlerine yol açtı. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında takımdaki çok az oyuncunun düzenli katkı verebilmesinin büyük etkisi vardı.
Fenerbahçe yenilgisinden önce Efes’in ALBA Berlin’i 78-74 geçtiği maçı Vasilije Micic 17, Will Clyburn ise 19 şut denemesiyle tamamlamıştı. ALBA karşısında benchteki oyuncularından katkı almakta çok zorlanan koç Ergin Ataman’ın ekibi, yine dün oynanan karşılaşmada da bench katkısı konusunda ciddi sorunlar yaşadı.
Özellikle Shane Larkin’in yokluğu, sezon başında Vasilije Micic’in omuzlarındaki yükü çok arttırdı. Dün Larkin’e artı olarak Rodrigue Beaubois’nın da sakatlığı, takımın ana top yönlendiricisi olarak Sırp yıldızın yükünü çok daha fazlalaştırdı. Bu noktada Buğrahan Tuncer’den gelecek katkının önemi çok büyüktü.
Maçta yalnızca 6 dakika süre bulan Buğrahan, ikinci yarının tamamını ise kenarda geçirdi. Oyunda olduğu bölümlerde öncelikli olarak şut tehdidine ağırlık vermeye çalışan deneyimli oyuncu, top yönlendirerek takımını organize etme konusunda doğru kararları veremeyerek sınıfta kaldı.
İlk başta Micic’i kenara alarak Buğrahan’ı Sırp yıldızın yerine oyuna dahil eden koç Ergin Ataman, 29 yaşındaki oyuncunun yaşadığı bu sıkıntıların ardından kısa süre içerisinde Micic’e geri dönmek zorunda kaldı. Ortaya çıkan bu tablo, Vasilije Micic’in maçta 36 dakika süre almasıyla neticelendi.
Maçın etkisiz ismi Will Clyburn (8 sayı, 6 ribaund, 4/13 isabet) de tıpkı Sırp yıldız gibi 36 dakika boyunca sahada kaldı. Anadolu Efes’in henüz sezon başında olmamıza rağmen yıldızlarına bu derece yüklenmesi, şüphesiz ki sezonun kalan bölümü açısından bazı fiziksel sorunlara yol açabilir.