by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
NBA’de 2022-23 sezonu start aldı ve uykusuz geceler başladı.
Sezonun ilk bölümünde kimi takımlar beklentileri aşarken kimisi de hayal kırıklığı yarattı. NBA ekiplerinin sezon başlangıcı hakkında çeşitli yorumlar yapılabilir ancak bazen bir şeyi tanımlamak için çok fazla kelimeye ihtiyaç duyulmaz. Biz de lafı kısa tutalım ve her takımı tek kelimeyle özetleyelim dedik.
Eurohoops Fırın, NBA takımlarının durumunu tek kelimeyle özetliyor.
Atlanta Hawks: Umutlu
Geçtiğimiz 5 sezonda yalnızca 2 kez playoff yapan Atlanta Hawks, 2020-21 sezonunda konferans finaline kadar yükselse de geçtiğimiz sezon ilk turda playofflara veda etmişti. Miami Heat serisiyle birlikte kadronun yetersizliği göze çarpmıştı. Kevin Huerter, John Collins gibi oyuncular Trae Young’ın yanına ikinci opsiyon olacak kadar kaliteli değildi. Bu yüzden Dejounte Murray hamlesine imza atıldı.
Dejounte, sezonun şu ana kadarki kısmında Trae ile gayet uyumlu gözüktü ve soru işaretlerini sildi. Dejounte’nin varlığı, Trae’in kenarda olduğu dakikalarda da Hawks’ın elini güçlendirdi. Sezona 4 galibiyet ve 3 mağlubiyetle başlayan Hawks, hala kusursuz bir takım değil ancak playoff yarışında elleri daha kuvvetli. Sezon ortasında yapılacak bir bench eklemesiyle umutlu olmamak için hiçbir sebep yok.
Boston Celtics: Süreklilik
2021-22 NBA sezonuna 18 galibiyet ve 21 mağlubiyetle başlayan Boston Celtics sonrasında öyle bir seri yakaladı ki, yolun sonu NBA finalleri oldu. Celtics, bu müthiş oyununda ve sisteminde süreklilik sağladı. Sezon öncesinde Ime Udoka’nın ayrılışıyla çalkalanan Celtics, buna rağmen kan kaybetmiş değil. Takımın başına geçen seneki başarının perde arkasındaki yıldızlarından Joe Mazzulla geçti. Başarılı çalıştırıcı, Udoka’nın yardımcı ekibinde bulunan önemli isimlerdendi ve şu ana kadar doğru bir tercih olduğunu kanıtladı. Mazzulla, 2021-22’nin ortasından itibaren oturmaya başlayan Celtics basketbolunun devamlılığını sağladı.
Brooklyn Nets: Hüsran
Brooklyn Nets, kağıt üstünde bu ligin en yetenekli ve en derin kadrolarından birisi. Ancak saha dışındaki problemler ve biraz da koç Steve Nash sebebiyle bir türlü başarıya ulaşamadılar. Sezon ortasında yapılan Ben Simmons hamlesi de teorideki kadar etkili olamadı henüz. Yeni sezona bir kez daha büyük beklentilerle giren Brooklyn Nets, beklentilerin çok uzağında başladı. İlk 7 maçta 5 mağlubiyet alan Nets, adeta hüsrana uğradı. Takım saha içerisinde çok dağınık oynuyor, Ben Simmons’ı uzun gibi kullanmak sonuç vermedi ve Steve Nash oyuna müdahele etmekte yetersiz kalıyor.
Charlotte Hornets: Talihsiz
Charlotte Hornets‘ta 2022 yazı saha içi konulardan ziyade saha dışı sorunlarla yankılandı. Miles Bridges’ın uygunsuz davranışları sebebiyle NBA’den gayriresmi olarak uzaklaştırılması, James Bouknight’ın yaşadığı problemler, LaMelo Ball’un sakatlığı ve yeni koç sürecinde yaşanan sıkıntılar derken Hornets berbat bir off-season geçirdi. Bu gelişmeler kulübün elinde olmayan ve takımın ilerlemesini sekteye uğratan talihsiz gelişmelerdi. Hornets serbest oyuncu piyasasında çok pasif kaldı ve kağıt üstünde yetersiz bir kadroyla sezona girdi. Steve Clifford elindeki malzemeyi mümkün olduğunca kullansa da 82 maçlık bir sezonda bu performansın sürdürülebilirliği soru işareti.
Chicago Bulls: Durağan
2021-2022 sezonu öncesinde DeMar DeRozan, Nikola Vucevic, Lonzo Ball gibi hamlelerle takımın çehresini değiştiren Chicago Bulls, sakatlıkların ardından durdurulamaz bir düşüşe geçti. Lonzo Ball’un sakatlığı hala can yakıyor, takımdaki problemler hala devam ediyor. Uzun lafın kısası Chicago Bulls cephesinde yeni bir şey yok, her şey durağan. Yalnızca doğu konferansı hiyerarşisindeki konumları değil, yarı saha hücumları da son derece durağan. Sürekli DeMar DeRozan 1v1 hücumlarına kalmaya devam ederlerse bu takımın tavanı kısıtlı.
Cleveland Cavaliers: Tehlikeli
Geçen sezon Darius Garland – Evan Mobley – Jarrett Allen eksenli oyunuyla büyük çıkış gerçekleştiren Cleveland, bu genç çekirdeğine Donovan Mitchell’ı ekledi. Uzun süredir böylesine bir yıldız skorere hasret kalan Cleveland, aradığı oyuncuyu nihayet buldu diyebiliriz. Garland hala sakat, buna rağmen sezona 5-1 ile giriş yaptılar. Ricky Rubio’nun dönüşü ve Jae Crowder gibi bir hamleyle Cleveland Cavaliers çok tehlikeli bir takım haline gelebilir. Sağlıklı kalırlarsa playofflarda bazı takımların canını yakabilirler.
Dallas Mavericks: Gerileme
2022 NBA Playofflarında batı finallerindeki iki takımdan birisi Dallas Mavericks‘ti. Bunun Luka Doncic dışında iki sebebi daha vardı: Jalen Brunson’ın ikincil yaratıcılığı ve takım savunması. Brunson’ı yaz döneminde New York Knicks‘e kaptıran Dallas Mavericks, tekrardan eski günlerine döndü diyebiliriz. Geçen yıl Luka Doncic’in etrafındaki oyuncu grubu kuvvetliydi. Ancak şimdi takım yine tamamen Luka Doncic’e bağımlı bir hale geldi. Bu durum, Dallas Mavericks’te gerilemeye yol açtı.
Denver Nuggets: Diriliş
2021-22 sezonu Denver Nuggets için pek iç açıcı değildi. Nikola Jokic’in saz arkadaşları Jamal Murray ve Michael Porter sakatlanınca Denver’ın tavanı çok kısıtlandı. Nikola Jokic bu takımı bir şekilde playofflara taşısa da playofflarda Golden State Warriors‘a diş geçiremediler. Şimdi Jamal Murray ve Michael Porter’ın dönüşüyle Denver Nuggets diriliş dönemine girdi. İlk 7 maçta 4 galibiyet alan Denver, şu anda tam kapasiteyle oynamıyor bile. Jamal Murray’in tekrardan formunu bulması sezonun potansiyelini iyice yükseltebilir.
Detroit Pistons: İnşa
Ligdeki en parlak yapılanma takımlarından birisi olan Detroit Pistons, 2022 yazında önemli hamlelere imza attı. Drafttan Jaden Ivey ve Jalen Duren seçerek genç çekirdeği kuvvetlendiren Pistons, aynı zamanda Bojan Bogdanovic takasıyla müthiş bir veteranı kadrosuna kattı. Pistons’ta yapılanma süreci şu ana kadar mükemmel ilerliyor. Kısa sürede genç çekirdeğini tamamlama noktasına gelen Pistons, Cade Cunningham’ın etrafında yeni bir yapı inşa ediyor. Şu ana kadar kağıt üstünde her şey olumlu ancak bu süreç tamamlanmış değil.
Golden State Warriors: Sarhoş
2021-22 sezonunu şampiyon tamamlayan Golden State Warriors, yeni sezona beklentilerin çok altında girdi. Warriors’ın zafer sarhoşluğu bir yana, rotasyonun önemli parçaları takımdan ayrıldı ve genç oyuncular şu anda Warriors sistemine uyum sağlamakta güçlük çekiyor. James Wiseman gibi isimler tecrübe eksiğinden ötürü sahada ne yaptığından bihaber. Bu yüzden parkede alışılmışın dışında bir Warriors var. Bununla birlikte Draymond Green – Jordan Poole kavgası da takıma zarar verdi. Warriors oyuncularının şu anda “playofflar gelsin işimize bakarız” mantalitesinde olduğunu düşünüyorum.
Houston Rockets: Arayış
NBA’deki yapılanma takımlarından bir diğeriyse Houston Rockets. Yakın zaman önce James Harden’ı takaslayarak tanking sürecine girdiğini tescilleyen Rockets, aslında hiç fena olmayan bir çekirdek kurdu. Jalen Green, Jabari Smith, Alperen Şengün, Tari Eason gibi genç isimler önemli potansiyel vadediyor ancak Rockets’ta hala bir şeyler eksik. Koç Stephen Silas’ın varlığı bu takımı sekteye uğratıyor. Rockets, bireysel yetenek anlamında yol kat etti ancak bu malzemelerden nasıl yemek yapacağını henüz çözemedi. Hala arayış sürecindeler.
Indiana Pacers: Değişim
Malcolm Brogdon, Domantas Sabonis, Myles Turner çekirdeğini uzun yıllar deneyen Indiana Pacers, konferansın orta düzey takımlarından biri olmaktan kurtulamamıştı. Bu çekirdeğin tavanının kısıtlı olduğunu fark eden Pacers yönetimi, takımı dağıtarak gençleşme ve değişim yoluna gitti. Tyrese Haliburton hamlesiyle yapılanmanın merkez ismini bulan Pacers, Bennedict Mathurin, Isaiah Jackson, Jalen Smith gibi genç isimlerle yoluna devam ediyor. Pacers’ın önünde uzun bir yol var ancak güzel bir başlangıç yaptıkları aşikar. Özellikle Haliburton – Mathurin ikilisi gelecek vadediyor.
LA Clippers: Cansız
2019 yazında Kawhi Leonard – Paul George ikilisini bir araya getiren Clippers büyük beklentilerle yepyeni bir maceraya başladı. Yıldız oyuncular Clippers’ta 4. senesine giriş yaptı ve hala başarıya ulaşabilmiş değiller. Los Angeles Clippers yine derin bir kadroya sahip ve playoff ortamına çok uyumlu yan parçaları var. Bu yüzden şampiyonluğun doğal favorisi olduklarını dile getirebiliriz. Ancak Clippers’ta hala devam eden iki sorun var ki bunlar uzun vadede can yakabilir: Sakatlık ve cansızlık.
Kawhi Leonard ve Paul George’un sürekli maç kaçırması bu takımın oyun alışkanlıklarını olumsuz etkiliyor. Bunun yanı sıra, Clippers hücumları hala çok cansız. Bana kalırsa Clippers ligin kötü basketbol oynayan takımlarından birisi. Bu kadar cansız ve durağan bir yarı saha hücumuyla yolun sonuna kadar gitmeleri zor.
LA Lakers: Kusurlu
2019-20 sezonunda LeBron James ve Anthony Davis önderliğinde şampiyonluğa koşan Lakers, o günden beri düşüş halinde. 2021 yazında yapılan Russell Westbrook hamlesiyle birlikte Los Angeles Lakers kadrosu son derece kusurlu bir hale geldi. 2022 yazında Lakers, takımın yaş probleminin üzerine gitti; yaşlı ve mücadele etmeyen yan parçaları gençleriyle değiştirdi. Ancak bu takımın hala büyük sorunları var. Eğer Lakers yarışmacı bir ekip olmak istiyorsa, bu şekilde şut atarak bunu başarmaları imkansız. Bu takımın Westbrook takasını bir an önce gerçekleştirmesi gerek.
Memphis Grizzlies: İkame
Memphis Grizzlies, NBA’in en genç ve en heyecan verici ekiplerinden birisi. İzleyen herkese zevk verebilen nadir takımlardan. Tabi ki bunun belli başlı sebepleri var. Oyuncuların bireysel yetenekleri, Ja Morant’in şova dayalı oyunu ve gençlik enerjisi önde gelen faktörler. Ancak Memphis’i Memphis yapan özelliklerden birisini unutmamak gerek: Bu takım, sakatlanan bir oyuncusunun yerini hemen ikame edebiliyor. Jaren Jackson sakatlandı, Santi Aldama ön plana çıktı. Ja Morant sakatlansa kenarda Tyus Jones var. Desmond Bane’in yokluğunda John Konchar sorumluluk alıyor. Herkesin takım başarısında bir payının olması bu ekibin ayırt edici özelliği.
Miami Heat: Panik
Geçen sezon NBA finallerini tek topla kaçıran Miami Heat, yaz döneminde savunmanın en önemli iki parçasından biri olan PJ Tucker’ı Philadelphia Sixers‘a kaptırmıştı. Tucker’ın gidişiyle birlikte Miami Heat’in 4 numara rotasyonu ve savunması kan kaybetti. Bununla birlikte Jimmy Butler – Bam Adebayo ikilisinden sonra gelen oyuncular ciddi kusurlara sahip. Sezona 2-5 ile başlayan Miami Heat, eğer sezon içinde radikal bir hamle yapmazsa takımın kaderi yine aynı olacak. Playofflarda yolun sonuna gidebilmek için her oyuncunun ekstra oynaması gerekecek. Takımın içinde bulunduğu durum ve yaş faktörü Miami Heat adına panik yaratıyor.
Milwaukee Bucks: Domine
Şu anda NBA’in net bir favorisi yok. Ancak en formda ve şampiyonluğa en yakın kim diye sorarsanız o takım Milwaukee Bucks derim. Yeni sezon 6’da 6 yaparak başlayan Bucks, geçen sezon sakatlıklardan çok çekmişti. Sakatlıklar hala Milwaukee’nin yakasını bırakmış değil. Khris Middleton yine sakat. Rotasyonun önemli ismi Pat Connaughton da bu kervana katıldı. Ancak Brook Lopez öyle bir döndü ki, Milwaukee’nin tüm açıklarını kapattı neredeyse. Yıllardır Giannis’in etrafında aynı sistemle ve aynı isimlerle devam eden Bucks’ın oyun alışkanlığı adeta makine gibi. Bundan ötürü artık normal sezonu zorlanmadan domine edebiliyorlar.
Minnesota Timberwolves: Hayalperest
Sezon başında çok tartışılan Rudy Gobert hamlesiyle büyük sükse yapan Minnesota Timberwolves, ilk 7 maçta 4 galibiyet aldı. Gobert hamlesinin temel mantığı, normal sezonda takımın tabanını yükseltmek ve bu ekibi playoffların devamlı üyesi haline getirmekti. En azından birçok kişi bu şekilde yorumladı. Bu açıdan baktığımızda hiç de fena bir hamle değildi. Ancak kimse sadece normal sezonda playofflara girmek için 5 tane ilk tur hakkı çıkarmaz. Eğer Minnesota yönetimi, D’Angelo Russell ve Rudy Gobert gibi oyuncularla takımın playoff çıtasını en azından konferans finali olarak belirliyorsa biraz hayalperest davranıyor demektir.
New Orleans Pelicans: Heyecan
New Orleans Pelicans da 2021-22 sezonuna kötü başlayan takımlardan biriydi. Zion Williamson’ın sakatlık sorunları işleri daha karanlık hale getiriyordu ancak CJ McCollum hamlesiyle bir anda takımın çehresi değişti. Yan parçaların da katkısıyla kendini playofflara atan Pelicans, 2022-23 sezonuna çok daha umutlu girdi. Çünkü sağlıklı bir Pelicans kadrosunda her tür malzeme mevcut. Eğer Trey Murphy’nin bu performansı devam ederse bol yıldızlı Pelicans ile baş etmek kolay olmayacaktır. Belki şampiyonluk favorisi değiller ama kesinlikle kısa ve uzun vadede heyecan yaratıyorlar.
New York Knicks: Sıkışık
New York Knicks, Jalen Brunson hamlesiyle birlikte son yılların en derli toplu basketbolunu oynuyor ancak saha içinde hala spacing sorunları mevcut. Mitchell Robinson’ın boyalı alandaki varlığı, şut tehditlerinin zayıflığı yetmezmiş gibi Isaiah Hartenstein’ı da olduğundan farklı bir uzun gibi kullanıyor Thibodeau. Jalen Brunson ve Julius Randle gibi çembere atak yapmayı seven oyuncuların olduğu bir takıma göre boyalı alanda fazla sıkışıklar.
Ancak Knicks’in tek sıkışıklığı buradan kaynaklanmıyor. New York Knicks, doğu konferansı hiyerarşisinde alt tabakayla üst tabaka arasında sıkışmış vaziyette. Playofflara direkt katılan takımlardan biri olmak için uğraşıyorlar ancak play-in yarışmacısı düzeyinde sıkışıp kalmaları kuvvetle muhtemel. Brunson hamlesi takımın seviyesini yükseltti ancak konferansın tepe takımlarından birisi haline getirmedi.
Oklahoma City Thunder: Direnç
Kağıt üstünde NBA’in en zayıf ekiplerinden biri gibi gözüken Oklahoma City Thunder, saha içinde bambaşka bir takıma dönüşüyor. Sezona 3 galibiyet ve 3 mağlubiyet ile başlayan Oklahoma City, aynı zamanda ligin en iyi savunma performanslarından birini sergiliyor. Shai Gilgeous-Alexander’ın takımı sırtlaması, yan parçaların inanılmaz eforu derken Oklahoma hiç de kolay lokma değil. Sezon sonuna kadar drafta yöneleceklerdir ama sahaya koydukları direnç takdire şayan.
Orlando Magic: Deneysel
2022 NBA Draftı’nın ilk sırasından Paolo Banchero’yu seçen Orlando Magic, NBA’in en uzun kadrosuna sahip. 2 ve 3 numarada görev alan Franz Wagner bile 2.08 metre boyunda. Bunun üstüne Markelle Fultz, Jalen Suggs gibi oyun kurucular sakat. Vaziyet böyle olunca, koç Jamahl Mosley deneysel çalışmalar yapmak zorunda kaldı. Franz Wagner – Terrence Ross – Paolo Banchero – Bol Bol – Wendell Carter beşiyle sahaya çıkan Mosley, ligin en çılgın denemesine imza attı. Bu tür yapılanma takımlarının farklı işler denemesi takdire şayan. Orlando, uzun vadede uzunluk avantajıyla fark yaratabilir.
Philadelphia Sixers: Dağınık
Philadelphia Sixers, uzun yıllar süren tanking döneminin meyvelerini henüz toplayamadı. Doğu’nun doğal favorilerinden birisi olsalar da her sene hüsrana uğruyorlar. Philadelphia, her sene takımın tavanını kısıtlayan sorunlara yönelik hamleler gerçekleştirdi sezon başında. Bunun üstüne James Harden tekrardan forma girdi ve Tyrese Maxey gelişimini sürdürdü. Ancak Philadelphia’da hala hiçbir şey çözülmüş değil. Philadelphia, elinde birçok hücum opsiyonu ve kaliteli bench parçası olmasına rağmen bunları bir takım haline getiremiyor. Bunda Doc Rivers’ın da etkisi var. Joel Embiid’in formsuzluğu da Sixers’ın hanesine eksi yazdı. Sixers, sahanın her iki tarafında da inanılmaz dağınık görünüyor.
Phoenix Suns: Kalite
2021’de NBA finali oynayan Phoenix Suns, 2022’de yarım kalan hikayeyi tamamlamak için yola çıkmıştı ancak Dallas Mavericks serisinde erken dağıldılar. Serinin 7. maçındaki ezici mağlubiyetten sonra Deandre Ayton sorunları baş gösterdi. Yaz aylarında Ayton’ı mecburiyetten de olsa takımda tutan Suns, normal sezonda 2021-22 sezonundaki (64-18) kadar iddialı görülmüyordu. Fakat Phoenix Suns’ın 5-1’lik sezon başlangıcı herkesi yanılttı. Her ne kadar saha dışında soru işaretleri olsa da bu takımın oturmuş bir sistemi ve kalitesi var. Bu yüzden normal sezonda yine en iddialı ekip olacaklar.
Portland Trail Blazers: Çaba
Geçen sezon CJ McCollum, Robert Covington gibi isimleri takaslayıp kadrosunu sil baştan oluşturan Portland Trail Blazers, yeni sezona fırtına gibi girdi. Aslında 5 galibiyet – 1 mağlubiyetlik başlangıç beni epey şaşırttı. Birçok kişi gibi ben de Portland kadrosunun play-in turnuvası ayarında olduğunu düşünüyordum. Sezonun ilerleyen dönemlerinde işlerin dengeye gelmesi kuvvetle muhtemel ancak Portland oyuncularının şu anda sergilediği çaba takdire şayan. Ortak eforla bir takımın seviyesinin nasıl yükselebileceğinin örneğini sergiliyorlar.