by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’in son 2 senedeki şampiyonu Anadolu Efes, yeni sezona iddialı bir kadroyla giriş yapsa da beklenen başlangıcı yapamadı. Özellikle Shane Larkin’in yokluğu nedeniyle Vasilije Micic’in omuzlarındaki yük epey artarken üzerine Rodrigue Beaubois’nın da sakatlanması, hücumdaki problemlerin daha da artmasına yol açtı.
Larkin’in güçlü eli olan sağ elinden ameliyat geçirmesi nedeniyle Anadolu Efes, bir süredir kısa rotasyonu için takviye arayışındaydı. EuroLeague’de son olarak Fenerbahçe Beko mağlubiyetinin ardından lacivert-beyazlı ekip, bir süredir beklenen transfer hamlesini resmen açıkladı.
Anadolu Efes, son olarak UCAM Murcia formasını terleten ABD’li oyun kurucu Isaiah Taylor’ı sezon sonuna kadar kadrosuna kattığını duyurdu. Geçtiğimiz sezonu İspanya Ligi’nde tamamlayan Taylor, bir süredir serbest oyuncu konumundaydı.
ABD’deki kolej kariyerinin ardından 2016 NBA Draft’ine katılan 28 yaşındaki oyun kurucu, seçilememesinin ardından profesyonel kariyerine G-League ekibi Rio Grande Valley Vipers formasıyla adım attı. Oradaki performansıyla Houston Rockets‘ın radarına giren Taylor, 2016-17 sezonunda 4 kez NBA sahnesinde yer aldı.
Ardından 2017-18 sezonunu Atlanta Hawks‘ta geçiren ABD’li oyun kurucu, 67 karşılaşmada forma şansı bularak maç başı ortalama 17 dakika sahada kaldı. 71 maçlık NBA kariyerinin açık ara en iyi dönemini Atlanta’da geçiren Taylor, sezon sonunda serbest kaldı.
Isaiah Taylor’ın Avrupa basketboluyla tanışması ise 2020 yazında gerçekleşti. Son dönemlerde çoğu potansiyelli ABD’li oyuncunda gördüğümüz gibi yolu İsrail Ligi’ne düşen Taylor, burada Maccabi Rishon formasıyla kendini gösterdi.
Yıl ortasında UCAM Murcia’nın radarına giren ABD’li oyun kurucu, 2020-21 sezonunu İspanya Ligi’nde tamamladı. İspanya’daki ilk tam sezonunu geçtiğimiz sene geçiren Taylor, maç başına 15.2 sayı, 2.0 ribaund ve 3.5 asist ortalamalarıyla takımının en etkili ismi oldu.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde 1.5 yıllık İspanya macerasının ardından kapağı EuroLeague sahnesine atan Isaiah Taylor’ı mercek altına alıyor.
Isaiah Taylor Anadolu Efes‘e Ne Katabilir?
Bu yaz kadrosunu Will Clyburn, Ante Zizic, Achille Polonara, Amath M’Baye gibi hamlelerle güçlendiren Anadolu Efes, yeni sezona üst üste 3. EuroLeague şampiyonluğu hedefiyle giriş yapsa da beklenen başlangıcı yapamadı. Şu ana kadar oynanan 5 maçın 3’ünde sahadan mağlup ayrılan Efes‘te hücuma dair bazı ciddi problemler göze çarptı.
Bu sorunlardan belki de en başta geleni ise Vasilije Micic’in omuzlarındaki yükün sezon başlangıcı için çok fazla artmış olmasıydı. Takımın en büyük yıldızlarından biri olarak EuroLeague’de şu ana kadar ortalama 36 dakika sahada kalan Micic, üzerine lig maçları da eklenince neredeyse hiç dinlenme şansı bulamadı.
Shane Larkin’in sağ elinden operasyon geçirmesi, bir anlamda koç Ergin Ataman’ın da elini kolunu bağladı. Bu sezon EuroLeague maçlarında Buğrahan Tuncer’e kısa rotasyonunda şans tanımaya çalışan deneyimli çalıştırıcı, buna rağmen Buğrahan’dan şu ana kadar beklediği katkıyı hiç alamadı.
Son olarak Rodrigue Beaubois’nın da sakatlanarak en azından bir süreliğine sahalardan uzak kalacak olması, Anadolu Efes için kısa rotasyonuna ciddi anlamda bir takviye ihtiyacı doğurdu. Şu bir gerçek ki takımın belki de en büyük yıldızının sezon başında her maç ortalama 36 dakika sahada kalması, hiçbir takım için sağlıklı bir durum değil.
Bu nedenle kadroya sezon ortasında dahil edilen Isaiah Taylor, her ne kadar daha önce EuroLeague seviyesinde yer almasa da Avrupa’nın rekabetçilik düzeyi en yüksek ligi olan İspanya Ligi’nde değerli tecrübeler edinmiş bir isim. 1.5 sezon boyunca UCAM Murcia formasını terleten Taylor, bu süreçte Avrupa’nın hücum konusundaki önde gelen koçlarından Sito Alonso’yla çalıştı.
Daha önce okuyucularımızın Baskonia serüveninden de hatırlayacağı üzere Sito Alonso, topu yaratıcı kısalarının eline yapıştırmaktan ziyade hücum kurgusunda her oyuncuyu aktif kullanmaya çalışan, yarı sahada yüksek verimlilikle işleyen hücum kurguları oluşturabilen ve topsuz hareketliliği sıklıkla öne çıkaran bir antrenör. Taylor’ın her şeyin kendi etrafında döndüğü bir düzenden ziyade böylesine bir kurguya adapte olabilmiş şekilde Anadolu Efes kadrosuna katılması, oyuncunun değerine dair bazı şeyler anlatıyor.
Geçtiğimiz sezon kısa rotasyonunda Jordan Davis ve Isaiah Taylor gibi iki oyun kurucu karakterli ismi bulunduran koç Sito Alonso, ağırlıklı olarak bu iki ismi yan yana kullanıyordu. Davis’in yanında ağırlıklı olarak ikincil top yönlendirici olarak konumlanan ve skorer yönünü öne çıkarmaya çalışan Taylor, topsuz oyundaki özellikleriyle de öne çıkabiliyordu.
Oyuncunun çift kısalı kurguya dair alışkanlığı, muhtemelen Anadolu Efes’in kendisini tercih etmesindeki belirleyici detaylardan biri oldu. Hepimizin çok iyi bildiği üzere Efes, son 4 yıldır Shane Larkin ve Vasilije Micic’i yan yana kullanarak Avrupa’nın durdurulması en güç yapılarından birini ortaya çıkardı. Her ne kadar yetenek seviyesi bakımından Larkin’in haliyle gerisinde olsa da Taylor, Vasilije Micic’i yedekleyebilmesinin yanı sıra Micic’le birlikte sahada kaldığı bölümlerde de etkili olabilir.
Geçtiğimiz sezon UCAM Murcia koçu Sito Alonso, ABD’li oyuncusunu topsuz oyunda ağırlıklı olarak iki farklı şekilde kullanıyordu. Bunlardan ilki, tıpkı Efes’in Larkin’i yıllardır yarı saha hücumlarında kullandığı gibi topsuz perde çıkışları. Her ne kadar rakipler için dikkat çekici derecede bir şut tehdidi olmasa da Taylor, hareket mesafesi bulduğu anlarda çembere ataklarıyla çok tehlikeli olabilen bir oyuncu. Topsuz perdelerden çıkıp pas aldığı anlarda 28 yaşındaki oyun kurucu; çembere atak, pas ve gözyaşı damlası (floater) tehdidiyle rakip savunmaların dikkatini üzerine çekebiliyor.
Oyuncunun topsuz oyunda öne çıktığı bir diğer nokta ise topsuz koşu (backdoor cut) aksiyonları. Geçtiğimiz sezon kadrosunda Augusto Lima gibi devrilme becerisi çok yüksek olan bir uzuna sahip olan Murcia, deneyimli pivotun kısa devrilmelerinden çok sık faydalanıyordu. Özellikle Jordan Davis – Augusto Lima ikilisinin Pick and roll‘ları sırasında genellikle zayıf tarafta konumlanan Isaiah Taylor, çembere doğru yaptığı topsuz koşularla pas alıp kendisine skor opsiyonu yaratabiliyordu.
Yine de şunu ayrıca belirtmemiz gerekir ki Anadolu Efes, EuroLeague’de backdoor cut dediğimiz topsuz koşu aksiyonlarından en az faydalanan ekiplerden biri. Buna rağmen oyuncunun topsuz koşulardaki verimliliğinden bahsetmekte bir beis yok elbette.
Isaiah Taylor’ın top elindeykenki artılarına geçecek olursak oyuncunun atletik becerileri, oyununa dair en çok öne çıkan nokta olarak göze çarpıyor. 1.90’lık boyu ve bir oyun kurucu için fena olmayan fiziğiyle topla bir anda süratlenebilen Taylor, ilk adımının da çok çabuk olması sayesinde karşısındaki rakip savunmacıları kolaylıkla eksiltebiliyor.
ABD’li oyuncuyu top elindeyken değerli kılan başlıca detaylardan biri ise hem çok çabuk yön değiştirebilmesi, hem de zayıf eli olan sol elinden de çembere etkili şekilde atak edebilmesi. Özellikle uzundan perdeyi aldığı anlarda sağ elinden güçlü şekilde çembere gidebilen, sağ eli kapatıldığı zaman solundan aynı şekilde devam edebilen, ayrıca rakip savunmanın yerleşimine göre rahatlıkla açı değiştirebilen Taylor, rakip savunmalar için ne yapacağının tahmin edilmesi çok zor bir isim olarak öne çıkıyor.
Elbette oyuncunun şut yüzdesinin yeterince etkili olmaması, Taylor’ın ikili oyunlarda yarattığı tehdidi bir miktar sınırlıyor. Buna rağmen savunmacısıyla araya bir miktar dahi mesafe koyabildiği anlarda çok çabuk hızlanarak bir anda çemberde bitebilen ABD’li oyun kurucu, top elindeyken tahmin edilemezliğiyle yarı saha hücumlarında etkili olabiliyor.
Isaiah Taylor’ın değinmemiz gereken artılarından biri de savunmadaki agresif topa baskısı. Her ne kadar Shane Larkin, basketbolseverlerin aklında ağırlıklı olarak hücumdaki yetenekleriyle yer etse de Anadolu Efes sisteminde savunmasıyla fark yaratabilen bir isimdi. Özellikle geçtiğimiz sezon EuroLeague playofflarından itibaren topa baskı seviyesini bambaşka bir boyuta çıkaran Larkin, Efes savunmasının en önemli parçalarından biriydi.
Bu sezon Anadolu Efes, şu ana kadar savunmada da Larkin’in yokluğunu çok fazla hissetti. Ayrıca Micic’in omuzlarındaki epey fazla hücum yükü nedeniyle de ikili oyun savunmalarında büyük zaafiyetler yaşayan lacivert-beyazlı ekip, özellikle Micic-Zizic ikilisinin oyunda olduğu anlarda rakip takımlar için açık hedef haline geldi.
Her ne kadar mükemmele yakın bir savunmacı olmasa da Isaiah Taylor, topa baskısıyla öne çıkabilen bir isim. Topa baskıdaki agresifliğini ikili oyun savunmasına yansıtabildiği takdirde ABD’li oyun kurucu, Anadolu Efes’te Shane Larkin’in eksikliğini savunma bakımından bir nebze olsun azaltabilir.
Soru İşaretleri
Bir süredir Shane Larkin’in yerine takviye arayışlarını sürdüren Anadolu Efes‘in elbette Larkin’le birebir aynı özelliklere sahip bir oyuncuyu kadrosuna katabilme ihtimali yoktu. Özellikle sezon ortasındayken kadroya transfer yapabilmek sadece Efes için değil, tüm EuroLeague için epey zorlayıcı bir durum.
Her ne kadar geçtiğimiz sezon İspanya Ligi’nde değerli bir performans sergilese de Isaiah Taylor, oyununa dair EuroLeague seviyesi için belli başlı soru işaretlerine sahip bir isim. Taylor’a yönelik soru işaretlerinin başı çektiği bir numaralı konu ise oyuncunun istikrarsız dış şut yüzdesi.
EuroLeague seviyesi için bile üst düzey diyebileceğimiz bir çembere atak tehdidine sahip olan ABD’li oyun kurucu; toplu oyunda hızı, ilk adım çabukluğu ve topla bir anda yön değiştirebilmesiyle öne çıksa da bu özelliklerini şutuyla tamamlayamıyor. Oyuncunun hem orta mesafeden, hem de yay gerisinden tehdidinin kısıtlı olması, hücumdaki çok yönlülüğünü de sınırlıyor.
Geçtiğimiz sezon UCAM Murcia’nın en skorer ismi olan Isaiah Taylor, maç başına ortalama 3 üçlük denese de yalnızca yüzde 32’lik bir isabet oranı tutturabilmişti. İstikrarsız şut yüzdesi nedeniyle rakip takımlar, ABD’li oyun kurucuyu ikili oyunlarda uzundan gelen perdelemenin altından geçerek savunuyorlar. Şutunun riske edilmesine karşın gereğinden fazla cesaretlenebilen Taylor, zaman zaman dış atış denemeleri konusunda kötü kararlar vererek takımının potasında geçiş hücumu görmesine neden olabiliyor.
Yine de oyunu kendisi zorlamak yerine saha yerleşiminde doğru konumlanıp yay gerisinde pas aldığı durumlarda Isaiah Taylor, dış şutlarında daha yüksek bir yüzde tutturabiliyor. Özellikle dripling üzerinden denediği üçlük atışlarda ise ABD’li oyun kurucu, şut mekaniğine dair bazı problemlerin de etkisiyle genellikle etkisiz kalıyor. Ayrıca bu durum parkede bazen gereğinden fazla denediği dripling üzeri orta mesafeler için de geçerli.
Taylor’ın oyununa dair bir diğer soru işareti ise çember etrafındaki gereksiz zorlamaları. Her ne kadar sahada ağırlıklı olarak çembere ataklarıyla fark yaratan bir isim olsa da ABD’li oyun kurucu, karşısına rakip uzunun çıktığı anlarda bile pası öncelemek yerine pozisyonu zorlamayı tercih edebiliyor. Bu durum da hem Taylor’ın bitiricilik yüzdesinin düşmesine, hem de takımının potasında geçiş hücumu fırsatları görmesine neden olabiliyor.
Çembere atakları sırasında rakipten teması aldığında vücut dengesini korumakta zorlanan 28 yaşındaki oyuncu, bu sebeple yüzde 43 gibi olması beklenenden çok daha düşük bir ikilik isabet oranıyla mücadele ediyor. Karşısındaki savunmacıdan kurtulduktan sonra direkt olarak çembere gitmek yerine kafasını kaldırıp uygun durumdaki pas opsiyonlarını değerlendirmesi, Taylor’ın oyununda seviye atlamasına yardımcı olabilir.
Pasörlük konusuna gelirsek öncelikle şunu söylemeliyiz ki Isaiah Taylor, kesinlikle kötü bir pasör değil. Yine de saha görüşü bakımından bazı önemli sorunları var. Şunu belirtmek gerekir ki ABD’li oyun kurucu, ikili oyunlarda veya çembere atakları sırasında tek opsiyonla hareket eden bir isim. İçerisinde olduğu toplu aksiyon sırasında tek bir opsiyona odaklanan Taylor, bu sebeple rakiplerin önlem aldığı esnada kolay top kayıpları da yapabiliyor.
Özellikle rakip savunmanın rotasyonlarını okumak konusunda sorun yaşayan 28 yaşındaki oyun kurucu, yarı sahada eşleşme bakımından avantaj yakalayabilecek takım arkadaşları yerine öncelikli olarak uzunu düşünüp kafasındaki tek opsiyonla hareket ediyor. Bu durum da Isaiah Taylor’ın topla tehditlerini sınırlayan bir diğer detay olarak öne çıkıyor.
İşin savunma yönüne değinmemiz gerekirse Taylor’ın topa baskı konusunda dikkat çeken bir oyuncu olduğundan az önce bahsetmiştik. Elbette oyuncunun topa baskıdaki etkinliği, her şeyiyle kusursuz bir savunmacı olduğu anlamına gelmiyor.
28 yaşındaki oyun kurucunun savunmada yarattığı başlıca soru işareti, rakip uzundan veya forvetlerden gelen perdelemelere rahatlıkla takılabilmesi. Perdeyi gördüğü anda agresifçe boğuşmak yerine zaman zaman tembelliğe kaçabilen Taylor, bu sayede olması gerekenden çok daha kolay eksilerek takımı için savunma zaafiyetlerine sebep olabiliyor.
Bu tür anlarda fizik gücünü kullanarak perdeyi yapan oyuncuyla mücadeleye girmekten ziyade daha çok çabukluğuyla perdelemeden sıyrılmaya çalışan Taylor’ın haliyle eksilmesi de kolaylaşabiliyor. Anadolu Efes‘in kısalara yapılan perdelerden sonra switch yapmayı tercih etmemesi, bu bakımdan Isaiah Taylor’ın bazı zaafiyetlere yol açmasına neden olabilir.