by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de merakla beklenen 2022-23 sezonu başladı ve biz basketbolseverleri uykusuz geceler bekliyor.
Yoğun NBA programında her maçı ve her takımı detayına kadar takip etmek neredeyse imkansız. Bu yüzden Eurohoops olarak yardımınıza koşuyor ve kendi notlarımızı huzurunuza taşıyoruz.
Haftalık yayınlayacağımız bu yazı serimizde o hafta NBA’de dikkatimizi çeken konu başlıklarını listeliyoruz. NBA’in üçüncü haftasında ne tür gelişmeler oldu? Neler ön plana çıktı? Kendi perspektifimizden yorumluyoruz…
Daha Agresif Bir Cade Cunningham
2021 NBA Draftı’nın ilk sırasından Detroit Pistons‘a seçilen Cade Cunningham, ikinci yılında beklenen gelişimi sağlamış gibi görünüyor. Sezona 21.4 sayı – 6.3 asist – 6.0 ribaunt ortalamalarıyla giriş yapan genç oyuncu, saha içindeki liderliği ve ana karar verici rolündeki top yönlendirme başarısıyla ön plana çıkıyor. Aslında Cunningham çaylak yılında da bunları başarılı bir şekilde yapıyordu. Peki geçen seneden bu yana Cade’in oyununda ne değişti?
21 yaşındaki oyun kurucu, artık skorer anlamda daha agresif olmaya başladı. Cade, geçen yıl takım arkadaşlarını devreye sokmak için bireysel anlamda pasif kalabiliyordu. Bu sezon ikisi arasındaki dengeyi daha iyi kuruyor ve ne zaman sorumluluk alıp devreye girmesi gerektiğini daha iyi kavrıyor. Bununla birlikte oyunundaki en büyük eksiklerden birinin üstüne gitti yaz döneminde…
Cade Cunningham, çaylak yılına kıyasla çembere gitmeyi daha fazla düşünüyor. Ayrıca orta mesafe oyununda da gözle görülür ilerlemeler var. Cade, geçen sezon 14 kez çembere atak yaparken bunların %53’ünde skor (attığı drive&kick pasları dahil) çıkarabiliyordu. Bu sezon ise 17.2 kez çembere gidiyor ve bunların %60’ında skor buluyor. Çember baskısı, Cade’in en büyük eksiklerinden biriydi ancak bu anlamda adeta umut aşıladı.
Bunun yanı sıra, P&R sonrasında boyalı alana gömülen uzunları (drop savunması) cezalandırabiliyor. Nasıl mı? Orta mesafedeki gelişimiyle… Geçen sezon Cade’in şutlarının %7’si orta mesafedendi ve %32 ile isabet buluyordu. Bu sezon şutlarının %18’i orta mesafeden ve tam %51 ile isabet yakalıyor. P&R sonrasındaki sabırlı oyunu, savunmacısını sırtına alıp sevdiği şut noktalarını seçmesine olanak sağlıyor. Cade için bir sonraki adım ise kuşkusuz dış şut gelişimi.
Altıncı Adam Russell Westbrook
NBA’de yeni sezona kötü bir başlangıç yapan Los Angeles Lakers, 33 yaşındaki deneyimli oyuncu Russell Westbrook’u sorunların ana kaynağı olarak görüyor. Westbrook hakikaten de eski günlerinden çok uzak ve LeBron ile Davis’in yanına hiç uymuyor. Sezonun ilk üç maçında 10.3 sayı – 6.7 ribaunt – 4.3 asist – %29 şut isabetiyle mücadele eden Westbrook, bir anda bambaşka bir oyuncuya dönüştü.
Son 5 maçında oyuna kenardan dahil olan Westbrook, 18.8 sayı – 7.2 asist – %50 şut isabeti – 2.0 üçlükle mücadele etti. İkinci beşle birlikte sahada olduğunda topu elinde daha fazla tutma imkanına sahip olan Westbrook, bu sayede altıncı adam rolüne daha iyi uyum sağlayabildi. Ayrıca kendi tempolu basketbolunu daha rahat sergileyebiliyor. Hücumdaki ilerlemenin yanı sıra savunmada da ortaya efor koyuyor. Ancak tek temennim, Los Angeles Lakers‘ın bu performansa aldanıp Westbrook’u tutmak gibi bir hata yapmaması…
Çünkü Westbrook’un sorunları hala devam ediyor ve son 5 maçlık performans yalnızca bir illüzyondan ibaret. Los Angeles Lakers, yarı saha hücumunda Westbrook’tan verim alabilmek için geride kalan 4 oyuncuyu sahanın ters tarafına atıyor ve orta mesafede Westbrook’un 1v1 oynamasını izliyor. Ters köşede Troy Brown gibi zayıf şut tehditleri yer alıyorken bunu yapamazsınız, özellikle playoff ortamında… Westbrook’un izolasyon hücumları Lakers’ın ritmini yerle bir ediyor.
Bunun yanı sıra, Westbrook topu eline aldığında hala aynı karar verme sorunlarını yaşıyor. Westbrook sahadayken topu ona emanet etmeniz şart çünkü topsuz oyunda hiçbir tehdit veya hareketlilik getirmiyor. Topu ona emanet ettiğinizdeyse vereceği kötü kararlara razı olmak zorundasınız. Bu ikilem, Lakers için büyük bir sorun.
Westbrook altıncı adam rolünde eski günlerinden esintiler sunuyor olabilir ancak bu takımın ihtiyacı olan kişi değil. Bu takıma bir şutörün yanı sıra, bir yaratıcı daha şart (Dennis Schröder dışında) çünkü Troy Brown, Austin Reaves gibi oyuncular gereğinden fazla top kullanıyor. Bu takımı ancak Westbrook takasıyla geliştirebilirsiniz.
Jabari Smith ve Çaylak Duvarı
2022 NBA Draftı’nın 3. sırasından Houston Rockets‘a seçilen Jabari Smith, beklentilerin çok altında bir giriş yaptı. İlk 9 maçında 10.8 sayı – 6.1 ribaunt – 1.9 üçlük isabetiyle oynadı ve %30 ile isabet buldu. Benim nezdimde bu kötü başlangıcın birkaç sebebi var. İlk olarak, Jabari’nin dış şutlarla yaşayan bir oyuncu olduğunu belirtmekte yarar var. Bildiğiniz üzere, NBA’de üçlük çizgisi koleje kıyasla daha uzak. Bu da birçok çaylak oyuncu için belirleyici olabiliyor. Ancak bu sorunların en küçüğü çünkü Jabari kolejde de NBA menzilinden isabet bulabiliyordu.
Ciddi problemlerin ilki, genç oyuncunun şut tercihleri. Jabari Smith, kolejde de zor şut kullanmayı seven bir isimdi ancak NBA’e geldiyseniz artık daha iyi şut seçmeniz gerekiyor. Jabari, bu konuda gerek orta mesafede gerekse yayın gerisinde olumlu bir imaj çizemedi. Bu noktada yaratıcılık ve atletizm eksiğinin de payı var doğrusu. Jabari, topla kendine kolay kolay alan yaratamadığı için el üstü şutlara kalıyor biraz.
Jabari’nin bir diğer sorunu ise bitiricilik. 208 cm boyunda olup çember etrafında bu kadar zorlanan bir oyuncuyu uzun süredir görmemiştim. Bu noktada yine atletizm eksiği devreye giriyor. Jabari, uzak mesafeli şutlarda kendine alan yaratamadığı gibi, rakibini ilk adım çabukluğuyla da geçemiyor. Çember etrafında yükselemiyor. Bu durum, NBA’in uzun ve atletik çember savunmacılarına karşı büyük dezavantaj yaratıyor.
Tabi son derece dağınık bir hücum takımında oynuyor, bunun da etkisini göz ardı edemeyiz. Ancak genç oyuncunun yaratıcılık ve bitiricilik konusundaki eksikleri, ondan uzun vadeli beklentilerimi düşürmeme sebep oldu. Jabari illa ki şut ritmini bulacaktır çünkü şut mekaniklerinde hiçbir problem yok. Ancak şu anda All-Star potansiyelli bir oyuncu profilinden çok uzakta. Kendi skorunu üretmekte bu kadar zorlanırsa, ilk beş düzeyinde kalması şaşırtmaz.
Gözlerimizi sahanın savunma tarafına çevirdiğimizde Jabari Smith hakkında çok daha olumlu konuşabiliriz. 19 yaşındaki uzun forvet, adam değişiminde kısaların karşısında hayatta kalabiliyor. Bunu kolejde de yapabiliyordu, yeni bir şey yok. Yeni olan şey ise yardım savunmalarındaki aktifliği. Kolejde Walker Kessler gibi bir oyuncuyla oynadığı için yardıma gelip çember savunduğu pozisyonlara sık rastlamıyorduk. Ancak Houston Rockets‘ta bunu daha fazla yapıyor ve şu ana kadar başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten etkili ve modern bir savunmacı.
Brooklyn Nets Savunması
Lige 10 maçta 4 galibiyetle başlayan Brooklyn Nets‘in saha içinde ve saha dışında birçok problemi var. Bunlardan birisi de savunma… 114 savunma reytingiyle ligde 21. sırada yer alan Nets, Ben Simmons’ın gelişine rağmen bir arpa boyu yol alamadı. Sahanın bu tarafında takımın ciddi sorunları var ve uzun vadede sezonun tavanını kısıtlayabilir.
Bu problemin kaynaklarından birisi Ben Simmons aslında. 26 yaşındaki oyuncu her ne kadar üst düzey bir savunmacı olsa da kendine uygun bir rolde değil. Nets, Simmons’ı çoğu zaman 5 numarada kullanarak savunmada arka tarafa atıyor. Bu durum Nets’in savunma iletişimini ve ribaunt gücünü zedeliyor. Simmons, P&R oyunlarını önde savunan kişi olduğunda daha rahat hissediyor. Bunun için sahaya Nic Claxton gibi bir 5 numara atmanız gerek ancak o zaman da spacing sorunları baş gösteriyor.
Problemlerin bir diğer kaynağı da topsuz savunmacıların disiplinsizliği. Brooklyn Nets’i izlerken, topsuz savunmacıların sürekli aşırı yardıma geldiğini (overhelping) görebilirsiniz. Bu, savunmada ciddi sorunlara neden oluyor aslında. Topsuz savunmacılardan birisi, rakip oyuncu bire birde çembere atak ederken veya topu sırtı dönük aldığında, rakibe baskı yapmak amacıyla topa doğru hamle uyguluyor. Bu da yayın gerisindeki oyuncuyu boş bırakıyor. Nets savunmacıları ne zaman yardıma gelip ne zaman gelmeyeceğini kestiremiyor.
Buna ek olarak, birçok kez savunma rotasyonlarına geç kalıyorlar. Bu bazen efor eksiğinden kaynaklanıyor bazen de topsuz savunma becerisinden. Örneğin, bir rakip oyuncu çembere atak yapıyor. Köşedeki savunmacı, çemberi korumak için rakip oyuncuya yardıma çıkıyor. Bu noktada, ilk yardımdan sonra ikinci bir savunma rotasyonu daha yapılması lazım. Ancak genelde bu gerçekleşmiyor. Nets savunmasındaki problemlerde topsuz savunmacılar büyük rol oynuyor.
Son olarak da personel eksiğinden bahsedebiliriz. Joe Harris, Patty Mills, Kyrie Irving gibi oyuncularla başarılı bir savunma kurgusu inşa etmek zor. Sahaya Yuta Watanabe gibi isimleri atacak olursanız hücum tarafından kısmanız gerekiyor. Steve Nash yerine gelecek koçun Brooklyn’de neleri değiştireceğini merakla bekliyorum.
Oklahoma City Thunder: Savunma Direnci
Brooklyn Nets savunmasından sonra daha olumlu şeylerden bahsedebiliriz. Sezona 4 galibiyet ve 5 mağlubiyetle başlayan Oklahoma City Thunder, sessiz sedasız güzel işlere imza atıyor. Henüz yapılanma süreci tamamlanmış değil elbette. Ancak “NBA kadrosu değil” denilen bir oyuncu grubuyla böylesine dirençli ve ısırgan bir takım yaratmak takdire şayan.
Oklahoma City Thunder’ın bu gücü hücum tarafından değil savunma tarafından geliyor. Hatta Oklahoma, savunmadan hücumu geçişlerle güç buluyor bir nevi… Bu sezon 108.6 savunma reytingiyle 7. sırada yer alan Oklahoma, aynı zamanda rakiplerini en fazla top kaybına sürükleyen (18.4 kez) takım konumunda. Ön alan baskıları hakikaten muhteşem, özellikle Lu Dort’un eforuna şapka çıkartmak gerek. Ayrıca uzun ve fizikli oyunculara sahipler. Bu da onlara ikili oyunları adam değişimiyle savunma lüksünü veriyor. Özellikle Darius Bazley, hem perimetre savunmasında hem de yardım tarafından çember savunmasında güzel katkılar sağlıyor.
İyi bir savunma her zaman iyi bir savunma eforuyla başlar. Oklahoma City’nin bu konuda hiçbir eksiği yok. Oklahoma savunmasında closeoutlara çıkmaktan çekinen, savunma rotasyonlarına geç kalan veya oyundan düşen pek oyuncu bulamazsınız. Bu, Oklahoma’nın gençlik enerjisinden kaynaklanıyor aslında. Hücumda yetenek paçadan akmıyor olabilir, ancak savunmada gününüzü zorlaştıracak kadar mücadeleci bir takım. Tabi ki koç Mark Daigneault’a da kredi vermek gerek…
Brook Lopez: Yılın Savunmacısı?
2021-22 sezonu, Brook Lopez’siz bir Milwaukee Bucks savunmasının ne hale geleceğini göstermişti bizlere. Lopez denklemden çıkınca, Portis ve Giannis daha fazla yan yana oynamak zorunda kaldı. Bu da Giannis’in kendi rolünden çıkıp daha 5 numara savunmasına sebep oldu. Yıllardır 4 numarada yardım savunmalarıyla çember koruyan Giannis, ikili oyun savunmasına daha fazla dahil olmaya başladı. Bu sezon Lopez’in dönüşüyle birlikte herkes rolüne döndü.
Geçen sezon 111 savunma reytingine sahip olan Bucks, bu sezon 100 savunma reytingiyle lig lideri. Bununla birlikte, çember etrafında Brook Lopez tarafından savunulan şutlar %8 daha az isabet buluyor. Eğer NBA’de ilk ayın savunmacısı gibi bir ödül olsaydı, o ödül kuşkusuz Brook Lopez’e giderdi.
34 yaşındaki pivot, sakatlık öncesinden bile daha iyi gözüküyor. P&R’de drop savunmasındaki başarısı, uzunluğu ve elit zamanlamasıyla çember savunmasına etkisi, pota etrafındaki caydırıcılığı… Bunlar zaten bildiğimiz şeyler. Tabi burada Giannis Antetokounmpo’ya da bir parantez açmak gerek. Yardım tarafında Giannis gibi bir uzunun olması Brook Lopez’i de çok rahatlatıyor. Milwaukee Bucks, bu sezon boyalı alan savunmasını bu ikiliye emanet etmiş durumda. Geride kalan 3 savunmacı eskisine kıyasla perimetre savunmasına biraz daha önem veriyor. Buna geçen haftaki yazıda değinmiştim.
Trae Young: Hayalet Savunmacı
Bu hafta işin savunma tarafından çok fazla bahsettik ama hazır hızımızı almışken Trae Young’a ve Atlanta’ya değinmeden olmaz. 24 yaşındaki oyun kurucu, yıllardır ligin en kötü savunmacısı olarak nam saldı ve hala değişen bir şey yok. İşin kötüsü, Atlanta Hawks geçen sene de savunma reytinginde 16. sıradaydı, şimdi de öyle.
Rakip guardlar, Trae Young tarafından savunulduklarında %51 ile şut atıyorlar. Rakip forvetler ise bunu %49 ile yapıyor. Atlanta Hawks savunması, Trae Young’ı mümkün olduğunca saklamaya çalışıyor. Dejounte Murray’in gelişi bu anlamda Hawks’ın elini güçlendirdi ve ikili oyun savunmasına büyük ölçüde o dahil oluyor. Ayrıca rakipler switch yaparak karşısına Trae Young’ı almaya çalıştığında, Hawks savunmacıları topsuz savunmada oyuncu değişimi (pre-switch) yaparak bundan kaçınmaya çalışıyor. Ancak bu tür dokunuşlarla bir noktaya kadar varabiliyorsunuz.
Atlanta Hawks, ister Dejounte Muray olsun ister başka bir savunmacı olsun, Trae Young’ın savunma problemlerinden her zaman çekecek. Yıldız oyuncunun savunma açıklarını örtmek hakikaten zor. Trae, fiziksel eksikliği yetmezmiş gibi savunmada hiçbir mücadele göstermiyor. Sürekli perdelere takılıp oyundan düşüyor, rakibinin gerisine düştüğünde pozisyonu takip etmiyor, topsuz savunmada ise aklı sürekli başka yerde.