By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’de ilk ayı tamamladık. Geride kalan kısa sürede bu sezona dair dikkat çekici bir durum var: çaylaklar!
Tabii aslında çaylak oyuncu kavramı, EuroLeague için NBA’e göre biraz daha farklı. NBA’deki çaylak oyuncuların büyük bir çoğunluğu profesyonel kariyere adım atan oyuncular. Burada öyle bir şey yok. EuroLeague’de ilk kez izlediğimiz oyuncular NBA, G-League veya Avrupa’nın daha alt seviyelerinde daha önce oynamış olarak buraya geliyor. Dolayısıyla eski kıtada çaylaklardan beklenenler daha farklı oluyor.
Çaylak oyuncu kavramı, EuroLeague basketbolu için çok oturmasa da aslında var olan bir gerçek. Başta Amerikalılar olmak üzere EuroLeague’de ilk kez oynayan oyuncuların, bu ligin genlerine alışması ve bu seviyede kendisini göstermesi gerekiyor.
Bu sebeple de EuroLeague takımlarının çaylak oyuncuları – özellikle de Amerikalı çaylakları – tercih etmesi çok fazla gerçekleşmiyor. Hatta takımların genellikle tavanları daha düşük olsa da burayı, bu seviyeleri tecrübe etmiş oyuncuları transfer döneminde tercih ettiğini görüyoruz.
Bu sezon ise biraz daha farklı.
EuroLeague’de her takımın çaylak oyuncuları var. Hatta birçok takımın birden fazla var. Bu durum da şu ana kadar EuroLeague’e farklı bir renk kattı.
Çaylak oyuncuların birçoğu sezona dikkat çekici performanslarla girerek ligin ilk bir ayının önemli bir hikayesi haline geldi.
Eurohoops Fırın da bu fırsatı kaçırmadı ve ilk 7 hafta sonunda en çok dikkat çeken 10 çaylak oyuncuyu karşınıza getirmeye karar verdi. Açıkçası ilk 10 oyuncuyu belirlemek hiç kolay olmadı. Bu sebeple de aşağıda listeye girememiş olsa da gelecekte adını fazlaca duyabileceğimiz bazı oyunculara da değindik.
Hazırsanız, başlayalım…
#10 Isaac Bonga (Bayern Münih)
Yaş / Ülke: 23 yaşında / Almanya
İstatistik: 3 maç ortalama 17.5 dakika 5.0 sayı, 4.7 ribaund, 1.0 asist, 5.7 PIR
Sadece 3 maçta mı? Evet, 3 maçta!
Almanya basketbolunun alt yaş gruplarından beri çok şeyler beklediği Isaac Bonga, EuroLeague’deki kısa sürede dikkatleri üstüne çekmeyi başardı. En azından benim dikkatimi.
NBA’de oradan oraya geçen yılların ardından buraya fiziksel olarak çok daha gelişmiş bir halde geri dönen Bonga, kıta basketbolu için bir anomali.
Resmi kayıtlara boyu 2.04 olarak geçse de çok daha uzun gözüken Alman oyuncu, küçük yaştan itibaren guard olarak oynatıldığı için sahada birçok pozisyonu rahatlıkla oynayabiliyor.
Efes maçında da bu durumu açıkça gördük. Will Clyburn gibi bu kıtanın fiziksel olarak eşleşilmesi en zor oyuncusu bile Bonga karşısında kalamadı. Karşınızda güçlü, atletik, topu rahatça yere vurabilen ve pasör bir oyuncu var.
Tabii Bonga’da her şey mükemmel değil. NBA’de geçirdiği yıllar fiziksel olarak onu geliştirse de oyun bilgisi ve tecrübesi olarak ileriye götürmedi. Sahada izlerken onun ne kadar ham olduğunu hemen anlayabiliyorsunuz. Keza dış şutu da onun düşündüğü kadar iyi değil.
Fakat bunların hepsi çözülebilecek sorunlar. Yeter ki o gelişime açık olsun. Ha o gelişimi gösterirse buralarda kalır mı? İşte onu bilemiyorum.
#9 Jonah Mathews (LDLC ASVEL)
Yaş / Ülke: 24 yaşında / Amerika
İstatistik: 7 maç ortalama 23.0 dakika 11.0 sayı, 1.1 ribaund, 1.9 asist, 8.3 PIR
Açıkçası ilk iki maçında sonra ASVEL için hatalı bir transfer diye düşünmüştüm ama son maçlarıyla birlikte Jonah Mathews da dikkatimi üzerine çekti.
Aslında bu alışma dönemi onun için normal çünkü ASVEL öncesinde İsveç ve Polonya gibi düşük seviye liglerde oynamıştı. İki ligde de skorer olarak kendini kanıtlamıştı ama biliyorsunuz, oralarının seviyesiyle EuroLeague aynı değil.
Yine de 24 yaşındaki oyuncu, hakkında çok fazla şüphe uyandırmadan kendini bir skorer olarak göstermeyi başardı. Özellikle ASVEL’in kazandığı Baskonia ve Virtus Bologna maçlarında çok iyiydi. Nando De Colo’nun üretemediği anlarda birebir üzerinden takımının ihtiyaç duyduğu o sayıları bulabileceğini gösterdi. – De Colo’dan sonra birebirden en çok sayı bulan 2. isim oldu –
Yüzdeleri düşük ve açıkçası sayı istatistiği dışında diğer alanlarda çok aktif değil ama çok iyi bir delici. İlk adımı çok hızlı olduğu için savunmaların başına epey dert oluyor. Daha da önemlisi soğukkanlı bir oyuncu. Dış şutunu biraz daha geliştirirse – en azından son maçlardaki seviyesinde kalırsa – EuroLeague’de bir skorer olarak iş yapabilir.
#8 Gabriele Procida (ALBA Berlin)
Yaş / Ülke: 20 yaşında / İtalya
İstatistik: 7 maç ortalama 18.4 dakika 8.0 sayı, 2.4 ribaund, 1.0 asist, 6.0 PIR
Diğerlerinden farklı olarak Gabriele Procida tam NBA tarzında bir çaylak oyuncu!
20 yaşındaki İtalyan şutör, daha önce kendi ülkesinde profesyonel takımlarda oynadı ama yaşı ve oyun tecrübesi itibariyle gerçekten ham ve gelişmeye çok bir açık oyuncu. Üstelik henüz EuroLeague’e gelmeden NBA tarafından draft edilerek – 2. tur 36. sıra – potansiyelini göstermiş bir oyuncu!
Procida’nın şu ana kadar ki EuroLeague performansı da aslında bunların bir göstergesi. Yetenekli mi? Evet! Oyunu gelişmesi gerekiyor mu? Kesinlikle evet!
Sadece bir maçını izlemeniz bile onun şut yeteneğini anlamanız için yeterli. İlk 7 maçta belki çok yüzdeli bir şekilde şut sokamadı ama oyunun temelinde şut yeteneği var ve 20 yaşındaki bir oyuncuya göre bu konuda çok özgüvenli. Fakat özgüvenle birlikte en başta şut seçimi konusunda çok ham. Temastan fazla kaçınması – 7 maçta sadece 2 kere çizgiye gitti – ve 3 sayı çizgisinin içerisine henüz girmemesi de hücum adına kesinlikle kendini geliştirmesi gereken önemli noktalar.
Tabii ALBA Berlin gibi genç oyuncu geliştirmeyi seven ve önemseyen bir takımda yer alması da onun için doğru bir seçim. Procida öncesinde onun pozisyonunda oynayan Rokas Giedraitis ve Simone Fontecchio, ALBA’da gelişerek bir üst seviyeye çıktı. Giedraitis’in yolu EuroLeague’de devam ediyor, Fontecchio ise kendisini NBA’e attı.
Açıkçası Procida için de iki yol açık. Böyle bir şut yeteneği varken muhtemelen kariyerinin bir noktasında kesinlikle NBA yapacaktır ama orada kalıcı olması için hem savunmada hem de hücumda önemli bir gelişim göstermesi gerekiyor.
Eğer bu olmazsa da muhtemelen EuroLeague’de önemli bir kariyeri olacaktır.
#7 Bonzie Colson (Maccabi Playtika Tel Aviv)
Yaş / Ülke: 26 yaşında / Amerika
İstatistik: 7 maç ortalama 24.3 dakika 9.4 sayı, 4.6 ribaund, 0.6 asist, 12.0 PIR
Bonzie Colson bu kadar yıldır EuroLeague’de oynamaması bir saçmalıktı zaten.
Bana sorarsanız, Avrupa’daki henüz ilk yılında Darüşşafaka‘dayken bu kıtanın en üst seviyesinde oynayabileceğini göstermişti. Hatta o zaman NBA’e geri döneceği için EuroLeague’e gelmediği bile yazıldı. Colson, NBA’e geri dönmedi ama nedense EuroLeague de bir türlü gelemedi. Sonunda Maccabi bu yaz akıllı bir transferle onu EuroLeague ile tanıştırdı.
Amerikalı forvetin EuroLeague seviyesinde yer alması için bir sürü sebep var. En basitinden defosu çok az olan bir oyuncudan bahsediyoruz. Maccabi‘ye oyunun her iki tarafında da fiziksellik getiriyor. Belki EuroLeague için skorerlik yetenekleri çok üst düzey değil ama hep belirli bir seviyesi var.
Onun gibi kanat rotasyonunda her işi yapabilen görev adamları çok değerli. Colson, Lorenzo Brown ve Wade Baldwin gibi iki kendine has, dominant guardla oynamak zorunda olmasına rağmen bunu bize ilk 7 maçta gösterdi.
Belki takımının en skoreri değil ama ilk 7 maçta onun sahada olduğu anlarda Maccabi, rakiplerine 58 sayılık bir üstünlük kurarken onun olmadığı anlarda ise -118 sayılık bir dezavantajla karşı karşıya kaldı. Takımında böylesine bir performansı başka bir oyuncuda göremiyoruz.
Colson, EuroLeague kendisini göstermesi zor bir takımla adım attı ama çıplak gözle bile sahadaki verimliliği aşikar. Bana sorarsanız onu uzun yıllar EuroLeague’in üst seviye takımlarında izleyeceğiz.
#6 Cassius Winston (Bayern Münih)
Yaş / Ülke: 24 yaşında / Amerika
İstatistik: 7 maç ortalama 20.5 dakika 11.6 sayı, 2.4 ribaund, 2.7 asist, 11.3 PIR
“Pırıltı, pırıltı var mı gözlerinde?”
Türk televizyon tarihinin efsane dizilerinden Ezel’de Ramiz dayının yukarıdaki o unutulmaz sorusunu muhtemelen hatırlıyorsundur.
Bayern Münih’in çaylak guardı Cassius Winston da belki henüz kendini tam olarak gösteremedi ama kesinlikle “o” pırıltıya sahip.
Amerikalı guard aslında tam olarak adapte olma problemi yaşıyor. Kariyerinde ilk kez Avrupa’ya geldi ve Bayern Münih gibi sezona özellikle hücumda kötü başlayan bir takımda çaylak bir Amerikalı guard olarak işleri yoluna koymak kolay değil.
Bu sebeple de Winston’ın ilk 7 maçı oldukça istikrarsızdı. Mesela Milano ve Efes maçları oldukça özeldi fakat aynı şekilde Fenerbahçe ile ALBA Berlin maçları da dağınıktı. Fakat o dağınık maçlarında bile Winston, sahada yeteneğinin üst seviyede olduğunu bizlere gösterdi.
Onun gibi kendi şutunu yaratabilen, birebir üzerinden hem çembere gidip hem de dış şutla bitirebilen ve aynı zamanda pasör özelliği de hiç fena olmayan bir oyuncu her zaman iş yapar. Hele de bu kıtanın basketbol anlayışını kavrayabilirse…
Trinchieri’nin oyuncu gelişimleri meşhurdur. Winston bu konuda şanssız bir takıma düştü çünkü Bayern takım olarak da ilk 7 haftada dağınık bir görüntü çizdi. Çaylak bir Amerikalı guardın böyle bir takımda zaman zaman dağılması da aslında biraz normal.
Sezonun devamında daha da istikrarlı hale gelecektir. Eğer buraya adapte olursa bence eski kıta için çok değerli bir oyuncu olabilir çünkü bana sorarsanız, o fizikle NBA’e geri dönme veya oralarda tutunma şansı düşük.
Bu sebeple de eğer bu kıtanın basketbol alışkanlıklarına adapte olursa kendine Avrupa’da önemli bir kariyer yaratabilir.
#5 Ignas Brazdeikis (Zalgiris Kaunas)
Yaş / Ülke: 23 yaşında / Litvanya
İstatistik: 7 maç ortalama 22.2 dakika 11.6 sayı, 3.6 ribaund, 2.0 asist, 8.9 PIR
Ignas Brazdeikis, Litvanya basketbolunun son gözdelerinden ama işin komiği aslında o da Avrupa basketbolunun çaylağı!
Henüz geçtiğimiz sene Litvanya vatandaşlığına geçen Brazdeikis, bütün basketbol eğitimini Amerika’da aldı. Zalgiris‘e kadar da NBA’de kendine bir yer açmanın peşindeydi. 23 yaşındaki forvet, NBA’de oradan oraya geçse de istediğini yapamadı.
EuroLeague’deki ilk 7 maçında ise kesinlikle kendini gösterdi.
2.01 boyundaki kanat oyuncusu, güçlü fiziğiyle eşleşilmesi zor bir oyuncu. Potaya hem sırtı hem de yüzü dönük bir şekilde üretebiliyor. Temastan kaçmadığı için de bir kanat oyuncusu için fark edilir sayıda faul çizgisine geliyor. Üstelik oyunu sadece sayı atma üzerine kurulu değil. Asist ve ribaund yeteneğini de dikkat çekiyor. Bütün bunlar 23 yaşındaki bir oyuncuya toplandığı zamanda elbette insan heyecanlanıyor.
Tabii Ignas için her şey bu kadar güllük gülistanlık değil. Bir Litvanyalıdan beklenmeyecek derece kötü bir üçlük performansıyla sezona girdi. – %17.6 üçlük yüzdesi – Bu sezonun devamında düzelecektir ama oyun içindeki devamlılığı ve hamlığı biraz soru işareti.
Maç içerisinde çok kopuk bir şekilde performans sergiliyor. Bazen sahada olduğunu unutuyorsunuz bazen de Virtus maçında olduğu gibi son 5 dakikada her şeyi değiştirip maçı size kazandırabiliyor. Keza 2.0 top kaybı istatistiği de henüz sahada doğru kararları vermede sorun yaşadığının bir göstergesi!
Fakat bunlar aslında tam olarak da çaylak oyuncuların problemleri ve eğer Ignas bunların üstesinden gelirse EuroLeague’de kendine şahine bir kariyer kurabilir. EuroLeague’in zirve takımlarının bir gözünün onun üstünde olduğundan çok eminim.