by Berkay Terzi / info@eurohoops.net
NBA’de merakla beklenen 2022-23 sezonu başladı ve biz basketbolseverleri uykusuz geceler bekliyor.
Yoğun NBA programında her maçı ve her takımı detayına kadar takip etmek neredeyse imkansız. Bu yüzden Eurohoops olarak yardımınıza koşuyor ve kendi notlarımızı huzurunuza taşıyoruz.
Haftalık yayınlayacağımız bu yazı serimizde o hafta NBA’de dikkatimizi çeken konu başlıklarını listeliyoruz. NBA’in üçüncü haftasında ne tür gelişmeler oldu? Neler ön plana çıktı? Kendi perspektifimizden yorumluyoruz…
Jalen Brunson’ın Çember Yaratıcılığı
Geçtiğimiz sezon Dallas Mavericks‘in başarısında büyük pay sahibi olan Jalen Brunson, sezon arasında takımdan ayrılıp New York Knicks‘in yolunu tutmuştu. Birçoğumuz Brunson’ı Doncic’in yanında ikinci oyuncu olarak görmeye alıştık ancak Brunson’ın artık kendi takımı var. New York’un ana top yönlendiricisi olarak şu ana kadar başarılı işlere imza atan Brunson, 19.8 sayı – 6 .8 asist – %48.9 isabetle sezona girdi.
Jalen Brunson’a dair en büyük soru işareti, sıkışık New York Knicks hücumlarından ne kadar etkileneceğiydi. Delici ve bitirici meziyetleriyle tanıdığımız Brunson, Dallas Mavericks‘te gerek Doncic’in varlığından gerekse etrafındaki şut tehditlerinden ötürü bu alanı buluyordu. Birtakım iddialara göre, Knicks gibi spacing açısından sıkıntılı bir takımda bu açıdan zorlanabilirdi. Fakat öyle olmadı.
Jalen Brunson, ilk adım becerisi ve müthiş yaratıcılık meziyetleri sayesinde kendine bir şekilde koridor buluyor. Çünkü Brunson yalnızca düz bir koridor bulup çembere atak yapan bir oyuncu değil. Tıpkı Luka Doncic gibi karşısındaki savunmacının ayaklarına göre hareket eden, rakip oyuncuyu dengesiz yakalamaya yönelik oynayan çok zeki bir basketbolcu. Hız ve yön değiştirmek konusunda zaten elit düzeyde. Bunun yanı sıra güçlü vücudu ve parmak hassasiyeti de işleri değiştiriyor. Brunson’ın bu yaratıcılığı Knicks’in en önemli hücum opsiyonu.
Post-up Luka Doncic
201 cm boyunda ve 104 kg ağırlığında olan Luka Doncic, eşleştiği birçok oyuncuya karşı fiziksel üstünlüğe sahip oluyor. Doncic’in ayak hareketlerini ve oyun aklını da hesaba kattığımızda ortaya durdurulamaz bir sırtı dönük oyun makinesi çıkıyor. Görünen o ki, Sloven yıldız da bu sezon bunun farkına varmış durumda.
Luka Doncic, bu sezon NBA’de sırtı dönük oyunlardan en fazla sayı bulan oyuncu. Maç başına 4.6 kez post-up hücumu oynayan Doncic, bu aksiyon üzerinden 6.1 sayı çıkarıyor ve bunu %65.8 isabet yüzdesiyle yapıyor. Doncic için geçtiğimiz sezonlarda bu rakamlar şu şekildeydi:
2021-22: 2.6 pozisyon, 2.4 sayı, %46.9 isabet
2020-21: 1.8 pozisyon, 2.0 sayı, %55.8 isabet
Genelde tepede oynanan ikili oyunlarda topla oynayan Doncic, bu sezon dirseklerde sırtı dönük pozisyonda topu daha fazla eline alıyor. Diğer oyuncuları genelde yayın gerisine yerleştiren Dallas Mavericks, sabırla Doncic’e ikili sıkıştırma gelmesini bekliyor. Luka Doncic üzerine iki savunmacıyı çekip topu üçlük çizgisine çıkarınca, Dallas Mavericks rakip takımı savunma rotasyonlarına sürüklemiş oluyor ve savunmanın yapısını bozuyorlar.
Jevon Carter Sürprizi
2018 NBA Draftı’nın 32. sırasında seçilen Jevon Carter, Milwaukee Bucks‘a gelene kadar üç farklı takımın formasını terletti. 2021-22 sezonunun son bölümünde Brooklyn Nets tarafından serbest bırakılan 27 yaşındaki oyun kurucu, Milwaukee Bucks‘ta bu sezon kendini yeniden buldu. Carter’ın kolejdeki alameti farikası, savunmada topa baskıyı çok iyi yapıp yüzdeli bir şekilde dış şut atmasıydı.
Jevon Carter, Milwaukee Bucks’taki sakatlık sorunları ve George Hill’in düşüşüyle birlikte ilk beşe yerleşti. Bu sezon 12 maçın tamamında ilk beş çıkan Carter, Milwaukee’de bazı değişimlere sebep oldu. Müthiş bir perimetre savunmacısı olan başarılı guard, artık rakibin oyun kurucularıyla eşleşen isim. Normalde bunu Jrue Holiday yapıyordu ancak artık ikili oyun yönlendiricileri Carter tarafından savunuluyor. Böylelikle Jrue Holiday fizikli veya skorer kanatlarla eşleştirme lüksüne sahip oluyorlar.
Bu hafta Giannis ve Holiday’in yokluğunda Oklahoma karşısında 36 sayı – 12 asist, San Antonio karşısında 21 sayı – 6 asist yapan Carter, eline geçen fırsatları harika değerlendirdi. Khris Middleton sakatlıktan döndüğünde ilk beşten düşebilir ancak böyle istikrarlı şut atmaya devam ettiği sürece rotasyondaki yeri sağlam.
Özlediğimiz Clint Capela
2020-21 sezonu öncesinde Atlanta Hawks‘a takaslanan Clint Capela, Houston döneminde olduğu gibi yeni takımında da fark yaratıyordu. Özellikle savunmanın arka tarafını çok iyi toplayan deneyimli uzun, Trae Young’ın savunma açıklarını bir nebze olsun kapatabiliyordu. Ancak 2021-22 sezonu Capela adına pek iyi geçmedi. Sahanın her iki tarafında da düşüş yaşayan Capela, yerini genç uzun Onyeka Okongwu’ya kaptırma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Fakat Clint Capela’nın son haftalardaki performansı bahsedilmeye değerdi. Bu sezon Dejounte Murray’nin gelişiyle hücumda iyice arka plana atılsa da savunmada yeniden eski günlerinden esintiler sundu. Özellikle Dejounte’nin ön alan baskısını arttırması sayesinde Capela arka tarafta biraz daha rahatladı, yükü hafifledi. Son üç maçında 15.7 sayı – 18.0 ribaunt ortalamalarıyla mücadele eden 28 yaşındaki pivot, hala Okongwu’dan daha fazla şey vadettiğini kanıtlamış oldu. Özellikle uzunluğu sayesinde çember savunmasında ve drop savunmasında çok etkili oluyor. Bu yönüyle Okongwu’ya nazaran daha fazla fark yaratıyor diyebiliriz.
Minnesota’daki Sorunlar
Sezon öncesinde takasla Rudy Gobert’i kadrosuna katan Minnesota Timberwolves, sezona umduğu gibi başlayamadı. Timberwolves ilk 14 maçında 8 mağlubiyet aldı ve lig şu an bitiyor olsa play-in turnuvasına bile katılamıyorlar. Peki Rudy Gobert hamlesi bu takımda neleri değiştirdi?
Hücum anlamında bakacak olursak, Towns ile Gobert arasındaki uyum fena değil. Veya en azından göze batmıyor. Ancak savunma tarafında geçen seneye oranla birçok şey değişti. Minnesota Timberwolves, geçen sezon Towns’ı ikili oyun savunmasına dahil ediyordu ve arkada Jarred Vanderbilt’in yardım savunmalarıyla çemberi kapatmaya çalışıyordu. Keza Pat Beverley’in varlığı da ön bölgenin direncini arttırıyordu. Bu sezon ise ikili oyun savunmasına Rudy Gobert dahil oluyor. Gobert her zamanki gibi drop yaparak içeri gömülüyor ve rakibine alan tanıyor. Bu, playofflarda takımın başını ağrıtacak bir konu.
Fakat bahsetmek istediğim asıl mesele bu değil. Gobert’in gelişiyle birlikte Karl Anthony Towns, 4 numaraların savunmasında daha fazla kalmaya başladı ve çemberden uzaklaşıp perimetre savunmasına daha fazla yaklaştı. Bu durum, normal şartlarda pek tercih edeceğiniz bir şey değil. Çünkü topu biraz olsun yere vurabilen forvetler, Towns’ın yanından rahatça geçip gidebiliyor. Towns, kalçadan dönüşleri ve hareket kabiliyeti iyi olmadığı için closeout savunmasında çok zorluk yaşıyor. Geçen sene orada Jarred Vanderbilt veya Jaden McDaniels oynadığı zaman böyle problemler yaşanmıyordu.
Hücum tarafındaki en önemli problem ise Anthony Edwards’ı kapsıyor. Bu takas gerçekleştiğinde, birçok kişi bu hamleyi Towns-Gobert uyumu üzerinden okudu. Fakat Edwards gibi bir gerçeğin olduğunu unuttuk. Çember etrafındaki güçlü bitiriciliği ve estetik smaçlarıyla tanıdığımız Anthony Edwards, boyalı alan ve çevresinde sürekli Rudy Gobert’in varlığından ötürü kendine rahat bir şekilde koridor bulamıyor.
Jerami Grant ve Kyle Kuzma
Basketbolda fizikli, topu yere vurabilen kanatların öneminin arttığı bir döneme giriyoruz. NBA’de bu hafta, bu tip oyuncuların öne çıktığı bir hafta oldu. Evet, Jerami Grant ve Kyle Kuzma’dan bahsediyorum. Her iki oyuncu da muhteşem performanslarla göz doldurdular. Jerami Grant, 3 maçta 29 sayı – 1.3 top çalma – 1.3 blok ortalama yakalarken Kyle Kuzma 22 sayı – 9 ribaunt – 4 asist ortalamalarıyla mücadele etti.
Bradley Beal’ın sakatlık durumu, Kyle Kuzma’nın daha fazla sorumluluk almasını sağladı. Bu noktada en çok dikkat çeken şey, Kuzma’nın pasör oyunu oldu. Kendisinin iyi bir skorer ve iyi bir ribauntçu olduğunu zaten biliyorduk ama topu eline daha fazla alınca pasör becerileri de beraberinde geldi sanki. Kuzma, şu anda şampiyonluk yarışmacısı bir takımda sahaya çıkıp güzel katkılar verebilecek kapasiteye sahip.
Jerami Grant ise sezona biraz sönük başladıktan sonra Damian Lillard’ın sakatlığıyla birlikte vites yükseltti. Grant, Lillard’ın yokluğunda zaman zaman takımın ana oyuncusu kıvamına geldi. Bire bir yaratıcılığını Detroit’teki son sezonuna kıyasla daha iyi bir şekilde sergiliyor. Bunun yanı sıra, savunmadaki etkisi sayesinde Portland’a müthiş iki yönlü katkı sağlıyor.
Brooklyn Nets Savunması
Bu yazı serisinde geçen hafta Brooklyn Nets savunmasından olumsuz şekilde bahsetmiştik. Nets, savunma performansıyla bir kez daha notlarımız arasına girdi ancak bu sefer olumlu açıdan… Steve Nash’in kovulup başantrenör koltuğuna Jacque Vaughn’un getirilmesi kesinlikle bazı şeyleri değiştirdi. Savunma reytinginde 21. sırada yer alan Nets, son dönemde müthiş savunma performanslarına imza attı.
Eğer Los Angeles Lakers maçını saymazsak Brooklyn Nets’in son 5 maçta yediği sayılar sırasıyla şu şekilde: 95-85-96-94-86. Beş maç arka arkaya rakipleri 100 sayının altında tutmak büyük bir başarı. Bu noktada Kyrie Irving’in sahada yer almaması da etkili oldu çünkü aşırı yardım getirme, savunmada efor eksikliği gibi sorunların bir kısmı ondan kaynaklıydı. Fakat yalnızca Kyrie’ye bağlamak yanlış olur.
Steve Nash’in kovulmasının ardından takımdaki umursamaz havanın ve düşük enerjinin bir anda kaybolduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu, doğal olarak takımın savunma eforuna da yansıdı. Bunun yanı sıra, Jacque Vaughn’un rakibi boyalı alandan uzak tutan, çember savunmasına öncelik veren savunma anlayışına da kredi vermek lazım. Fakat sezonun ilerleyen bölümlerinde bunu ne seviyede sürdürebilecekler merak konusu.
Kolej Basketbolu Başladı (♥)
NCAA’de 2022-23 sezonu geride bıraktığımız haftayla birlikte start aldı. Bir yandan NBA sezonunu takip ederken 2023 NBA Draftı’na girecek genç yeteneklere de göz atmak gerek. 2023 Draftı’nın tepesindeki Victor Wembanyama, Scoot Henderson ve Amen Thompson farklı liglerde boy gösterse de yine draftın büyük kısmı kolej basketbolundan gelecek ve ilgi çekici yetenekler mevcut.
İlk 10 sıradan seçilmesi beklenen Nick Smith (Arkansas), Dariq Whitehead (Duke) ve Cam Whitmore (Villanova) sakatlıkları sebebiyle henüz sezonu açamadılar. Ancak Brandon Miller (Alabama), GG Jackson (South Carolina) ve Jarace Walker (Houston) gibi ilk sınıf oyuncuları perdeyi güzel bir şekilde açtı. Bu üç oyuncunun ismini anma gereği duydum çünkü potansiyelleri ilginç. Her biri forvet pozisyonlarında görev alıyor, 2 metrenin üstünde bir boya sahipler ancak buna rağmen topu yere vurma, iki yönlü etki konusunda umut vadediyorlar. Bu yüzden sezonun ilerleyen bölümünde göz önünde tutulması gereken isimler olacaklar.
Öte yandan, UCLA forması giyen temsilcimiz Adem Bona, bir maç rötarlı da olsa NCAA macerasına başladı. İlk maçında 17 dakika görev alıp 8 sayı – 8 ribauntla mücadele eden 19 yaşındaki pivot, hücum ribauntlarındaki aktifliği ve çemberde bitiriciliğiyle dikkat çekti. Temsilcimizin hala pişmesi gereken noktalar var ancak fiziğine rağmen hareket kabiliyeti gayet güzel. Bu da basketbolun geldiği şu noktada merak yaratıyor haliyle…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!