By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Nigel Hayes-Davis
Spor tarihi boyunca arayış ve çıkış içerisinde olan birçok oyuncu bugüne kadar bu tarz bir açıklama yapmıştır. Bu sezon başında yukarıda okuduğunuz açıklamayı yapan Nigel Hayes Davis’in ise diğerlerinden bir farkı var: bunu başarmak!
Biliyorsunuz, bir insan için dünyadaki en zor şeylerden biridir kendini değiştirmek. Hatta birçoklarına göre bu mümkün bile değildir. Bu tartışması çok uzun ve yorucu bir konu ama gelin itiraf edelim, şöyle geriye dönüp baktığımız zaman “değişeceğimizi söylediğimiz ama bunu başaramadığımız” anlar hemen oradadır.
Dolayısıyla birisi değişeceğim dediği zaman genelde ona inanamayız.
Bu sezon Fenerbahçe Beko formasıyla mükemmel bir performans sergileyen Nigel Hayes-Davis bir istisna olmayı başardı.
Tolstoy’un “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir” cümlesini daha önce okumuşsunuzdur. Bu kez daha farklı oldu. Muhteşem bir hikaye ortaya çıktı.
Başlangıç, Yükseliş ve Çöküş
Nigel Hayes-Davis’in Fenerbahçe Beko’daki değişimine görmemiz için öncesini bakmamız lazım.
Amerikalı forvet, 2018’de Galatasaray formasıyla Avrupa’ya geldiğinde potansiyeli yüksek bir Amerikalı’ydı. Kolej kariyeri iyiydi ama NBA’de tutunamamıştı. Koç Ertuğrul Erdoğan yönetimindeki Galatasaray, o dönem bu tarz oyuncuların geçişi için doğru bir yerdi.
Hayes’in çaylak sezonu dikkat çekiciydi.
EuroCup ve ligde takımının en önemli isimlerinden olan Amerikalı forvet, özellikle hücumdaki yetenekleriyle EuroLeague’de oynayabileceğini göstermişti. Zaten Ertuğrul Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan Sarunas Jasikevicius da bu fırsatı kaçırmadı. İlk sezonunun ardından Zalgiris‘le onu EuroLeague’e getirdi.
Hayes’in Kaunas’ta geçen iki sezonu daha farklıydı.
Galatasaray’da bir skorer olarak parlayan ama işin sertlik ve savunma kısmında şüpheler uyandıran Amerikalı forvet, Kaunas’ta geçirdiği iki sezonunla birlikte bir skorerden çok tutkal oyuncuya dönüştü. Dış şutlarıyla fark yarattığı maçlar oldu ama Kaunas’taki yılları onu takımı için savunma da yapan, ribaund da çeken, sertlik de koyan bir oyuncu haline getirdi.
Artık EuroLeague’in zirve takımları için hazırdı ve fırsatı kaçırmayan Saras, bu kez onu Barcelona’ya getirdi.
Bu yükseliş ona iyi gelmedi. Hayes, Barcelona’nın geniş rotasyonu içerisinde kayboldu. Özellikle hücumda kariyerinin en vasat sezonunu geçirdi.
EuroLeague’in zirve takımları acımasızdır. Bir rol oyuncusu olarak sahada beklenen katkıyı veremezseniz yetenekleriniz unutulur. ‘Oraların oyuncusu olmadığınız’ söylenmeye başlar.
Bu yaz Amerikalı forvet, Fenerbahçe Beko’ya transfer olduğunda olumsuz tepkilerin sebebi de buydu. İnsanlar, Barcelona’da fark yaratamayan bir oyuncunun Fenerbahçe’de de işi olmadığı söyledi.
Ama bu tepkilerin hepsi haksız çıktı çünkü Nigel Hayes Davis, kariyerinin en zor sezonun ardından EuroLeague’de herkesi şaşırtmayı başardı!
Sporun Klasik Hikayesi: Yıldız Sakatlanır Yerine Yeni Yıldız Doğar!
Bazen fırsat bulmanız, ileriye gitmeniz için birilerinin geriye çekilmesi gerekir.
Spor tarihi boyunca da bunu sayısız kez gördük. Takımın yıldızlarından biri sakatlandığı vakit, arkadan gelen onun yerini doldurur ve kendi hikayesini ortaya koyar. Yakın tarihin bu konudaki en önemli isimlerinden biri Vasilije Micic’dir mesela. Anadolu Efes‘e geldiği zaman bir rol oyuncusu olarak düşünülen Sırp yıldız, Shane Larkin’in sakatlığını çok iyi değerlendirerek en üst seviyede bir yıldız olabileceğini herkese göstermişti.
Nigel Hayes-Davis de bu sezon benzeri bir hikayeyi yaşıyor.
Fenerbahçe Beko’nun yaz dönemindeki en flaş transferi olan Nemanja Bjelica, milli takımda yaşadığı sakatlığın ardından bu sezon henüz sahaya çıkamadı. Sezon başında -muhtemelen Pollyanna’nın kendisi bile- herkesin burun kıvırdığı bir oyuncunun, Bjelica gibi bir yıldızın yerini dolduracağını düşünmemiştir.
Fakat spor, bizlere her zaman en beklenmedik hikayeyi sunduğu için bu kadar güzel.
Bjelica’nın talihsiz sakatlığı, Hayes’e kendisini gösterme ve Fenerbahçe Beko’ya da özellikle savunmada büyük bir fark yaratan rotasyon oluşturma şansını verdi.
EuroLeague’de sezonun en verimli beşleri içerisinde Fenerbahçe’nin “Calathes, Guduric, Pierre, Hayes, Motley” beşi yer alıyor. Bu bir tesadüf değil.
Bu 5 oyuncu da savunmada adam değiştirebiliyor. Özellikle Pierre, Hayes ve Motley’in hem kısa karşısında hem de uzun karşısında kalabiliyor olması Fenerbahçe’ye savunmada büyük bir avantaj ve direnç katıyor. Sarı-lacivertliler bu oyuncular sayesinde hem kanatlarda rakiplerine baskı kurabiliyor hem de tepede rakip kısa karşısında kolay kolay delinmiyor.
Sarı-lacivertliler özellikle de 3. çeyreklerde bu beşiyle büyük bir fark yaratıyor.
Üçüncü çeyrekler demişken… Herkes Fenerbahçe’nin bu sezon en çok fark yarattığı çeyreğin 3. çeyrek olduğunu biliyor. Gerçekten de sarı-lacivertliler, bu sezon EuroLeague’deki 10 maçının 9’nda 3. çeyrekte rakiplerine üstünlük –Maccabi maçında psikolojik- kurdu. Bunu yapamadığı tek maç olan Barcelona deplasmanında da kaybetti.
Sadece savunmada değil, hücumda da bu çeyrek de fark yaratan Fenerbahçe, ilk 10 haftanın sonunda 3. çeyreklerde en çok sayı atan takım konumunda yer alıyor.
Nigel Hayes-Davis ise Fenerbahçe’nin bu başarısında önemli bir role sahip!
Rakipler Motley’i savunmada durdurmak adına kapandıkça üç sayı çizgisinin arkasından çıkan fırsatları çok iyi değerlendiren Amerikalı oyuncu, bu sezon şu ana kadar 3. çeyreklerde 5.2 sayı ortalaması tutturdu ve bu konuda takımının en başarılı ismi olmayı başardı.
Geçen sezon Barcelona’da maç başına 0.8 üçlük denemesiyle %24.4’lük bir yüzde tutturan Hayes, bu sezon ise maç başına 3.7 üçlük atış denemesini %43.2’lik bir yüzdeyle sokuyor. Onun hücumdaki bu performansı da Calathes – Motley ikili oyunları için Fenerbahçe’nin gerekli alan bulmasını sağlıyor.
İşin saha içi kısmında Hayes’i övmek adına daha birçok şeyi konuşabiliriz ama açıkçası bunlar sadece veri. Hayes’in hikayesi, sahadaki verimliliğinden daha çok ortaya koyduğu karakterden geçiyor!
Zor Zamanlardan Yükselmek!
“Geçen sezon kişisel karakter gelişimim anlamında çok önemli bir seneydi. Bu talepkar yapıyla nasıl başa çıkacağımı öğreten bir sezon yaşadım. Kendime odaklanıp, bir insan ve basketbol oyuncusu olarak, zor durumlarla nasıl başa çıkacağımı daha iyi öğrendiğim bir dönemdi. Duygularımı ve içinde bulunduğum ortamın yansımalarını pozitif bir alana kanalize edip sahadaki performansıma, aileme ve günlük hayatıma da aktarmayı daha iyi kavradım.”
Nigel Hayes-Davis
Zannedilenin (!) aksine “Space Jam” gerçek değil. Oyuncular bir günde yeteneklerini kaybetmez ya da bir günde yetenekli hale gelmez.
Bu durum Nigel Hayes Davis için de geçerli. O, Barcelona’dayken de iyi bir oyuncuydu. Sadece yapıya uymadı. Açıkçası bu yüzden de Hayes”in Fenerbahçe‘ye transfer olduğu zaman iyi bir rol oyuncusu olarak sarı-lacivertlilere katkı vereceğine inanıyordum.
Fakat benim beklentilerimi de aştı. Sadece iyi bir oyuncu değil, sahada fark yaratabilecek bir karakter olduğunu gösterdi.
İyi oyuncular ile büyük oyuncuları da tam olarak bu nokta ayırır. Hayes de özellikle bu hafta ortaya koyduklarıyla bu ayrımda ikinci tarafta olduğunu gösterdi.
Galibiyetten sonra konuşmak kolaydır. İnsanlar o maçları kazanırken zorlandığınızı unutur. Fenerbahçe Beko, bu hafta önce AS Monaco sonra da Olimpia Milano‘yu deplasmanda iki gün arayla mağlup etti. Üstelik bu galibiyetleri alırken savunmanın üç büyük hattından da yararlanamadı. Pierre sakatlığı sebebiyle iki maçta da yoktu. Motley ise iki maçta da faul problemi sebebiyle önemli bir süre kenarda kalmak zorunda kaldı.
Hayes ise böylesine zorlu bir duruma rağmen geri adım atmak yerine aksine daha da öne çıktı. Savunmada yeri geldi ikisinin de boşluğunu doldurdu. Hücumda ise her iki maçta da takımının en skoreri olmayı başardı.
Özellikle dün geceki Milano maçının 3. çeyreği çok çarpıcıydı.
Nicolo Melli‘yle yaşadığı gerilim sonrası geri adım atmayan Hayes, tek kelimeyle inanılmazdı. Sayı attı, ribaund aldı, top çaldı ve blok yaptı. Sahaya her şeyini koydu ve Fenerbahçe için saha içi liderinden biri olabileceğini gösterdi.
Lider derken her maç skoru sürükleyen oyuncudan bahsetmiyorum. Fenerbahçe’nin böyle bir oyuncuya da ihtiyacı yok. Sarı-lacivertliler gibi takımların Hayes gibi sahada takımın neye ihtiyacı varsa onu koyabilecek, zor zamanlarda daha da büyüyebilecek isimlere ihtiyacı var.
Barcelona’da geçen zorlu günlerin ardından kendi içerisinde büyüyen Hayes de bize bunu yapabileceğini gösterdi. Daha önemlisi yok.
Ve açıkçası gösterdiği bu performansın ardından şunu söyleyebilirim ki; “Başardın Hayes! Artık karşına daha farklı sorularla çıkacağız”
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!