by Mike Trudell / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı NBA‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
1979’dan vefat ettiği 2013 yılına kadar Los Angeles Lakers‘ın sahibi olan Dr. Jerry Buss, spor ve eğlence tarihindeki en büyük süreçlerden birini yönetti.
Buss’ın Lakers‘ı sadece iki kez playoff’u kaçırırken 16 kez NBA Finalleri’ne çıktı (33 yılın neredeyse yarısı) ve 10 kez şampiyon oldu.
Bütün bunların yanında ailesinde, oyuncularında, çalışanlarında ve taraftarlarında sevgi ve sadakat duygularını uyandırdı.
Bu insanlardan birçoğu Dr. Buss hakkında en sevdikleri hikayeleri paylaştılar.
Her şey Dr. Buss’ın hayalini satın almasıyla başladı
Jeanie Buss (Lakers’ın sahibi, Jerry Buss’ın kızı): 1970’li ortalarından sonlarına kadar Dr. Buss, World Team Tennis’ten Los Angeles Strings’in sahibiydi. 1978 yılında Forum’dan Sports Arena’ya taşındılar. Babam da büyük bir sporseverdi, Lakers maçlarına giderdi. Takımın sahibi Jack Kent Cooke’un Lakers maçlarına gelmediğini fark etti. Burada bir fırsat olduğunu, eğer onunla görüşebilirse Jack Kent Cooke’u hayal ettiği takımı almaya ikna edebileceğini düşündü. O zamanlar Jack Kent Cooke boşanma sürecinden geçiyordu ve farklı kanunları olan Nevada’ya taşınmıştı. Babam da sürekli Cooke ile görüşmek için oraya gitti ve Lakers’ın sürekli görünen, orada olan birinin sahibi olmasına ikna etti. Cooke’u takımı satmaya ikna etmek için iki yılını harcadı. Ben lise sona gidiyordum ve babam, bize durumu “Her Lakers maçında salonda olmayı hayal edebiliyor musunuz? Her konseri en önden izlemeyi hayal edebiliyor musunuz? Favori grubunuz neydi sizin?“ diye açıklardı. Forum’dan pay sahibiydik, bu yüzden birçok etkinliğe gitmiştik. Bir de o zamanlar Cooke, Washington’da bir NFL takımının da sahipliğini yapıyordu. Jerry Buss’ı Lakers, Los Angeles Kings ve Forum’un sahibi olmaya değer biri olarak görmüştü.
Jamaal Wilkes (1977-85 yılları arasında Lakers forveti): Onunla ilk kez Forum’daki Muhammad Ali’nin emeklilik töreninde tanıştım. Bay Cooke altında iki yıl oynamıştım bu yüzden farkı direkt olarak hissedebiliyordum. Dr. Buss takımı aldığı anda beni bir partiye davet etti ve “Jamaal, bilirsin ki Muhammad dağa gelmezse, dağ Muhammad’e gelir.” demişti. Bunun altında hemen göze çarpmayan bir hikaye yatıyor. Demek istediği aslında ikimizin de ulaşabileceğiydi. Sadece benim için geçerli değildi. Bu şekilde onunla olan ilişkimi rayına oturttum. Bu beni sakinleştirdi, mutlu etti çünkü Bay Cooke için oynarken çok gergindim. Dr. Buss için oynamak harikaydı.
Pat Riley (1981-90 yılları arasında Lakers Başantrenörü): Onunla ilk kez takımı Jack Kent Cooke’tan satın aldığında tanıştım. Chick Hearn ile yayın ekibinde çalışıyordum. Forum’da onunla tanıştığımızda emlak işleri hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. Onun Santa Monica’daki dairelerinden birini kiraladığımı fark ettim. Bana “Evet, o benim dairem!” demişti. Ben de “Harika, belki kiram bedavaya gelir!” demiştim. Ama Lakers’ı satın aldığında sahip olduğu bu şevki, bu mutlak heyecanı ve coşkuyu hatırlıyorum. Takıma dair düşündüğü ve yapmak istediği her şeyi bilmiyorum fakat Lakers’ın sahibi olduğu için büyük heyecan duyduğunu biliyordum. Ben de bunun bir parçası olduğum için mutluydum çünkü Jack Kent Cooke her ne kadar harika bir işadamı olsa da zor bir insandı. Jerry’e göre daha çok ordu yönetme stili vardı. Jerry’nin tam tersi olduğunu söylemiyorum fakat Jack’ten çok daha eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.
Mychal Thompson (1985-91 yılları arasında Lakers uzunu): Portland’da oynayan genç bir oyuncuydum fakat Jack Kent Cooke’u ve lig genelindeki repütasyonunu biliyordum. Sonrasında hepimiz bu Dr. Buss denen adamın Lakers’ı aldığını duyduk. İnsanlar onun değerinden fazla ödeme yaptığını düşünüyordu ve kim olduğunu merak ediyordu. Sonrasında Lakers hemen şampiyonluklar kazanmaya başladı ve “Showtime” tabiri ortaya çıktı.
Jerry West (1960-74 yılları arasında Lakers guardı, 1982-2002 yılları arasında Lakers GM’i): Takımı alması resmen bir hayalini gerçekleştirmek gibiydi. Bana hep Lakers’ı almak istediğini söylerdi. Bu şansı yakaladığında onun için o zamanlar en büyük heyecan organizasyonun büyümesini, Lakers’a yaptığı etkiyi görmekti. Takımının oynamasını istediği yönler konusunda inanılmaz bir vizyonu vardı. Harika bir takımla eğlencenin karışık olmasını istiyordu ve buna sahip olacak kadar şanslıydı.
Magic Johnson (1979-91 yılları arasında Lakers guardı): Dr. Buss ile ilk kez 1979 yılında draft edildikten sonra Los Angeles’a ikinci gelişimde tanıştım. Anlaşma tamamlandığında beraber yemek yedik ve bütün hafta sonu beraber takıldık. O, ilk kez bir takım sahibi oluyordu, ben de çaylaktım. Uyum sağlamıştık, harikaydı. Beni partilere götürdü, insanlarla tanıştırdı. Sonrasında eve döndüm ve onu sonraki görüşüm antrenman kampında oldu. Her gün antrenmanlar arasında vakit geçirirdik. Çok iyi uyuyorduk. Sahip-oyuncu ilişkisi değildi, iki adam takılıyordu sadece. Benim için bir baba figürü olmuştu. Buna ihtiyacım olduğunu, aksi halde bu şehirde kaybolacağımı biliyordu. O günden sonra sezon boyunca her hafta sonu onun evindeydim. Benim kazanma konusunda ciddi olduğumu hemen fark etmişti ve buna saygı duyuyordu. O, beni anlıyordu; ben, onu anlıyordum. Eğlenmeyi seven fakat aynı zamanda her şeyde rekabetçi olan biriydi. Kazanmak ikimiz için de çıkış noktasıydı.
Kareem Abdul-Jabbar (1975-89 yılları arasında Lakers pivotu): Bana her zaman iyi davrandı. İkimiz de madeni para koleksiyonuna sahiptik ve Dr. Buss’ın çok değerli madeni paraları vardı. Bana karşı çok arkadaş canlısıydı, kapısı her zaman açıktı. Kaybettiğimiz maçlar dışında konuşmalarımızda herhangi bir sorundan bahsedilmezdi. Muhteşem bir profesyonel ilişkimiz vardı, yıllar geçtikçe ve onu tanıdıkça arkadaş da olduk. Özellikle emekliliğimin ardından çok vakit geçirdik. İnanılmazdı.
James Worthy (1982-94 yılları arasında Lakers forveti): 1982 yılında Lakers beni draft ettiğinde Jerry West, benim gelip herkesle tanışmamı istemişti. West, havalimanından beni 944 Porsche’siyle aldı. Daha önce hiç Porsche’ye binmemiştim. O günün ilerleyen saatlerinde Dr. Buss, bütün çalışanlarıyla bir piknik düzenliyordu. Etrafında çalışan insanları tanıyordu ve onlara saygı duyuyordu fakat henüz onu görmemiştim. Sadece bu piknikten haberim vardı. Piknik sırasında dolaşırken pantolon ve eski bir spor ceketi giyen adamın yanından geçtim. Belinin altında tuttuğu bir purosu vardı. Yanından yürüyüp geçtim. Onun Dr. Buss olduğunu bilmiyordum. Güney’den gelen biri olarak sahibin takım elbise giyeceğini, gördüğüm an tanıyacağımı düşünmüştüm. Sonrasında beni geri çağırdılar ve Dr. Buss olduğunu söylediler. Çok havalı gelmişti. İlk izlenimim kesinlikle beni rahatlamıştı.
NBA’de “iş”leri değiştirmek
Jeanie Buss: Babam, işe olan bakış açısıyla NBA’deki anlayışı değiştirdi. Takımı aldığı zaman maçı izleyecek alt kat ve üst kat vardı. Emlak işlerinden gelen tecrübesini kullanarak saha kenarındaki koltukları yerleştirdi. O koltukları herhangi bir spordaki en değerli şey haline getirdi.
Forum’u aldığında ismi Forum’du. Staples Center gibi isim hakları yoktu. Salonun isim haklarını satma fırsatını ilk gören oydu. Artık Forum yerine Great Western Forum’a gidiyordunuz ve Great Western, o zamanlar Güney California’nın en büyük bankalarından biriydi. Bunu yapan ilk insanlardan biriydi, artık her yerde var. Magic Johnson
Magic Johnson: The Forum Club… Daha iyi bir gece kulübü yoktu. Yeni gelir kaynakları oluşturmuştu, bu yüzden şimdi herkesin bir kulübü var. Dr. Buss yaptı bunu. Bir keresinde herkesi şaşırtmıştık. O, Hugh Hefner’ı çağırmıştı, ben de Michael Jackson’ı davet ettim. Dr. Buss’ın yapmak istediği de buydu – Disneyland gibi büyülü bir mekan yaratmak.